Haram
Haram
İslam dininde kesin olarak yapılmaması
istenilen şey. Çoğunluk İslam hukukçularına göre,
haram; delaleti kesin olan ayetle mütevatir ve meşhur hadisle
veya zannî delil sayılan ahad haberle (haber-i vahid) de sabit
olur. Çünkü zannî deliller itikad konusunda huccet sayılmazsa da,
amel bakımından huccet sayılır. Hanefilere göre ise,
haram ancak kesin delille sabit olabilir. Bu da; ayet, mütevatir veya meşhur
hadis kabilinden olur. Kur'an'da şöyle buyurulur: "Diliniz
yalana alışmış olduğu için her şeye, "şu
helaldir, bu haramdır" demeyin" (en-Nahl, 16/116). Bu
ayette, yasak edilen duruma düşülmemesi için, haberi vahid gibi
zannî bir delille, yapılmaması kesin olarak istenilen şeye
"tahrimen mekruh" adını verirler. Ayette şöyle
buyurulur: " Ey iman edenler, size açıklanınca,
hoşumuza gitmeyecek şeyleri sormayın..." (el-Maide,
5/101). Hz. Peygamber şöyle buyurur: "Allah sizin için
dedikoduyu, çok soru sormayı ve malı boşa harcamayı
hoş görmedi" (Buharî, İstikraz,19). Tahrimen mekruh,
vacibin karşıtıdır. Erkeklerin ipekli giymesi,
altın yüzük takınması buna örnek verilebilir.
İkincisi tenzihen mekruh adını alır ki, mendub'un
karşıtıdır.
Ebû Hanîfe (ö. 150/767), Ebû Yûsuf (ö.182/798) ve
İmam Muhammed (ö. I89/805) zannî delille sabit olan yasaklara
"mekruh" demekle yetinirlerdi (Muhammed Ebû Zehra, Usûlü'l-Fıkh,
Darû'l- Fikri'l-Arabî tab'ı, tsz., s. 42).
Allah ve Rasûlünün bir şeyi yasaklaması
şu tarzlarda olabilir:
1) Haramlık lafzı ile. "Size,
analarınız, kızlarınız, kız
kardeşleriniz... (ile evlenmeniz) haram kılındı"
(en-Nisa, 4/23). "Vurularak öldürülmüş, yukardan düşmüş,
boynuzlanmış ve canavar parçalayarak murdar ölmüş olan
hayvanlar... size haram kılındı" (el-Maide, 5/3). Bu
ve benzeri ayetlerde bir şeyin yasaklanması, açıkça
"haram" lafzıyla ifade edilir.
2) Helallığın
kaldırılması ile. "Artık bundan sonra senin için
başka kadınlar helal değildir" (el-Ahzab, 33/52). Hz.
Peygamber şöyle buyurmuştur: " Müslüman bir kimsenin malını
onun gönül rızası olmaksızın almak helal olmaz"
(Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 72).
3) Nehiy sîğası kullanılmakla. "Zinaya
yaklaşmayın, çünkü o, rezilliktir, kötü bir yoldur"
(el-İsra;17/32).
4) Fiilden sakınmayı ifade eden bir
lafızla. "Ey iman edenler, şarap, kumar, dikilitaşlar
(putlar) ve şans okları sadece şeytanın işinden
birer pisliktirler. Bunlardan kaçının ki, kurtuluşa
eresiniz" (el-Maide, 5/90). Bu ayetteki "kaçının"
sözü, yaklaşmayı yasaklayarak, bir şeyin haram
olduğunu beliğ bir ifade ile ortaya koymaktadır.
Haramın Çeşitleri:
Bir şeyin haram kılınmasının
esası, o şeyin zararlı olmasıdır. Yasaklanan bir
şeyin zararlı yönü fazladır. Helal
kılınanların ise faydalı yönü üstündür. Bir
haramdaki zarar ya bizzat yasaklanan fiilin kendisinden kaynaklanır
veya dolaylı yoldan bir sebebe dayanır. Buna göre haram, doğrudan
ve dolaylı yoldan olmak üzere ikiye ayrılır.
a) Bizzat haram (haram bizatihi): Allah ve Rasûlünün
geçici bir sebebe dayalı olmaksızın baştan itibaren
ve temelden haram kıldığı fiildir. Zina,
hırsızlık, ölü hayvan eti satma, evlenme engeli
bulunanlarla evlenme gibi. Bunlardaki zarar, kendi bünyelerindeki
kötülüğe dayanır. Doğrudan haramlar; genel olarak
korunması zarûrî olan beş şeyi zedeleyen ve onlara zarar
veren fiil ve hareketlerdir. Bu beş şey: Can, mal, akıl,
din ve nesildir. Canı; öldürme yasağı, malı;
hırsızlık, aklı; içki yasağı, dini;
İslamî esasları temelinden bozan davranışların
yasaklanması ve nesli de; zina yasağı korumuş olur.
b) Dolaylı haram (haram li gayrihi): Temelde
meşru olduğu halde, haram kılınmasını
gerekli kılan geçici bir durumla bağlantılı olan
fiildir. Bu bizzat haram değildir, fakat bizzat haram olan bir
şeye vasıta olmaktadır. Mesela; bir kadının
avret yerine bakmak haramdır, çünkü zinaya sebep olmaktadır.
Zina ise bizzat haramdır. Faizli satış haramdır,
çünkü faiz bizzat haramdır. Bir menfaat
karşılığı borç para vermek haramdır,
çünkü faizciliğe götürür, bu ise haramdır. Birbirine
mahrem olan iki kadını bir nikah altında birleştirmek
haramdır, çünkü bu, ikisi arasındaki hısımlık
bağının, sıla-ı rahmin kopmasına sebep olur.
Halbuki Cenab-ı Hak, "..Allah'tan ve hısımlık
bağlarını koparmaktan sakının..." (en-Nisa,
4/1) buyurarak sıla-ı rahmin devam ettirilmesini kesin olarak
istemiştir (bk. en-Nisa, 4/36; er-Ra'd,13/25; en-Nahl,16/90; er-Rûm,
30/38; Muhammed, 47/22, 23). Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
"Bir kadın halası, teyzesi, erkek kardeşinin
kızı veya kız kardeşinin kızı üzerine
nikah edilemez; eğer siz bunları yaparsanız,
hısımlık bağlarını koparmış
olursunuz" (Buhari, Nikah, 27; Müslim, Nikah, 37, 39). Sıla-i
rahmin kesilmesi bizzat haramdır, buna sebep olabilecek fiil ve
davranışlar da dolaylı yoldan yasaklanmıştır
(Muhammed Ebû Zehra, Usûlü'l-Fıkh, Daru'l-Fikri'l-Arabîtab'ı,
tsz., s. 43; Zekiyüddin Şa'ban, Usulü'l-Fıkh, Terceme:
İbrahim Kafi Dönmez, Ankara 1990, s. 216, 217):
Dolayısıyla haram, kimi zaman da arızî
bir halden ötürü olur. Gasbedilmiş bîr toprak üzerinde namaz kılmak,
Cum'a namazı için ezan okunurken alış-veriş etmek
gibi. Aslında alış-veriş bizzat haram değildir.
Fakat Kur'an'da; "Ey iman edenler, Cum'a günü namaz ipin çağrıldığınız
vakit, Allah'ı anmaya koşun ve alım satımı
bırakın" (el-Cum'a, 62; 9) buyurulduğu ve insanı
namazdan alıkoyduğu için, yalnız sınırlı
bir süre için yasaklama yoluna gidilmiştir.
Başkasının dünür olduğu bir kızla evlenmek de
caiz değildir, ancak ilk dünür olan vazgeçer veya kendisine
olumsuz cevap verilmiş bulunursa, bu yasak kalkar. Hadiste şöyle
buyurulur: "Sizden biriniz din kardeşinizin dünürlüğü
üzerine dünürlük göndermesin. Ancak, dünür gönderen ondan önce
vazgeçer veya kendisine izin verirse bu durum müstesnadır. "(Buharî,
Nikah, 45, Büyû', 58, Şurût, 8; Müslim, Büyû', 8, Nikah, 38,
39, 42). Aslında evlilik güzel bir şeydir ve İslam'da teşvik
edilmiştir. Ancak burada, başkasının kurmaya çalıştığı
güzel münasebetleri engelleme ve bozma söz konusu olduğu için,
böyle bir kızla evlenmek geçici olarak caiz görülmemiştir (Hamdi
Döndüren, Delilleriyle İslam Hukuku, İstanbul 1983, s.
169-171).
Bizzat haram ile dolayısıyla haram veya bir
arız sebeble haramın hükümleri:
a) Bizzat haramın hükmü, fiilin temelden gayri
meşrû sayılmasıdır. Mükellef bu fiili işlerse
herhangi bir hukuki sonuç doğurmaz. İşleyen
bakımından bir suç teşkil edeceği için, sadece
günah ve dünyevî ceza sorumluluğu söz konusu olur. Fiili hiçbir
olumlu sonuç bağlanmaz ve ulaşılmak istenen menfaat fiilin
sahibi için hak olarak ortaya çıkmaz. Mesela; zina fiili, nesep ve
mirasçılığın sabit olması için sebep teşkil
etmez. Hırsızlık fiili de, hırsıza, çalınan
mal üzerinde mülkiyet hakkı vermez. Yasak fiil akitlerle ilgili ise,
akit batıl olur ve hukuki sonuçlarını doğurmaz.
Mesela; murdar et, şarap veya domuz eti için yapılan
satım akdi İslam hukuku nazarında batıldır.
Mahrem hısımlardan birisi ile yapılan evliliğe,
meşrû evliliğe ait olan mirasçılık ve nesebin sübutu
gibi sonuçlar bağlanamaz. Çoğunluk İslam hukukçularına
göre, ayrıca zina cezası da uygulanır. Ebû Hanîfe ise,
nesebin sahih ve sabit olmayacağını kabul ederken, nikah
şüphesinden dolayı, başka bir deyimle, eşlerin nikah
akdine güvenerek cinsel temasta bulunmalarını dikkate alarak,
ayrılık tarihinden önceki birleşmelere bir ceza
gerekmediğini söyler (Ebû Zehra, a.g.e., s. 44, 45; Hamdi
Döndüren, a.g.e., s. 251 vd.).
Akit, dolayısıyla veya arız bir sebeple,
haram sayılmışsa, batıl olmaz. Mesela; çoğunluk
İslam hukukçularına göre, Cum'a namazı vaktinde
yapılan bir akit geçerlidir. Başkasının dünür olduğu
kızla evlenme akdi de böyledir. Bu akitler sadece günaha sebep
olur. Fakat hukuki sonuçlarını da doğururlar.
Hanbelileler, Zahirîlere göre ise kökeninde yasak bulunan bu gibi
akitler geçerli değildir. Yine, gasbedilmiş bir toprak
üzerinde kılınan namaz sahihtir; ancak
başkasının malını gasbetme günahı devam
eder. Faizli alış-verişler de hanefilere göre fasittir.
İbadetler konusunda fasit-batıl
ayırımı yapılmaksızın bir ibadetin ya sahih
ya da gayri sahih olmak üzere iki durumda bulunabileceği konusunda görüş
birliği vardır. Çoğunluk İslam hukukçularına göre
bu prensip akitler için de geçerlidir. Hanefîlere göre ise, bir akdin
rükünlerinde bir eksiklik bulunursa bu akit olur ve hukukî bir sonuç
doğurmaz. Bir satım akdinde icap, kabul veya satılan mal
unsurlarından birisinin bulunmaması gibi. Eğer eksiklik
akdin şartında, yani vasıflarından birinde ise, sebep
teşekkül etmiş olur ve bu buna bazı hukuki sonuçlar
terettüp eder. Mesela; vadeli satışta vade tarihinin
belirlenmemesi akdi fasit kılar. Bu eksikliğin giderilerek,
akdin sahih hale getirilmesi mümkündür.
Çoğunluk İslam hukukçularına göre
ise, bir akitle ilgili nehiy bulunur veya Allah ve Rasulü tarafından
emredilen şartlarda bir eksiklik olursa akit geçersizdir. Çünkü
yasak bulunan yerde akit yapmak Allah'a isyandır. Böyle bir akit
zarara sebep olmuşsa cezayı gerektirir. Hz. Peygamber şöyle
buyurmuştur: " Kim, bizim emrimize uymayan bir iş yaparsa
merdud'tur. Kim dinimize, onda olmayan bir iş sokarsa
merdud'tur" (Buharî, İ'tisam, 20, Büyû', 60, Sulh, 5).
Onlar hakkında yasak bulunduğu için faiz ve müşriklerle
yapılan evlenme akdinin batıl olduğuna hükmetmişlerdir
(Bu yasaklar ve iki tarafın delilleri için bk. el-Bakara, 2/221,
275; Gazzalî, el-Mustasfa Bulak, Mısır,1322, II, 31; Pezdevî,
Usûl, Keşfü'l-Esrar kenarında, İstanbul 1308, I, 66;
İbnü'l-Hümam, et-Tahrîr, Kahire 1316-1317, I, 329).
Yüce Allah dünyayı ve semaları
yaratmış ve insanoğlunun hizmetine sunmuştur. Bütün
bu nimetlerden yararlanmada asıl olan bunların mübah olmasıdır.
Şu ayetler yararlanmada cevazın genel olduğunu bildirir:
"O, Allah, semalarda ve yerde ne varsa hepsini sizin emrinize amade
kıldı" (el-Casiye, 45/13). "O, yeryüzünü size
boyun eğecek bir şekilde yaratandır. Arzın
omuzlarında yürüyün ve onun rızkından yeyin" (el-Mülk,
67/15). Ancak bu genel yararlanma hakkı ayet ve hadislerde yer alan
ve haramları bildiren hükümlerle sınırlandırılmıştır.
Haram veya helalleri belirleme hakkı Allah ve Rasûlüne aittir.
İnsanlara böyle bir yetki verilmediği ayette şöyle ifade
edilir: "Ey iman edenler! Allah'ın size helal
kıldığı güzel ve temiz şeyleri kendinize haram
kılmayın ve sınırı aşmayın" (el-Maide,
5/87). "Dilleriniz yalana alıştığı için
"bu helaldir", " şu haramdır" demeyiniz.
Sonra Allah'a karşı yalan uydurmuş olursunuz. Allah'a
karşı yalan uyduranlar ise kurtuluşa eremez"
(en-Nahl,16/116). Kendi düşüncesine göre, helalleri haram saymaya
çalışan kimseleri Cenab-ı Hak şöyle uyarır:
" Bilgisizlik yüzünden beyinsizce çocuklarını
öldürenler ve Allah'ın kendilerine verdiği rızkı,
Allah'a iftira ederek haram kılanlar ziyana uğradılar,
saptılar. Onlar doğru yola gelici de değildirler" (el
En'am, 6/140).
Kur'an'da haram olduğu bildirilen
başlıca yiyecek ve davranışlar şunlardır:
"Allah size ancak ölüyü, kanı, domuz etini
ve Allah'tan başkası adına kesilen hayvanın etini
haram kıldı. Saldırmadan ve sınırı
aşmadan, darda kalanın üzerine ise bir sakınca
yoktur" (el-Bakara, 2/173).
"Vurularak öldürülmüş, uçurumdan düşmüş,
boynuzlanmış ve canavar parçalayarak ölmüş olan
hayvanlar -henüz ölmeden usulüne göre kesmeniz dışında-,
dikili taşlar üzerine boğazlanan hayvanlar ve fal
oklarıyla şans aramanız size haram
kılındı" (el-Maide, 5/3).
"Ey mü'minler!, şarap, kumar, dikili
taşlar (putlar), Şans okları, şeytan işi bir
pisliktir. Bunlardan kaçının ki, kurtuluşa eresiniz"
(el-Maide, 5/90).
"De ki, bana vahyolunanlar arasında, yiyen
kimse için haram kılınmış bir şey
bulamıyorum. Ancak, murdar ölmüş hayvan veya akmış
kan yahut domuz eti ki bütün bunlar pistir, yahut da Allah'tan başkası
adına kesilmiş bir fısk (hayvan) olursa bu durum müstesnadır.
Ama kim darda kalırsa, başkasının hakkına
saldırmamak ve zaruret sınırını da aşmamak
üzere (bunlardan yiyebilir). Çünkü Rabbin bağışlayandır,
esirgeyendir" (el-En'am, 6/145).
"Kim Allah'ın haramlarına saygı gösterirse,
o hareketi Rabbinin yanında kendisi için iyidir. Size açıklananlar
dışındaki hayvanlar sizin için helal kılınmıştır.
Artık o putperestlik pisliğinden ve yalan sözden kaçının"
(el-Hacc, 22/30).
Aile hukuku ile ilgili haramlardan bazıları
da Şunlardır: Bir kimse ile arasında ebedi mutlak evlenme
engeli bulunan hısımlar ayette şöyle ifade edilir:
"Size analarınız, kızlarınız, kız
kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek
kardeşin kızları, kız kardeşin kızları,
sizi emziren analarınız, süt kız kardeşleriniz,
kayın valideleriniz, gerdeğe girdiğiniz
karılarınızdan olup, evlerinizde bulunan üvey kızlarınız
eğer henüz gerdeğe girmemişseniz üzerinize bir vebal
yoktur - kendi sulbünüzden gelen oğullarınızın
karıları ve iki kız kardeşi bir nikah altında
toplamanız haram kılındı" (en-Nisa, 4/23).
Bu ayetin hükmüne göre üç mutlak evlenme engeli
ve ebedi haramlık ortaya çıkmaktadır. Kan
hısımlığı, sıhri hısımlık ve
süt hısımlığı.
a) Kan hısımlığı: Bir
erkeğe nesep veya hısımlık sebebiyle dört grup kadın
haram olur,Bunlar; usûl: Annesi ve nineleri gibi, Fürû; kızı
ve ilanihaye Torunları gibi, Kardeşleri ve kardeşin
îlahiyhaye çocukları gibi, Dede ve ninelerin ilk fürûu; hala,
teyze, büyük hala ve büyük teyze gibi...
b)Sihri hısımlık: Sıhriyet, evlilik
yoluyla meydana gelen bir hısımlıktır, Sonrada
boşanma veya ölümle evlilik sona erse bile sıhri
hısımlık ortadan kalkmadığı için, bu mutlak
bir evlenme engeli teşkil eder, Sıhri hısımlar dört
grupta toplanabilir:1)Üvey kızlar: Bir erkek dul bir kadınla
evlenir ve cinsel ilişkide bulunursa, bu kadının önceki
kocasından olan kızları veya torunları, bu üvey
babaya ebedi olarak haram olur, 2) Kayın valideler: Mücerred nikah
akdi sonucunda, damatla kayın valide ve hanımı
tarafından nineleri arasında ebedi evlenme engeli doğar, 3)
Baba ve dedenin karıları; Bir kimse üvey anne veya nineleriyle
ebedi evlenemez, Ayette şöyle buyurulur: "Babalarınızla
evlenmiş olan kadınlarla evlenmeyin. Ancak cahiliyet devrinde
geçen geçmiştir" (en-Nisa, 4/22). 4) Gelinlerle evlenme yasağı
vardır, Ayette şöyle buyurulur: "Kendi sulbünüzden
gelmiş oğullarınızın karısı... size
haram kılındı " (en-Nisa, 4/23). Ancak İslam'da
evlatlık muamelesi yasaklanmış, evlatlığın
boşayacağı kadınla, evlat edinen erkeğin
evlenebileceği esası benimsenmiştir. İlk uygulama, Hz,
Peygamber'in evlatlığı Zeyd'in boşadığı
Zeynep binti Cahş'la olan evlenmesidir (bk. el-Ahzab, 33/37).
c) Süt hısımlığı: İslam
hukuku kan ve sıhriyet yoluyla hısımlıktan başka,
yabancı bir kadından süt emme yoluyla bir hısımlık
çeşidi daha kabul etmiştir. Sütle kurulan bu bağ,
çocukla süt ana ve diğer bazı hısımlar arasında
evlenme engeli doğurur (bk. el-Bakara, 2/233; en-Nisa, 4/23;
Buharî, Şehadat, 7, Nikah, 21; Müslim, Rada,1).
Kendini Allah'ın yerine koyarak helalı haram,
haramı helal yapan kimseler hakkında yüce Allah şöyle
buyurur: "Onlar, hahamlarını, papazlarını ve
Meryemoğlu İsa Mesih'i, Allah'tan başka Rabler edindiler.
Halbuki onlar, ancak bir olan ve kendisinden başka ilah bulunmayan
Allah'a ibadet etmekle emrolunmuşlardı. Allah, onların
koştukları ortaklardan münezzehtir" (et-Tevbe, 9/31). Bu
ayet nazil olduktan sonra, daha önce Hıristiyan olarak Şam'a
gitmiş bulunan Adıy b. Hatim et-Tai Medine'ye geldi ve Hz.
Peygamber'e ayeti okuyarak; hıristiyanların rahip ve
hahamlarına ibadet etmediklerini, dolayısıyla burada ne
anlatılmak istendiğini sordu. Nebî (s.a.s.) şöyle
buyurdu: "Onlar helalı haram, haramı helal yaptılar.
Hıristiyanlar da onlara uydular. İşte bu, onlara ibadet
etmeleridir" (İbn Kesîr, Muhtasaru Tefsîri İbn Kesîr,
İhtisar ve tahk, Muhammed Ali es-Sabûnî, Beyrut, 1402/1981, II,
137).
İslam kötü, pis ve zararlı bir takım
şeyleri, kötü fiilleri yasaklamakla kalmadı, kötülüğü
kökünden yok etmek için harama götüren yolları ve vesileleri de
haram kılmıştır. Yukarıda, dolaylı haram
(haram li gayrihi) kısmında temas ettiğimiz gibi, harama düşürecek
sebepler de yasaklanmıştır. Yaban bir kadınla bir
erkeğin kimsenin gelemeyeceği kapalı bir yerde
başbaşa kalması, kadınların tahrik edici süs ve
giysilerle dışarı çıkmaları, müstehcen yazı,
resim ve müziğin yasaklanması bunlar arasında
sayılabilir.
Şüpheli şeylerden kaçınmak da harama
karşı bir tedbirdir. Hadislerde şöyle buyurulur:
"Helal açıktır, haram da açıktır. Bu ikisi
arasında şüpheli birtakım işler vardır"
(Buharî, Büyû', 3). "(Şüpheli şeylerden) senin gönlünü
rahatsız eden şeyi bırak, rahatsız etmeyeni yap"
(Tirmizî, Kıyame, 60).
Hamdi DÖNDÜREN
Sitemizde yer alan tüm içerikler internet ortamından toplanmış ve derlenmiştir. Yer alan bilginin doğruluğu garanti edilmemektedir. Yanlış bilgi için tarafımıza sorumluluk yüklenemez. Yanlış bilginin doğuracağı etkenlerden sitemiz ve yöneticileri sorumlu tutulamaz.