ANSİKLOPEDİM.com
Harbi
Harbi
Müslümanlarla aralarında antlaşma
bulunmayan gayr-i müslimlerin ülkesinde yaşayan kimse hakkında
kullanılan bir İslam hukuku terimi. Harbî; kelime anlamı
itibarıyla harbe mensub savaşa ait manasına gelse de
kastedilen "daru'l-harb'e ait" anlamındadır. Harbî
gayr-ı müslimlerin yurdunda yaşayan şahıs demektir.
Müslüman olmayanların müslümanlarla olan
münasebetlerinde hukukî statüleri üç bölümde incelenir.
Zimmîler; Müslümanların memleketinde cizye
vererek yaşayanlar. Müste'men (pasaportlu) daru'l-harpte yaşayan
bir şahsa izin ve eman alarak müslümanların memleketine
girdiğinde ona emniyet ve güven verilmiş olur ki buna müste'men
adı verilir.
Üçüncü grup harbîdir. Harbî olan
şahısların hukukî durumu da ikiye ayrılır. Daha
önce İslam dininden haberdar olan harbîler; bunların
memleketinde İslam yaygın olup duyulmuştur. Bu takdirde
bunlarla savaşa başlamadan önce onları İslam'a davet
etmek gerekmez. Önceden İslam'dan, İslam'ın harp
gayesinden haberdar olması onlar için "davet-i hükmiyye"
kabul edilir. Ancak (yine de İslam'a) davet edilmeleri daha uygundur.
Bunu kabul etmedikleri takdirde cizye vererek İslam ahdinin
himayesini kabul etmeleri kendilerinden istenir. Müslümanların harp
için elverişli ortamı ve vakti kaçırma gibi bir
endişeleri varsa hiç davet etmeden saldırabilirler.
Daha önce İslam dininden haberdar olmayan
harbîler, bunlara savaşa başlamadan muhasara
sırasında davet yapılır ve onlara İslam anlatılır.
Bu davete de "davet-i hakikiyye" denilir. Düşmanlar müslümanların
memleketine saldırırsa onlara davet yapılması gerekmez.
Çünkü bu düşmanın cüretinin artmasına, müslümanların
zaman ve moral kaybına neden olur.
Daru'l-Harb'e cihad için giden müslümanların,
bir İslam beldesinin düşman tarafından istila tehlikesi
varsa ve o beldenin düşmana karşı koymasının mümkün
olmadığını bilirlerse o İslam beldesine yardım
etmeleri gerekir. Çünkü böyle bir durumda müslümanlara yardım
farz-ı ayn olmuş olur ve def'i zarar celb-i menfaat'tan mukaddem
bulunur, yani zararı gidermek fayda sağlamakta önemlidir.
Bir harbî (düşman)'nin İslam'a girmesi
kendisi ile savaşılmasına engel olur. Çünkü İslam'a
girmesiyle istenen gerçekleşmiş oluyor.
Harbînin müslüman olduğunun kabul edilmesi
şu üç yoldan birisiyle mümkündür: Açıkça İslam'a
girdiğini itiraf edip söylemesi; Cemaatla namaz kılması
gibi müslüman olduğuna dalalet eden bir alametin bulunması,
tebaiyyet yoluyla müslüman olduğunun kabul edilmesi; bir çocuğun
anasına babasına veya bulunduğu İslam ülkesine
dayanacak müslüman sayılması.
Harbî, Daru'l-harbde İslam'a girdikten sonra,
İslam ülkesine hicret etmeden önce bulunduğu memleket müslümanlar
tarafından alındığı takdirde elindeki menkul
mallar kendisine bırakılır; gayr-i menkulleri ise ganimet
sayılır.
Harbî, İslam'a girip henüz daru'l-harbde iken
bir müslüman tarafından bilerek veya hata yoluyla öldürülecek
olursa öldüren yani katil diyet ödemez, yalnız keffaret vermesi
yeterlidir.
Yahya ALKIN
Kategori: İslam Ansiklopedisi | Etiket: HarbiKaynak: http://samil.ihya.org/ansiklopedi/harbi.html
vuhuv.com.tr
Önemli Uyarı
Sitemizde yer alan tüm içerikler internet ortamından toplanmış ve derlenmiştir. Yer alan bilginin doğruluğu garanti edilmemektedir. Yanlış bilgi için tarafımıza sorumluluk yüklenemez. Yanlış bilginin doğuracağı etkenlerden sitemiz ve yöneticileri sorumlu tutulamaz.