Harem
Harem
Kabe-i Muazzama'yı çepeçevre kuşatan,
etrafı kubbeli, ortası açık büyük cami. Ortasındaki
küçük meydan (tavaf yeri, metaf) üzerinde bulunan Kabe, Zemzem ve
Makam-ı İbrahim (a.s), bu caminin birer parçasını
teşkil eder. Dilimizde daha çok Haremi Şerif olarak bilinen bu
mescide, Mescid-i Haram veya Mescid-i Şerif de denilir. Kur'an-ı
Kerîm'de onaltı ayette "el-Mescidü'l-Haram" geçmektedir.
Bu ayetlerden iki tanesinin anlamı şöyledir: "Ey iman
edenler, müşrikler murdarın murdarıdırlar bu
yıldan sonra artık Mescid-i Haram'a yaklaşmasınlar.
Yoksulluktan korkarsanız bilin ki, Allah dilerse, yakında sizi büyük
lütuf ve ihsanı ile zenginliğe kavuşturacaktır.
Şüphesiz Allah bilendir, hikmet sahibidir" (et-Tevbe, 9/28).
"Muhakkak ki, o inkar edenler, Allah'ın yolundan ve bir de
kendisinde yerli ve yabancının eşit hakka sahip olduğu
ve bütün insanlar için meydana getirdiğimiz Mescid-i Haram'dan
alıkoymaya çalışanlar, bilmelidirler ki, kim zor
kullanarak orada bir dinsizlik ve zulme yeltenirse, ona acı
azabı tattıracağız" (el-Hacc, 22/25). Bu
ayetlerden de anlaşıldığı gibi, "haram"
olarak isimlendirilmesi, hürmet duyulan yer olduğundandır.
Harem dahilinde kan dökmek, ağaç kesmek ve avlanmak haram kılınmıştır.
Harem-i Şerif'in sadece
tanıttığımız cami'den ibaret olduğu, ya da tüm
haram beldeyi içine aldığı hususunda ihtilaf vardır.
Ancak genellikle söz konusu büyük cami olarak zikredilmiştir (Geniş
bilgi için bkz. el-Ezrakî, Ahbaru Mekke, neşr. Rüşdi Salih
Melhas, Beyrut 1979, II, 62,130 vd. Eyüp Sabri, Mir'at-ı Mekke,
İstanbul h. 1301,127; el-Fasî, Takiyyüddin Muhammed b. Ahmed,
el-Ikdu's-semîn, Beyrut 1986, I, 44).
Harem-i Şerif, İslam öncesi dönemde
herhangi bir duvar ile çevrili değildi. Kabe'yi tavafa mahsus,
etrafı evlerle çevrili, kumluk dar bir saha (metaf)'dan ibaretti.
Oraya evler arasındaki sokaklardan girilirdi. Asr-ı Saadet'te
ve Hz. Ebu Bekir'in halifeliği esnasında bu şekilde
kaldı. Hz. Ömer zamanında, İslam ülkesinin genişlemesi,
müslüman nüfusun artması ve hacı sayısının büyük
rakamlara ulaşması üzerine, tavaf yeri dar gelmeye başladı.
Tavaf esnasında büyük bir izdiham oluyordu. Bu sebeple, Harem-i
Şerif'in civarındaki bazı evler sahiplerinden satın
alınarak yerleri yıkıldı ve mescide ilave edildi. Hz.
Ömer'in yaptırdığı bu ilk genişletme
esnasında, harem-i Şerif'in etrafına, yüksekliği bir
adam boyuna ulaşmayan bir ihata duvarı inşa edildi. Bu
duvar üzerine kandiller konuldu (Belazurî, Fütûhu'l-Buldan, Kahire
1901, 53; el-Ezrakî, a.g.e., II, 68 vd.; Yakut, Mu'cemu'l-buldan, VIII,
50). Daha sonra Hz. Osman ve Abdulah b. Zübeyr zamanlarında,
civardaki bir takım evler daha satın alınarak yeni
genişletmeler yapıldı.
Emevî hükümdarlarından Abdülmelik b. Mervan
75/694 yılında, oğlu Vetid de 91/709 yılında
Mescid-i Haram'ı tamir ve bir miktar daha genişlettiler.
Mekke'ye birçok mermer direk gönderen Velid tarafından gerçekleştirilen
tamirat ve genişletme esnasında, mescidin zemini mermer mozaikle
döşendi. Direkler üzerine Sac ağacından bir tavan
yapıldı. Anlaşıldığına göre, Harem-i
Şerif'te ilk minareler bu tamirat sırasında
yapılmıştır. Harem-i Şerif'in genişletilmesi
faaliyeti, bölgeye daha sonra hakim olan devletler zamanında da
devam etti. Abbasîlerin ikinci halifesi Ebu Cafer Mansur tarafından
159/775-776 yılında yaptırılan tamirat
sırasında, Harem-i Şerif'in Kuzeye düşen tarafı
Bab-ı Nedve'ye, diğer tarafı Bab-ı Umre'ye kadar
genişletildi. Yapının dört tarafı altın ve gümüş
kakmalı rengarenk mozaiklerle süslendi. Kabe'de Rükn-i Şamî
ile Rükn-i Irakî arasında, Altın oluğun altında,
iki arşın yüksekliğinde yay şeklinde bir duvar ile
çevrili olan Hatîm (=Hicr)'in iç tarafı renkli mermerle
tefriş olundu. Mansur'un oğlu Mehdî zamanında (M. 775-785)
iki defa tamirat yapıldı. Bu tamiratlarla Kabe ile Mesa' (=say
yeri) arasındaki evlerin tamamı Harem-i Şerif'e
katıldı. Kahire'den getirtilen beşyüz'e yakın direk
gereken yerlere dikilip, üzerlerine kubbeler inşa edildi. Tavan ve
revaklar ise ahşap olarak yapılmıştır (Bu
tamiratlar hakkında bkz. Belazurî, a.g.e., 53 vd.; el-Ezrakî,
a.g.e., II, 68-81, 96 vd.; Yakut, a.g.e., VIII, 50 vd.; Eyüp Sabrî,
a.g.e., 631-637; M. Es'ad, Tarih-i Din-i İslam, İstanbul 1983,
334, vd.).
Memlukler zamanında 802/1399-1400
yılında çıkan bir yangında Harem-i Şerif'in
kuzey ve batı taraflarının ahşap tavanları
yanmıştı. Sultan Ferec'in emriyle 804/1401-1402'de
başlayan inşaat sırasında tavanın tamamı
yine ahşap olarak yeniden yaptırıldı. O sırada
revaklar üç sıra olup, mescidin beş minaresi vardı.
Harem-i Şerif Osmanlılar zamanına kadar bu şekilde
kaldı. Sultan II. Selim'in emriyle, 979/1571 tarihinde
Mısırlı Ahmed Bey'in nezaretinde başlatılan ve
beş yıl süren inşaat esnasında, bu ahşap
tavanlar yıkılarak yerlerine mermerden. inşa edilmiş
ve üzerlerine altın alemler konulmuş kubbeler yapıldı.
Sonraları Sultan Ahmed, I. Hamid, IV. Murad, II. Mahmud ve Abdülmecid
zamanlarında, Harem-i Şerif'in muhtelif tarafları tamir ve
tezyin edildi. Etrafında yeni bölümler yapıldı (E. Sabri,
a.g.e., 760-771).
Osmanlılar zamanındaki bu tamirat ve genişletmeler
neticesinde, tavaf mahalli 537 x 550 zira' genişliğine çıkarıldı.
Revaklardaki yenilenen 892 sütuna yeni sütunlar ilave edildi. Yenilenen
kemerler üzerine Türk üslûbunda beşyüz küçük kubbe ilave
edildi. Mevcut on dokuz kapı yenilendi. Tavaf yeri etrafına,
ağaç şeklinde kandiller dikildi. O sırada mescid'in yedi
minaresi vardı.
Suûdî yönetimi de, zamanına kadar dört defa
genişletme faaliyetinde bulundu. 1955 yılında Kral Abdülaziz
zamanında başlatılan ve 1961'de bitirilen büyük genişletme
faaliyetinde Safa ve Merve tepeleri arasındaki tavansız toprak
bir yol halinde olan say mahalli (=mesa'), Harem-i Şerif'e ait
yapıya dahil edildi. Suûdiler, daha sonra Harem-i Şerif'i üç
defa daha genişlettiler. Bu tamirat ve genişletmelerin birincisi,
1961-1969, ikincisi 1969-1976 yılları arasında
yapıldı. Sonuncusu ise Fahd b. Abdülaziz'in emriyle mescidin
batı tarafında başladı. Bu genişletmelerde,
Harem-i Şerif'in alanının, üç yüz bin kişiyi
alabilecek şekilde, 160.000 m2'ye çıkarmak hedef
alınmıştır.
İsmail YİĞİT
Sitemizde yer alan tüm içerikler internet ortamından toplanmış ve derlenmiştir. Yer alan bilginin doğruluğu garanti edilmemektedir. Yanlış bilgi için tarafımıza sorumluluk yüklenemez. Yanlış bilginin doğuracağı etkenlerden sitemiz ve yöneticileri sorumlu tutulamaz.