Hata
Hata
İnsanın düşünüşünde ve amelî
bir işinde yaptığı yanlış hareket; sehiv;
dikkatsizlik yüzünden yapılan sehiv; hedefe erişemeyiş.
Bir terim olarak hata, kasıt unsuru taşımayan bir söz
veya fiil olup, asıl iradeye aykırı olarak vukû bulur.
Hata kelimesi ve türevleri Kur'an'da yirmi iki kadar ayette kullanılır.
Çoğulu hataya'dır.
İslam ceza hukuku ile ilgili olarak ayette;
"Hata dışında bir mü'min diğer bir mü'mini
öldüremez. Kim bir mü'mini hata ile öldürürse, bir mü'min köle
azat etmesi, bir de ölünün ailesine diyet vermesi gerekir" (en-Nisa,
4/92) buyurulur. Günlük hayatta kişinin söz ve fiillerindeki
hataları için Allah'a dua etmesi istenir: "...Ey Rabbımız,
eğer unutacak veya yanılacak olursak, bizi sorumlu tutma..."
(el-Bakara, 2/286). Şu ayette, kişinin
yanlışlıktan sorumlu olmadığına işaret
edilir: "Çocukları yanlışlıkla babalarından
başka birinin adıyla çağırmanız halinde size
bir günah yoktur. Fakat bunu kasten yaparsanız günaha girersiniz"
(es-Secde, 33/5). Hata ile günah birbirinden : farklı terimlerdir.
Ayette: "Kim bir hata yapar veya günah işler de sonra onu suçsuz
birinin üzerine atarsa, şüphesiz o, iftira ve apaçık bir günah
yüklenmiş olur" (en-Nisa, 4/112). Çeşitli ayetlerde
hataya düşmenin ağır bir günah olmamakla birlikte
çirkin bir hal olduğuna da yer verilmiştir. Ayetlerde şöyle
buyurulur: "Yûsuf'a dönerek: "Yusuf, sen bu olayı görmemiş
ol"; Karısına da, " Sen de işlediğin günahtan
ötürü tevbe et. Şüphesiz sen günah işleyenlerden (hata
edenlerden) oldun" (Yûsuf,12/29). "Onun irinden başka
yiyeceği de yoktur. Onu ancak, günahkarlar (hata edenler) yer"
(el-Hakka, 69/36, 37).
Hadiste şöyle buyurulur: "Şüphesiz
Allah, ümmetimden, hata, unutma ve yapmaya zorlandıkları
şeyi (n hükmünü) kaldırmıştır" (Buharî,
Talak, II, İlim, 44, Şurût,12 Enbiya, 27; İbn Mace,
Talak, 16-20).
Hata halinde Allah hakkı ile ilgili günahın
kalktığında görüş birliği vardır. Mesela,
kıble yönünü araştırdığı halde, isabet
edemeyip namazını başka yöne doğru kılan kimse,
daha sonra namazını yeniden kılmaz ve günahkar da olmaz.
Müctehid ictihadında yanılsa bile sevaba nail olur. Hadiste
şöyle buyurulur: "Hakim ictihad yaparak hükmedip, bunda
isabet ederse, onun için iki mükafat vardır. İctihadla hükmedip
de yanılırsa, onun için bir mükafat vardır" (Buharî,
İ'tisam,, 21; Müslim, Akdiye,15; Ahmed b. Hanbel, Müsned, III,
187). Yalnız peygamberler masûmdur. Günah işlemez söz ve
fiillerinde yanılmazlar. Peygamber söz ve fiillerinde yanılırsa
Allah ona doğruyu gösterir. Peygamberlerden başkası için
böyle bir teminat yoktur. Bir müctehidin ictihadı yanılma
ihtimali ile birlikte galip zanna dayanır. Müctehid mutlaka kendi
görüşünün doğru olduğunu iddia edemez. Onun
devamlı olarak isabet etmesi gerekmez. Hata etmesi de mümkün ve
muhtemeldir. Bu yüzden, Ebû Hanife; "Bu bizim ulaştığımız
en iyi sonuçtur. Kim bundan daha iyisine ulaşırsa ona uysun"
demiştir. İmam Şafiî'nin de şöyle dediği
nakledilir: "bir hadis görürseniz ona sarılın ve benim görüşümü
terk edin" (M. Ebû Zehra, Usûlü'l-Fıkh, s. 400, 401).
Mu'tezile'ye göre, her müctehid ictihadında isabet etmiş
sayılır. Çünkü, Allah nezdinde hüküm müctehidin ictihadına
tabidir. Aksi halde insanların güç yetirilemeyecek
yükümlülüklerle karşı karşıya bulunması
gerekir (Ö. N. Bilmen, İstilahat-ı Fıkhıyye Kamusu,
I, 243). İmamiyye, Mutezile'nin bu görüşünü takip ederek
kendi müctehidlerinin yanılmadığını söylerler
ve onları masum (günahsız günah işlemez) sayarlar (Seyyid
Hüseyin Tabatabaî, Shi'ite İslam, Houston, Inc.1979, s. 190-211;
İran Anayasası, madde, 12; Said İsmaîl, Hakîkatü'l-Hılaf
beyne Ulemai'l-Şîa ve Cumhur Ulemai'l-Müslimîn, Carbondale, s.
12, 13).
Hata, kul haklarını düşürmeye elverişli
değildir. Bu yüzden bir kimse başkasının
malını yanlışlıkla telef veya istihlak etse
tazmin etmesi gerekir. Yanılarak yapılacak boşama geçerlidir.
Çünkü boşama arzusu kalple ilgili olup başkasının
buna muttalî olması güçtür. İmam Şafiî'ye göre,
hata ile boşama geçerli olmaz. Çünkü yanılanın
kastı yoktur. Hata yolu ile suç işleyene yalnız malî
sorumluluk vardır. Bedenî ceza gerekmez. Hata ile bir mü'mini
öldürene diyet ve keffaret cezası gerekir (en-Nisa, 4/92); kısas
gerekmez. Hata ile yaralamalarda da kısas değil maddî tazminat
uygulanır.
Hata üçe ayrılır. Fiilde hata: Belli bir
hedefe atıp, yanlışlıkla bir şahsı
öldürmek veya yaralamak gibi. Kasıtta hata; Av hayvanı
zannederek ateş edilmesi, sonradan insan olduğunun
anlaşılması. Bu iki kısma giren hata malî
yükümlülükleri kaldırmaz. Fakat bedenî cezaları
kaldırır. Takdirde hata: Buna örnek olarak doktorların
yaptığı bazı hatalar zikredilebilir. Teşhiste
hata ile verilen ilaç, hastanın ölümüne sebep olsa; yanlış
teşhisle bir uzuv kesilse; ameliyat sırasında yapılan
bir hata sonucu hasta ölse, bütün bunlar takdirde hata sayılır.
Doktor o hastalığın mütehassısı ise ve elinden
gelen bütün gayret ve ihtimamı göstermişse sorumluluk terettüb
etmez (M. Ebû Zehra, a.g.e, 354-355). Hanefîlere göre hata ile yapılan
akitler geçerlidir. Ancak yanılma, karşı tarafın
yalan ve hilesi sonucu meydana gelmişse akdi bozma imkanı
olabilir.
Hamdi DÖNDÜREN
Sitemizde yer alan tüm içerikler internet ortamından toplanmış ve derlenmiştir. Yer alan bilginin doğruluğu garanti edilmemektedir. Yanlış bilgi için tarafımıza sorumluluk yüklenemez. Yanlış bilginin doğuracağı etkenlerden sitemiz ve yöneticileri sorumlu tutulamaz.