Hıkmet
Hıkmet
İlim, fıkıh, adalet, sebep, felsefe,
kainatın inceliklerini üstün ilimlerle bilmek, lafzı az manası
engin... gibi çok çeşitli manalarda kullanılan geniş
mefhumlu bir kelime.
İslam alimleri, hikmet için çeşitli
tarifler yapmışlardır. Fakat çoğunluğun
üzerinde ittifak ettiği tarif şudur:
"Hikmet; faydalı ilim ve salih ameldir"
(Elmalılı M. Hamdi Yazır, Hak dini Kur'an Dili, I, 915).
Merhum Hamdi Yazır, çoğunluğun bu tarif
üzerine diyor ki: "Hem ilim, hem amel, hikmetin en esaslı manasını
teşkil eder."
İlimsiz yapılan amel, faydalı da olsa
hikmet olamayacağı gibi, amelsiz olan, tatbik edilmeyen ilim de
ne kadar cazip görünürse görünsün hikmet ismini almaz.
Hikmet'i; nazarî hikmet ve ameli hikmet olmak üzere
ikiye ayıranlar da olmuştur.
Nazari hikmet; kainatta cereyan eden ilahî kanunları
(sünnetullah, tabiat kanunları değil de tabiata ait
Allah'ın takdir edip var ettiği kanunlar) tefekkür ve muhakeme
etmek yoluyla elde edilir. Kainat, akıl sahipleri için bir kitabdır,
şuurlu kimseleri hayretlere sevkeden hikmetlerle dolu bir
kitabdır.
Ameli hikmet ise, isabetli, yerinde ve faydalı
olan fiillerdir. Fakat yukarıda da arzettiğimiz gibi, İslam
mütefekkirlerinin çoğunluğu bunları ayrı ayn mütalaa
etmemişlerdir. Yani, faydalı ilmi salih amelden
ayırmamışlardır. Onun için diyorlar ki; "hikmetin
evveli varlık alemini tefekkür, ortası din ve itaat, sonu ebedî
saadettir." Yani kainat sahifelerini, arz ve sema yapraklarını
ibretle tefekkür eden insan, eserden müessire, san'attan san'atkara,
nakıştan nakkaşa, sebepler aleminden o sebepleri yaratana
zihnen ve fikren intikal eder. İşte bu noktada
karşısına din çıkar, yaratana karşı olan
vazifesini öğrenir ve tatbik eder. Bu üstün tefekkür ve tatbikat
(amel) onu ebedi saadete ulaştırır.
Bazı alimlere göre hikmet, Kur'an-ı Kerîm'de
dört manada kullanılmıştır:
1. Kur'an'ın nasihatları: "Allah'ın
üzerinizdeki nimetini ve söze öğüt vermek için indirdiği
kitabı (Kur'an-ı) ve Kur'an'daki hikmeti düşünün
.." (el-Bakara, 2/23). Bu ayetteki hikmet, nasihat ve öğüt
manasınadır. Bu manavı ayetin siyak ve sıbakından
anlamaktayız.
2. İnce anlayış ve ilim. Lokman süresinin
12. ayetinde şöyle buyuruluyor: "Andolsun biz, Lokman'a hikmet
verdik"Yani ince anlayış ve ilim verdik.
3. Nübüvvet-Peygamberlik. Bakara Sûresinin 251.
ayetinde şöyle buyurulmaktadır: "Allah (c.c) Davud'a
saltanat ve hikmet verdi." Bu ayetteki "hikmet"
Peygamberlik manasındadır.
4. Kur'an'ın incelikleri ve sırları:
"Allah hikmeti, kime dilerse ona verir. Kime de hikmet verilirse
muhakkak ki ona çok hayır verilmiştir" (el-Bakara, 2/269).
"İnsanları Rabbinin yoluna hikmetle, güzel
öğütle davet et" (en-Nahl, 16/125).
Meallerini arzettiğimiz ayetlerdeki hikmet
kelimesi Kur'an'ın incelikleri ve sırlan manasınadır
denilmiştir (Muhammed H. Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, I, 928).
Bazı İslam bilginleri akıl gücünün
vasat (itidal) mertebesinde de hikmet denilmiştir. Bu nokta da
hikmeti şöyle tarif etmişlerdir: "hakkı hak bilip ona
uymak, batılı batıl bilip ondan sakınmak."
Kur'an-ı Kerîm'in bazı ayetlerinde geçen
hikmet kelimesini müfessirler sünnet olarak tefsir etmişlerdir.
Mesela: Alu-İmran Sûresinin 164. ayetindeki: "Kitab ve
hikmeti onlara öğretir..." Kitabdan maksad Kur'an, hikmetten
maksat da sünnettir (bk. Kadı Beydavî ve Celaleyn Tefsirleri).
Rasûlullah'ın Sünnetine hikmet denmesinin bir
sebebi; O, hikmet sahibiydi. Yani her sözünde ve fiilin de bir incelik
ve mana vardı. Hakka uymayan söz ve fiil kendisinden meydana
gelmezdi. Cevamiu'l-kelîm verilmişti. O az sözle engin ve çok değerli
manaları dile getirirdi. O'nun hadislerini okuyan ve sünnetini
inceleyen bunu rahatlıkla müşahede eder.
Yahya ALKIN
Sitemizde yer alan tüm içerikler internet ortamından toplanmış ve derlenmiştir. Yer alan bilginin doğruluğu garanti edilmemektedir. Yanlış bilgi için tarafımıza sorumluluk yüklenemez. Yanlış bilginin doğuracağı etkenlerden sitemiz ve yöneticileri sorumlu tutulamaz.