Kamer Suresi
Kamer suresi
Kur'an-ı Kerim'in ellidördüncü sûresi. Ellibeş
ayet, üçyüzkırkiki kelime, bindörtyüzonüç harften ibarettir.
Fasılası ta harfidir. Sûre, hicretten önce müşriklerin
mucize istemeleriyle ayın yarılması mucizesi gösterilmiş
fakat inkarcılar sihir olduğunu ileri sürüp mucizeyi
yalanlamaları sonucu nazil olmuştur. Sûre, adını
birinci ayette geçen "el-kamer" kelimesinden alır.
Sûre, başından sonuna kadar peygamberleri
yalanlayanların içinde bulundukları korku, kalplerinin
sarsılması ve onlara karşı takınılacak
tavırlarla doludur. Buna karşı müslümanların huzur
ve güven içinde oldukları belirtilir. Sürede birbirini izleyen
bölümler halinde peygamberleri yalanlayanların başına
gelen azab ve kötülük sahneleri anlatılarak insanların düşüncelerine
hitab edilir. Onların gerçeklerden kaçmalarına
karşılık Allah onları azab ve tehditle sarsmakta, sonuçta
ise hidayete ermiş müslümanlara müjdeler vermektedir.
Bu sûrede Rasûlüllah (s.a.s)'ın davetine
karşı inatçı bir tavır takınmalarından
dolayı kafirler ikaz edilmektedir. Ayın yarılması
mucizesi, Hz. Peygamber (s.a.s)'in haber verdiği kıyametin gerçekliğine
ve yakın olduğuna apaçık bir işarettir.
"Kıyamet saati yaklaştı ve ay
yarıldı. Eğer (o kafirler, Hz. Muhammed (s.a.s)'in
peygamberliğine delil olan bir ayet (mucize) görseler, (düşünmekten
ve iman etmekten) yüz çevirirler ve; "devam edip giden (veya gelip
geçici) bir sihir (dir) " derler" (el-Kamer, 293, 1-2).
Ay gibi büyük bir küre, inkarcıların gözü
önünde yarılmış ve iki parçaya ayrılmıştır.
Öyle ki, bir parçası dağın bir tarafında bir parçası
da dağın öbür tarafında görülmüş ve sonra tekrar
birleşmiştir. Bu olay kainatın ezelî ve ebedî olmadığının
açık bir delili olarak inkarcıları
sarsmıştır.
"Onlar (Peygamberleri) yalanladılar ve (şeytanın
kendilerine süslediği) hevalarına uydular. Halbuki her emir (hayır
ve şer her iş, takdir edilmiş ve) karar
kılmıştır. Andolsun ki onlara (Kur'an'da geçen eski
kavimlerin haberleri ve ahiretle ilgili ayetler olduğu gibi)
kendisinde (nehyedilen şeylerden ve inat ve kibirden) alıkoyacak
mühim şeyler bulunan haberler gelmiştir. Kur'an yeterli bir
hikmettir. (Eğer ona iman etmezlerse, azabın gelmesinde onlara
peygamberlerin) izhar (korkutma)ları) fayda vermiyor" (3-5).
Burada kafirlerin tebliği ve daveti
anlamadıkları, tarihten ders almadıkları ve ayetleri
açıkça gördükten sonra dahi inanmadıkları
vurgulanmaktadır.
"Öyleyse sen onlardan yüz çevir; o çağrıcının
ne tanınmış, ne görülmüş bir şeye çağıracağı
gün. Gözleri zillet ve dehşetten düşmüş olarak, sanki
etrafa yayılıp serpilen çekirgeler gibi kabirlerinden çıkarlar.
Boyunlarını çağırana doğru uzatmış
olarak koşarlarken, kafirler derler ki, bu oldukça zorlu bir gün"
(6-7).
Onlar kıyamet günü, kabirlerinden çıkıp,
mahşer meydanında Allah'ın huzurunda koşarak
gidecekleri zaman inanırlar. Ancak o zaman... Daha sonra kafirlere
Nuh, Ad, Semud ve Firavun kavimlerinin tarihlerinden örnekler verilerek
bu kavimleri, peygamberlerini yalanlayarak azaba uğratıldıkları
ve kötü sona ulaştıkları anlatılmaktadır. Kur'an-ı
Kerim bu azaba uğratılan kavimlerin isimlerini tek tek vermekle
insanların ibret almalarını ister ve Allah Kur'an-ı
Kerimi öğüt-ibret-ders alınsın diye indirmiştir:
"Andolsun ki biz Kur'an-ı düşünmek için kolaylaştırdık.
O halde (onu okuyup iman ederek) düşünen (öğüt alan) biri
var mı?" (17).
Kur'an-ı Kerim, geçmiş toplumların
ibret verici tarihlerine değindikten sonra, kafirleri şu
şekilde tehdid etmektedir: "Daha önceki toplumlar da sizler
gibi inat içerisinde inkarlarında diretiyordu da Allah onları
azaba uğrattı. Şimdi sizler de önceki toplumlarda olduğu
gibi inkarımızda diretirseniz
karşılaşacağınız sonuç, farklı olmaz.
Bu Allah'ın bir va'didir. Eğer bunun böyle olmasını
işlemiyorsanız, cahiliyyet hayatını
bırakınız. Şayet kendinize güveniyorsanız veya güvendiğiniz
güçleriniz varsa getirin onları, Allah'ın bu kuralından
hangi müşrik toplum kurtulmuştur? Sizleri zelil edecek ve
dizleriniz üzerine çöktürecek olan vakit uzakta değildir.
Haberiniz olsun ki, kıyametteki durumunuz daha da kötü olacaktır..."
Sûreyi diğer sûrelerden ayıran en
ayırıcı özellik, zaman zaman korku ve ibret sahneleriyle
dolu, geçmiş kavimlerin helak edilme tablolarına yer
vermesinin yanında zaman zaman da ümit ve müjdeleyici davet
sahnelerini ihtiva etmesidir. Sûrenin tamamında
sıkıntılar içerisinde yalvarıp duran insanların
içinde bulunduğu korkunç azabın anlatımı
yanında, böyle bir şeyin olmayacağını söyleyerek
onları yalanlayanların durumları gözler önüne serilir.
İnkarcıların bu seyirlerinde, kendi durumlarını
görüyormuşçasına, inen darbeleri hissetme tablolarına
karşılık böyle bir durumun kendilerine gelmeyeceğine
inanan insanların durumunun daha da korkunç bir azabı
gerektirdiği kaydedilir. Onları yakalayan azaptan söz edilir.
Sûre yedi bölüm boyunca bu tür sahneleri peşi sıra
tekrarlarken, sonlara doğru bambaşka bir hava ve bambaşka
bir hale bürünür.
"Şüphesiz ki suçlular sapıklık ve
çılgın ateşler içindedirler. O gün yüzleri üstü ateşe
sürüldüklerinde "Cehennemin tadını tadın "
denir. Şüphesiz Biz her şeyi bir ölçüye göre yaratmışızdır"
(48-49).
"Muhakkak ki muttakîler cennetlerde ve
ırmakların başındadırlar. Doğruluk
makamında güçlü bir hükümdarın
katındadırlar" (54-55) bu fevkalade durum, huzur ve sükûnete
işaret ediyor. Çünkü burada yer alan muttakiler "cennetlerde
ve ırmakların başındadırlar."
Sûrenin sonunda Allah'ın kıyamet günü
için bir hazırlanmada bulunmadığı, O'nun bir emrinin
her şeye kadir olduğu ve O'nun "ol" emrine
karşı gelinemeyeceği bildirilmektedir. Ancak kainatın
nizamı ve insanoğlunun kaderi tayin edilmiş
olduğundan, dolayısıyla herşey taktire
bağlıdır. Kıyamet, kişilerin isteğine
bağlı değildir. Eğer inkarcılar kıyamete
inanmıyorlarsa diledikleri gibi davransınlar. Fakat
bilmelidirler ki herşeyi bilici olan Allah onların
durumlarından haberdardır. Sadece Kur'an ve Sünnet yolunda yaşamayı
amaç edinerek Allah yolunda yürüyen takva sahiplerinin, muttakilerin
yeri Cennettir.
Naci YENGİN
Sitemizde yer alan tüm içerikler internet ortamından toplanmış ve derlenmiştir. Yer alan bilginin doğruluğu garanti edilmemektedir. Yanlış bilgi için tarafımıza sorumluluk yüklenemez. Yanlış bilginin doğuracağı etkenlerden sitemiz ve yöneticileri sorumlu tutulamaz.