Kitab
Kitab
Belli bir düzen içinde bir araya getirilen sözler
toplamına verilen ad. Kendisinden türediği ke-te-be fiilinin
masdarı olan el-ketb bir deriyi diğer bir deriye
bağlamayı dile getirir. Harf ve seslerin birbirine
bağlanarak bir bütün oluşturmaları nedeniyle sözler
toplamına kitap denilmiştir. Genelde sözlerin yazıya geçirilmiş
toplamına kitap denilmekle birlikte, yazılı olmak şart
değildir. Bu nedenle yazılı olmadığı halde
peygamberlere vahyedilen Allah kelamına kitap denir. Bu
anlamıyla kitap, genelde vahyi ve vahiy yoluyla indirilmiş tüm
ilahi kitapları, özelde de Allah'ın son vahiylerinin
oluşturduğu Kur'an'ı dile getirir.
Kitap kelimesi Kur'an'da birçok kitabı belirtmek
üzere kullanılır. Bunların başında Levh-i Mahfuz
gelir. Levh-i Mahfuz hiçbir şeyin eksik
bırakılmadığı (el-En'am, 6/38), düşen bir
yaprağın, yerin karanlıklarındaki bir taneciğin,
yaş ve kuru hiç bir şeyin eksik bırakılmadan
yazıldığı (el-En'am, 6/59), dünyada ve insan hayatında
olacak tüm olayların daha bunlar yaratılmadan yazılı
olduğu (el-Hadid, 57/22) bir kitaptır. Bu kitap Kitab-ı Mübin
(Apaçık Kitap), Ümmü'l-Kitap (Kitapların Anası, Ana
Kitap) olarak da anılır. Levh-i Mahfuz'da yazılı
olayların gerçekleştiği alan olması nedeniyle evren,
Ana Kitab'ın açılmış, dış dünyada somutlaşmış
biçimidir ve bu özelliği ile evrene de kitap denilmektedir.
Kitap kelimesi Kur'an'da peygamberlere gönderilen
vahyin ve bu vahiyler toplamının genel adı olarak da
kullanılır. Kur'an'da sık sık peygamberlerle birlikte
kitap gönderildiği belirtilir. Bu belirtme sırasında,
"Eğer seni yalanladılarsa, senden önce açık
deliller, hikmetli sahifeler ve aydınlatıcı Kitap'ı
getiren peygamberler de yalanlanmıştı." (Alu
İmran, 3/184) ayetinde olduğu gibi çoğu kez peygamberler
çoğul olarak anıldığı halde Kitap tekil biçimiyle
anılır. Bu, bütün peygamberlere gelen vahyin kaynağının
tek olduğu gibi tek bir kitabı oluşturduğunu da gösterir.
Bu kullanımda kitap vahiy ve Allah'ın kelamıdır.
Allah'ın kelamı vahiy yoluyla insanlık tarihi boyunca,
değişik peygamberler aracılığı ile aynı
mesajı bildirir. Bunlar Kur'an, Tevrat, İncil ya da Zebur olarak
ayrı adlar alsalar da gerçekte aynı Kitap'ın görünümleridir.
Kur'an'a göre insanların amellerinin toplamı
da yazılı bir kitap oluşturmaktadır. Her insanın
kitabı Kıyamet günü çıkartılarak kendisine
verilecek ve "oku kitabını" denilecektir
(el-İsra, 17/13-14). Facirlerin kitabı Siccin'dedir; iyilerin
kitabı ise illiyyin'dedir ve bunlar yazılmış birer
kitaptır (el-Mutaffifin, 83/7-20). İyilerin (ashabu'l-meymene)
kitabı sağlarından, kötülerin (ashabu'l-meş'eme)
kitapları sollarından verilecektir (el-Vakıa, 56/8-10).
Kur'an'da peygamberlere gönderilen vahiy kitaptan başka
suhuf ve zübür olarak da adlandırılır. Suhuf, sahifenin
çoğuludur ve yazılmış bir şey demektir.
Yazılı sahifelerin toplamına da Mushaf denir. Önceki tüm
kitaplar ve Kur'an birer suhuftur, başka bir deyişle
mushaftır (Abese, 80/13, el-Beyyine, 98/2-3). Suhuf ayrıca Hz.
İbrahim (a.s) ve Hz. Musa (a.s)'a gelen vahyin de özel adıdır.
"Yoksa kendisine haber mi verilmedi, Musa'nın suhufunda bulunan
ve çok vefalı İbrahim'in" (Necm, 53/35-37). "Bu
elbette ilk sahifelerde de vardır: İbrahim'in ve Musa'nın
sahifelerinde de" (A'la, 87/18-19) ayetlerinde Suhuf'un hem genel,
hem de özel anlamdaki kullanılışı görülmekledir.
Zübür kelimesi de zebur' un çoğuludur. Zebur kelimesi de sahife
gibi yazı ve kitap anlamındadır. "O, evvelkilerin zübüründe
de vardır" (es- Şuara, 26/196) ve " Yoksa zübürde
sizin için bir beraet mi var?" (el-Kamer, 54/43) gibi birçok
ayette zübür kelimesi kitaplar anlamında
kullanılmıştır. Kelimenin tekil biçimi olan Zebur ise
Hz. Davud'a indirilen kitaba özel ad olarak verilir: "Ve Davud'a da
Zebur'u vermiştik" (en-Nisa, 4/163, el-İsra, 17/55).
Kur'an bazı peygamberlere gönderilen kitapları
özel adlarla da anar. Buna göre Hz. İbrahim (a.s) ve Hz. Musa
(a.s)'a Suhuf gönderilmiştir. Müfessirlere göre Hz. Musa (a.s)'a
gönderilen Suhuf, Tevrat'tan önce gelen vahiyleri içerir. Kur'an'da ve
sahih hadislerde diğer peygamberlere gelen suhuf özellikle
belirtilmez. Ancak Ebu Zerr (r.a)'den rivayet edilen zayıf bir hadise
göre Allah, ellisi Şit (a.s)'a, otuzu İdris (a.s)'a, onu
İbrahim (a.s)'a ve onu da Musa (a.s)'a olmak üzere (onunun Hz.
Adem'e verildiği de söylenir) toplam yüz sahife göndermiştir.
Bunun dışında Hz. Musa (a.s)'a Tevrat, Hz. Davud (a.s)'a
Zebur, Hz. İsa (a.s)'a İncil ve son olarak Hz. Muhammed
(s.a.s)'e de Kur'an gönderilmiştir. İlk üç kitap günümüze
ancak tahrif edilmiş biçimleriyle ulaşabilmiştir. Kur'an
ise vahyedildiği şekilde korunmaktadır.
Kur'an'a göre kitapların gönderiliş
amacı anlaşmazlığa düştükleri konularda
insanlar arasında hükmedilmesi, (el-Bakara, 2/213), insanlar arasında
adaletin yerine getirilmesi (el-Hadid, 57/25), ayrılığa düşülen
konuların açıklanması ve inanan insanlar için yol
gösterici ve rahmet olması (en-Nahl, 16/64), insanları
karanlıktan aydınlığa çıkarıp onları
Allah'ın yoluna iletmek (İbrahim, (4/1), zulmedenleri uyarmak ve
güzel davrananları müjdelemektir (el-Ahkaf, 46/12).
Ahmet ÖZALP
Sitemizde yer alan tüm içerikler internet ortamından toplanmış ve derlenmiştir. Yer alan bilginin doğruluğu garanti edilmemektedir. Yanlış bilgi için tarafımıza sorumluluk yüklenemez. Yanlış bilginin doğuracağı etkenlerden sitemiz ve yöneticileri sorumlu tutulamaz.