Kımız
Kımız
Kısrak sütünün mayalanması (fermantasyon)
ile elde edilen ve içerisinde % 1-3 oranında alkol bulunan ekşi,
içindeki Karbondioksit (Co2) sebebiyle gazoz tadında olduğu
bildirilen bir Türk içkisi.
Türklerin Orta Asya'da göçebelik devirlerinde
kullandıkları, günümüzde dahi Türkistan ve Moğolistan
taraflarında bolca tüketilen bu içki türü sonradan Sibirya,
Kafkasya ve oradan da Avrupa'ya geçmiştir.
Eski Türklerin bu içkiyi, özellikle ayinlerde, düğün
ve eğlencelerde çok kullandıkları nakledilmektedir. Hatta
Kazakların "ölü aşı" adı verilen bir adet
gereği kımızı ölünün mezarına döktükleri
bilinmektedir. "...Cahil, dinden habersiz Kazaklar kendileri gibi
cahil mollalarla beraber "ölü aşı" yedikten sonra,
gidip Kur'an okuturlar ve aştan kalan artıkları ve
kımızı ölünün mezarına dökerlermiş"
"(Abdulkadir İnan, Eski Türk Dini Tarihi, Kültür Bakanlığı
Yayınları, İstanbul, 1976, s.154).
Orta Asya'dan göçler sonucu Anadolu'ya gelerek
İslamiyeti kabul eden Türklerin kımız içme geleneklerini
sürdürdükleri görülür. Gerek Selçuklu devletlerinde ve gerekse
Osmanlı Devletinin merkezî devlet sistemine geçişine kadar
padişahların verdiği toy (ziyafet, yemekli eğlence)
şölenlerinde bolca kullanılan kımız, son olarak
İstanbul'un fethini müteakip Fatih tarafından Sultanahmet'te
Tekfur Sarayında verilen toyla geleneğini yitirdi.
Kımız yapmak için ekşi hamur
mayasına benzeyen ve çok defa kurutularak saklanan bir mayadan
yararlanılır. Bu mayanın içinde çeşitli laktik asit
bakterileri vardır.
Mayalanma 20°-30° arasında tulumlar içerisinde
veya açık kaplarda yapılır. Kımızda,
yapıldığı sütun yağlı maddeleri ve
mayalanmamış az miktarda süt şekeri bulunur. Kokusu
ekşi peynir suyunu andırır.
Kımızda taze veya eskimiş olmasına
göre değişen miktarlarda alkol ve laktik asit bulunur.
En hafif kımızda % 1 alkol, % 0,5 laktik asit,
En sert kımızda: % 3 alkol, % 1,5 laktik asit
bulunur.
Yapımında deve ve eşek sütü de kullanılan
kımız, Rusya'da halk sağlığı yönünden
faydalı olduğu gerekçesiyle yaygın olarak
kullanılmaktadır. Bu ülkede kımız hammaddesi olan sütü
temin etmek için önemli miktarda kısrak yetiştirilmektedir.
Kımız ve diğer içkiler: İslam
Dini, ismi ne olursa olsun, bütün alkollü içkileri yasaklamış,
çoğu sarhoşluk veren içkilerin azını da haram
kılmıştır. "Ey inananlar, şarap, kumar,
dikili taşlar (putlar) (üzerine yazılar yazılmış)
şans okları (çekmek ve bunlara göre hareket etmek),
şeytan işi birer pisliktir. Bunlardan kaçının ki
kurtuluşa eresiniz"(el-Maide 5/90).
Bu ayetteki hamr (şarap) kelimesinin tefsirini
yapan Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "Her sarhoşluk
veren (içki) "hamr" dır ve her sarhoşluk veren (içki)
haramdır" (Müslim, Eşribe, 73-75; Buhari, Edeb, 80,
Ahkam, 22, Meğazi, 60; Ebu Davud, Eşribe, 57).
İbn Ömer (r.a.)'in rivayete göre Hz. Ömer, Hz.
Peygamber'in minberinde bir hutbe okudu ve şöyle dedi: "Hamrı
yasaklayan ayet indiğinde "hamr" üzüm, hurma, buğday,
arpa ve baldan yapılıyordu. "Hamr aklı gideren
şeydir" (Buhari, Eşribe, 5; Müslim, Tefsir, 32).
Bu rivayette hem "hamr"ın
tanımı yapılıyor hem de, yapıldığı
maddelere göre çeşitleri sayılıyor. O halde çeşitli
maddelerden "hamr" yapmak mümkün olduğuna göre, ismi ne
olursa olsun, çok içildiğinde sarhoşluk veren her içki haramdır.
Kımız da bira gibi çok içildiğinde sarhoşluk veren içkilerden
olduğu için, içilmesi, alınıp satılması, imal
edilmesi, taşınması, ikram edilmesi yasak olan içkiler
kapsamına girer (Buhari, Eşribe).
Eski Türklerin merasim ve ayinlerinde sarhoş
olununcaya kadar kımız içildiği bilindiğine göre bu
içki sarhoşluk vericidir ve dolayısıyla içilmesi de
yasaktır.
Hurma, kuru üzüm, incir vb. maddelerden yapıldığı
halde sarhoşluk vermediği için mübah olan tatlı içecekler
de vardır: Bunlar mayalanmadıkları sürece haram olmazlar.
Az kaynatılmış hurma ve kuru üzüm suyu olan "nebîz"
bunlardandır.
Hz. Aişe şöyle demiştir: "Biz
Peygamber (s.a.s) için, altında delik olan, yukarısından
da bir yere asılan Meri bir kap içinde "nebîz" yapardı
ki Sabah yaptığımız nebîzi akşam içer, akşam
yaptığımızı sabah içerdi."
Başka bir rivayette, kuru üzümden nebîz yapılırdı.
Peygamber (s.a.s), sabah-akşam onu içerdi. Üçüncü günü akşamı
tadında ve kokusunda bir değişme olmuşsa onu döktürürdü
(Tac, III, 146) buyurulmuştur.
Bu rivayetlerden anlaşıldığına
göre "nebîz" ve diğer meyvelerden yapılan benzeri içecekler,
ekşitilmeden içilen meyve sularıdır. Sarhoşluk
vermedikleri için de mübahtır.
Halit ÜNAL
Sitemizde yer alan tüm içerikler internet ortamından toplanmış ve derlenmiştir. Yer alan bilginin doğruluğu garanti edilmemektedir. Yanlış bilgi için tarafımıza sorumluluk yüklenemez. Yanlış bilginin doğuracağı etkenlerden sitemiz ve yöneticileri sorumlu tutulamaz.