Kürsi
Kürsi
Taht. Kök anlamıyla üst üste katlanmayı,
bir araya toplanmayı belirtir. Belli parçaların bir araya
toplanmasından, üst üste eklenmesinden oluştukları için
sandalye, koltuk, taht gibi üzerine oturulacak eşyaya kürsi denilmiştir.
Mecazî olarak da ilim, güç, egemenlik, sultan gibi anlamları dile
getirir. Kur'an'da Allah'ın da bir kürsisi olduğu, bu kürsinin
gökleri ve yeri içine aldığı belirtilir (el-Bakara,
2/255). Sözkonusu ayet bu özelliği nedeniyle Kürsi Ayeti (Ayetü'l-Kürsi
*) olarak adlandırılır.
Allah'ın kürsisinin mahiyeti hakkında
Kur'an'da bilgi verilmez. Hz. Peygamber (s.a.s)'den gelen rivayetlerde de
bu konuda bir açıklama yoktur. Taberî'nin kaydettiği bir
hadise göre yedi gök kürsi içinde bir kalkan içine atılmış
yedi dirhem gibi kalır. Ebu Zer'in rivayet ettiği bir hadis de Kürsi'nin
arş karşısındaki durumunu belirler: "Arş içinde
Kürsi, yeryüzünde bir çölün içine atılmış demir bir
halka (yüzük) kadardır" (İbn Kesir,
Tefsiru'l-Kur'ani'l-Azım, I, 309).
Ayetü'l-Kürsi'de sözkonusu edilen Allah'ın Kürsisi'ne
müfessirlerce getirilen yorumlar başlıca dört görüş
çevresinde toplanır. Razi'nin özetlediği (Tefsir-i Kebir,
Ankara, 1989, c.5, s.420-421) görüşlerden birincisine göre Kürsi,
gökleri ve yeri kaplayan büyük bir cisimdir. Bu görüştekilerden
Hasan el-Basri ayrıca Kürsi'nin Arş ile aynı şey
olduğunu söyler. Ona göre üzerine oturulması nedeniyle tahta
bazen arş, bazen de kürsi denmektedir. Bazı bilginler Hasan
el-Basri'ye karşı çıkarak kürsi ile arşın
ayrı şeyler olduğunu savunurlar. Bunlardan
bazıları Kürsî'nin Arş'ın altında, yedinci
semanın üstünde olduğunu söylerken, İmam Süddî'nin de
içinde olduğu diğerleri yerin altında bulunduğu görüşünü
öne sürerler. Said İbn Cübeyr'in rivayet ettiğine göre ibn
Abbas Kürsî'nin Allah'ın ayakların koyduğu yer
olduğunu söylemiştir.
İkinci görüş Kürsi'yi Allah'ın hükümranlığı,
kudreti ve mülkü olarak yorumlar. Kürsi'nin cisimliğini redde yönelik
bu görüşe göre ulûhiyyet (tanrılık) ancak kudretle olur
ve oturulan yere kürsî dendiği gibi bazan üzerine oturana da
kürsi adı verilir. Bu nedenle Allah'ın Kürsi'si O'nun
hükümranlığına, dolayısıyla kendisine
işarettir.
Üçüncü görüşe göre: Kürsi Allah'ın
ilmidir. İlim, alimin dayandığı şey olması
bakımından kürsi olarak adlandırılır. Kendisine
güvenilen, dayanılan alimlere de kürsiler (kerasi) denilir. Bu
nedenle ayetteki Kürsi Allah'ın ilmini ifade etmektedir.
Kürsi'nin Allah'ın büyüklüğünü, ululuğunu
dile getirdiği yolundaki yorum dördüncü görüşü oluşturur.
Keffal'in diğerlerine yeğlediği bu görüşe göre
Allah, büyüklüğünü anlatmak için insanların kolayca
anlayabileceği benzetmeler yapar. Allah'ın evi (Beytullah, Kabe),
Allah'ın eli (Yed'ullah, Hacerü'l-Esved) gibi deyimler de aynı
amaçla kullanılır. Bunları maddi anlamlarıyla anlamak
doğru değildir ve kişiyi tecsim (Allah'ı cisim gibi düşünme)
ve teşbih (Allah'ı insana benzetme) yanlışına götürür.
Müfessirlere göre Kürsi konusunda nassa dayalı
bir delil olmadıkça te'vile gitmek doğru değildir. Bu
nedenle Kürsi'ye ilişkin ayetin açık anlamına uygun ilk
görüşün doğru kabul edilmesi gerekir. Ancak bu görüşten
yola çıkarak Allah'ın cisim olduğu, insanlara
benzediği gibi bir sonuca varmaktan da sakınmak gerekir.
(Ayrıca Arş ve Ayetü'l-Kürsi maddelerine
bakınız.).
Ahmet ÖZALP
Sitemizde yer alan tüm içerikler internet ortamından toplanmış ve derlenmiştir. Yer alan bilginin doğruluğu garanti edilmemektedir. Yanlış bilgi için tarafımıza sorumluluk yüklenemez. Yanlış bilginin doğuracağı etkenlerden sitemiz ve yöneticileri sorumlu tutulamaz.