Lanet
Lanet
Uzaklaştırma beddua, hakaret, sövüp sayma,
azab, Allah'ın rahmetinden uzaklaşma, gazab etme, beddua etme,
buğz etme, uzak durma, muhalefet etme.
Lanet, Kur'an'da birçok kez ve tüm anlamlarında
kullanılmıştır. Nitekim" ...Her ümmet (ateşe)
girdikçe yoldaşına lanet etti..." (el-A'raf 7/38)
ayetinde hakaret, sövüp sayma anlamında
İsrailoğullarından inkar edenlere Davud ve Meryem oğlu
İsa diliyle lanet edilmiştir... " (el-Maide 5/78),
"..İşte onlara hem Allah lanet eder,
hem bütün lanet edebilenler lanet eder" (el-Bakara, 2/159)
ayetlerinde beddua. Kalplerimiz perdelidir dediler. Hayır, ama inkarlarından
dolayı Allah onları lanetlemiştir" (el-Bakara, 2/88)
ayetinde Allah'ın rahmetinden uzaklaştırma ve gazab etme
anlamlarını dile getirmek üzere kullanılmıştır.
Şeytan'a "mel'un" (lanetlenmiş) denilmesi de
Allah'ın rahmetinden kovulması, gazabına uğraması
nedeniyledir.
Bu tür kullanımlardan ayrı olarak
Kur'an'ın iki yerinde iki karşılıklı lanetleşmeden
söz edilir. Bunların ilkinde Hz. Peygamber (s.a.s)'e şöyle
buyurulur: "Kim sana gelen ilimden sonra seninle tartışmaya
kalkarsa de ki: Gelin oğullarımızı ve
oğullarınızı, kadınlarımızı ve
kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım,
sonra gönülden dua edelim, yalan söyleyenlere Allah'ın lanetini
dileyelim" (Al-i İmran, 3/61).Bu ayet uyarınca Hz.
Peygamber (s.a.s), Hz. İsa (a.s) hakkında kendisiyle
tartışan Necran Hristiyanlarını lanetleşmeye çağırmıştı.
Ancak, "mübahele olayı" olarak bilinen bu olayda
Hristiyanlar lanetleşmeye yanaşmamışlardı.
İkincisinde ise karı ile kocanın
karşılıklı, ama laneti kendilerine dileme biçiminde
lanetleşmesi söz konusu edilir. İslam hukukunda Lian* olarak
adlandırılan bu olayda eşine zina isnat eden, ancak
başka bir şahid getiremeyen kocanın doğruluğuna dört
kez Allah'ı şahit tutması ve sonra da eğer yalan söylüyorsa
Allah'ın kendisini lanetlemesini dilemesi öngörülür. Bu itham
karşısında kadınında kocasının yalan söylediğine
dört kez yemin etmesi ve arkasından da yalan söylüyorsa Allah'ın
gazabına uğramayı dilemesi gerekir (en-Nur, 24/6-9).
Karşılıklı yapılan bu yeminleşme ve lanetleşmeden
sonra kadın zina cezasından kurtulur, ancak karı-koca
arasında evlilik bağı kesin bir biçimde sona erer.
Hz. Peygamber (s.a.s)'de lanet kelimesini beddua, buğz,
hakaret gibi anlamlarda kullanmıştır. Rivayetlerde Hz.
Peygamber (s.a.s)'in Bi'r-i Maûne olayında şehid edilen müslümanlar
nedeniyle Rıl, Zekvan, Lıhyan ve Usayya oğulları
aleyhinde kırk sabah lanet okuyarak beddua ettiği bildirilir
(Buhari, Cihad 17). Buna karşılık Hz. Peygamber (s.a.s), müslümanları
rastgele lanet etmekten menetmiş, özellikle ashabının
birbirine ve tabiat kuvvetlerine lanet etmelerini yasaklamıştır
(Ebu Davud Edeb, 4908; Müslim, Birr, 80-87).
İslam bilginleri arasında kimlere lanet
edilip kimlere edilmeyeceği konusunda görüş
ayrılığı vardır. Bilginlerin bir bölümü
müslümanlara hiç bir şekilde lanet edilemeyeceği görüşündedir.
Bilginlerin diğer bir bölümü ise fasık olan müslümanlara
lanet edilebileceğini kabul ederler. Kafirlere lanet edip
edilemeyeceği de tartışma konusu olmuştur. Bazı
bilginler, kafirlere kayıtsız şartsız lanet
edilebileceğini kabul ederken bazıları da bunun vacib
olmadığını, onlara lanet edilebilmekle birlikte
lanet etmemenin daha güzel ve yararlı olacağını
savunmuşlardır (Fahruddin er-Razi, Tefsir-i Kebir Ter. III,188;
İbn Mace, Tercüme ve Şerh, X, 148).
Ertuğrul - O. Hakan ÖZALP
Sitemizde yer alan tüm içerikler internet ortamından toplanmış ve derlenmiştir. Yer alan bilginin doğruluğu garanti edilmemektedir. Yanlış bilgi için tarafımıza sorumluluk yüklenemez. Yanlış bilginin doğuracağı etkenlerden sitemiz ve yöneticileri sorumlu tutulamaz.