Mest
Mest
Ev içinde giyilen, dışarıda üzerine
ayakkabı giyilen yumuşak deriden, hafif kısa konçlu
ayakkabı. Abdest için üzerine meshedilebilir. Diğer yandan
"mest" sözcüğü; keyifle kendinden geçmiş,
sarhoş, "mest etmek"; kendinden geçirmek, çok hoşlanacağı
bir şey söylemek veya yapmak, "mest olmak"; kendinden
geçmek, sarhoş olmak anlamlarında da kullanılır. Bir
fıkıh terimi olarak "mest"; ayak topuklarını
örtecek şekilde ayaklara giyilen, belli uzunlukta yola
dayanıklı bağsız olarak ayakta durabilecek derecede
kalın, suyu hemen içeri çekmeyen deri, keçe gibi maddelerden yapılan
bir çeşit ayakkabı.
Mestler üzerine meshetmek yolculuk halinde bulunan
veya mukîm olan kadın-erkek her müslüman için caizdir. Ashab-ı
Kiramın ve fakihlerin büyük çoğunluğu bu görüştedir.
Hz. Peygamber (s.a.s)'den sahabeden bir topluluğun rivayet
ettiği "Mukîm, mestler üzerine bir gün bir gece, yolcu ise
üç gün üç gece mesheder" şeklindeki meşhur hadis bunun
delilidir. Yine meshin caiz olduğu konusunda sahabenin icmaı
olmuş ve onlar bunu uygulamışlardır. Hatta İmam
Kerhî mestler üzerine meshi caiz görmeyenin küfründen korkuyorum,
demiştir. Hasan el-Basrî de; "Ashab-ı Kiram'dan
yetmiş kadarı Resulullah'ı mestler üzerine meshederken
gördüklerini bana haber verdiler" demektedir (es-Serahsî,
el-Mebsût, Kahire 1324-3I, I, 97-98; el-Kasanî, Bedayius-Sanayi,
Kahire 1327-28/1910, I, 7-8; İbnü'l-Hümam, Fethu'l-Kadîr, Bulak
1319, I, 126-127; Hadisler için bk. Wensinck, Muccem, Leiden 1943, II,
51-52; VI, 210-214).
Mestler üzerine meshedilebilmesi için ,fu
şartlar bulunmalıdır:
1. Mestler, ayağa abdest için ayaklar yıkandıktan
sonra giyilmiş olmalıdır. Bir özür sebebiyle ayağa
veya sargısına meshedilmiş olması da yıkama hükmündedir.
Bu şekilde bir meshten sonra giyilen mestler üzerine de
meshedilebilir.
2. Abdestin, cünüplük, hayız ve nifas
dışında başka bir sebeple bozulmuş olması
gerekir. Mestler ayakta iken cünüplük, hayız ve nifas hali olursa
mesh bozulur ve gusül abdesti alındıktan sonra mestler yeniden
giyilebilir.
3. Mestler topukları örtmelidir.
4. Mestlerde ayak parmaklarının en küçüğü
itibariyle üç parmak sığacak kadar yırtık bulunursa
mestler üzerine mesh caiz değildir. Yırtıkların
mestin altında, üstünde veya kenarında olması hükmü değiştirmez.
Farklı mestlerde ki yırtıklar toplanmayıp bir mestteki
yırtıklar toplanır. Mestin birisinde iki parmak
diğerinde bir parmak miktarı yırtık bulunması
durumunda mesh caizdir. Mestlerden birisinin önünde bir parmak, arkasında
bir parmak, kenarında bir parmak miktarı yırtık
bulunsa mesh caiz değildir. Meshe engel olan
yırtığın kaidesi şudur: Açılıp
altını gösteren veya birarada olduğu halde yürüme sırasında
açılıp ayağı gösteren yırtık meshe
engeldir. Yırtık üç parmak miktarından fazla veya uzun
bile olsa açılıp altını göstermiyorsa meshe engel değildir.
İçinde deri astarı olan bir mestin yüzü açılırsa
veya delik, yırtık dikilmiş ise meshe engel değildir.
5. Mesh mestin üzerine yapılmalıdır.
Mestlerin altına mesh edilmez.
6. Mestler üzerine yapılacak meshin farz
miktarı, her ayağın ön tarafına rastlayan mestin
üzerindeki el parmaklarının en küçüğü ile üç parmaklık
yerdir. Meshin ayak parmaklarının ucundan yukarıya
doğru yapılması sünnete uygun bir meshtir. Ancak mestin
üzerine su dökmek, mesti sünger, bez gibi bir şeyle ıslatmak,
mestin üstüne, enine olarak veya meshe mestin koncundan başlamak da
yeterli olur. Ancak bu şekildeki meshetmeler sünnete uygun düşmez.
7. Mestler onikibin adım kadar peşpeşe
yol yürünebilecek derecede dayanıklı ve sağlam
olmalıdır.
8. Ayakların ön kısmında en az üç
parmak miktarının mevcut olması şarttır.
9. Mestler bağlanmaksızın ayaklar
üzerinde kendi başlarına durabilmelidir.
10. Mestler suyu altına geçirmemelidir.
11. Mestler, içindeki ayakları gösterecek
şekilde şeffaf olmamalıdır (es-Serahsî, a.g.e., I,
99-101; el-Kasanî, a.g.e., I, 9-12; İbnü'l-Hümam, a.g.e., I,
128-134; Tahtavî, Haşiye Ala Merakıl-Felah, İstanbul
1985, s. 103-105; el-Fetava'l-Hindiyye, Bulak 1315, I, 32-34).
Mesh süresi mukîm olanlar için bir gün bir gece,
yolcular için ise üç gün üç gecedir. Meste niyyet şartı
yoktur. Mestler üzerine mesh eller ıslak bir şekilde sağ
el parmaklarının sağ mest, sol el parmaklarının
sol mest üzerine yatırılıp ve parmakların
araları açık bir şekilde mestin ucundan ayak bileğine
doğru çekilmek suretiyle yapılması sünnete uygun olanıdır.
Mesh süresi abdestin bozulduğu andan itibaren başlar. Mesela
öğle namazı vakti şartlarına uygun olarak mest
giyilmiş ve abdest ikindi vakti bozulmuş ise müddet ikindiden
itibaren başlar. Soğuktan ayağının
donacağından korkan kimse mesh süresi dolsa bile meshetmeye
devam eder. Abdestli iken mesh süresi dolan kişinin mestlerini çıkarıp
sadece ayaklarını yıkaması yeterli olup yeniden abdest
alma şartı yoktur. Mukîm iken mesh müddeti tamamlanmadan
sefere çıkan kişi sefer süresi tabi olur. Seferde olan kişi
bir gün bir gecelik süresi doldurur ve mukîm olursa mesh süresi dolmuştur.
Mesh süresi dolduktan sonra yolculuğa çıkan kişi
mestlerini çıkarır ve abdest alarak mestlerini yeniden giyer
(es-Serahsî, a.g.e., I, 98-99,103-104; el-Kasanî, a.g.e., I, 8-9;
İbnü'l-Hümam, a.g.e., 130-131; el-Fetava'l-Hindiyye, I, 33-34,
36; Molla Hüsrev, Dürerü'l-Hukkam, İstanbul 1979, I, 35; Tahtavî,
a.g.e., s. 105).
Çoraplar üzerine mesh:
Kalın, dayanıklı, yolda yürünebilecek
şekilde sağlam, çoraplar üzerine mesh caizdir. Keçeden
dikilmiş mest üzerine de meshetmek caizdir. Suyu geçirecek derecede
ince çorap üzerine meshetmek icmaen caiz değildir (es-Serahsî,
a.g.e., I, 102-103; el-Kasanî, a.g.e., I, 10; el-Fetaval-Hindiyye, I,
32).
Çizmeler üzerine mesh:
Mestler üzerine giyilmiş çizme veya çizmeye
benzeyen ayakkabılara mestler giyildikten ve mestler üzerine mesh
yapılmadan ve abdest bozulmamış halde giyilirse meshetmek
caizdir. Eğer abdest bozulduktan sonra çizmeler giyilmiş ise
çizmelere meshedilemez.
Eldivenlere, peçeye, fes, şapka, sarık
üzerine mesh yapılamaz (es-Serahsî, a.g.e., I, 101-103;
el-Kasanî, a.g.e., I,10-11; Molla Hüsrev, a.g.e., I, 36;
el-Fetava'l-Hindiyye, I, 32).
Meshi bozan şeyler:
Abdesti bozan her şey meshi de bozar. Bu yüzden,
süre henüz bitmemiş ise, yeniden alınacak abdestte mestlere
veya sargılara yeniden mesh yapılır.
Aşağıdaki durumlardan dolayı da
mesh bozulur:
1. Mesh süresinin dolması. Süre dolduğunda
abdest yoksa mestler çıkarılıp yeni bir abdestle giyilir.
Eğer kişi abdestli olduğu halde mesh süresi dolmuş
ise sadece ayaklarını yıkar ve mestleri giyer.
2. Mestlerin birisinin veya ikisinin ayaktan çıkması.
Birisi çıktığında diğerini de çıkarıp
abdest almak veya abdestli ise ayaklan yıkayıp tekrar giymek
gerekir. Ayağın mestin koncuna kadar çıkması tamamen
çıkması demektir.
3. Mest içinde ayaklardan birine çoğu
ıslanacak şekilde su isabet etmiş olması.
4. Guslü gerektiren cünüplük ve hayız, nifas
hali.
5. Ayak parmaklarının en küçüğü
itibariyle 3 parmak sığacak kadar yırtığın
meydana gelmesi (el-Kasanî, a.g.e., I, 12-13; İbnü'l-Hümam,
a.g.e., I, 134-135; Molla Hüsrev, a.g.e., I, 37; Tahtavî, a.g.e., s.
105-107; el-Fetava'l-Hindiyye, I, 34-35).
Sargı üzerine mesh:
Yaralanmış veya yara çıkmış
yahut kesilmiş olan uzuvlardaki sargılar üzerine eğer
yıkamak bu azalara zararlı ise meshetmek caizdir. Sargı
yaranın üzerinden taşarsa, fazla kısmın altı
yıkanır, bu da zararlı ise sargı üzerine meshedilir.
Eğer yara üzerine meshetmek zararlı değilse sargı
üzerine meshetmek caiz değildir. Sargı üzerine meshetmek de
zararlı ise mesh terkedilir. Meshederken sargının çoğuna
meshetmek yeterlidir.
Yaranın üzerinden sargının düşmesi
durumunda, eğer namaz içinde yara iyileşmediği halde düşmüş
ise namaza devam edilir. Namaz dışında düşmüş
ise sargı yerine bağlanır ve meshetmek gerekmez. Sargı
üzerine meshin süresi yaranın iyileşmesine
bağlıdır. Ayrıca sargıyı bağlamak için
abdestli olmak gerekmez. Sargıda abdestsiz ile cünüp aynıdır.
Yara iyileştikten sonra sargı namaz içinde düşerse namaz
bozulur.
Akıntı yapan yara üzerine sarılan
sargıdan akıntı sargı dışına geçmiş
olursa abdest bozulur.
Ayaklarda sargı varken diğer ayağa mest
giyip onun üzerine meshetmek caiz değildir. Sargıya meshedip
diğer ayağını da yıkayıp her iki meshi
giyerse mestler üzerine meshetmek caizdir.
Sargı üzerine meshetmede niyet şart
değildir (el-Kasanî, a.g.e., I, 13-15; İbnü'l-Hümam,
a.g.e., I, 140-141; Molla Hüsrev, a.g.e., I, 38-39; Tahtavî, a.g.e., s.
107-110; el-Fetava'l-Hindiyye, I, 35-36).
Saffet KÖSE
Sitemizde yer alan tüm içerikler internet ortamından toplanmış ve derlenmiştir. Yer alan bilginin doğruluğu garanti edilmemektedir. Yanlış bilgi için tarafımıza sorumluluk yüklenemez. Yanlış bilginin doğuracağı etkenlerden sitemiz ve yöneticileri sorumlu tutulamaz.