Muahat
Muahat
Muhacir ve Ensarın birbirlerine kardeş
olarak ilan edildiklerini ifade eden bir siyer ve İslam tarihi
kavramı.
Nübüvvetin onüçüncü yılında Evs ve
Hazreçli müslümanların daveti üzerine mal ve mülklerini Mekke'de
bırakarak Medine'ye gelen muhacirler herşeyden mahrum idiler.
Muhacirleri mahrumiyetten kurtarmak ve onları Ensar ile kaynaştırmak
için aralarında manevî kardeşlik tesis edildi: Bu
kardeşlik "hak, eşitlik ve miras" konusunda
karşılıklı yardımlaşmaya ve sevgiye
dayalı idi (Müslim, Fedailü's-Sahabe, 204, 205; İbn Sa'd
et-Tabakat, I/238; İbn Koyyım el-Cevziyye, Zadü'l-Mead
II/63). Bu muahatın, Enes b. Malik'in evinde Bedir harbinden önce
90 veya 100 kişi arasında yapıldığı rivayet
edilir (İbn Sa'd, et-Tabakat, I/238).
Hazreti Peygamber'in "ikişer ikişer
kardeşleşiniz" emri üzerine, Muhacirler Ensar kardeşleri
tarafından kucaklandılar. Böylece her şeyden mahrum olan
Muhacirler bir anda bir çok şeye sahip oldular.
Kardeşleşme emri karşısında Rasûlullah (s.a.s.),
Hz. Ali ile kardeşleşmiş: Ebû Bekir, Harise b. Zübeyr;
Hz. Ömer, Itban b. Malik; Ebû Ubeyde b. el-Cerrah; Muaz b. Cebel;
Abdurrahman b. Avf, Sa'd b. Rabî ile ve diğer sahabiler de Ensar ve
Muhacirlerden birer kardeş bulmuşlardır. Böylece muahat
ile kan kardeşliğinden daha üstün bir kardeşlik
kurulmuş oldu (İbn Hişam, II/161, Buharî, Menakıbül-Ensar,
3).
Bu kardeşliğin tesisinden sonra Ensarın,
Muhacirlere karşı gösterdiği fevkalade alaka ve ev
sahipliği Hz. Muhammed (s.a.s.), tarafından övülmüştür
(Müslim, Fedailü's-Sahabe, 171,188-198; İbn Mace, Mukaddime,11).
Hicretten sonra Medineli Ensar ve Muhacirler arasında bir
kardeşlik kurulduğu gibi, Hicret öncesi müşriklerin eza
ve cefalarına karşı koymak ve müslümanların daha güçlü
olmalarını sağlamak, Hicret esnasında da
yardımcı olmak bakımından Hz. Peygamber (s.a.s.),
Muhacirler arasında da bir kardeşlik tesis etmiştir. Rasûlüllah
yine Hz. Ali ile; Hz. Hamza, Zeyd b. Haris ile; Hz. Ebu Bekir, Ömer ile;
Hz. Osman, Abdurrahman b. Avf ile ve diğer Muhacirlerde birbirleriyle
kardeş ilan edilmişlerdir.
Hz. Peygamber'in talimatı üzerine meydana gelen
Ensar ve Muhacirler arasındaki hak, eşitlik ve miras
konularındaki muahat, miras hükmü dışında devam
etmiş, ancak miras hükmü bir müddet sonra Enfal Sûresi ile kaldırılmıştır
(el-Enfal 8/72-75). Bu hükmün kaldırılmasına rağmen
muahat İslam kardeşliği olarak Ensar ve muhacirler
arasında en güzel örneğini vermiştir.
Ensar ve Muhacirler arasında yapılan
kardeşlikle Ensar, Muhacir kardeşlerinin özellikle maddi
ihtiyaçlarını karşılamak üzere arazilerinin ikiye
bölünmesini, hatta eşlerinden birisini boşayarak muhacir
kardeşine nikahlamak üzere vermeyi teklif ettikleri bir vakıadır.
Nitekim Abdurrahman b. Avf'ın, Ensar kardeşi malının
yarısını ve hanımlarından birini ona vermek
istediği zaman Abdurrahman b. Avf Ensar kardeşine yük olmamak
için bunlan kabul etmeyerek kendisine çarşı ve pazar yolunu göstermesini
istemiş, kısa sürede yaptığı ticaret ile büyük
bir servet sahibi olmuştur (Buharî, Nikah, 68, Menakıü'l-Ensar,
3).
Hz. Peygamber'in tesis ettiği bu kardeşlik,
Ensar ve Muhacirlerin zamanı bile eşit kullanmalarını
temin etmiş, bir gün Resulullah'ı kardeşlerden biri
dinlerken, bir başka gün diğer kardeşi Resulullah'ı
dinleyerek olup bitenlerden birbirlerini haberdar etmişlerdir (Buharî,
İlim, 27).
Bu kardeşlik tesisi ile Medine'de kurulması
planlanan sosyal ve siyasî birlik önce Ensar ve Muhacirler arasında
sağlanmış, sonra da verdiği iyi örneklerle
Medine'deki diğer toplulukların aynı çatı
altında toplanmasına imkan hazırlanmıştır.
M.Ali KAPAR
Sitemizde yer alan tüm içerikler internet ortamından toplanmış ve derlenmiştir. Yer alan bilginin doğruluğu garanti edilmemektedir. Yanlış bilgi için tarafımıza sorumluluk yüklenemez. Yanlış bilginin doğuracağı etkenlerden sitemiz ve yöneticileri sorumlu tutulamaz.