Müfsid, Müfsit
Müfsid, müfsit
Bir şeyi bozan, bir ibadet veya muameleyi
geçersiz kılan kimse ya da şey. Bir ibadeti bozan veya bir
hukuki muameleyi sakatlayan fiil veya eksiklik anlamında bir
fıkıh terimi. Mükellefin fiillerine bağlanan hükümlerden
birisi. Müfsid, fesad kökünden ism-i faildir. Sıhhaf, fesat ve
butlan birbiriyle yakın ilgisi bulunan terimlerdir.
Sahîh, fasit ve batıl ayırımı,
bir kimsenin yaptığı fiiller için şer'an gerekli olan
rükün ve şartları taşıyıp
taşımamasına göre yapılan bir nitelendirmedir.
Kendisine bir takım hükümler bağlanan fiiller ya ibadet, ya
da hukûkî bazı muameleler kabilinden olur. Ayet ve hadislerde
mükellefin yapacağı ibadet veya muameleler için bir takım
rükünler ve şartlar konulmuştur.
Rükünler, bir ibadet veya muamelenin temel unsurlarını,
ana parçalarını oluşturur. Namazda kıyam, kıraat,
rukû'; satım veya nikah akdinde, icab ve kabul gibi... Şartlar
ise, rükünlerin dışında kalan daha çok ayrıntı
kabilinden olan ve bulunmaması, akitlerde taraflar arasında
anlaşmazlığa yol açabilen diğer unsurları ifade
eder. Veresiye satışta vade tarihinin belirlenmesi gibi.
İşte şer'an belirlenmiş olan rükün
ve şartlarına uygun olarak yapılan ibadet veya akd "sahîh"
tabiriyle nitelendirilir. "Geçerli"; "muteber";
"caiz" veya "nafiz" terimleri de, sahîh anlamında
kullanılabilir.
İbadetler konusunda, fasit ve batılın
eş anlam ifade ettiği bütün İslam hukukçularının
benimsediği ortak bir görüştür. Rükün veya
şanlarından birisi eksik bulunan bir ibadet, "batıl"
veya "fasit" olur. Bunun için; "gayri sahih", "sahih
değildir", "muteber değildir", "geçersizdir",
"geçerli değildir" veya "caiz değildir"
gibi ifadeler de kullanılabilir. Bu durumda ibadet bozulmuş
sayılacağı için, yeni baştan yapılması
gerekir. Mesela; secde unutulan bir namazda rükün; abdestsiz kılınan
bir namazda şart eksik olduğu için namaz fasit olur ve iadesi
gerekir. Burada rükün ve şartlar farz niteliğindedir. Yine;
Arafat'ta vakfe'yi yapamayan bir hacının haccı batıl
olur. Çünkü vakfe haccın farzlarındandır. Ancak Safa
ile Merve arasında sa'y* yapmak vacip hükmünde olduğu için
bunun yapılmamış olması haccı bozmaz; yerine
getirilmesi mümkün olmadığı takdirde kurban cezası
ile bu eksiklik tamamlanabilir. Namazın vaciplerinden birisinin terk
edilmesi halinde ise, namazın sonunda yanılma secdesi
yapılarak bu eksiklik tamamlanır. Dört rekatlı bir namazda,
ikinci rekattan sonraki oturuşu terketmek de bunun gibidir.
Hanefiler dışındaki çoğunluk
İslam hukukçularına göre, ibadetlerde olduğu gibi,
akitlerde de fasıt ve batıl eş anlamlıdır.
Eksiklik, akdin ister rükünlerinde olsun, isterse şartlarında
bulunsun, sonuç değişmez. Mesela; akıl
hastasının yapacağı satım akdi veya, ödeme
tarihi belirlenmeksizin yapılacak veresiye satış hukukî
bir sonuç doğurmaz. Böyle bir akde "batıl"
denebileceği gibi "fasit" de denir.
Hanefilere göre, akitler konusunda "fasit"le
"batıl" farklı anlamlarda kullanılır. Akdin
icap, kabul ve konu gibi ana unsurlarındaki yani rükünlerindeki bir
eksiklik, akdi batıl kılarken; eksiklik, akdin rüknüne ilişkin
olmaksızın, diğer şartlardan birisinde olsa, böyle
bir akit fasit olur. Rükünleri ve esas unsurları mevcut
olduğu için, bu akde bazı sonuçlar bağlanır. Mesela;
vade belirlenmeksizin yapılacak veresiye satım akdi,
şahitsiz aktedilecek nikah akdi, birer fasit akittir. Hanefiler
bunlara "batıl" demezler ve meseleyi bazı hukuki sonuçlara
bağlarlar. Önce bu gibi akitlerdeki eksikliğin giderilerek
bunların sahih hale getirilmesi mümkündür. Veresiye satışta,
satıcı ve alıcı karşılıklı
anlaşarak va'de tarihini sonradan da belirleyebilirler.
Diğer yandan alıcı,
satıcının açık veya kapalı muvafakatı ile
satım konusu malı teslim almış ise, bu mal üzerinde
müşteri lehine mülkiyet hakkı sabit olur; fakat müşterinin
bu maldan yararlanması, akit sahih hale dönüşmedikçe, helal
olmaz (es-Serahsi, el-Mebsût, XIII, 8 vd.; el-Kasanî,
Bedayiu's-Sanayi', V,169,174, 234, 300-304; İbnü'l-Hümam,
Fethu'l-Kadîr, V, 186; İbn Abidin, Reddü'l-Muhtar, IV, 105, 108).
Fasit satım akdinde feshe bir engel olmadıkça
alıcı veya satıcının bunu feshetmesi mümkündür.
Ancak şu durumlarda fasit satım akdi feshedilemez.
1) Satılan mal, alıcının elinde
telef olmuş veya istihlak edilmiş olursa;
2) Alıcı tarafından yeni bir akitle
başkasına satılmış bulunursa;
3) Satılan mal, başkasına
bağışlanmış ve teslim edilmiş olursa;
4) Satılanda, ondan ayrılması mümkün
olmayan bazı ilaveler yapılmışsa. Mesela; satılan
arsa olup üzerine bina yapılsa, artık fesih hakkı
kullanılamaz (Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuki İslamiyye ve
İstilahat-ı Fıkhiyye Kamusu, İstanbul 1967, VI, 89
vd.; Hamdi Döndüren, İslam Hukukuna Göre Alım Satımda Kar
Hadleri, Balıkesir 1984, s. 102).
Fasit sayılan evlilikler şunlardır:
1) Şahitsiz olarak akdedilen evlenme akdi;
2) Evli bir kadınla, bilmeksizin yapılan
evlenme akdi fasittir.
3) Karının kız kardeşini, hala ve
teyzesini bir nikah altında toplamak caiz değildir. Yani iki
kız kardeşle birlikte evlenme akdi yapılsa, önceki evlilik
ve nikah geçerli, sonraki fasit olur.
4) Üç defa boşanmış olan kadınla,
hulle'den (bk. "Hulle" maddesi) önce, bu erkeğin yeniden
evlenmesi Ebû Hanîfe'ye göre fasittir.
5) Evlenmeleri yasak olan kan, sıhrî veya süt hısımlarının
birisiyle evlenmek, Ebû Hanife'ye göre fasittir (el-Kasanî, a.g.e.;
II, 272-274; el-Mevsilî, el-İhtiyar, Kahire, t.y., III, 86, 87;
Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslam Hukuku, İstanbul 1983, s.
251, 252).
Fasit evliliğin hükümleri:
1) Fasit evlenmelerde eşlerin evliliğe devam
etmeleri caiz değildir; derhal ayrılmaları gerekir.
Kendiliğinden ayrılmazlarsa hakim tarafından zorla
ayırılırlar. Hakim ayırdıktan sonra cinsel
birleşme olursa zina cezası uygulanır (el-Kasanî, a.g.e.,
II, 335; el-Fetava'l-Hindiyye, Bûlak 1310/1892, I, 330-331; el-Mevsilî,
a.g.e., III, 84 vd.;1917 Tarihli, Hukuk-ı Aile Kararnamesi, Madde:
77).
2) Fasit evlilik, zifaftan önce hiç bir hukûkî
sonuç doğurmaz (H.A.K. mad. 75).
3) Cinsel birleşme olmuşsa şu sonuçlar
doğar: Kadın mehre hak kazanır; bu birleşmeden
doğacak çocuğun nesebi sabit olur; sihrî hısımlık
doğar; nafaka ve miras cereyan etmez; evliliğin sona ermesi
boşama niteliğinde olmadığı için, boşanma
sayısında bir eksilme meydana gelmez (el-Kasanî, a.g.e., II,
335; el-Fetava'l-Hindiyye, I, 330; Bilmen, a.g.e., II, 22-36; Döndüren,
a.g.e., s. 252, 253).
Hamdi DÖNDÜREN
Sitemizde yer alan tüm içerikler internet ortamından toplanmış ve derlenmiştir. Yer alan bilginin doğruluğu garanti edilmemektedir. Yanlış bilgi için tarafımıza sorumluluk yüklenemez. Yanlış bilginin doğuracağı etkenlerden sitemiz ve yöneticileri sorumlu tutulamaz.