Müste'cir
Müste'cir
Kiracı, kira ile tutan, isti'car eden; "ecr"
kökünden istif'al babında ism-i fail. İslam hukukunda kira
akdi anlamına gelen icare bir bedel karşılığında,
menkul veya gayri menkul bir malın menfaatini temlik etmektir. Bu
tarife göre, icare günümüzde menkul veya gayri menkul kira akitlerini
kapsadığı gibi, işi veya memurların
işverenleriyle yaptıkları iş akdi, hizmet sözleşmesi
gibi açıkça yapılmış sayılan sözleşmeleri
de kapsamaktadır.
Kur'an-ı Kerim'de Şuayb(a.s.)'ın, Hz.
Musa'yı koyun çobanlığı için kiralaması şöyle
anlatılır: "O iki hanımdan biri: "Babacığım!
Onu ücretle çalıştır. Çünkü o ücretle tuttuklarının
en hayırlısı, güçlü ve güvenilir bir adamdır
" dedi. Hanımların babası: "Bana sekiz yıl
çalışman şartıyla seni bu iki kızımdan
biriyle evlendirmek istiyorum. Eğer bunu on yıla tamamlamak
istersen o da senden bir lütuf tur. Fakat seni zora koşmak da
istemem. İnşaallah beni salihlerden bulacaksın' dedi"
(el-Kasas: 28/26-27). Hadis-i şerifte de Hz. Musa'nın kendisini
sekiz yıl süreyle Şuayb (a.s.)'ın emrine verdiği
belirtilir (İbn Mace, Ruhûn, 5).
İş akdinde işçi yapılacak
işin türünü, çalışma süresini ve ödenecek ücret veya
maaşı bilme hakkına sahiptir. Bunlardan birisinin meçhul bırakılması,
akdi fasit kılar. İş henüz yapılmamışsa,
tarafların akdi feshetme hakkı bulunur. Eğer iş fiilen
yapılmış olursa işçi ecr-i misle hak kazanır (Buharî,
İcare, 4,7,12; Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 143, IV, 274; Nesaî,
Tahare, 82). İş akdinde müste'cir durumunda olan, işverendir.
Kiralanan hayvan, menkul veya gayri menkul mal ise,
yine akit süresinin ve ödenecek bedelin belirlenmesi veya örfe göre
belirli olması gerekir.
Bir mal veya iş hakkında ücretin peşin
veya veresiye yahut taksitler halinde ödeneceği şart
koşulmaksızın icare akdi yapılsa, bedelin hemen
verilmesi gerekmez. Belki kiracı veya işveren menfaati elde
ettikten ve işçi işi yaptıktan sonra bedelin verilmesi
gerekir. Çünkü bedellerin denkliği prensibi o zaman gerçekleşmiş
olur. İşçi ücreti, memur maaşı veya kira akdinde
kira bedeli aylık, yıllık gibi belirli bir süreyle sınırlansa,
ücretin verilmesi o sürenin sonunda gerekli olur. Ancak iş veya
kira akdi herhangi bir sebeple erken feshedilse, o güne kadar işleyen
ücretin hemen verilmesi lazım gelir; ayın sonunu beklemek
gerekmez. İcarede ücret kiralanan şeyin kiracıya veya
vekiline teslim edildiği tarihten itibaren işlemeye başlar.
İş veya kira akdinin süresi serbest sözleşme
ile belirlenir. Kiraya veren, kendi malını dilediği
şartlarla belirli bir müddet için kiraya verebilir. Bu müddet,
gün ve ay gibi kısa bir süre olabileceği gibi;
yılları hatta kiracı ve kiraya verenin
yaşayamayacağı uzun zamanları da kapsamına
alabilir. Çünkü her insan kendi malında, başkasına zarar
vermemek şartıyla, dilediği gibi tasarrufta bulunma
hakkına sahiptir.
Vakıf malın kiraya verilmesinde vakıfnamedeki
şarta riayet edilir. Vakıfnamede kira ile ilgili bir şart
yoksa, mütevelli, çiftlik ve arazi gibi gallesi ve ürünü için
kiralanan gayri menkulleri üç, bu kabilden olmayan şeyleri de birer
yıl süreyle kiraya verir. Bundan daha uzun- süreli kira akdinde
vakfın menfaat ve maslahatı görülürse, süre uzatımı
için hakime başvurulur. Süre ile ilgili bu esaslar yetim mallarına
da teşmil edilmiştir. Amaç; gerçek maliklerinin yönetmediği
bu malları korumak ve başkaları tarafından mülkiyet
iddiasına fırsat vermemektir. Hatta vakıf olan bir arsa,
ilk üç yıl için kiralansa ve kira sözleşmesine "Birbiri
arkasına olmak üzere otuz akitle kiraladım" maddesi
eklense bu akit geçerli değildir. Ancak sözleşme hakimin
kontrolünde yapılırsa, bu durum müstesnadır.
Yetim ve vakıf malı mütevelli ve vasi tarafından
ecr-i mislinden az bir fiyatla kiraya verilirse, müste'cirin ecr-i mislin
tamamını vermesi gerekir. Burada da gerçek malikleri tarafından
yönetilmeyen yetim, vakıf veya beytülmale ait olan gayri
menkullerin kiralanması konusunda önemli bir prensip getirilmiştir.
Bu da kira bedellerinin ecr-i misil (rayiç bedel) kadar olmasıdır.
Hatta kira bedelinde gabn-i fahişi aşan (gayri menkullerde
emsaline göre %20 ve daha fazla) fark, akdi geçersiz kılar.
Kiracı ecr-i misli kabul etmediği takdirde tahliye sebebi
doğar (İbn Abidîn, Reddü'l-Muhtar, İstanbul 1984, VI, 3
vd.; el-Fetava'l-Hindiyye, Beyrut 1400/1980, IV, 490 vd.; Ömer Nasuhi
Bilmen, Istılahat-ı Fıkhiyye Kamusu, İstanbul, t.y.,
VI, 183 vd.; Hamdi Döndüren, İslam Hukukuna Göre Alım
Satımda Kar Hadleri, Balıkesir 1984, s.150-152;
ayrıntı için bk. "İcare" maddesi).
Hamdi DÖNDÜREN
Sitemizde yer alan tüm içerikler internet ortamından toplanmış ve derlenmiştir. Yer alan bilginin doğruluğu garanti edilmemektedir. Yanlış bilgi için tarafımıza sorumluluk yüklenemez. Yanlış bilginin doğuracağı etkenlerden sitemiz ve yöneticileri sorumlu tutulamaz.