Nas Suresi
Nas suresi
Kur'an-ı Kerim'in yüz on dördüncü sûresi. Altı
ayet, on altı kelime ve yetmiş dokuz harften ibarettir.
Fasılası sin harfidir. Medenî sûrelerden olup, Felak
sûresinden sonra nazil olmuştur. Mekkî olduğu da söylenmektedir.
Muavvizeteyn sûreleri de denen bu iki surenin Mekkî mi yoksa Medenî mi
oldukları tartışmalıdır.
Felak sûresi ile aynı konuyu işleyen sûre,
bilinen ve bilinmeyen bir takım zararlı şeylerin
şerrinden Allah Teala'ya sığınmayı
emretmektedir. Sûre, Mekkeli müşriklerin, İslam'ın
mesajını boğup, yoketmek için, bütün güçleriyle
Resulullah (s.a.s)'in başına üşüştükleri bir
zamanda nazil oldu. Müşrikler onu susturmak için kullandıkları
zorbaca yöntemler yanında, sihir yoluna da başvurmaktan geri
kalmıyorlardı. Allah Teala, Resulunü ve kendine inanan
bütün insanları, bu tip kötü insanların ve onların
yardımcı ve yol göstericileri olan şeytanların
vereceği zararlardan korumak için bu iki sûreyi gönderdi.
Felak sûresinde, büyü ve hasetten doğabilecek kötülüklerden
dolayı bir sığınmadan bahsedilmektedir. Bu sûrede
ise, insanın kalbine vesvese verenlerin şerrinden korunmak için
bir sığınma sözkonusudur.
Sûrenin ilk üç ayeti, kendisine sığınılması
emredilen Allah Teala'nın Rablık, Hükümdarlık ve
İlahlık sıfatlarını zikretmektedir.
Bu, sığınılan Allah Teala'nın
dilediğini her türlü kötülükten koruyabileceğini ve izni
olmadan kimsenin kimseye bir zarar vermesinin mümkün olmadığım
vurgulamaktadır. Vesvesecinin şerrinden bu sıfatlara
sığınıldığı gibi, diğer bütün
kötülüklerden korunmak için yine bu sıfatlara iltica
edilir:" De ki: Sığınırım bütün insanların
Rabbine bütün insanların hükümdarına, bütün insanların
ilahına" (1-3).
Peşinden, sığınılması
gereken şer zikredilir: "İnsanlara kötü şeyler
(vesvese) fısıldayan o sinci vesvesecinin şerrinden. O ki
tekrar tekrar döner ve insanların göğüslerine (kötü
şeyler) fısıldar" (4-5).
İnsanları saptırmak, başlarına
kötü şeyler getirmek isteyenler, görünmez varlıklar olan
cinlerden olabildikleri gibi, insanların arasında dolaşan
hemcinslerinden de olabilirler:" Bu vesveseci gerek cinden, gerek
insandandır" (6).
Bu şerden Allah'a sığınmanın
anlamı, şerrin kalbe yerleşmemesi için Allah'a dua etmek
ve sığınma isteminde bulunmaktır. İkinci
anlamı: Allah yolunda çalışanların aleyhinde
halkın kalbine vesvese verene karşı daima Allah'a
sığınmaktır. Hak davetçilerinin, Allah'a daveti bırakarak,
her bireyin davetçiler hakkındaki yanlış düşüncelerini
düzeltemeyeceği ve ithamlara cevap veremeyeceği ve bunlar için
vakit ayıramayacağı bilindiğine göre, tek çare
bütün bunlardan Allah'a sığınmaktır. Ayrıca
muhaliflerin seviyesine inilerek, kendini savunmak için onlara cevap
verilmesi de uygun değildir. Onun için Allah, hak davetçilerine yol
gösterir ve şöyle buyurur: "Şerre karşı Allah'a
sığınarak hiç bir şeye aldırmadan davete devam
edin".
Burada vesvesecinin, şer fiilinin
başlangıcı olduğu sonucu diş çıkmaktadır.
Vesvese, gafil ve zihni boşalan bir insan üzerinde önce etkili
olur ve kalbinde kötülüğe istek meydana getirir. Bu kötü niyet
daha sonra irade haline gelir ve vesvesenin de etkisiyle irade pekişir.
Son adımda ise, şer amel ortaya çıkar. Vesvese verenin
şerrinden Allah'a sığınmanın anlamı,
Allah'ın henüz başlangıcında şerri yok etmesini
istemektir.
Ömer TELLİOĞLU
Sitemizde yer alan tüm içerikler internet ortamından toplanmış ve derlenmiştir. Yer alan bilginin doğruluğu garanti edilmemektedir. Yanlış bilgi için tarafımıza sorumluluk yüklenemez. Yanlış bilginin doğuracağı etkenlerden sitemiz ve yöneticileri sorumlu tutulamaz.