Nesi
Nesi
Geri bırakmak, te'hir etmek. (Nesee-yenseu)
fiilinden mastar. Nes'en-nesaen ve nesî'en olmak üzere üç çeşit
mastarından birisi. "Geri bırakılmış"
anlamında ism-i mef'ul anlamlı ism-i fail. Kameri aylardan haram
ayları ertelemek.
Güneşin hareketleri esas alınarak hesaplanan
aylara "şemsî aylar", ayın hareketlerine göre
belirlenen aylara ise"kamerî aylar" denir. Oniki kamerî ay
şunlardır: Muharrem, Safer, Rabîul-evvel, Rabîul-ahır,
Cumadel-ûla, Cumadel-uhra, Recep, Şa'ban, Ramazan, Şevval,
Zilka'de, Zilhicce. Bu ayların toplamı da "Kameri
yılı" meydana getirir. Güneş yılı 365 gündür.
Kameri yıl ise bundan on gün kısa olup, kamerî aylar her yıl
on gün önce başlamış olur. İşte İslam'da
ve önceki semavî dinlerde günlük, aylık veya yıllık bir
takım ibadet ve muamelelerde kameri yıl ve aylar esas
alınmıştır. Orucun Ramazan ayında tutulması,
hac ibadetinin Zilhicce'de yapılması, yıllık
zekatın kameri yıl sonundaki zenginlik durumuna göre
hesaplanması gibi.
Kur'an-ı Kerim'de bu aylar şöyle açıklanır:
"Gerçekte ayların sayısı Allah yanında,
Allah'ın kitabında gökleri ve yeri yarattığı günden
beri on iki aydır. Bunlardan dördü haram aylardır.
İşte bu en doğru hesaptır. O halde bu haram aylarda
kendinize zulmetmeyin. Ancak müşrikler sizinle topyekun savaşa
kalkışırsa, siz de onlarla topluca savaş yapın.
Bilin ki Allah sakınanlarla beraberdir" (et-Tevbe, 9/36).
Ayette sözü edilen haram aylar Zilkade, Zilhicce,
Muharrem ve Recep'tir. Arap toplumu İbrahim ve İsmail
peygamberlerden beri bu on iki aydan dört ayı haram kabul ediyor, bu
aylarda çapulculuk, savaş ve kıtal yapmıyorlardı.
İbadetle meşgul olmak bu ayların simgesi gibiydi. Onlar bu
aylara o kadar saygı gösterirlerdi ki, bir kimse yolda babasını
öldürene rastlasa ona el kaldırmazdı. Ancak bu dört aydan
üçü yani Zilkade, Zilhicce ve Muharrem peşpeşe geldiği için
geçimleri yalnız savaşa dayalı olan kabilelere, üç ay
savaşsız kalmak güç gelmeye başlamıştı. Bu
yüzden aylardan birini geri bırakıp ayların
sırasını değiştirmişler ve böylece on iki
ayda dört ayı kısaltmak ve haccı dört mevsimden işlerine
gelen bir mevsimde yapmak için altı haftada birer haftadan yirmi dört
ayda bir ay arttırıp genişletmişler ve bu durumda bir
yıl on iki buçuk ay itibar edilmesi gerekirken, dört haftayı
ikinci yıl sonuna bir ay olarak toplayıp, bu yılı on
üç ay yapmışlar, ancak bu on üçüncü ay yılın
sonu olan Zilhicce'yi takip ettiğinden gerçekte Muharrem olması
gerekirken, araya sokulmuş başka bir ay itibar edilerek Muharrem,
Safer'e tehir olunup, gelen yıl bir ay geriye atılmış
ve bundan dolayı da artık aya "Safer-i ahir" denilmiştir.
Bu geri bırakma işine "nesî"' terimi kullanılır
olmuştur.
Arap toplumunun bu, ayların yerini
değiştirme işi Mekke'nin fethedildiği sekizinci hicret
yılına kadar bu şekilde devam etti. Bundan sonra inen
şu ayet-i kerîme ile kameri ayların ilerigeri alma
olmaksızın kendi yerlerinde korunması gerektiğini
bildirdi:
"Haram ayları geciktirmek ancak küfürde bir
artış sebebidir. Onunla, inanmayanlar
şaşırtılır, onlar bunu bir yıl helal, bir
yıl haram sayarlar ki, Allahın haram
kıldığına sayıca uysunlar da, (varsın)
Allah'ın haram kıldığını helal
saymış olsunlar. Bu suretle de onların amellerinin kötülüğü
kendilerine süslenip güzel gösterildi. Allah o kafirler topluluğunu
hidayete erdirmez" (et-Tevbe, 9/37). .
Ay'ı geri bırakma yoluyla iki yılda bir
meydana gelen artık bir ay, yirmi beşinci yılda artık
bir yıl halini alır. Böylece yirmi beşinci, gerçekte ise
yirmi altıncı yıl başa dönülmüş, her ay kendi
yerine uymuş olur. Bunun sonucunda Muharrem gerçek Muharrem'e,
Zilhicce de geçek Zilhicce ayına rastlar. İşte Hz.
Peygamber (s.a.s) Veda haccında Akabe'de irad buyurduğu hutbede
yukarıdaki iki ayet uyarınca "nesî"'yi geçersiz
ilan edip; "Zaman, Allahın gökleri ve yeri yarattığı
gündeki haline tekrar döndü" (Buharî, Tefsîru Süre, 9/48,
Bedül-Halk, 2, Meğazî, 77, Edahî, 5, Tevhîd; 24; Müslim,
Kasame, 29; Ebû Davud, Menasik, 67; Ahmed b. Hanbel, V, 37, 73)
buyurmuştur.
İslam'dan önceki arapların
uygulamasında peşpeşe gelen üç haram ayın
üçüncüsü olan Muharrem'in, Safer ayı olarak kabul edilmesiyle
başlatılıyordu. Böylece Muharrem, Safer'e tehir edilmekle
gelen yılın bütün ayları da geri
bırakılmış oluyordu. Ancak geri bırakma Muharrem
ayı ile başlatılmışı için nesî' deyimi
daha çok bu ayla ilgili olarak kullanılmıştır. Kamus'ta
da nesî'; cahiliyyet döneminde tehir edilen ay diye tarif edilmiştir.
Sonuç olarak nesî' ile ilgili ayet ve hadisler
dikkatlice incelendiğinde, Allah'ın haram
kıldığı bir şeyi helal kılmak amacıyla
ibadet vakitleri üzerinde oynamak, vakit tehiri yapmak caiz değildir.
Böyle bir iş, bunu yapanların küfrünün artmasına sebep
olur (bk. Alûsî, Rûhul-Meanî. XII, 93, 94; İbn Kesîr, Muhtasaru
Tefsîri İbn kesîr, tahkîk: M. Ali es-Sabünî, 7. baskı,
Beyrut 1402/1981, II,142, 143; Ebû Bekir el-Cassas, Ahkamül-Kur'an,
tahk.: Kamhavî, Beyrut t.y., IV, 305 vd.; Elmalılı, M. Hamdi,
Hak Dini Kur'an Dili, 2. baskı, İstanbul 1960, IV, 2528-2541).
Hamdi DÖNDÜREN
Sitemizde yer alan tüm içerikler internet ortamından toplanmış ve derlenmiştir. Yer alan bilginin doğruluğu garanti edilmemektedir. Yanlış bilgi için tarafımıza sorumluluk yüklenemez. Yanlış bilginin doğuracağı etkenlerden sitemiz ve yöneticileri sorumlu tutulamaz.