Protestanlık
Protestanlık PROTESTANLIK
Hristiyanlığın en büyük üç
mezhebinden biri XVI.yy.da Martin Luther ve Jean Calvin'in öncülüğünde
Katolik Kilisesi'ne ve Papa'nın otoritesine karşı
girişilen Reform hareketi'nin sonucunda doğmuştur (1529).
Protestanlar akla büyük yer vererek yerleşmiş kaideleri
protesto ettikleri için bu adı almışlardır. Papazlara
ihtiyaç duymaksızın İncil'i okuyabildikleri için
Protestanlığa İncil kilisesi de denilmiştir. Çünkü
onlar İncil'i Hristiyanlık için tek kaynak saymışlardır.
Protestanlık, diğer hristiyan mezheplerinden bazı
farklılıklar arzeder. Bunların Katolik ve Ortodokslar gibi
ruhanî başkanları yoktur. Bir tek mezhep yerine çeşitli
mezhepler halinde faaliyet gösterirler. Kiliselerinde resim, heykel ve
tasvir bulundurmazlar. Katoliklerin aksine Protestan rahipleri
evlenebilir. İncil'i kendi dillerinde okuyabilmek de
Protestanlığın bir başka özelliğidir.
Katoliklerle Ortodokslar ise İncili Yunanca ve Latince okumak
zorundadırlar. Protestanlıkta azizlere de inanılmaz.
Katolik kilisesi, Ortaçağ'ın sonlarına
doğru, putperestlik ve Musevilik'ten birtakım ilkeleri
Hristiyanlığa katmak isteyince, Katolikliğe karşı
zaten mevcut olan tepki bir kat daha artarak dinde yenileşme hareketi
gündeme gelmiştir. Bu hareketin başında bulunan M. Luther,
J. Calvin ve Zwingle, Katolikliği yeniden gözden geçirdiler ve
inancı esas aldılar. Onlara göre halen mevcut olan Hristiyanlık,
Hz. İsa'nın tebliğ ettiği dinden çok farklıdır.
Çünkü Papalık, Hristiyanlığın aslında olmayan
birçok ilkeleri dine eklemiştir. Rahiplerin günah bağışlamaları,
para karşılığında Cennet'ten yer almak imkanı,
vatandaşı inleten birtakım ağır vergilerin
konulması, İncili yalnız ruhban olanların
okuyabileceği vb. hep Hz. İsa'nın dinine sonradan ilave
edilmiş hususlardır. M. Luther'in öncülüğünde girişilen
Reform Hareketi'yle Hristiyanlık saf şekline getirilmeğe
çalışılmıştır. Reform Hareketi tam
anlamıyla hedefine ulaşamamakla beraber yine de
başarılı olmuştur. Ancak zamanla Reform önderleri
arasında çıkan bir takım fıkir
ayrılıkları, Protestanlığın da bir elden yönetimini
güçleştirmiş; Anglikanizm ve Serbest Protestanlık
mezhepleri fikir ayrılıklarından sonra teşekkül etmiştir.
Daha çok İngiltere'de yayılan Anglikanizm, Katolikliğe en
yakın mezheplerden biridir. Erasmus ve Castellion gibi hümanistlere
bağlanan Serbest Protestanlık, Katolik mezhebinden oldukça
farklı doktrinler ihtiva etmektedir.
Protestanlık XVI.yy.da Avrupa ve diğer
kıtalarda, daha çok Katolikler arasında yayılma imkanı
bulmuş; Ortodokslar arasında ise aynı şansa sahip
olamamıştır. Bundan dolayı da Katolikler arasında
fazlaca taraftar bulabilmiştir. Müntesiplerinin sayısı
çok olmamakla beraber, Protestanlık bu gün dünyanın en büyük
Hristiyan mezheplerinden biridir. Protestanlık daha çok Cermen
ırklarınca (Almanlar, İngilizler, Flamanlar,
İskandinavlar) kabul edilmiş; diğer ülkelere de bu
kavimler tarafından götürülmüştür. Fransızlar,
Macarlar, Çekler ve Lehler gibi bazı Katolik milletler arasında
az nisbette yayılmasına karşılık;
İtalyanlar, Portekizliler, Avusturyalılar arasında hemen
hemen hiç taraftar bulamamıştır. Bununla beraber
Anglo-Saksonlar, İskandinavyalılar ve Kuzey Almanların büyük
bir ekseriyeti Protestanlığı kabul etmiştir (O. Simmel
R. Stühlin, Christliche Religion, Hamburg 1957, s. 256).
Protestanlığın kurucusu
sayıları M. Luther'e tabi olanlara Lüteryen veya Reforme
denir. Alman, İskandinav ve Baltık ülkeleri bu mezhebe bağlıdır.
Protestanlığın ikinci büyük adamı J. Calvin'in
yolundan gidenlere Kalvinist denir. İskoçlar, İsviçrelilerden
bazıları ve Hollandalılar bu mezhebe
bağlıdır. İngilizlerin büyük bir ekseriyeti
Anglikan'dır. İngiltere'de mezhebin başı hükümdardır.
Yetkisini iki başpiskopos vasıtasıyla kullanır.
Evangelistler daha çok Federal Almanya'da bulunmaktadır.
Protestanlık insanoğlunun kurtuluşunu
yalnız ve sadece Allah'ın inayetinde görür. Bundan dolayıdır
ki, bir hristiyanın selamete ermesi, o kişinin dine
bağlılığında, yaptığı işlerde
veya faziletlerinde aranmaz. Günahkar bir insanın kendi gayretiyle
kurtuluşa ermesi mümkün olmadığı gibi, günah çıkarma
da zorunlu değildir. Hiç kimse Allah adına günah bağışlayamaz.
Kişinin kurtuluşu ve mutluluğu ancak Allah'ın
karşılıksız lütuf ve inayetiyle mümkündür.
İnsan, Allah'ın bu inayetini kazanabilmeleri için ne kadar
gayret sarfederse etsin, önemli değildir. Protestanlara göre
insanların Allah'a ulaşmalarında hiç bir kilise
görevlisine ihtiyaçları yoktur. Ancak hemen belirtelim ki, bu sözlere
bakarak Protestan Kilisesinin dini görevleri hiçe saydığı
sonucu çıkarılmamalıdır. Protestanlık da Aziz
Pavlus'un öğretisine sadık kalarak dinin emir ve
yasaklarına harfiyyen uymayı Hristiyanlığın temel
unsurlarından biri sayar. Protestanlık'ta insanın Allah'a
karşı olan şükranı, Allah'ın insana
karşı beslediği sevginin bir görüntüsü kabul edilir. Bu
bakımdan insan Allah'ı sevdiği kadar, O'nun
yarattığı kulları da sevmelidir (Mey. Lar. X, 345).
Reform döneminde doğan yeni kiliseler için
Protestan adının kullanılması bir hayli zor
olmuştur. Reformcu Hristiyanlığın birçok çeşidini
ihtiva ettiği ve Katolikliğe karşı çıktığı
için Ortodoks olmayan bütün akımlar Protestan terimiyle ifade
edilmiştir. Ancak XlX.yy.da ortaya çıkan Oxford Hareketi,
İngiltere Kilisesine bağlı din adamı ve kilise
üyelerinin "Protestan" adını almasını
reddetmiştir. Bununla beraber Reform ilkelerini benimsemiş
kiliseler günümüzde de "Protestan" adıyla
anılmaktadır.
Reform dönemindeki Protestanlığın temel
öğretileri şöyle özetlenebilir: İman ve kilise düzeni
konularında mukaddes metinler üstündür; arınma yalnız
iman vasıtasıyla mümkündür; bütün inananlar din adamı
sayılır. Ayinler konusunda Protestanlar arasında daima görüş
ayrılıkları olmakla beraber, dua ve ayinleri her milletin
kendi diliyle yapması prensibi genel ilke olarak kabul
edilmiştir. Bütün Protestan kiliseleri, yalnızca İncilde
yer aldığı öne sürülen Vaftiz ve Komünyon ayinlerini,
eski şekliyle ve büyük bir titizlikle devam ettirmektedirler.
Protestanlık tarihi bir süreçten sonra bu
günkü halini almıştır. XVII.yy. boyunca öğreti düzeyinde
kaldığı için Protestanlığa bu açıdan
"Skolastik dönem Protestanlığı"
denilmiştir. Bu dönemin tesirleri Lutherci kiliselerde XIX.yy. başlarına
kadar sürmüştür. Skolastik Kalvencilik özellikle İsviçre ve
Hollanda'da etkili olmuş, aynı akım İngilterede
Presbiteryenlik, Amerika'da Püritenlik şeklinde
yaygınlaşmıştır. XVIII.ve XIX.yy.larda Protestan
dünyasında "Kaynağa Dönüş" akımları
gelişmiştir. Bu gelişmelerin sonucunda
"İsanın izleyicileri" vb. yeni kilise cemiyetleri
teşekkül etmiştir. Kaynağa dönüşte Karl Barth gibi
düşünürlerin büyük rolü olmakla beraber, burada en büyük
amil, Kitab-ı Mukaddes'in hem özü, hem de sözüyle yazılmaz
olduğu öğretisinin Protestan cemaatlerince benimsenmesidir (Ana
Brit. XVIII, 175).
Dini coğrafya açısından
Protestanlığın kıtalar arası
dağılımdaki yeri Katoçklik'ten hemen sonradır. Dünyada
en fazla Protestan Kuzey Amerika'da bulunmakta; ikinci sırada Avrupa
ülkeleri gelmektedir. Protestanlık Kuzey Amerika ile Okyanusya'da en
büyük din durumundadır (Yeni Türk Ansk. VIII; 3126. Dünyanın
en büyük, protestan cemaatleri sırası ile ABD, İngiltere,
Federal Almanya, Nijerya, Güney Afrika Birliği, Kanada, Avustralya,
Brezilya, Hollanda, İsveç, Danimarka, Finlandiya ve Endonezyadır.
Osman CİLACI
Sitemizde yer alan tüm içerikler internet ortamından toplanmış ve derlenmiştir. Yer alan bilginin doğruluğu garanti edilmemektedir. Yanlış bilgi için tarafımıza sorumluluk yüklenemez. Yanlış bilginin doğuracağı etkenlerden sitemiz ve yöneticileri sorumlu tutulamaz.