Rükn
Rükn
Bir şeyi oluşturan asıl parçalardan her
biri; direk, dayanak, maddî ve manevî destek; bir ibadet veya
muamelenin varlığı kendisine bağlı bulunan ve
onun esas unsur ve parçalarını teşkil eden temeller. Çoğulu
"erkan" ve "erkün" gelir. İbadet ve muamelelerde
"rukn"ün benzeri başka bir terim "şart"tır.
Şart; varlığı kendisinin varlığına
bağlı bulunan, fakat onun gerçek varlığından ve
mahiyetinden ayrı olan şeydir.
Namazın rükünleri; kıyam, kıraat, rukû,
secdeler ve son rekatta teşehhüd miktarı oturmaktır.
Şartları ise; abdest alma, avret yerlerini örtme, kıbleye
doğru dönme ve vakit gibi dışında olan şeylerdir.
Bu şartlar bulunmadan da namaz kılınabilir, fakat geçerli
olmaz. Fakat namazda, kıyam veya rukû gibi bir rukün eksik olsa,
namaz ibadeti fasit olur. Nikah akdinde icab ve kabul, rükün;
şahitlerin bulunması ise şartlardandır. Bu rükünlerden
birisi eksik olsa akit batıl olur, fakat şahitsiz evlilik fasit
olur. Şahitlerin önünde nikahı yenileyerek bu eksikliği
gidermek mümkün bulunur. Yine alım-satımda icap-kabul ve
malın mevcut bulunması rükünlerden olup; bunlardaki bir
eksiklik akdi ortadan kaldırır. Veresiye satışta
vadenin belirtilmesi gibi bir şartın eksik olması ise akdi
fasit kılar. Böyle bir akitte taraflar için akdi bozma hakkı
doğar, kabzla mülkiyet alıcıya geçer ve yeni bir vade
belirlenince de akdin eksikliği ortadan kalkmış olur.
Hanefiler dışındaki çoğunluk
fakihlere göre akitlerde fasit ile batıl arasında bir fark
bulunmaz. Çünkü bir akdin rükün veya şartlarında eksiklik,
Allah veya Rasûlünün emir veya nehyine isyan demektir. Bu yüzden
böyle bir akid hiç bir sonuç doğurmaz. Hz. Peygamber şöyle
buyurmuştur:
"Kim, bizim emrimize uymayan bir iş yaparsa,
hu reddedilıniştir; kim, dinimize, onda olmayan bir iş
sokarsa bu reddedilmiştir" (Buhari, İ'tisam, 20, Büyü',
60, Sulh, 5).
Çoğunluğa göre, mesela, hakkında
yasak bulunan faiz ve müşriklerle yapılan evlenme akdi batıl
sayılmıştır. Çünkü ayetlerde şöyle buyurulmuştur:
"Allah alış-verişi helal, faizi de haram
kılınıştır" (el-Bakara, 2/275);
"İman etmedikçe müşrik kadınlarla
evlenmeyin; mü'min bir cariye, hoşunuza giden müşrik bir
kadından daha iyidir. İman etmedikçe müşriklerle mü'min
kadınları evlendirmeyin; mü'min bir köle, hoşunuza giden
müşrik bir erkekten daha üstündür" (el-Bakara, 2/221).
Hanefilere göre, ibadetler konusunda "batıl"
ve "fasit", eş anlamda kullanılır. Akitlerde ise,
rükünleri veya bunları tamamlayan şartları eksik olan
akit batıldır. Eğer hükmü tamamlayan veya hükümle
ilgili olan bir şart eksikse, akit fasit olur, batıl olmaz.
Sonuç olarak, Hanefiler, akitleri sahih, batıl ve
fasit olmak üzere üçe ayırır. Rükün ve şartları
tam olan akitler sahih; rükünleri eksik olan akitler batıl;
şartlarında eksiklik bulunan akit ise fasit olur. Fasit akitte rükünler
tam olduğu için, akit eksik de olsa var sayılır, fakat iki
taraf için bunu feshetmek vacib olur. Böyle bir akidde, bir kimse satın
aldığı şeyi kabz etse, buna malik olur ve
konuşulan parayı değil, kıymetini vermekle yükümlü
tutulur. Buradaki mülkiyet kesin olmadığı için, feshi
gerekir (Ebû Zehra, Usûlül-Fıkh, t.y., 1377/1958, s. 66 vd.; el-Mülkiyyetü
ve Nazariyyetül-Akd, Kahire 1938, s. 355 vd. , "Namaz" maddesi;
Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslam İlmihali, İstanbul
1991, s. 222 vd.).
Hamdi DÖNDÜREN
Sitemizde yer alan tüm içerikler internet ortamından toplanmış ve derlenmiştir. Yer alan bilginin doğruluğu garanti edilmemektedir. Yanlış bilgi için tarafımıza sorumluluk yüklenemez. Yanlış bilginin doğuracağı etkenlerden sitemiz ve yöneticileri sorumlu tutulamaz.