Saka
Saka
Güldürmek veya eğlendirmek kasdıyla söylenen
söz veya yapılan davranış, latife, mizah.
İnsan şahsiyetini, onurunu rencide eden bütün
söz ve hareketler, kul hakkını çiğnemektir. Toplum düzeni,
bütün fertlerin haklarına riayet ve onlarla ünsiyet etmekle,
görüşüp anlaşabilmekle sağlanır. Kendi
hakkının çiğnenmesini arzu etmeyen insanın, bir
başkasının hakkını gözetmesi kaçınılmazdır.
Hukuka riayeti temin için Yüce Allah, insanların mallarına
tecavüzü haram kıldığı gibi, insan şahsiyetini
kırıcı olan her türlü alayı, gıybet, yalan,
iftira, dedikodu ve benzeri sözlü tecavüzleri de haram kılmıştır.
Bu cümleden olmak üzere çoğu kere muhatabı küçük düşürecek
şekilde yapılan fiilî ve sözlü şakalar da Hz.
Peygamber'in hadîsi ile yasaklanmıştır:
"Kardeşinle mücadele ve şaka etme" (Tirmizî, Birr,
58). Mizahı çok yapan bazı sahabe hakkında Kur'anî
hüküm de (el-Hadîd, 57/16) nazil olmuştur. Yalanla eş
anlamlı şakalar, bizzat yalan olduğu için haramdır.
Ancak şaka, yalan, alay, hakaret gibi
aşağılayıcı manada olmamak ve
aşırı gitmemek kaydıyla yapılırsa buna müsaade
edilmiştir.
Hz. Peygamber (s.a.s) ve ashabının
arkadaşlarıyla şakalaştığı görülmüştür.
Ebû Hureyre'den: Ashab, Rasûlullah'a, "Ya Rasûlullah, sen de
bizimle şaka yapıyorsun" dediler. Rasûlullah, "Ben
sadece doğruyu konuşurum, haktan başka bir şey söylemem"
(Tirmizî, Birr, 57) buyurdu.
İbn Abbas'tan: Bir adam, "Allah Rasûlü
şaka yapar mıydı?" diye sordu. "Evet" diye
cevap verdim. "Peki Rasûlüllah nasıl şaka
yapardı?" deyince "Hz. Peygamber (s.a.s)
hanımlarından birisine geniş bir elbise giydirdi . "Bu
elbiseyi giy, Allah'a şükret, eteğini de gelin eteği gibi
sürü" buyurdu, dedim."
Hz. Enes'ten: Allah'ın Rasûlü, insanların
en güzel ahlaka sahip olanı idi. Ebu Umeyr adında bir
kardeşim vardı. Rasûlüllah gelip kardeşimi görünce
"Ebû Umeyr, kuş ne yapıyor?" diye sorardı.
Kardeşim kuşla oynardı. Bazı namaz vakitlerinde Rasûlüllah
bizim evde olur, bir seccade serilmesini emreder, seccadeyi süpürür ve
sular, sonra üzerinde namaza dururdu. Biz de arkasında namaz
kılardık. Seccade, hurma lifinden
yapılmıştı.
Enes b. Malik'ten: Bir adam, Rasûlüllah'ın
yanına geldi, onu devesine bindirmek istedi, Rasûlüllah da,
"Biz de seni dişi devenin yavrusuna bindirelim" dedi. Adam,
"Ya Rasûlüllah, devenin yavrusuna nasıl bineyim?" diye
sorunca, Rasûlüllah, "Bütün develeri dişi deve doğurmaz
mı?" buyurdu .
Hz. Enes'den: Zahir adında bir bedevî, çölden
Rasûlüllah'a hediyeler getirmişti. Dönüp gitmek isterken,
Rasûlüllah da ona hediyeler verdi ve; "Zahir, bizim çölde yaşayanımızı
temsil eder, biz de onun şehirde yaşayanını temsil
ederiz" buyurdu. O, çirkin biri olduğu halde, Rasûlüllah onu
çok severdi. O, alışveriş ederken Rasûlüllah arkasından
gelir, onu kucaklar, kendisini adama göstermez ve "Ben kimim?"
diye sorardı. Adam döndüğü zaman Rasûlüllahı
tanır, sırtını Rasûlüllah'ın göğsünden
ayırmazdı. Rasûlüllah "Bu köleyi kim satın
alacak" diye sorar, adam da "Ya Rasûlüllah, o halde beni değersiz
buluyorsun" derdi. Rasûlüllah (s.a.s) "Allah katında
değersiz değilsin, onun katında değerin yüksektir"
buyururdu.
Enes (r.a) "Rasûlüllah hanımlarıyla
beraber olduğu zaman insanların en hoşu ve en
şakacısıydı" demiştir. Peygamberimiz (s.a.s)
fazla tebessüm etmeyi ve nezaketle şaka yapmayı severdi.
Aişe validemiz anlatır: "Bir gün
Allah'ın resûlu benimle koşarak yarıştı ve ben
kendisini geçtim. Zamanla şişmanladığımda
benimle tekrar koştu ve bu sefer beni o geçti." Yine bir gün
Aişe validemizle Hz. Sevde annemiz Peygamberimizle bir yemekte
bulamaç aşını yerken Sevde (r.a) "Bu yemeği
sevmiyorum" dedi. Aişe (r.a): "Yemezsen yemeği yüzüne
sürerim." dedi Bu konuşma esnasında önce Hz. Aişe,
Hz. Sevde'nin yüzüne, sonra Hz. Sevde, Hz. Aişe'nin yüzüne birer
parmak bulamaç sürerek şakalaşmışlar, Hz. Peygamber
de bunları devamlı bir gülümsemeyle izlemiştir.
Hz. Süheyb anlatıyor: Gözüm ağrıdığı
halde hurma yiyordum. Bunu gören Hz. Peygamber: "Gözün ağrıdığı
halde hurma mı yiyorsun?" dediler. Ben de: "Ey
Allah'ın Rasûlü, ben ancak ağrımayan tarafla
yiyorum" cevabını verince Rasûlüllah azı
dişleri görünecek derecede tebessüm ettiğini gördüm.
Sahabe'den Nüeyman el-Ensarî (r.a) şakacı
bir kimseydi. Medine'ye taze meyve ve süt gelince hemen onlardan alıp
Rasûlüllah'a getirerek "Ey Allahın Rasûlü, bunu senin için
satın aldım ve sana hediye ettim" derdi. Birkaç gün sonra
malın sahibi Nüeyman'dan malının bedelini istediği
zaman, o kişiyi Resûlüllah'a getirip: "Ey Allah'ın Resûlü,
şu adamcağızın mallarının bedelini
versene" derdi. Rasûlüllah da "Ey Nüeyman, sen onu bize
hediye etmedin mi?" diye sorduklarında, Nüeyman: "Ya
Rasûlüllah, alırken onun parası yanımda yoktu. Senin de
ondan yemeni istiyordum, onun için alıp getirdim" deyince, Rasûlüllah
güler ve parasını verirdi .
İşte bunlar sevimli şakalardır.
Sınırları taşmamak, başkasını
incitmemek şartıyla arada sırada bu tür şaka yapmak müstehaptır.
Az ve yerinde olan şakayı Peygamber Efendimiz de tasvip
etmişlerdir. Ancak, şakaların devamlı
yapılmasından sakınmak gerekir. Bir kısım mübahlar
vardır ki onlara devam edildiği takdirde günaha dönebilirler.
Şakanın eziyet, sıkıntı verici ve rahatsız
edici olanı yasaktır.
Hz. Peygamber (s.a.s) ve ashabının
yaptığı bu tür şakalar, kırıcı ve
yalan cinsinden olmayan şakalardır. Böylesi şakalar ise
insanlar arasında muhabbeti arttırır. Ancak her işte
olduğu gibi şakada da aşırı gitmemelidir.
El şakaları ve öldürtücü, yaralayıcı
aletlerle yapılan şakalar tehlikeli olabileceğinden
yasaklanmıştır. "Her kim kardeşine -isterse ana
baba bir kardeşi de olsa- (korkutmak üzere) demirle işaret
ederse, onu bırakmaya kadar melekler o kimseye lanet ederler. "
"Sakın sizden biriniz (din) kardeşine silah ile işaret
etmesin. Çünkü işaret eden kimse bilmez ki belki Şeytan o
silahı elinden kaydırır, işaret edilen adamı
vurur da bu yüzden cehennemden bir çukura yuvarlanır" (Riyazu's-Salihîn,
III, 293).
Kocanın eşi ile şakalaşması ve
oynaşması, aralarındaki sevgiyi arttıracağı
için tasvip, hatta teşvik edilmiştir (Ebû Davud, Edeb,
84,85,149,7; İbn Mace, Cihad, 40; Ahmed b. Hanbel, II, 352, 364,
3/67, 5/32).
Cengiz YAĞCI
Sitemizde yer alan tüm içerikler internet ortamından toplanmış ve derlenmiştir. Yer alan bilginin doğruluğu garanti edilmemektedir. Yanlış bilgi için tarafımıza sorumluluk yüklenemez. Yanlış bilginin doğuracağı etkenlerden sitemiz ve yöneticileri sorumlu tutulamaz.