Secde-i Tilavet
Secde-i tilavet
Kur'an'daki bir secde ayetini okuyan veya dinleyen
müslümanın yapması vacib olan secde.
Tilavet, arapça bir mastar olup; okuma, özellikle
Kur'an-ı Kerîm'i okuma anlamına gelir. Kur'an'daki bir secde
ayetini okuyan veya dinleyen akıl, baliğ bir müslümanın
bir defa secde yapması vacibtir. Secde ayetinin tercemesini okuyan
veya dinleyen kimse de secde yapmalıdır.
Kur'an-ı Kerîm'de şöyle buyurulur: "Onlara
ne oluyor ki iman etmiyorlar ve kendilerine Kur'an okunduğu zaman
secde etmiyorlar" (el-İnşikak, 84/21). Bir kimse ancak
vacib olan işi yapmamaktan ötürü kötülenir. Diğer yandan bu
secde namazda yapılan secde olup, namaz secdesi gibi vacib hükmüne
tabi olur.
Allah elçisi şöyle buyurmuştur: "Kur'an'ı
okuyan ve dinleyene secde etmek vacibtir" (Buharî, Sücûd, 10;
Zeylaî bu hadis için garîb demiştir. bk. Nasbu'r-Raye, II, 178).
Hadisin anlamı mutlak olup, dinlemek isteyeni de istemeyeni de kapsar.
Hanefiler dışındaki üç mezhebe göre
tilavet secdesi sünnettir. Zeyd b. Sabit (r.a) şöyle demiştir:
"Hz. Peygamber'e Necm Süresi'ni okudum ve bizden hiçbir kimse secde
yapmadı" (Buharî, Sücûd 6; Müslim, Mesacid,106; Tirmizî,
Cum'a, 52; Nesaî, İftitah, 50; eş-Şevkanî,
Neylül-Evtar, III, 101). Diğer yandan Hz. Ömer'in, en-Nahl
süresindeki secde ayetini okuduktan sonra cemaatı secde yapıp
yapmamakta serbest bırakmıştır. O, şöyle demiştir:
Allah bize secde yapmayı farz kılmamıştır. Ancak
kendiliğimizden dilersek yaparız" (eş-Şevkanî,
a.g.e., III, 102).
Tilavet secdesi şu sebeplerle vacib olur:
1. Secde ayetini okumak. Okuyanın kulakları
duymasa bile secde gerekli olur.
2. Okunan secde ayetini işitmek veya dinlemek.
İşitmek kasıtsız, dinlemek ise kasıtlı olur.
3. Bir imama uymuş olmak, İmama uyan kimse
imamın okuduğu secde ayetini duymasa bile tilavet secdesi
yapar. Çünkü öğle namazı gibi gizli okunan bir namazda imam
okuduğu secde ayetinden dolayı secde yapsa cemaat de kendisine
uyar.
Bu secdenin yapılışı şöyledir:
Tilavet secdesi niyetiyle eller kaldırılmaksızın
"Allahu ekber" denilerek secdeye varılır, secdede üç
kere "Sübhane Rabbîyel-a'la (Erı yüce olan Rabbimi bütün
noksan sıfatlardan tenzih ederim)" denilir. Bundan sonra "Allahu
ekber" denilerek secdeden kalkılır. Tilavet secdesinin
rüknü, Allah Teala'yı ta'zîm için yüzü yere koymaktır.
Ancak namaz halinde rükû ve hastalar için ima da bu secde yerine
geçer.
Bu secde için abdestli, temiz, avret yerleri örtülü
ve kıbleye yönelmiş olmak şarttır.
Tilavet secdesine ayaktan inilmesi ve bu secdeden
kalkarken ayağa kalkılması ve bu şekilde ayağa
kalkarken "Gufraneke Rabbena ve İleykel masîr (Ey Rabbimiz!
Senin bağışlamanı bekliyoruz. Son dönüş
sanadır" denilmesi müstehaptır. Tilavet secdesine varılırken
ve kalkarken alınan tekbirler de müstehaptır. Asıl secde
ise vacibtir.
Hanefilere göre namaz dışında okunan
secde ayetinden dolayı yapılacak secdenin zamanı belirsiz
olup geniş zaman içinde yapılabilir. Ancak özürsüz olarak
geciktirmek mekruhtur. Ebû Yusuf'a göre bu secde namaz dışında
da fevren vacibtir. Kur'an okuyanın insan olması, uyanık
bulunması ve akıllı olması gerekir. Bu yüzden okuyanın
cünüp, hayızlı ve nifas halinde olması, kafir veya
mümeyyiz çocuk bulunması yahut sarhoş olması bu hükmü
değiştirmez: Çünkü bunların bu okuyuşları
sahih bir okuyuştur. Müslüman olan bir cünüp veya sarhoş da
okuyacağı veya işiteceği bir secde ayetinden dolayı
secde ile yükümlü olur. Temizlik ve ayık halinde bu secdeyi
yapmaları gerekir.
Ancak bir kimse secde ayetini papağan gibi öğretilmiş
bir kuştan veya ses kayıt cihazının bantından
yahut ses yankısı olarak dinlerse secde etmesi gerekmez. Yine
secde ayeti uyuyan, baygın olan veya akıl hastası bulunan
yahut mümeyyiz olmayan çocuktan işitilse, en sağlam görüşe
göre tilavet secdesi gerekmez. Bu sayılanlarda temyiz gücü
bulunmadığı için bu okuyuş sıhhatli bir
okuyuş sayılmaz. Ancak sağlam görülen bir görüşe göre,
kendisine secde ayetinin okunduğu haber verilen uyuyan kimseye de
tilavet secdesi vacib olur.
Fakat ay halinde ve lohusa bulunan bir kadına ne
okuyacağı ve ne de işiteceği bir secde ayetinden
dolayı tilavet secdesi vacib olmaz. Çünkü bunlar bu halde namaz
ile yükümlü değildirler.
Secde ayetini hoparlörden dinlemek, okuyucudan
dinlemek gibidir. Radyo ve televizyondan dinlenen secde ayeti de
hoparlörden dinlemeye benzer. Çünkü sesin tel aracılığı
ile ulaşması ile ses dalgaları
aracılığı ile telsiz olarak anında
ulaşması arasında bir fark bulunmamaktadır. Sadece
okuyanla dinleyen arasında bir mekan farkı söz konusudur. Ulaşan
ses aks-ı sada niteliğinde değildir. Bant
yayınında da ihtiyaten secde edilmelidir. Çünkü çoğu
kere bant veya canlı yayını ayırmakta güçlük vardır.
Namaz sırasında okunacak secde ayeti için
tilavet secdesi derhal vacib olur. Çünkü bu namazdan bir parça olmuştur,
namaz dışında kaza olunamaz.
Secde ayeti namazda kıyam halinde okunsa,
eğer bundan sonra üç ayetten fazla okunmayacaksa namaz için yapılacak
rukû veya secdelerle, bu tilavet secdesi de yerine getirilmiş olur.
Tilavet secdesine niyet edilip edilmemesi, sonucu değiştirmez.
Ancak üç ayetten fazla okunacak ise bu secde ayetinden dolayı
hemen bağımsız olarak rukû veya secde edilmesi gerekir.
Secde edilmesi daha faziletlidir. Bu durumda namazın rukû ve
secdeleriyle bu tilavet secdesi düşmez.
Secde ayetini namazın içinde okuyan kimse,
dilerse okuyacağı ayetlerin miktarına
bakmaksızın derhal "Allahu ekber" diyerek tilavet
secdesine varır. Tilavet secdesi niyetiyle yalnız rükûya
varması da yeterlidir. Bundan sonra yeniden ayağa kalkar, bir kaç
ayet daha okur, ondan sonra namazın rükuuna ve secdelerine gider.
Namazına devam eder. Eğer bir süreyi bitirmiş ise,
başka bir süreden bir kaç ayet okur. Çünkü tilavet secdesinden
kalkar kalkmaz bu şekilde bir kaç ayet okumadan rukû ve secdeye
varmak mekruhtur.
Namazın dışında ise yalnız rukû
etmek suretiyle tilavet secdesi eda edilmiş olmaz. Çünkü Allah'a
ta'zîm namaz dışında rukû ile yapılmış
olamaz.
Cemaatle namazda imam da rukû ile tilavet secdesine
niyet etmemelidir. Çünkü cemaat, farkında olmayarak, bu niyeti
terkeder ve tilavet secdesi onlardan düşmez. Bu durumda,
imamın selamından sonra cemaatin tilavet secdesi yapıp,
bundan sonra tekrar teşehhütte bulunmaları gerekir ki, bunu
herkes yapamaz.
Secde ayeti bir namazda birden fazla yerde okunsa sağlam
görüşe göre bir tilavet secdesi yeterlidir. Çünkü meclis
birdir. Ayrı ayrı rekatlarda secde ayetinin tekrarlanması
da hükmü değiştirmez. Bu görüş Ebû Yusuf'a göredir.
İmam Muhammed'e göre, değişik rekatlarda okunursa meclis
değişmiş sayılacağı için secde ayeti sayısınca
tilavet secdesi gerekir.
İmam secde ayetini okuyup, secdeye varınca,
cemaat imamın rukû ve secdeye vardığını sanarak
rukû ve secdeye varsalar, bununla namazları bozulmaz, fakat bir
secde daha yaparlarsa fasit olur.
İmamın cuma ve bayram namazları ile
gizli okunan namazlarda secde ayetini okuması mekruhtur. Çünkü
cemaatin yanılmasına yol açabilir. Ancak secde ayeti kıraatın
sonuna rastlarsa bu sakınca kalkar. Bu durumda da imamın bu
namazın ruküu ile tilavet secdesine niyet etmemesi gerekir.
Bir kimse namaz kılarken rukû, secde veya oturuş
halinde secde ayetini okusa yahut imama uymuş olduğu halde onun
arkasında secde ayetini tilavet etse ne kendisine ve ne de imama
uyan diğer cemaata tilavet secdesi vacib olmaz. Çünkü namaz kılanlar
bu yerlerde kıraattan men edilmişlerdir, bunların
kıraati hükümsüzdür. Fakat bu okuyuşu
dışarıdan duyanlara tilavet secdesi lazım gelir.
Secde ayetini, hazır olanlar secde için hazırlıklı
iseler açıktan, hazır değil iseler gizlice okumak müstehaptır.
Bunda cemaata karşı bir şefkat vardır.
Bir süre okunup, içinden secde ayetinin atlanması
mekruhtur. Yalnız secde ayetinin okunup, diğer ayetlerin
okunmamasında ise bir kerahet yoktur. Ancak secde ayetiyle birlikte
bir veya bir kaç ayetin de okunması müstehaptır. Secde ayeti
okununca, hemen secde yapılması mümkün olmadığı
takdirde okuyan ve dinleyenin "Semi'na ve eta'na, gufraneke
Rabbena ve ileykel-masîr" demeleri müstehaptır.
Secde ayetinin tekrarlanması:
Bir mecliste secde ayetinin birden fazla tekrarlanması
halinde bir tilavet secdesi yeterlidir. Secdeyi ilk okuyuştan sonra
yapmak daha iyidir. Başka bir görüşe göre, bu secdeyi tehir
etmek daha uygundur.
Yine bir kimse çeşitli yer ve meclislerde bir
secde ayetini tekrarlarsa, secdenin de tekrarlanması gerekir.
Bir kaç secdenin bulunduğu çeşitli
ayetleri okuyan kimsenin, meclis bir olsun farklı bulunsun, her bir
ayet için ayrı bir tilavet secdesi yapması vacib olur.
Açık arazide ve yoldaki meclis birliği üç
adım yürümekle, yani o yerden başka yere geçmekle; ağaç
üzerinde bulunan için ağacın bir dalından başka bir
dalına geçmekle; veya bir nehirde yüzmekle değişmiş
olur. Küçük bir evde bir köşeden diğerine geçmekle veya
büyük bir camide mekan değişikliği gerçekleşmez.
Ancak okuyan sabit bir yerde bulunmakla birlikte dinleyen meclis
değişirse secdenin vücûbu da tekrarlanır (İbn
Abidîn, Reddül-Muhtar, I, 726-728).
Secde ayetlerinin bulunduğu süreler
şunlardır:
Kur'an-ı Kerîm'de on dört yerde secde ayeti
bulunmaktadır. Bu süre ve ayet noları aşağıda
verilmiştir: el-A'raf, 7/206; er-Ra'd, 13/15; en-Nahl, 16/50;
el-İsra, 17/109; Meryem,19/58; el-Hac, 22/18; el-Furkan, 25/60;
en-Neml, 27/25; es-Secde, 32/15; Sad, 38/24; Fussilet, 41/37; en-Necm,
53/62; el-İnşikak, 84/20 ve Alak, 96/19.
Şafiî ve Hanbelîlere göre de sayı on dört
olup, ancak onlar Sad süresindeki secdeyi "şükür
secdesi"sayarken; el-Hac süresinde iki tane secde ayeti kabul
ederler. Malikîlere göre ise sayı on birdir. Onlar en-Necm,
el-İnşikak ve Alak sürelerindeki secdeleri bağlayıcı
saymazlar (el-Meydanî, el-Lübab, I, 103; eş-Şürünbülalî,
Merakîl-Felah, 84 vd.).
Bu on dört secde ayetini bir mecliste okuyup, her
biri için okudukça ayrıca bir secde yapan veya hepsini okuduktan
sonra tamamına birden on dört secdede bulunan kimsenin dünyevî ve
uhrevî istek, sıkıntı ve kederleri konusunda Allah Teala'nın
yeterli olacağı rivayet edilmiştir.
Tilavet secdesini bozan haller: Namazı bozan her
şey tilavet secdesini de bozar. Daha tilavet secdesinden kalkmadan
abdestin bozulması, konuşma veya kahkaha ile gülme gibi. Ancak
bu secdede, kahkaha ile gülmek abdesti bozmaz, kadınlarda bir hizada
bulunmak da bu secdeyi ifsat etmez (el-Kasanî, Bedayiu's Sanayi, I,
179 vd.; İbnü'I-Hümam, Fethu'l-Kadir, I, 380-392; İbn
Abidîn, a.g.e. I, 715 vd.; el-Meydanî, a.g.e., I, 103 vd.; İbn
Kudame, el-Muğnî, I, 6l6 vd.; eş-Şirbinî, Muğni'l-Muhtaç,
Mısır, t.y. 1, 214; Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslam
İlmihali, İstanbul 1991, . 371 vd.)
Hamdi DÖNDÜREN
Sitemizde yer alan tüm içerikler internet ortamından toplanmış ve derlenmiştir. Yer alan bilginin doğruluğu garanti edilmemektedir. Yanlış bilgi için tarafımıza sorumluluk yüklenemez. Yanlış bilginin doğuracağı etkenlerden sitemiz ve yöneticileri sorumlu tutulamaz.