Selam
Selam
Barış, rahatlık, esenlik; müslümanların
birbirleriyle karşılaştıkları zaman,
karşılıklı olarak sağlık ve esenlik
dileklerini sunmaları, yani birinin diğerine "Selamün
aleyküm" (Selam sizin üzerinize olsun, Allah her türlü kazadan
ve beladan korusun!) demesi; diğerinin ise: "Ve aleykümü's-selam
ve rahmetullahi ve berekatüh" (Allah'ın selamı, rahmet ve
bereketi sizin de Üzerinize olsun!) şeklinde cevap vermesi
anlamına gelen bir İslam ahlakı terimi.
Müslümanlar arasında, bir dostluk ve iyi niyet
işareti olan selamı vermek sünnet; almak ise farzdır.
Hz. Peygamber (s.a.s)'in selam ile ilgili hüküm ve
talimatı şöyledir: Küçükler büyüklere, binekli atlı
veya arabalı olanlar yayalara, yürüyenler, oturanlara; arkadan
gelenler yetişince öndekilere; iki grup karşılaştığı
zaman, az olanlar çok olanlara önce selam verirler" (Buharî,
İsti'zan, 4-7; Müslim, Selam, I). Gruplar arası selamlaşmada
ise, grubun birinden bir kişinin selam vermesi, diğer gruptan
da bir kişinin alması yeterlidir (Ebu Davud, Edeb, 141).
Şayet gruptan hiç kimse selamı almazsa, o grupta bulunan
herkes günahkar olur.
İslamî adaba göre bir gruptan ayrılırken
ayrılan kişi tarafından da selam verilmesi gerekmektedir
(Ebu Davud, Edeb, 139).
Bir kimseden selam getiren birisine:
"Aleyhi ve aleyke's-selam!" şeklinde
cevap verilir. Bir mektuba yazılmış bir selam için ise:
"Ve aleyke's-selam" denilir yahut; cevabı mektupta bu ifade
yazılır.
Selam verirken veya alırken, eğilmek
doğru değildir. Selam verildiği takdirde alamayacak
durumda olanlara ise, selam vermek doğru değildir. Mesela,
namaz kılanlara, Kur'an-ı Kerîm okuyanlara, hutbe dinleyenlere,
ilimle meşgul olanlara, yemek yiyenlere selam verilmez.
Dolayısıyla bu durumda iken verilen selamı almamanın
bir sorumluluğu yoktur.
Aynı şekilde müslüman olmayanlara selam
verilmez. Ehl-i Kitaptan birisi selam verdiği takdirde ise,
yalnızca "Ve aleyküm!" denilir, (Riyazü's-Salihîn
Tercümesi, II, 242-243).
İslam toplumu içinde selamı yaymak, hem
Allah'ın emri ve hem de Hz. Peygamberin sünnetidir. Bir ayette
yüce Rabbimiz şöyle buyurur: "Ey inananlar! Evlerinizden başka
evlere izin almadan, seslenip sahiplerine selam vermeden girmeyiniz.
Eğer düşünürseniz bu, sizin için daha iyidir" (en-Nûr,
24/27). Bir başka ayette de yüce Rabbimiz şöyle buyurur:
"Size bir selam verildiği zaman, ondan daha iyisiyle selam
verin veya aynıyla karşılık verin..." (en-Nisa,
4/86). Bu ayetlerden selamı yaymanın bir Allah emri
olduğu açıkça anlaşılmaktadır.
Hz. Peygamber (s.a.s) de, birçok hadislerinde selamın
önemi ve yaygınlaştırılmasının gereği
üzerinde durmuştur. Bir sahabi Hz. Peygamber (s.a.s)'e:
"İslamın hangi işi daha
hayırlıdır" diye sorduğunda, Rasûlüllah şöyle
buyurmuştur: "Yemek yedirmen, tanıdığına ve
tanımadığına selam vermendir" (Buhari, İman,
6-20). Yine Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyurmuşlardır:
"İman etmedikçe Cennete giremezsiniz: birbirinizi sevmedikçe,
olgun bir îmana sahip olamazsınız. Size,
yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir
şeyi haber vereyim mi? Aranızda selamı
yayınız!..." (Müslim, İman, 93). "Şüphesiz ki,
Allah katında insanların en iyisi, önce selam verendir"
(Ebû Davûd, Edeb, 133) hadîsinden ise, selam vermede acele etmenin
daha sevap olduğu anlaşılmaktadır.
Gerek ayetlerden ve gerekse hadîslerden anlaşıldığına
göre selamı yaymak, insanlar arasında dostluk, sevgi ve
barışın yaygınlaştırılması, müslümanların
kalplerinin birbirlerine ısındırılması
bakımından son derece önemlidir. O halde, İslam
toplumunda dost ve ahbaplarla, arkadaş, tanıdık kısaca
bütün müslümanlarla sevgi, saygı ve samimiyet
duygularının geliştirilebilmesi için, karşılıklı
olarak selam verip-almak gereklidir. Selam, yalnızca
dışarıda, sokakta, iş yerlerinde verilip-alınmaz;
evde de selam verilip-alınmalıdır. Peygamber Efendimiz bu
konuda da, yanında büyüttüğü Enes (r.a)'e şöyle
buyurmuştur:
"Oğlum! Ailenin yanına girdiğinde
selam ver ki, sana ve ev halkına bereket olsun" (Tirmizî,
İstizan, 20). O halde, kendi evimize geldiğimizde, kendimize ve
evdekilere selam vermemiz gerekiyor (en-Nûr, 24/61). Akşam
yatıp, sabahleyin kalkıldığında da, evde bulunan
herkese karşılıklı selam verip-almak gerekmektedir.
Böyle davranmakla, karşılıklı olarak müslümanların
birbirlerine sağlık, huzur, barış ve esenlik dilemesi
gerçekleşmiş olur. Bir aile ve toplum fertlerinin, birbirlerine
bundan daha iyi dilekte bulunmaları düşünülemez.
Mustafa ÖCAL
Sitemizde yer alan tüm içerikler internet ortamından toplanmış ve derlenmiştir. Yer alan bilginin doğruluğu garanti edilmemektedir. Yanlış bilgi için tarafımıza sorumluluk yüklenemez. Yanlış bilginin doğuracağı etkenlerden sitemiz ve yöneticileri sorumlu tutulamaz.