Ser
Ser
Kötülük, fesat, bozukluk, yaramazlık, zulüm,
her çeşit günah ve ceza verilmesini gerektiren uygunsuz iş. Kötülükleri
arzu etmek, musbet, bela ve sıkıntı anlamlarına da
gelir. Çoğulu; şürûr olup, hayrın ve iyiliğin
zıddıdır.
Dinde ve felsefede anlaşılması güç
olan problemlerden birisi de şer meselesidir. Gerek fenalık ve kötülük
anlamında olsun gerek musbet, bela, felaket ve sıkıntı
anlamlarında olsun şerri de yaratan Allah'tır. Nitekim
hayrı yaratan da O'dur. Çünkü her mümkünü ve her işi
yaratan Allah'tır. O'ndan başka yaratıcı yoktur. Zatı
ekmel olup mutlak kemal sıfatlarıyla muttasıf olduğu için
Allah'ın zat, esma (isimler), sıfat ve fiillerinde hiç bir
şer yoktur. Şer insanlarda, insanların işlerinde ve
insana göre yaratıklardadır. Allah şerri de hikmet ve ilahî
adaletin bir gereği olarak yaratmıştır.
Yüce Allah, insanı bu dünyaya akıl ve irade
vererek imtihan etmek için getirmiştir. Bu imtihan aleminde
şerrin bulunmaması, dünyanın ve içindeki insanın
yaratılış hikmetine aykırı düşerdi. Allah
bu alemde insanlara, içlerinden peygamberler gönderecek doğru yolu
göstermiştir: "Biz ona (insana) iki yol gösterdik"
(el-Beled, 90-10) Ve sizleri şer ve hayır (yolları) ile
imtihan etmek için deniyoruz ve sonunda bize döndürüleceksiniz"
(el-Enbiya, 21/35). Üstelik insanın ruhuna şerden
sakınmanın ve şerri tanımanın bilgilerini
koymuş ve ilham etmiştir: "Her bir nefse (insan ruhuna) ve
onu düzenleyene, sonra da ona kötülüğün (ne olduğunu) ve
bundan sakınmayı ilham edene and olsun ki onu (nefsini = ruhunu
günah ve şerden) temizleyen felaha ermiştir"
(eş-Şems, 7-9) .
Allah, insanlara zorla şer ve kötülük yaptırmasaydı,
onların hepsini kendisine inanan, taat ve iyilikte bulunan kimseler
yapsaydı, daha iyi olmaz mıydı? Allah, böyle yapsaydı,
insanın arıdan veya herhangi bir hayvandan farkı
kalmazdı. Arı, Allah'ın nefsine (canına) koyduğu
bir ilham (güdü) ile baldan başkasını yapamaz. Onun ne
aklı ne de hür bir iradesi vardır. Fakat Allah, insana
akıl, şuur, bilgi edinme ve irade özellikleri olan bir ruh
(nefs-i natıka) vererek onu hayvanlardan üstün kılmış
ve yeryüzünde halifesi yapmıştır. İyilik ve
hayrın kıymeti zorlayarak değil, şuur ve serbest bir
irade ile yapılmasındadır. Şuursuz ve serbest bir
ihtiyar ile yapılmayan iyiliğin kıymeti yoktur.
"Eğer Rabbim dileseydi, yeryüzünde bulunan bütün insanların
hepsi iman ederlerdi" (Yûnus, 10/99). Allah böyle yapsaydı,
insanların akıllarını kullanarak, vicdanlarına
tabi olarak serbest iradeleriyle hürriyet içinde iman ve hayrı seçmeselerdi,
imanın küfre karşı ne değeri olurdu; küfür ve
şer olmasaydı irade ve istekle iman ve hayır uğrunda
çekilen meşakkatin ne kıymeti kalırdı? Küfrün
bilfiil varlığı olmasa idi iman ve kelimetullah nasıl
bu kadar yüce ve değerli olurdu. Her şeyin kıymeti
zıddı ile bilinir: Eğer Nuh (a.s) kavminin küfrü olmasaydı.
Tufan mucizesi, meydana gelmezdi ve diğer
peygamberlere iman etmeyen kavimlerde helak ayetleri kendini
göstermezdi. Helak mucizeleri ile helak olan milletler apaçık
delilleri gördükten sonra helak olmuştur. Hayatta kalan da apaçık
beyyineyi gördükten sonra iman ettiği için hayat bulmuştur.
Ta ki helak olan apaçık bir delili gördükten sonra helak olsun.
Hayat bulan da apaçık bir delili görüp anladıktan sonra
hayatta kalsın" (el-Enfal, 8/42). "De ki hak Rabbindendir.
O halde isteyen inansın, isteyen küfretsin..." (el-Kehf,
18/29).
Şerri yaratmak şer değildir. Fakat
şerri kazanıp şer ile vasıflanmak şerdir.
İnsan aklını kullanarak iradesini şerre yöneltip
kudretini buna sarf ederse, Allah da bunu yaratır. Her şey,
Allah'ın dileyip yaratmasıyla vukua geldiği için, kulun
iradesini yöneltip kudretini sarf ederek işlediği işi de
sırf husûle gelmesi ve imtihanın tahakkuk etmesi için yaratır.
Ancak biz kendi irademizle şerri
kazanırız; Allah da bizim irade ve seçimimize göre o
şerri yaratır. Ancak Allah'ın şerre yardımı
ve rızası yoktur.
Yaratıklardaki hayır ve şer yönünden
mümkün olan durum beştir.
1- Sırf hayır, 2- Hayır tarafı
galib ve fazla, 3- Hayır ve şer tarafları eşit, 4-
Sırf şer, 5- Şerri hayrından fazla ve çok olandır.
Yüce Allah'ın yapın, diye emrettikleri ya sırf hayır
veya hayır tarafı fazla olandır. Allah'ın
nehyettiği menhiyyat (yasakladığı şeyler)
sırf şer veya şer tarafı fazla olan şeylerdir.
İman sırf hayır; küfür ise sırf şerdir.
Kulların ihtiyarî işlerinden başka,
mikrop, zararlı böcekler, yırtıcı hayvanlar, deprem,
sel gibi bize şer gibi görünen eşya ve olaylara gelince;
bunların hayırları şerlerinden fazladır.
Kulların işleri hariç, kendisinde hiçbir hayır bulunmayan
sırf şer, şerri hayrından fazla olan ve hayrı
şerrine eşit olan şeylerin yaratılması
Allah'ın hikmetine aykırıdır. Melekler, "Biz seni
hamdinle tesbih ve takdis edip dururken orada (yeryüzünde) fesatlık
çıkaracak ve kanlar dökecek kimse mi yaratacaksın?"
(el-Bakara, 2/30) diyerek Allah'ın yeryüzünde insanı
yaratmasına -bundaki hayrı bilmedikleri ve şer
olacağını zannettikleri için- itiraz etmişlerdi.
Allah bundaki hayrı bildiği için onlara, "Sizin
bilmediklerinizi her halde ben bilirim" (el-Bakara, 2/30) sözüyle
cevap vermişti.
Bazen insan bir şeyi hayırlı
bulmayıp şer zanneder. Fakat Allah kula terbiye olması,
aklını başına alması için musibet verir;
günahlarının affedilmesi veya bir kısmından vazgeçilmesi
ve ecirler kazanması için hastalık verir: "Olur ki bu
şey hoşunuza gitmezken, o sizin için hayırlı olur. Bu
şeyi de sevip istediğiniz halde o da hakkınızda
şer olur" (el-Bakara, 2/216). Allah çok defa bize şer
suretinde görünen sıkıntı ve musibetleri hayra vesile
olması ve bir başlangıç olması için yaratır.
Eşya ve olayların mahiyet ve kıymetleri
zıdları ile anlaşılır. Hastalık olmazsa
sıhhatin, cehalet olmazsa ilmin kıymeti
anlaşılamazdı. Yağmur ve karın
yağmasında, rüzgarların esmesinde, insanlara zararlı
mikrop ve hayvanların yaratılmasında görülen cüz'i
şerler, bunların hayır ve faydaları yanında yok
gibidir.
İnsan için dünyanın lezzetleri yemek, içmek,
nikah, mal, mülk, makam ve mevkidir. İnsanların
başına gelen elem ve acıların pek çoğu bunlardan
dolayıdır. Bunlar, sabredilerek meşru yollardan elde
edildiğinde ve hukuklarına riayet olunduğunda şerleri
hayra tebeddül eder. Elem, acı ve meşakkatler olmasaydı,
ilim, şecaat, zühd-ü takva, iffet, cömertlik, sabır ve ihsan
gibi imanî kemaller ele geçmezdi. Şer gibi telakki ettiğimiz
ve yaratılışlarındaki hikmeti
anlayamadığımız pek çok şeylerde ince
hayırlar vardır.
Ellerinde olmadan insanların başlarına
gelen nice bela ve musibetler, yaptıkları kötülüklerin bir kısmına,
ahiretteki verilecek tam karşılıklarından ayrı
olarak bu dünyada da ceza ve azab terettüp ettiği için yaratılırlar:
"Başınıza gelen her müsîbet, kendi ellerinizle işleyip
kazandığınız günahlar yüzündendir. Bununla beraber,
Allah bir çoğunu da affeder" (eş-Şura, 42/31)
Yüce Allah'ın ahirette kafirler ve
günahkarlara vereceği cezalar da adalet ve hayırdır.
Çünkü cezalar layık olan ve hak eden mahallerine verir.
Cezayı hak eden ve buna layık olan kimselere verilen cezalar bu
kimselere nisbetle şerdir. Çünkü kendilerine acı ve
sıkıntı verir.
Eski İran'da mecûsler ve zındıklar
"Alemdeki bütün hayırları yaratan alemin tanrısı
Hürmüz (Ahura Mazda)dır. Kötülüklerin kaynağı ise
Ehrimen (Angra Mainyu) dır" derlerdi. Bunların
iddialarına göre, dünyada bu iki kuvvet mutlak hakimiyeti sağlamak
için sürekli mücadele halindedirler.
Mutezile ise, Allah kötülükleri ve şerleri
dilemez. Ancak hayırları murad eder. Kul işlerini gerek
hayır olsun gerek şer olsun, kendisi diler kendisi yaratır
demişlerdir. Allah'ın irade ve meşiyyetinin de rıza ve
muhabbetiyle aynı anlamda olduğu iddia etmişlerdir.
Muhiddin BAĞÇECİ
Sitemizde yer alan tüm içerikler internet ortamından toplanmış ve derlenmiştir. Yer alan bilginin doğruluğu garanti edilmemektedir. Yanlış bilgi için tarafımıza sorumluluk yüklenemez. Yanlış bilginin doğuracağı etkenlerden sitemiz ve yöneticileri sorumlu tutulamaz.