Soygun, Soygunculuk
Soygun, soygunculuk
Yol keserek yapılan adam soyma işi; emeksiz
ve yolsuz olarak elde edilen büyük kazanç. Soygun yapana "soyguncu"
veya "eşkıya" denir. İslam hukukunda "hırabe"
veya "kat'u't-tarik" terimleriyle ifade edilen yol keserek
soygun yapma suçunun İslam devletine karşı isyan etmek
anlamına gelen bağy suçu ile de yakın ilgisi vardır (bk.
"Bağy, Bağî" mad). Ancak yol kesenler haklı bir
yoruma dayanmadan bu fiili yaparken, İslam devletine başkaldıran
bağîler kendilerinin haklı olduğuna inanarak isyan
ederler. Aralarındaki bu anlam yakınlığı
sebebiyle, Hanefiler yol kesmenin cezasını
hırsızlık cezası ile bağlantılı gördüler.
Ancak yol kesmeye "büyük hırsızlık" denir.
Çünkü onda mal sahiplerine ve topluma daha büyük zarar vardır.
Adi hırsızlığa ise "küçük hırsızlık"
adı verilir. Çünkü onun zarari yalnız malı alınan
kimse ile sınırlı olur (İbnül-Hümam, Fethul-Kadîr,
Mısır 1316/1898, IV, 205).
Bir kimsenin soyguncu sayılması için, yol
kesmeden önce kanının koruma altında olması gerekir.
İslam beldesinde yaşayan müslüman veya zimmi gibi...
Soyguncuya uygulanacak ceza şu ayette belirlenmiştir; Allah ve
rasulüne savaş açanların, yeryüzünde yol keserek bozgunculuğa
koşanların cezası, ancak öldürülmeleri veya asılmaları
yahut (sağ) elleriyle (sol) ayaklarının çapraz olarak
kesilmesi, yahut da bulundukları yerden sürülmeleridir" (el-Maide,
5/33).
İslam hukukçuları yol kesip adam öldüren
ve mal alan soyguncuya had cezası verileceği konusunda görüş
birliği içindedirler. Bu ceza, öldürülenin velisinin affı ve
alınan malın geri verilmesi ile düşmez. Adi katlde ise,
bunun aksi hüküm uygulanır.
Yol kesmenin rüknü; yoldan geçenlere bir veya daha
çok kişinin silah vb. şeyleri kullanarak zorla engel
olmasıdır. Burada yol kesenlerin üstün bir güce sahip olması,
yolu kesilenlerin onlara karşı koyacak durumda bulunmaması
gerekir (es-Serahsî, el-Mebsût, 3. baskı, Beyrut. 1398/1978,
IX,195; el-Kasani, Bedayiu's-Sanayi', VII, 90 vd.; İbnül-Hümam,
a.g.e., IV, 268).
Bir kişiye soyguncu denmesi için onda bulunması
gereken özellikler:
Yol kesenin akıllı ve ergin olması
gerekir. Küçük ve akıl hastası olan yol kesiciye had
cezası uygulanmaz. Çünkü had, suçun gerektirdiği bir
cezadır. Küçük çocuğun ve akıl hastasının
fiili suç (cinayet) olarak nitelendirilemez. Ebû Hanîfe'den nakledilen
zahirur-rivaye'ye göre, soyguncunun erkek olması da gereklidir.
Meşhur rivayete göre, soyguncuların arasında bir
kadın bulunsa, ona had uygulanmaz. Çünkü yol kesmenin rüknü,
çatışma yoluyla üstün gelerek yoldan geçenlerin önünü
kesmektir. Normal olarak kadınlar kalplerinin
yumuşaklığı yüzünden, savaşçı
değillerdir ve soygunu da gerçekleştiremezler. et-Tahavî'ye
göre ise yol kesmede erkek ve kadın eşittir. Yol kesmenin
cezası da diğer hadlerde olduğu gibi erkek ve kadına
gerekli olur.
Kadınlarla birlikte bulunan erkeklere gelince; Ebû
Hanife ve Muhammed'e göre, bu erkekler kadınlarla birlikte bizzat
soyguna katılmış olsunlar veya dolaylı yoldan
katılmış bulunsunlar kendilerine had cezası uygulanmaz.
Çünkü haddin gerekme sebebi bir olup, bu da yol kesmedir. Bu suç had
gereken ve gerekmeyen karışık bir toplulukça işlenmiştir
Prensip olarak bu topluluktan had düşer. İslam devleti başka
ta'zir cezası uygular. Nitekim yol kesicilerin arasında çocuk
veya akıl hastalarının bulunması halinde de hüküm
böyledir (es-Serahsi, a.g.e., IX,197; el Kasanî, a.g.e., VII, 91;
et-Tahavî Muhtasar s. 277).
Çoğunluk İslam hukukçuları ise, erkek
ve kadın soyguncu arasında bir ayırım gözetmemişlerdir.
Bunlara göre, zorla ve silahlı olarak yol kesen ve
başkasının dokunulmaz malını alan soyguncu, erkek
olsun, kadın olsun had cezası uygulanır (eş-Şirazî,
el-Mühezzeb, II, 284; ez-Zühaylî, el-Fıkhul-İslamî ve
Edilletüh, 2. baskı, Dimaşk 1405/1985, VI, 130, 131).
Yolu Kesilenlerle İlgili Şartlar:
1. Yolu kesilen kimselerin müslüman veya zimmî olması
gerekir. Düşman ülkesi tebasından pasaportlu kimsenin yolunu
kesme halinde had cezası uygulanmaz. Çünkü pasaportla oturanın
malının dokunulmazlığı mutlak bir
dokunulmazlık değildir. Çünkü bunda mübah kılınma
şüphesi vardır.
2. Yolu kesilenin mal üzerindeki elinin sahih olması
gerekir. Mülk, emanet veya diman eli gibi... Eğer malı elinde
tutma hırsızlık eli gibi meşru olmayan bir sahiplenme
ise, yol kesiciye had uygulanmaz (el-Kasanî, a.g.e., VII, 91).
Diğer yandan, yol kesenlerle yolu kesilenler
arasında mahrem bir hısımlığın
bulunmaması gerekir. Aksi halde yol kesenlere had cezası
uygulanmaz. Yakın hısımlık had cezalarının
uygulanmasına engel olur. Çünkü hısımlar arasında
birbirinin malını alma, koruma ve yararlanma
bakımından normal olarak izin bulunur.
Ancak soygunculardan bir tanesi mahrem hısım,
küçük veya akıl hastası olsa, Ebû Hanife ve İmam
Muhammed'e göre, diğer soygunculara da had uygulanmaz. Çünkü
bunların fiili suç sayılmaz. Kadın ise
zayıflığı sebebiyle yol kesme fiilini işleyemez.
Ya da bu durum istisna teşkil eder.
Ebû Yusuf'a göre ise, yol kesmede esas olan, soyguna
direkt olarak katılmadır. Kadın soyguna fiilen katılsa
erkeklere had uygulanır, kadına uygulanmaz. Ancak kadın
öldürme fiilini işlemişse, kısas olarak öldürülür. Bu
arada, öldürülenin velisinin kısası affetmesi mümkün ve
caizdir (el-Kasanî, a.g.e., VII, 67, 91; İbnül-Hümam, a.g.e.,
IV, 273; es-Serahsi, a.g.e., IX, 203).
Soyguna Yardımcı Olanın Hükmü:
Hanefi, Malikî ve Hanbelilere göre, yol kesenlerin
bir bölümü fiilen soygun yaparken, bir bölümü, gözcülük, araç
temini, malı saklamak, yataklık yapmak gibi destek sağlasa,
bunlara da yol kesme ve soygunculuk yapma cezası uygulanır (İbnül-Hümam,
a.g.e., IV, 271; ez-Zühayli, a.g.e., VI,133). Şafiilere göre,
fiilen soyguna katılmamış olan kimselere hapis, sürgün
gibi devletin koyacağı ta'zir cezaları
dışında bir ceza uygulanmaz (eş-Şîrazî,
el-Mühezzeb, Mısır t.y., II, 285; eş-Şirbinî, Muğnil-Muhtac,
Mısır t.y, IV, 182).
Soygunda Alınan Malda Aranan Şartlar:
Soyguncunun aldığı malın, mütekavvim
ve dokunulmazlığı bulunan bir mal olması gerekir.
Diğer yandan, soyguncu sayısına bölündüğünde, çalınan
malın en az on dirhem gümüş veya kıymetçe buna denk
olması da gereklidir. Hz. Peygamber döneminde on dirhem gümüş
yaklaşık iki koyun bedelidir (el-Kasanî, a.g.e., VII, 92).
Soygun Yeri İle İlgili Şartlar: Yol
kesip soygun yapma suçunun gerçekleşmesi için soygun yeri ile
ilgili şu özelliklerin bulunması gerekir.
1. Yol kesme İslam ülkesinde olmalıdır.
Darul-harpte yol kesme fiili için had cezası uygulanamaz. Çünkü
İslam devletinin orada hadleri uygulama velayeti (yetki-güç)
bulunmaz. Başka bir deyimle buna güç yetiremez.
2. Ebû Hanife ve İmam Muhammed'e göre yol kesme,
şehir dışında olmalıdır. Yol kesme
şehir veya köy içlerinde gerçekleşmez. Çünkü genel olarak
buralarda insanlar yolu kesilenlere yardım ederler. Şehir içindeki
soygun daha çok gasb'a benzer. Soygunu yapana ta'zîr cezası verilir
ve aldığı mal, sahiplerine iade edilir. Delil;
İstihsan prensibidir. Ancak şartlar değişip şehir
içi soygunlar artınca aksi yönde fetva verilmiştir.
Ebû Yusuf, Malikî, Şafii ve Hanbelîlere göre
yol kesmenin hükmü şehir içinde de sabit olur. Ebû Yusuf burada kıyas'a
dayanır. Ona göre, haddi gerektiren sebep, yol kesme fiili gerçekleşir.
Bu yüzden de had gerekir. İbn Abidîn (ö. 1252/1839), şehir ve
kasabalarda gece veya gündüz, silahlı veya silahsız
soygunların yaygınlaşması üzerine bozguncuların
kötülüğünü defetmek için Ebû Yusuf'un görüşü ile
fetva verildiğini belirtir (İbn Abidîn, Reddül-Muhtar, Mısır
t.y., I, 815, III, 232; ez-Zühaylî, a.g.e., VI, 134).
3. Yol kesme fiilinin, şehirden sefer mesafesinden
daha uzakta işlenmesi gerekir. Bu, Ebû Hanife ile İmam
Muhammed'in görüşüdür. Ebû Yusuf'a göre, bu, şart
olmadığı gibi şehir içindeki yol kesmelere de
"yol kesme" cezası uygulanır. Fetvaya esas olan görüş
budur (el-Kasanî, a.g.e., VII, 92).
Soygunculuk Yapanların Cezası:
Soygunculuğun cezasını belirleyen
ayetteki (bk. el-Maide, 5/33) sıralamanın, İslam
devletine istenilen cezayı uygulamada tercih hakkı verip
vermediği konusunda görüş ayrılığı
vardır.
Hanefi, Şafiî ve Hanbelilere göre, yol kesip
soygunculuk yapanlara ayetteki sıraya göre, fakat suçlarının
ağırlık ve niteliği dikkate alınarak had
cezası uygulanır. Ancak aralarında şu görüş
ayrılıkları vardır:
Hanefilere göre, yol kesenler yalnız soygun
yaparsa, el ve ayakları çaprazlama kesilir. Yalnız adam
öldürürlerse, öldürülürler. Ebû Hanife ve İmam Züfer'e göre
öldürme ve soygun fiilinden her ikisini de işlemişlerse,
İslam devlet başkanı seçimlik hakka sahiptir. Dilerse el
ve ayaklarını çaprazlama keser, sonra öldürür veya bunları
asar; dilerse el ve ayakları kesilmeksizin öldürülür veya asılırlar.
Eğer öldürme ve soygun olmaksızın
yalnız korkutma olmuşsa, sürgün cezası verilir. Bu da
hapsetme, yani toplumdan tecrit etme yoluyla olur (es-Serahsi, a.g.e.,
IX,195; el-Kasanî, a.g.e., VII, 93; İbnül-Hümam, a.g.e., IV,
270; İbn Abidîn, a.g.e., III, 233 vd.).
Ebû Yusuf ve İmam Muhammed'e göre, İslam
devlet başkanı yol keseni öldürür veya asar; fakat el ve ayak
kesemez. Çünkü suç bir tane olup, yol kesmeden ibarettir. Bu suça iki
ceza birlikte uygulanmaz. Çünkü hadlerde ağır olan ölüm
cezası, daha hafif olan el ve ayak kesmeyi de kapsamına
alır. Nitekim hırsızlık ve recm cezası bir
kişide birleşince, yalnız recm'in uygulanması
yeterlidir. Ebû Hanife ve Züfer ise çaprazlama el ve ayak kesme ile
ölüm cezasının birlikte uygulanmasını
"ağırlaştırılmış ceza" olarak
nitelerler. Çünkü yol kesen, can ve mal güvenliğini birlikte ihlal
etmiş olur.
Şafiî ve Hanbelîlere göre, yol kesenler yalnız
soygun yaparsa, çaprazlama el ve ayakları kesilir; soygun
yapmaksızın yalnız öldürme fiili varsa, suçlular asılmaksızın
öldürülürler. Öldürme ve soygun suçu ikisi birlikte işlenmişse,
öldürülür ve asılırlar yalnız korkutmada sürgün cezası
verilir (İbn Kudame, el-Muğni, 3. baskı, Kahire 1970,
VIII, 288; eş-Şîrazî, el-Mühezzeb, II, 284; eş-Şirbînî,
Muğnil-Muhtac, Mısır t.y., IV, 81, vd; İbn Teymiyye,
es-Siyasetü'ş-şer'iyye, s. 78).
İmam Malik'e göre, yol kesenlerin cezası
İslam devlet başkanının görüşüne bırakılmıştır.
O, ayette yer alan toplum yararına en uygun olan ve
bozgunculuğu önlemede etkili bulunan cezayı belirleyerek
uygular. Dayandığı delil; ayetteki "ev (yahut)"
ifadesinin muhayyerlik bildirmesidir. Çoğunluk İslam
hukukçularına göre ise bu edat, suçun çeşit ve
ağırlık durumuna göre ceza çeşidini ifade eder (Malik,
el-Münteka alel-Muvatta', VII,172; ez-Zühaylî, a.g.e., VI,137, 138).
Ebû Yusuf'a, Hanefilerde daha sağlam görüşe
ve Malikilerde tercih edilen görüşe göre, yol kesen, diri olarak
asılır. Dikili bir direğe el ve ayakları açık
olarak bağlanır. Aşağı salınmadan önce
yaralanarak öldürülür. Böylece suçlu diri iken cezalandırılmış
olur.
Şafiî, Hanbelî ve Hanefilerden et-Tahavî'ye
göre asma, öldürdükten sonra olur. Çünkü ayette, Cenab-ı Hak
öldürmeyi önce zikretmiştir. Suçlunun diri olarak asılmasında
ona azap verme vardır. Hz. Peygamber "müsle"yi (ölünün
uzuvlarını kesip eziyeti) ve hayvanlara bile acı vermeyi
yasaklamıştır. Hadiste şöyle buyurulur:
"Öldürdüğünüz zaman, öldürmeyi güzel yapınız.
Hayvan kestiğinizde de kesmeyi güzel yapınız" (Müslim,
Sayd, 57; Ebû Davud, Edahî, II; Nesaî, Dahaya, 22, 26, 27;
İbn Mace, Zebaih, 3).
Çoğunluğa göre, topluma ibret olarak asılan
kişi üç güne kadar darağacında tutulabilir. Ahmed b.
Hanbel'e göre ise "asma" sayılacak kadar bir süre
yeterlidir.
Yol Kesme Suçunun Niteliği ve Hükümleri:
Yol kesme cezası Allah haklarından olan bir
had cezasıdır. Affa, düşürmeye, ibra ve sulha ihtimali
yoktur.
Soyguncular mal almış ve had cezası da
uygulanmış iken, mal elde mevcut ise sahiplerine geri verilir.
Mal telef veya yok olmuş ise Hanefilere göre had ve tazminat
birlikte uygulanmaz. Hadiste şöyle buyurulmuştur:
"Hırsıza had uygulandığı
zaman, artık tazmin yoktur" (Nesaî, Sarık, 18). Çünkü
tazmin, temliki gerektirir. Mülk ise hadde engel olur. Bu ikisi bir arada
bulunmaz (el-Kasanî, a.g.e., VII, 95; İbnül-Hümam, a.g.e., IV,
271).
Şafiî, Malikî ve Hanbelîlere göre,
Had ve dıman, hırsızlıktaki gibi
bir arada uygulanır. Çünkü mal, geri verilmesi gereken bir haktır.
Mevcutsa, ayrı olarak; telef olmuşsa, tazmin edilerek geri
verilir (İbn Kudame, a.g.e., VIII, 295, 298; ez-Zühayli, a.g.e.,
VI, 140).
Yol Kesme Cezasını Düşüren Haller:
Bu durumlarda yol kesme cezası düşer:
1. Yol kesenin suçunu ikrarda, yolu kesilenleri
yalanlaması.
2. Yol kesenin daha önceki ikrarından dönmesi.
3. Delillerin, davacının iddiasını
yalanlaması.
4. Soygunda alınan malın, gerçekte soygunu
yapana ait olduğunun ispat edilmesi.
5. Yol kesenin, güvenlik güçleri kendilerini ele
geçirmeden önce pişmanlık duyarak tevbe etmesi. Çünkü
soygunculuk cezasını belirleyen ayetten bir sonraki ayette
şöyle buyurulur: Ancak kendilerini yakalamanızdan önce tevbe
edenler olursa; bilin ki Allah gafur'dur rahimdir, (çok bağışlayan
ve çok merhamet edendir)" (el-Maide, 5/34).
Eğer soyguncular silahla adam öldürürse,
Hanefilere göre kısas gerekir; sopa, taş vb. ile
öldürürlerse, öldürenin "akile" sine (bk
"Akîle" mad.) diyet vacib olur. Çoğunluğa göre ise
silahla olsun, başka aletle işlensin kasten öldürmede kısas
(bk. "Kısas" mad.) uygulanır.
Yaralamalarda ise, mümkün olursa kısas; bu mümkün
olmazsa erş (bk. "Erş" mad.) yani Tazminat cezası
gerekir (el-Kasanî, a.g.e.; VII, 96; İbnül-Hümam, a.g.e., IV,
271; eş-Şîrazi, a.g.e., II, 285).
Hamdi DÖNDÜREN
Sitemizde yer alan tüm içerikler internet ortamından toplanmış ve derlenmiştir. Yer alan bilginin doğruluğu garanti edilmemektedir. Yanlış bilgi için tarafımıza sorumluluk yüklenemez. Yanlış bilginin doğuracağı etkenlerden sitemiz ve yöneticileri sorumlu tutulamaz.