Sur
Sur
Kıyamet saati geldiği an dört büyük
melekten biri olan İsrafil (a.s)'ın üfleyeceği bir araç.
Kur'an-ı Kerîm'de Sur'un nasıl bir şey olduğu açıklanmaz.
Yalnız, "Sur'a üfürüldüğü gün, Allah'ın
diledikleri bir yana göklerde olanlar da korku içinde kalırlar.
Hepsi Allah'a boyun eğmiş olarak gelirler" (en-Neml, 27/87)
ayeti Sur'un varlığına bir delildir. Bunun
dışında Hz. Peygamber'den nakledilen bazı hadisler
onun mahiyetini ayrıntılı bir şekilde açıklar.
Ebû Ya'la el-Mavsıli'nin Müsned adlı hadis
kitabında Ebû Hüreyre (r.a)'den nakledilen bir hadis-i şerif
Sur'u açıklar: Ebû Hüreyre der ki: Bir gün Peygamber (s.a.s)
bizimle oturuyor sohbet ediyordu. Etrafında sahabelerden büyük bir
topluluk vardı. Bize şöyle dedi: "Yüce Allah gökleri
yarattıktan sonra, Sur'u yarattı. Ve onu İsrafil (a.s)'a
verdi. İsrafil ağzını Sur'a dayamış ve gözlerini
de Arş'a dikmiştir. Sur'a üfürmesi için verilen emri
beklemektedir". Ebû Hüreyre diyor ki; ben, "Ey Allah'ın
Rasûlü Sur nedir?" diye sordum. O da, "Boynuza benzeyen bir
alettir" diye cevap verdi. Ben yine, "O nasıl bir
şeydir" diye sordum. O da, "O, çok büyük bir şeydir.
Beni hakkı tebliğ etmek üzere gönderen Yüce Allah'a yemin
olsun ki, yerler ve gökler onun yanında küçük kalır. Hepsi
onun içine sığabilir" diye cevap verdi... Bu hadisi
şerif uzayıp gidiyor. Ayrıntısıyla her şeyi
açıklıyor. Bu hadise göre:
Sur'a üfürülüş üç kez olacak. Birinci
üfürüşte korku ve dehşetten bütün yaratıklar
sarsılacak. İkinci üfürülüşte bütün kainat alt üst
olup, bütün canlılar ölecek. Allah yeni bir düzen (ahiret yurdu)
kurup hesap günü gelince, üçüncü bir üfürülüşle bütün
ölülerin ruhlan bedenlerine girerek yeniden dirilecekler. Ve ardından
hesap, kitap, mizan, şefaat, sırat, Cennet, Cehennem...
kıyamet olayları olacak.
Kur'an-ı Kerim Sur'un üfürülüşü anında
yaşanacak dehşeti, Tekvir, İnfitar, İnşikak ve
daha başka sürelerde genişçe haber vermektedir. "O gün
güneş dürülür, yıldızlar kararıp dökülür, dağlar
yürütülür, en değer verilen on aylık develer terkedilir,
denizler kaynatılır" (et-Tekvir, 81/1-4,6);
"Gök yarılır, yıldızlar
etrafa saçılır, denizler akıtılır"
(el-İnfitar, 82/1-3);
"Gök yarılıp Rabbinin emrine boyun
eğer, yer uzatılır, içinde olanları atıp tamamen
boşalır ve Rabbine boyun eğer" (el-İnşikak,
83/1-4); "Büyük bir gürültü koparır, o gün insanlar ateş
etrafında çırpınıp dökülen pervaneler gibi olur, dağlar
atılmış renkli yüne benzer" (el-Karia, 101/1-5);
"Yer dehşetle sarsılır,
ağırlıklarını dışarıya, çıkarır
ve insan, "ne oluyor" diye korkusunu dile getirir" (ez-Zilzal,
99/1-3); "O gün bir sarsıntı sarsar, peşinden bir
diğeri gelir kalpler titrer, insanların gözleri yere döner ve
"biz ufalmış kemik olduğumuz zaman eski halimize mi döneceğiz"
(yoksa). O takdirde bu zararına bir dönüştür diye düşünecekler.
Tek bir çığlıkla hepsi bir düzlüğe dökülecekler"
(en-Naziat, 79/6-14); Sura üfürüldüğü gün herkes bölük
bölük gelecek, gökler kapı kapı açılacak, dağlar yürütülüp
serap olacak" (en-Nebe; 78/18-20); "Yıldızların
ışığı giderilecek, gök yarılacak,
dağlar pamuk gibi atılacak" (el-Mürselat, 77/8-10);
"Gözün kamaştığı, ayın tutulduğu, güneş
ve ayın bir araya getirildiği zaman insan "kaçacak yer
neresi" diyecek, ama sığınak yoktur o gün" (el-Kıyamet,
75/7-11); Arslandan ürkerek kaçan yabani merkeplere benzerler"
(el-Müddessir, 74/50-51); "Yer yüzü ve dağlar
sarsılır, dağlar yumuşak kum
yığını haline gelir" (el-Müzzemmil, 73/14);
"Gökyüzü erimiş maden gibi olur,
dağlar da atılmış pamuğa döner; hiçbir dost
dostunu soramaz" (el-Mearic, 70/8-10); "Sarsıntıyı
gören her emzikli kadın emzirdiğini unutur, her hamile
kadın çocuğunu düşürür, insanlar adeta sarhoş
gibidir. Onlar sarhoş değildir ama Allah'ın
azabının şiddeti onları o hale koyar" (el-Hac
22/1-2).
Ölü bedenlere ruhların verileceği
üçüncü üfürülüş anında ise, "Gözleri dalgın
dalgın, çekirgeler gibi yayılmış olarak, o çağırana
koçarak kabirlerinden çıkarlar. Kafirler 'bu ne zorlu bir gün'
derler" (el-Kamer, 51/8-9). Kabirlerinden çabuk çabuk çıkacakları
gün, gözleri dönmüş, yüzlerini zillet bürümüş olarak
sanki dikili taşlara doğru koşarlar. İşte bu, söz
verilmiş olan gündür" (el-Mearic, 70/43-44).
Yukarıdaki hadis-i şerifte Hz.
Peygamberimize; Sur'a üfürüldüğü gün, Allah'ın diledikleri
bir yana, göklerde olanlar da yerde olanlar da korku içinde kalırlar.
Hepsi Allah çı boyunları bükülmüş olarak gelirler"
(en-Neml, 27/87) ayetindeki Allah ın diledikleri bir yana"
kelamı ile kastedilen kişilerin kimler olduğu Ebu Hüreyre
tarafından soruldu. Rasûlüllah cevaben, "Onlar
şehidlerdir. Çünkü şehidler Yüce Allah'ın katında
diridirler. Allah onları, kıyamet gününün dehşetinden,
korku ve endişesinden korumuştur. O günün korku ve endişesi
sadece inanmayan asi ve günahkar kullar içindir" karşılığını
verdi. Peygamberimiz daha sonra kıyamet ve sur konusunda özetle
şu bilgileri verdi: "Bütün canlılar öldükten sonra
ölüm meleği Azrail Allah'ın huzuruna çıkar ve Ey
Allah'ım, yaşamasını dilediğin kimselerden
başka, yerde ve gökte canlı olarak yarayan bütün varlıklar
öldü der. Allah ise, geride kalanları herkesten daha iyi
bildiği halde, ölüm meleğine "Geride canlı kalan
kimse var mıdır?" diye sorar. Azrail, Ey Allah'ım,
ölmeyen ve daima diri olan Zat-ı Celalin kaldı. Sen bakisin
ve dirisin. Bir de kalmasını dilediğin Arş'ı
ayakta tutan melekler, Cebrail, Mikail ve ben kaldım "
cevabını verir. Daha sonra Allah'ın emriyle geride kalan
melekler de ölür, Azraile dönen Yüce Allah Ey meleğim, sen de
diğer yaratıklarım gibisin. Bütün yaratıklarım
öldü, sana ihtiyaç kalmadı. Yaratan ve öldüren benim. Artık
sen de öl" buyurur ve Azrail de ölür. Sonra Yüce Allah
"Bugün mülk kimindir?" diye seslenecek ama cevap verecek hiç
bir canlı olmayacak; cevabı Allah kendisi verecektir. "Bugün
mülk, tek ve herşeye gücü yeten Allah'ındır?"
Yüce Allah, yerleri ve gökleri değiştirecek,
yeni bir alem yaratacak, her yer dümdüz olacak. Allah'ın
seslenmesiyle bütün varlıklar tekrar eski haline gelecek; yerin
altındakiler altta, üstündekiler üstte olmak üzere dirilme anını
bekleyecekler. Allah'ın emriyle gökler kırk gün yağmur
yağdıracak, her taraf sularla kaplanacak. Ardından Allah
cesetlere yeniden dirilmelerini emredecek. Cesetler bitkilerin
yeşermesi gibi yerden çıkacak. Bu arada Cebrail ve Mikail de
yeniden diriltilecek. Ardından Allah bütün ruhları çağıracak.
O gün mü'min ruhlar ışık halinde, kafirlerinki ise
karanlık halde gelir. Allah bu ruhları Sur'a doldurup
İsrafile emreder. İsrafil emri yerine getirir ve Sur'u üfler.
Surdan çıkan ruhlar yerle gök arasını doldurur;
ardından Allah, her ruhun kendi cesedine girmesini emreder.
Ruhların cesetlere girmesinden sonra yer yarılır ve herkes
kabrinden çıkıp ilahî huzura doğru yürümeye başlar.
"Gözleri dalgın dalgın, çekirgeler gibi yayılmış
olarak o çağırana kabirlerinden koşarak çıkarlar"
(el-Kamer, 54/8).
Buna göre Sur, İsrafil (a.s)'ın kıyamet
anında canların toptan öldürülmesi, kainatın düzeninin
bozulması, ardından yeni bir alemin kurulması ve nihayet
canlıların tekrar dirilmeleri için toplam üç kez üfleyeceği,
mahiyetini bilmediğimiz, dünyadaki aletlere benzemeyen, ancak
hadislerde boru diye tanımlanan bir alettir.
Fedakar KlZMAZ
Sitemizde yer alan tüm içerikler internet ortamından toplanmış ve derlenmiştir. Yer alan bilginin doğruluğu garanti edilmemektedir. Yanlış bilgi için tarafımıza sorumluluk yüklenemez. Yanlış bilginin doğuracağı etkenlerden sitemiz ve yöneticileri sorumlu tutulamaz.