Süftece
Süftece
Poliçe, tahvil, kambiyo senedi, borcu ödeme emrini
kapsayan mektup; bir kimsenin bir tüccara belli miktar parayı,
başka bir beldedeki alacaklısına veya arkadaşına
ödemesi için, yol riskini düşürmek üzere karz olarak vermesi
anlamında bir fıkh terimi. Çoğulu "sefatic"tir.
Süftece anlaşması şöyle yapılır: "Şu
parayı filanca beldedeki vekiline, orada filanca kimseye ödemesi
için talimat mektubu yazman şartıyla sana karz (ödünç)
olarak veriyorum". Karşı taraf da bu teklifi kabul edip
parayı teslim alınca akit tamam olur. Ancak böyle bir şart
koşmaksızın parayı karz olarak verdikten sonra, bunu
ödünç alandan istese, o da yerine getirse bir sakınca bulunmaz (el-Meydanî,
el-Lübab, tıpkı basım, İstanbul t.y., II, 162).
Yol riskini düşürmek amacıyla süftece anlaşması
yapmak mekruhtur. Çünkü bu, gerçekte, ödünç verenin yol riskini
kaldırarak bir yararlanma karşılığında karz
vermesi anlamına gelir. Hz. Peygamber menfaat celbeden her çeşit
karzı yasaklamıştır (bk.Beyhaki, Sünen, V, 349, 350,
Beyhaki bu hadise "münker" demiştir. İbn Kudame,
el-Muğnî, IV, 319). Ashab-ı kiramdan Ubeyy b. Ka'b, İbn
Mesud ve İbn Abbas'tan rivayet edildiğine göre, "Onlar
menfaat celbeden her çeşit karzı yasak kabul etmişlerdir"
(bk. Hamdi Döndüren, Günümüz Ekonomik Problemlerine İslamî
Yaklaşımlar, İstanbul 1988, s. 92 vd.). Hz. Ali'den
"Her menfaat celbeden ribadır" dediği nakledilmiş
ise de; bu sözün ravilerinden Suvar İbn Mıs'ab'ın "metrük"
bir ravi olduğu belirlenmiştir. İbn Adiy'in "el-Kamil"de
Cabir b. Semüre'den naklettiğine göre, Hz. Peygamber "Süfteceler
haramdır" buyurmuştur. Ancak bu hadis de illetli bir
ravinin bulunması yüzünden zayıf
sayılmıştır. Sonuç olarak menfaat celbeden karz yasağı
ez-Zeylai'nin Nasbü'r-Raye'de tesbit ettiği gibi, herhangi bir
hadise dayanmaz. Bunu şart koşulan veya örf haline getirilen
menfaatlerle sınırlamak mümkündür (ez-Zeylai, Nasbu'r Raye,
1. baskı, y.y.,1393/1973, IV, 60; ez-Zühaylî, el-Fıkhul-İslamî
ve Edilletüh, Dimaşk 1405/1985, V,178; el-Fıkhul-İslamî
fi Uslûbihil-Cedîd, 2. baskı Dimaşk t.y., I, 504; H. Döndüren,
a.g.e., s. 93).
Süftece işleminin mekruhluğu, yol riskini düşürme
şart koşulduğu takdirde söz konusu olur. Başka bir
beldeye emanet olarak veya havale ederek para göndermekte ise bir sakınca
bulunmaz (bk. "Havale" mad.).
Günümüz beşeri hukukunda süftece karşılığı
olarak görülen poliçe, kambiyo senetlerinden birisidir... Kambiyo
senetleri üç adet olup, bunlar; poliçe, emre yazılı senet
(bono) ve çek'tir. Poliçe, hamiline para ödenmesi gereken değerli
kağıttır. Belli bir süre sonunda belli bir parayı
kendi adına ya da bir başkasının emrine ödemesi için
alacaklının borçlusuna yazdığı bildiriyi ifade
eder. Üçlü bir para ilişki aracıdır. Mesela; A, B'ye
yüz liralık mal satmış ve henüz parasını
almamıştır. Bu arada C'den yüz liralık mal alan A;
B'ye yüz lira alacağının C'ye veya onun ciro edeceği
herhangi bir kimseye (emrü havalesine) ödenmesi için bir poliçe
çeker. Burada A, poliçeyi çeken; B, kendisine poliçe çekilen ve C de,
poliçeden yararlanan kimsedir. C de D'den yüz liralık mal alsa, bu
poliçeyi para gibi kullanır ve D'ye ciro edebilir. Bu durumda
asıl borçlu olan B, parayı D'ye ödeyecektir. Böyle bir işlem
banka aracılığı ile yapıldığı
takdirde, B son ödeme tarihinde kendi hesabında yüz lira
bulundurmak zorundadır.
Ödemelerde akıcılık ve kolaylık
sağlamak amacıyla günümüzde geliştirilen poliçe, bono
ve çek işlemleriyle alacakların başkasına cirosu
(havalesi) mümkün ve caizdir. Burada borçlu ve alacaklıya ödeme
prosedüründe sağlanan kolaylığın faizle bir
ilgisinin bulunmaması gerekir. Ödemede aracılık yapan
kuruluş da hizmetinin bedelini alabilir. Paranın karz olarak müessesedeki
hesapta bekletilip kullandırılması problemi, yol riskinden
farklı bir olaydır. Burada ödünç verenin değil,
alanın bir süre yararlanması söz konusudur.
Sonuç olarak süftecenin amacı, bir beldeden
başka bir beldeye emanet bir para göndermek isteyenin, yoldaki
gasp, hırsızlık vb. yol riskini kaldırmak üzere bu
parayı beldesine ulaştıracak kimse ile "emanet sözleşmesi"
değil "karz sözleşmesi" yapmasıdır.
Çünkü emanet olarak gönderilmesi halinde paranın yolda telef
olması halinde "kasıt, kusur veya ihmal"
bulunmadıkça, emanet alanın taanin sorumluluğu
olmayacaktır. Aynı parayı "karz akdi" ile
alması halinde ise her durumda bu parayı tazmin riskini
üstlenmiş olur. işte bir bedel
karşılığı olmaksızın sırf iyilik,
ecir ve sevap için yapılacak bir işte, aracılık edene
yol riskinin yükletilmesinde sıkıntı ve bir yönüyle art
niyet vardır. Bu yüzden böyle bir havalenin emanet sözleşmesiyle
değil de, "karz akdi" tercih edilerek gönderilmesi mekruh
sayılmıştır. Günümüzde ülkeler arası havale
işlemleri posta veya bankalar aracılığı ile ve
belli bir ücret karşılığında
yapılmaktadır. Havale işini bir ücret karşılığı
yapan kişi veya kuruluş ise yol riskini de üstlenmiş olur.
Hamdi DÖNDÜREN
Sitemizde yer alan tüm içerikler internet ortamından toplanmış ve derlenmiştir. Yer alan bilginin doğruluğu garanti edilmemektedir. Yanlış bilgi için tarafımıza sorumluluk yüklenemez. Yanlış bilginin doğuracağı etkenlerden sitemiz ve yöneticileri sorumlu tutulamaz.