Tilavet
Tilavet
Tilavet kelimesi, Arapça "t-l-v-"
kökünden türemiş bir mastardır. Sözlükte; bir kimseye uyup
ardından gitmek, tabî olmak; okumak gibi anlamlara gelmektedir (Asım
Efendi, Kamus, IV, 886-887). Tilavet, her sözü okumak için kullanılırsa
da, genel olarak tilavet denilince, Kur'an-ı Kerîm'i okumak anlaşılır
olmuştur. Kur'an'ı ve bir kitabı okumakla birlikte
manayı düşünmek de bu kelimenin taşıdığı
anlamlar içinde bulunmaktadır (Ragıb, Müfredat, 99).
Kur'an-ı Kerîm'de bu kök, belirtilen her iki
anlamda da kullanılmaktadır. Mesela, Şems suresi, 2.
ayetinde "Ve'l-kameri iza telaha" ifadesinde, uymak, tabi
olmak, izlemek anlamındadır: "Onu (güneşi)
izlediği zaman aya yemin olsun" (şems, 91/2). Müfessirler
bu ayeti, "ayın güneşi izlediği zaman"
şeklinde yorumlamışlardır. (bkz. Müfredat, 100).
Bakara suresi, 44. ayetinde de; "tetlûne'l-kitab" ifadesinde,
okumak anlamındadır: "Kendinizi unutursunuz da insanlara
iyililikle mi emredersiniz? Halbuki siz Kitab 'ı (Tevrat 'ı)
okuyup durursunuz. Artık akletmez misiniz?" (el-Bakara, 2/44).
Bakara suresi, 121. ayetindeki "yetlûnehû hakka tilavetih"
ifadesi de hem gerçek anlamda, gönüllerine sindirerek, anlayarak okumak,
hem de "tam manasıyla tabi olmak" anlamlarında
yorumlanmıştır.
Kur'an-ı Kerîm'de tilavet; Kur'an, Allah'ın
ayetleri, Kitab, Allah'ın haram kıldıklarının
okunması, Peygamberlerin kıssalarının
aktarılması gibi konularla ilgili olarak geçmektedir (bkz.
Bakara, 2/252, En'am, 6/151; A'raf, 7/175; Yûnus, 10/15; Şuara,
26/69; Kasas, 28/45). Tilavet; Kur'an'ı, Kitab'ı ve Allah Teala'nın
ayetlerini okumakla birlikte, bunlar üzerinde iyice düşünmek, gereğince
amel etmek anlamlarını da içermektedir. Bu bakımdan
kıraat, genel bir anlam ifade ederken, tilavet daha özel bir anlam
taşımaktadır. Onun için her tilavet kıraattir, fakat
her kıraat tilavet değildir, denilmiştir (Müfredat,
100).
Tilavet denilince, yukarıda belirttiğimiz
anlamlarla birlikte genel olarak Kur'an'ın tilaveti, okunmasının
anlaşıldığını söylemiştik. Alimler,
Kur'an'ın tilaveti konusuna büyük önem vermişler ve bunun için
uyulması gereken bir takım adab ve kurallar sunmuşlardır.
Kur'an tilavetinin insanın ruhuna işlemesi ve onu yükseltmesi
için, insanın Kur'an karşısındaki durumunu çok iyi
anlaması gerekmektedir. Tilavetin manevî yönü ile ilgili bir takım
hususlar bulunmaktadır. Bunları şöylece özetleyebiliriz:
Kelamın büyüklüğünü ve ulviyetini anlamak, okunan kelamın
beşer sözü olmadığını Allah'ın
olduğunu idrak ederek, O'nun büyüklüğünü kalbinde hissetmek;
kalp huzuru ve nefsin dedikodularını terketmek; düşünmek,
anlamak, Kur'an'ı anlamaya engel olan hallerden sıyrılmak,
Kur'an okuyan kimsenin O'nun bütün hitaplarında kendisinin
kastedildiğini kabul etmek, vb. gibi konular (bu konuda daha
geniş bilgi için bkz. İsmail Karaçam, Kur'an-ı Kerîm'in
Faziletleri ve Okuma Kaideleri, 434-454).
Kur'an-ı Kerîm'de secde ayetleri bulunmaktadır
ve bunların sayısı da 14'tür. Bunlara tilavet secdesi adı
verilmektedir. Kur'an'ı okuyan veya işiten kimsenin, bu yerler
geldiğinde secde etmesi gerekmektedir. Ebû Hanîfe'ye göre Kur'an'ı
okuyan ve dinleyen üzerine tilavet secdesi vaciptir. bu secde namazın
içinde, dışında yalnız veya bir imama uymak sûretiyle
cemaat halinde de yapılabilir.
Erdoğan PAZARBAŞI
Sitemizde yer alan tüm içerikler internet ortamından toplanmış ve derlenmiştir. Yer alan bilginin doğruluğu garanti edilmemektedir. Yanlış bilgi için tarafımıza sorumluluk yüklenemez. Yanlış bilginin doğuracağı etkenlerden sitemiz ve yöneticileri sorumlu tutulamaz.