Yaralama
Yaralama
Bir kimsenin organlarından birisinde
başkası tarafından meydana getirilen kesik, kırma veya
onu çalışamaz hale getirme. Her ne kadar dilimizde
bunların hepsine yaralama denmekte ise de İslam hukukunda yaranın
yeri ve cinsine göre ayrı adlar verilmektedir: Başta veya yüzdeki
yaralamaya şec; vücudun diğer organlarındaki yaralamaya
cerh; bir organı tamamen kesmeye kat'; organı görevini yerine
getiremez hale getirmeye de ta'tîl denilir. Şec denilen baştaki
yaranın da yaranın durumuna göre değişik isimleri
vardır.
Yaralama adı altında zikredilen bütün bu
terimler; İslam hukukunun cinayetler bölümünde ele alınır.
Yaralamanın cezası, yaranın şekli ve cinayetin
işlenme şekline göre farklılıklar gösterir.
Yaralama, kasda dayanıp dayanmaması
bakımından dört kısma ayrılır:
1- Kasden yaralama: Kesici bir aletle veya başka
bir şeyle, haksız yere kasden yaralamadır.
2- Hataen yaralama: Kasde dayanmadan, hata yoluyla olan
yaralamadır. Av zannedilerek, atılan bir kurşunun bir
insana isabet edip yaralaması gibi.
3- Hata hükmündeki yaralama: Kişinin
isteğine bağlı olmadan meydana gelen yaralamadır. Bir
hamalın sırtındaki yükün düşüp, başka
birisini yaralaması gibi.
4- Sebep olunarak yaralama: Bir kimsenin;
yaptığı bir şeyle, olmasını istemeksizin
sebebiyet verdiği yaralamadır. Mesela; birisinin, kamuya ait
bir yola kazdığı kuyuya başka birinin düşüp
yaralanması bu tip bir yaralamadır.
İslam dininin en büyük değer verdiği
konulardan birisi, insan hayatının dokunulmazlığı
ve insanın vücûduna yapılacak tecavüzlerden korunmasıdır.
Bunu temin için dinimiz; haksız yere başkasının
canına kasteden veya onları yaralayanlara, ahirette çekecekleri
cezanın yanı sıra çok ağır dünyalık
cezalar koymuştur. Suçun çeşidi, niteliği ve
işlendiği organa göre değişen bu cezalar; haps,
kısas ve diyet gibi şekillerdir.
Kasdî olan yaralamalarda veya organı kesmelerde;
kesilen veya yaralanan organın miktarında eşitlik ve
denklik sağlanabilirse bunun cezası kısastır. Yani,
yaralayan veya kesenin, yaraladığı veya kestiği
organın mukabili kendi organı yaralanır. Organlarda
eşitliğin sağlanması mümkün olmazsa, ceza, diyet
veya yaranın durumuna göre takdir edilecek bir maddî cezadır.
Hata ile olan, hata hükmünde olan ve sebep olunarak
meydana gelen yaralamalarda ve kesmelerde, yaralananın organı
tamamen kesilmiş veya görevini yapamaz hale gelmişse, bunun
cezası diyettir. Böyle olmayıp da, organda bir
zayıflık veya ayıp sayılacak bir özür meydana gelmişse;
ceza, özrün ölçüsü oranında takdir edilecek bir para
cezasıdır.
Organlar için uygulanacak diyetler organın vücuttaki
sayısına göre değişir. Vücutta tek olan organların
miktarı tam diyet, çift olan organlarınki yarım, dört
tane olanlarınki de dörtte bir diyettir. Mesela dilin diyeti tam bir
diyet, bir elinki yarım diyettir.
Kısas cezasını gerektiren yaralamalarda
bu cezanın uygulanabilmesi için;
a- Yaralayan akıllı, erginlik çağına
ermiş, yaralama işini kasden ve kendi hür iradesiyle gerçekleştirmiş
olmalıdır.
b- Yaralanan uzuv iyileşerek yaranın sonucu
belli olmalı ve yaralayanın kısas uygulanacak organı
ile aralarında eşitlik bulunmalıdır. Organlar
arasında tam eşitliğin sağlanamaması halinde
kısas cezası uygulanmaz.
c- Yaralanan şahıs, kendisini yaralaması
için yaralayana izin vermemiş olmalıdır.
d- Vücudunun bir yeri yaralanan veya organı
kesilen kişi kısas yapılmasını istemiş
olmalıdır. Yaralanan öldüğü takdirde bu cezayı
isteme hakkı onun varislerine geçer.
Yaralanan kişinin kısası istememesi
halinde ceza diyete dönüşür (Ö. Nasûhi Bilmen, Hukûku İslamiyye
ve Istılahatı Fıkhiyye Kamusu, III, 27-119; Merginanî,
Hidaye, IV,158 vd.; Mevsılî, el İhtiyar li Ta'lîlil Muhtar,
V, 22 vd.).
Şamil IA
Sitemizde yer alan tüm içerikler internet ortamından toplanmış ve derlenmiştir. Yer alan bilginin doğruluğu garanti edilmemektedir. Yanlış bilgi için tarafımıza sorumluluk yüklenemez. Yanlış bilginin doğuracağı etkenlerden sitemiz ve yöneticileri sorumlu tutulamaz.