Ihsan
ıhsan
İyilik, güzellik, uygun ve güzel olanı en güzel
ve kusursuz bir şekilde yapmak. İhsan; Allah'ın huzurunda
olduğunu onu gönül nuruyla görüyormuş gibi tasavvur ederek
kulluk vazifelerini yerine getirmek. Bu anlamda ayet-i kerimede "öyle
değil! Kim muhsin olduğu halde kendini Allah'a teslim ederse,
onun mükafatı Rabbinin katındadır" (el-Bakara,
2/112). İnanç ve gönül planında ihsan ve teslimiyet
Allah'ın kullarından istediği kurtuluş
beraatıdır. Anne-baba hakkındaki tavsiyelerde de onlara
"ihsan" ile davranılması istenmiştir (bk.
el-Bakara, 2/73; en-Nisa, 4/36; el-En'am, 6/151; el-İsra, 17/32).
Münafıklar Hz. Peygamber (s.a.s)'e gelmişler
ve yaptıkları kötülükleri gizlemek ve güzel göstermek için
"...Biz ihsan ve uzlaştırmadan başka bir pey yapmak
istemezdik" (en-Nisa, 4/61) diyerek Allah adına yemin
etmişlerdir. Bu ifade tarzından ihsan kavramının
Araplar arasında bilinen ve kullanılan bir kavram olduğu
anlaşılıyor. Ancak İslam bu kavrama farklı bir
anlam yükleyerek mutlak iyilik, güzellik ve iyi davranış
olgusunu ilahî iradenin kabulüne ve rızasına uygun olarak
yapıları iyilik tarzında değiştirmiştir.
Nitekim bu manayı Kur'an'ın ifadelerinde ve Hz. Peygamberin
hadislerinde müşahede etmek mümkündür. Cibril (a.s) sahabilerden
Dıhye (r.a)'in şeklinde Hz. Peygamber (s.a.s) in huzuruna
gelmiş ve ona "ihsan nedir?' sorusunu sormuştur. Peygamber
(s.a.s) ihsanı şöyle tanımlamıştır: "Allah'a
onu görüyormuşsun, sen onu (gözle) görmesen de o seni görüyormuşçasına
kulluk etmendir" (Buharî, Tefsiru sûre (31); İman, 37; Müslim,
İman, 57; Ebu Davud, Sünne, 16; Tirmizi, İman, 4; İbn Mace,
Mukaddime, 9). Seyyid Şerif ihsan teriminin tarifini yaparken bu
hadisi zikrederek şöyle demektedir: "Basiret nuruyla
Rabbü'l-Alemîn'in huzurunda olduğunu tasavvur ederek kulluğu
yerine getirmektir. Hadisteki "sanki onu görüyormuşsun"
ifadesi Allah'ın bizatihi görülmesinin maksat olmadığını,
Allah'ın sıfatlarını idrak ederek kulluk etmenin
istenildiğini anlatmaktadır" (Seyyid Şerif e/-Cürcani,
et-Ta'rifat, s. l2).
İhsan yalnız ibadetle ilgili meselelerde mü'minin
yükümlü olduğu bir sorumluluk değil, bütün söz ve işlerindeki
değişmez tavrıdır. Hz. Peygamber "Allah her
şeyde ihsan ile davranılmasını kullarının
üzerine gerekli kılmıştır. Bundan dolayı "öldürdüğünüzde
güzel davranın, hayvanların kesiminde güzel davranın"
(Müslim, Sayd, 57; Ebû Davud, Edahî, 11; Tirmizî, Diyat, 14; Nesai,
Dahaya, 22, 26; İbn Mace, Zebaih, 3) buyurmuştur.
Yapıları iyiliklerin hasbî ve Allah rızası için
olmasının gerekliliğine de işaret eden Hz. Peygamber (s.a.s)
şöyle buyurmuştur:"İnsanlar bize iyi davranırsa
onlara iyilik yaparız şayet kötü davranırlarsa onlara kötülük
yaparız diyen şahsiyetsizlerden olmayın. Kendinizi, insan/ar
iyi davranırsa onlara iyilikle mukabele etmeye, şayet kötülük
yaparlarsa onlara aynıyla karşılık vermeye
alıştırın" (Tirmizî, Birr, 63).
Yapılan iyiliğin ve ihsanın inkar
edilmesi hoş görülmemiş, birtakım insanların
yapıları iyilikleri inkar etmelerinin kendilerinin cehenneme
girmesine sebep olan bir haslet olduğu bildirilmiştir.
Kocalarını ve kocalarının iyiliklerini inkar eden
kadınların cehenneme gireceği bildirilmiş (bk. Buhari,
İman, 21; Kusuf, 9; Müslim, Kusuf, 17). İhsanın insanlar
arasındaki münasebetlerdeki etkisi ve önemi anlatılmıştır.
İnsanlara güzellikle davranan, Allah'a kulluk
yaparken kulluğun gereği olan; kulluk yapıları
zatı iyi tanımanın gereklerini yerine getiren muhsinlerin
Allah'ın rahmetine çok yakın olduğunu Hz. Peygamber (s.a.s)
bildirmiştir (Darimî, Mukaddime, 56).
Zübeyr TEKKEŞİN
Sitemizde yer alan tüm içerikler internet ortamından toplanmış ve derlenmiştir. Yer alan bilginin doğruluğu garanti edilmemektedir. Yanlış bilgi için tarafımıza sorumluluk yüklenemez. Yanlış bilginin doğuracağı etkenlerden sitemiz ve yöneticileri sorumlu tutulamaz.