Istımval
ıstımval
Mal edinmek, malı arttırmak. Devletin özel
kişi veya kuruluşlara ait malı kamulaştırma (istimlak)
yollarından birisi. Bir hukuk terimi olarak; devlete olağanüstü
hallerde bazı menkullerin mülkiyetini veya kullanma yahut yararlanma
hakkını, gayrimenkullerin de kullanma ve yararlanma
hakkını, haklı bir tazminat
karşılığında kazandıran bir işlemi
ifade eder. El konuları mal, olağanüstü hal sona erince
sahibine geri verileceği için muamele bir yönüyle "ariyet"e
benzer.
İstimlak, yalnız gayrimenkuller için söz
konusu olduğu ve bunların mülkiyetinin Devlete geçmesini
kapsadığı halde, istimval (rekizasyon) sadece menkullere
ve bunların mülkiyetine veya sadece kullanma ve yararlanma hakkına
ilişkindir. İstimalin amacı; bir ülkede savaş
zamanında veya fevkalade hallerde ordunun ihtiyacı için bazı
gıda maddelerine veya eşyaya yahut askerin yerleştirilmesi
için bir kısım gayri menkullere geçici olarak el koymak,
bunların kullanım ve yararlanma hakkına sahip olmaktır.
Yine bazı fevkalade ihtiyaçları karşılamak üzere bir
fabrikanın geçici olarak işgal edilmesi yoluyla kullanma ve
yararlanma hakkının elde edilmesi de istimvalden ibarettir.
İslam hukukunda, istimval benzeri uygulamayı Mekke'nin
fethinden sonra Huneyn Gazvesi sırasında (8/630) görmekteyiz.
Hz. Peygamber Mekke fethi için Medine'de yola çıkınca Havazin
ve Sakîf kabileleri, saldırının kendilerine
yapılacağını sanarak savaş
hazırlıklarına başladılar. Mekke'nin fethinden
sonra da bunu sürdürdüler. Hz. Peygamber Abdullah b. Ebî Hadred vasıtasıyla
düşmanın faaliyetleri hakkında bilgi topladı.
Savaşa karar verince silah ihtiyacı gözden geçirildi. Henüz
müşrik olan Safvan İbn Ümeyye'nin elinde zırh ve silahların
bulunduğu Resulullah (s.a.s)'a haber verildi. Hz. Peygamber Safvan'a;
"Ey Ebû Ümeyye! Yarın gidip düşmanımızla
karşılaşacağız. Şu silahlarını
bize ver" buyurdu. Safvan; "Ya Muhammed! Zorla (gasp) almak,
geri vermemek üzere mi istiyorsun?" diye sordu. Hz. Peygamber;
"Hayır, sana teslim edinceye kadar bizde emanet olarak kalmak,
kırılan ve yitirilenleri tazmin etmek üzere istiyoruz"
buyurdu. Safvan; "Öyle ise bunda bir sakınca yok" dedi. Yüz
tane zırhla, onlara yetecek kadar silah verdi. Ayrıca Safvan bu
zırh ve silahları, Hz. Peygamber'in isteği üzerine
Evtas'a kadar kendi devesiyle taşımayı üstlendi (Ebû
Davud, Büyû', 88; Ahmed b. Hanbel, Müsned III, 104; V, 465; Zeylaî,
Nasbu'r-Rayeli Ehadisi'l Hidaye; eş-Şevkanî,
Neylü'l-Evtar, Mısır t.y., V, 299; Vakidî, Meğazî,
Kahire 1965, III, 89; İbn Hişam, Sîre, Beyrut 1391/1971, IV,
83; Taberi, Tarih, Mısır 1326, III, 127; İbnü'l Esîr,
Beyrut 1385/1965, II, 262).
Hz. Peygamber bu savaş için, amcasının
oğlu Nevfel b. el-Haris'ten de üçbin tane mızrak
almıştı (Vakıdî, a.g.e., III, 890).
Hanefilere göre, ariyet eşya, ariyet alanın
elinde kullansın veya kullanmasın, emanet hükümlerine tabidir.
Karşıt, normalin dışında kullanım veya,
kusur bulunmadıkça, telef halinde tazmin edilmesi gerekmez. Çünkü
bu taktirde ariyet alan bakımından tazmini gerektiren bir sebep
bulunmamış olur. Vedîa ve kira akdinde olduğu gibi burada
da tazmin gerekmez (es-Serahsı, el-Mebsût, t.y., XI, 135:
el-Kasanî, Bedayiu's-Sanayi', Beyrut 1328/1910, Vl, 117; İbnü'l-Hümam,
Fethu'l-Kadîr, Kahire, t.y. VII, 103; el-Meydanî, el-Lübab,
İstanbul t.y. II, 202).
Ariyet alanın, ariyet eşyayı kendi
malı gibi koruması gerekir. Bu, mal sahibinin iyiliğine
karşılık bir iyiliktir. Kur'an'da şöyle buyurulur:
"İyiliğin karşılığı ancak
iyiliktir" (er-Rahman, 55/60).
Malikîlere göre, elbise, mücevherat gibi saklanması
mümkün olan şeylerin kaybolması halinde, ariyet alan bunları
tazmin eder. Hayvan ve gayrimenkul gibi saklanamayan şeylerin
telefinde ise tazminat gerekmez. Dayandıkları delil Safvan b.
Ümeyye hadisi ile, "hıyanet etmedikçe, ariyet alanın
tazmin sorumluluğu bulunmadığını bildiren"
hadistir. Bu hadislerden ilki, saklanabilen ikincisi ise saklanamayan mal
çeşidiyle ilişkili görülmüştür. (ez-zühaylî, el-Fıkhu'l-İslamî
ve Edilletüh, Dımaşk 1405/1985, V, 66).
Şafiîlerin sağlam görüşüne göre,
ariyet alan, eşyayı izin sınırını
aşarak kullanır ve bu sırada telef olursa, telef
olduğu gündeki kıymetini tazmin eder. Ancak İslam hukukçuları
Safvan hadisini delil göstererek izin sınırları içindeki
kullanımdan ötürü telef olsa tazmin gerekmediğini ifade
ederler. Hanbelîlere göre ise, aşırı kullanım olsun
veya olmasın, ariyet eşya, emanet alanın elinde telef
olduğu takdirde, telef günündeki kıymeti üzerinden tazmin
edilmesi gerekir. Delil yine Safvan hadisidir. Hz. Peygamber'in bu
hadisteki "tazmin edilecek bir ariyet olarak istiyorum" sözü,
ariyetin niteliğini ve hükmünü belirlemektedir. Başka bir
hadiste de; "El, aldığı şeyden, onu geri
verinceye kadar sorumludur" (Ebû Davud, Büyu: 88; İbn Mace,
Sadakat, 5; Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 8, 13) buyurulur.
İslam hukukunda ariyet, eşya sahibinin
rızasıyla, yararlanmayı bedelsiz olarak mübah kılmaktadır.
Bedel tesbit edilirse bu, kira akdine dönüşür. Huneyn Gazvesi
için ariyet olarak zırh ve silah alımına gelince; bunun
normal zamanlarda alman ariyetten bazı farkları
olmalıdır. Şöyle ki;
a. Bu menkuller, sahibinden olağanüstü ve savaş
şartları içinde alınmıştır.
b. Ariyeti veren henüz İslam'a girmemiş
bir müşriktir.
c. Safvan, bu savaş teçhizatını
vermediği takdirde, zorla alınacağım düşünmekte
ve bu yüzden de "gasb yoluyla mı istiyorsunuz?" sorusunu
sormaktadır.
d. Savaşta kullanılacak olan bu malzemenin
hasara uğraması veya telef olması önceden tahmin
edilebilmektedir.
Bu özellikler dikkate alındığında
Safvan b. Ümeyye hadisindeki bu ariyete, "mal sahibinin zararı
tazminata cebrî ariyet" adı verilebilir. Bu duruma göre; olağanüstü
ve savaş hallerinde İslam Devleti'nin, ordunun ihtiyacı
olan bazı menkul veya gayri menkullere kullanım amacıyla geçici
olarak el koyması mümkün ve caizdir. Ancak böyle bir durumda, malına
el konan kişinin iradesi zorlandığı için, kasıt,
kusur veya ihmal bulunsun veya bulunmasın, emanet alman eşyanın
telef olması halinde, ariyet verenin uğrayacağı
zararlar tazmin edilecektir. İşte bu el koyma, beşerî
hukuktaki "istimval (rekizasyon)" den başka bir şey
değildir. (bk. "istimlak ve Ariyet" mad.).
Hamdi DÖNDÜREN
Sitemizde yer alan tüm içerikler internet ortamından toplanmış ve derlenmiştir. Yer alan bilginin doğruluğu garanti edilmemektedir. Yanlış bilgi için tarafımıza sorumluluk yüklenemez. Yanlış bilginin doğuracağı etkenlerden sitemiz ve yöneticileri sorumlu tutulamaz.