Zahid
Zahid
Dünyadan el-etek çekerek Allah'a yönelen, kendini
O'na ibadete veren kişi. Zühd ve takva ile tanınan ilk
mutasavvıflar zahid olarak anılırdı. Hz. Muhammed (s.a.s)
ile ashabının hayatını örnek edinen zahidler,
tasavvuf anlayışının oluşmasında önemli bir
rol oynadılar. Tasavvufun sistemleşmesinden sonra, zahidlerin
temsil ettiği zühd anlayışı, tasavvufun bir parçası
olarak varlığını sürdürdü.
Tabiun döneminde ortaya çıkan zahidlerin
üzerinde en çok durduğu kavramlar halvet-uzlet, riyazet-mücahede,
sabır, tevekkül, haşyetullah, vera, hüzün ve aşk idi.
Zahidlerin anlayışında halvet ve uzlet, insanlardan
ayrı, yalnız yaşamayı belirtiyordu. Riyazet ve mücahede,
nefsin isteklerine karşı durmayı, onunla
savaşmayı, yeme ve içme gibi tabii ihtiyaçlarını en
aza indirmeyi dile getiriyordu. Sabır, Allah'ın emirlerini
yerine getirmede sebat, belalara katlanmak demekti. Tevekkül, Allah'a
güvenerek kimseden birşey istememeyi, verileni reddetmemeyi, ele geçeni
de biriktirmemeyi belirtiyordu. Haşyetullah, Allah korkusunu;
aşk, Allah'a duyulan sevgiyi dile getiriyordu. Vera ise
haramların yanı sıra şüpheli şeylerle
yararsız işlerden kaçınmak anlamına geliyordu. Bu
kavramlar, sonraki dönemlerde farklı yorumlarla tasavvuf
anlayışının temel öğelerini oluşturdular.
Tasavvuf anlayışının
gelişmesinden sonra, zahidlerin yerini arif denilen
mutasavvıflar aldı. Tasavvuf eserlerinde zahidlerle ariflerin
farkı özenle ortaya konulmaya çalışıldı. Buna göre
zahidler, hakikat yolunun başındaki kişilerdir; arifler ise,
olgunluğu temsil ederler. Zahid, zahirperesttir; arif,
hakikatperesttir. Zahidlerin gıdası açlık, ariflerin
besini zikirdir. Dünya süslü bir gelin gibidir. Dünya peşinde
koşanlar, onu süslemek, güzelleştirmek için uğraşırlar.
Zahidler bu güzelin yüzünü kömürle karartır, saçlarını
yolar, elbisesini yırtarlar. Buna karşılık arifler
yalnız Allah ile uğraştıkları için bu gelini
görmezler bile. Zahidlerin ihlasından ariflerin riyası
üstündür. Zahidlerin feraseti zandır, ariflerin feraseti ise gerçek
ve kesin bilgidir. Zahidlerin duası fiil ve davranışla,
ariflerin duası ise hal ile olur. Zahid için tevbe, arif için edeb
gerekir.
Hicri 3. yüzyıla kadar tasavvuf zahidler
tarafından temsil edildi. Şüphesiz bu dönemin en büyük
zahidleri sahabe ve tabiundandı. Fakat sonraki
mutasavvıfların ilk örnekleri olan ünlü zahidler Hasan Basrî
(ö. 728), İbrahim b. Edhem (ö. 777), Fudayl b. Iyaz (ö. 802),
Davud Taî (ö. 781), Şakik Belhî (ö. 780), Veysel Karanî (ö.
657), Cafer-i Sadık (ö. 675), Ebu Haşim Sufî (ö. 767),
Süfyan-ı Sevrî (ö. 777), Abdullah b. Mübarek (ö. 797),
Rabiatü'l-Adeviye (ö. 804) oldular (ayrıca bk. "Zühd"
maddesi).
Ahmet ÖZALP
Sitemizde yer alan tüm içerikler internet ortamından toplanmış ve derlenmiştir. Yer alan bilginin doğruluğu garanti edilmemektedir. Yanlış bilgi için tarafımıza sorumluluk yüklenemez. Yanlış bilginin doğuracağı etkenlerden sitemiz ve yöneticileri sorumlu tutulamaz.