İnternetin Tarihçesi
INTERNET
HTML dilini öğrenmenin amacı , ya bir web sayfası ya da bir web sitesi oluşturmaktır . Bir web sayfası ya da bir web sitesi oluşturmak için de bilmek gereken bir çok kural vardır . Bu kurallar ise Internet in çalışma tarzından ve protokollerinden doğan kurallardır .
Internet Nedir , Nasıl Çalışır?
Internet bir demiryolu şebekesine benzetilebilir . Yüzlerce lokomotif ve binlerce vagondan oluşan bir sistemin , sonuç itibariyle aynı raylar üzerinde , belirli bir sisteme göre hareket etmesi gibi , Internet te yüzlerce omurga , binlerce omurgalar arası bağ , on binlerce hizmet sağlayıcıdan oluşan bir sistemle , milyonlarca kişiye hizmet sunuyor .
Internet , bilgisayar ağları arası ağ demektir . İki veya daha fazla bilgisayar arasında iletişim kurmak , bir başka deyişle bağımsız bilgisayarları bir ağ halinde birbirine bağlamak için her şeyden önce bu bilgisayarları bir suretle birbirine bağlamak gerektiği gibi bilgisayar ağlarını da birbiriyle alışveriş yapabilir hale getirmek için önce birbiriyle irtibatlandırmak gerekir .
Bu bağ oluşturulduğu zaman , karşımıza bir bilgisayarın birbirine bilgi aktarmalarını ve aktarılan bilginin doğru anlaşılmasını sağlayacak ilkeler üzerinde de anlaşmalarını sağlama sorunu çıkar . Aralarında alış veriş sağlayabilmek için , bilgisayarları ortak bir dil konuşur hale getirmek gerekir . Bilgisayar ağı ve Internet uzmanları , ortak iletişim diline “dil” yerine “protokol” demeyi tercih eder . Bir protokol ise sistemdeki bütün birimlerin birbirine nasıl ve hangi sırayla hitap edeceklerini gösteren ilkeler listesidir .
Internet in Tarihçesi
Internet , 1970 lerde Amerika Savunma Bakanlığının çeşitli araştırma projelerinde çalışan bilim adamları , üniversiteler ve araştırma kurumları arasında bilgi alışverişini sağlamak için oluşturulmuştur . Amerika Genelkurmay Başkanlığının Savunma Araştırmaları Proje Dairesi ( DARPA ) tarafından , hangi bilgisayarın , hangi bilgisayara günün hangi saatinde bağlanacağını ve aralarında bilgilerin hangi ilkelere göre alınıp verileceğini belirleyen bu sistem ( ARPANET ) , bilim adamları arasında haberleşmeyi ve çok büyük bilgisayar dosyalarını alıp-vermeyi o kadar kolaylaştırdı ki , bir süre sonra sistem askeri nitelik taşımayan ve fonu Savunma Bakanlığı tarafından sağlanmamış projelerle ilgili bilgi aktarımında da kullanılmaya başlandı . Üniversiteler , özel firmalara ARPANET sisteminden ( ve bu ağ üzerinde oluşturulan USENET sistemi ) yararlanma hakkı satmaya başladılar . 1979 yılında Amerika Savunma Bakanlığı , üniversitelerarası haberleşme sisteminin bütün masrafını savunma bütçesinden karşılamanın haksızlık olduğunu belirterek , ARPANET sisteminden desteğini çekeceğini açıkladı .
1980 lerin başlarında Amerikan Ulusal Bilim Vakfı ( NSF ) , sadece ARPANET sistemine bağlı bilgisayarları değil fakat bazı üniversitelerdeki süper bilgisayarları birbirine bağlamaya karar vermiş ve bu amaçla Cornell Üniversitesi Teori Merkezi ( Kısaca , NY ) , Illionis Üniversitesi Ulusal Süper Bilgiişlem Uygulamaları ( NCSA , Urbana , Champaign ) , Pittsburgh Üniversitesi Süper Bilgiişlem Merkezi ( Pennsylvania ) , California Üniversitesi San Diego Süper Bilgiişlem Merkezi ( California ) ve Princeton Üniversitesi John Von Neumann Merkezi ( New Jersey ) arasında TCP/IP standardı ile çalışacak bir bağlantı için harekete geçmişti . Amaç , bu süper bilgisayarları Amerika ye Kanada daki bütün bilim adamlarının hizmetine sunabilmekti . NSF , 5 merkez arasında 56 Kbps bir ağ için gerekli parayı sağladı ye bu merkezlerin çevresindeki bütün üniversitelere , fiziken bu ağa ulaşabiliyorsa , bağlanabileceklerini bildirdi . Bu dev bilgisayarlardan yararlanmak isteyen çok sayıda üniversite daveti kabul etti ve Internet in çekirdeği toprağa atılmış oldu .
Bir süre sonra kullanıcılar , bu ağın , sadece beş büyük süper bilgisayardan yararlanmaya değil , ağa dahil bilim adamı meslektaşlarına elektronik posta göndermeye , dosya aktarmaya ve haber grupları oluşturmaya yaradığını gördüler . Böylece ağın trafiği birden arttı . Kasım 1987 de , NSF , Michigan Üniversitesi Bilgisayar Merkezi , Merit şirketine IBM , MCI ve Michigan eyalet hükümetleriyle ortaklaşa , mevcut 56Kbps lik ağı 1 , 544Mbps ( ki bu bağlantıya daha sonra T1 adı verilecekti ) hızına çıkartma işini ihale etti . Yeni ağ , ilk beş merkez ile Kolorado eyaletinin Boulder kentindeki Ulusal Atmosfer Araştırmaları Merkezi ni ve Michigan Üniversitesi ni de kapsayacaktı . İhaleden sekiz ay sonra 1 Temmuz 1988 de T1 omurgası hizmete girmiş ve ilk ay içinde 152milyon “data paketi” aktarılmıştı . Projenin ortaklarından MCI telefon şirketi Michigan eyaletinin Ann Arbor kentinde Merit binasında 24 saat görev yapacak modern bin ağ denetim merkezi kurmuş ve omurgaya bağlı 13 yerde 170 yerel ağı izleme imkânı sağlamıştı . NSFNET , 24Temmuz 1988 günü 56 Kbps lık eski omurgayı kapattı .
Bu tarihte Amerika ve dünyanın çok yerinde üniversiteler ve özel sektör birçok “Bölgesel Internet” kurmuş bulunuyordu , ve bu bağlantı üyeleri , NSFNET e girmek için NSF şirketine baskı yapmaya başlamışlardı . Örneğin; Türkiye Üniversiteler ve Araştırma Kurumları Ağı ( TÜVAKA ) 1986 da birçok Üniversite ve TÜBİTAK a bağlı araştırma merkezini birbirine bağlamış ve bu bağlantıyı , Amerika da EARN/BITNET ağı vasıtasıyla , dünyaya açmıştı . 1991-92 de Orta Doğu Teknik Üniversitesi ve TÜBİTAK , bu bağlantıya RIPE adlı ağı ekleyerek network protokolü olarak IP kullanmaya başlamıştı . Bağlantı noktası olarak Fransa yerine Almanya nın tercih edilmesi ile 1994 te Türkiyenin dış bağlantı hızı 64 Kbps a çıkmıştı . Daha sonraki yıllarda , X . 25ağı , kiralık hatlarla hızla gelişecekti .
Amerika içinde ve dışındaki bu baskılar sonucu , Ocak 1989 da Merit-IBM-MCI ortaklığı , NSF şirketine , ağ hızını arttıracak ve giderek artan yükü kaldıracak bir güncelleştirme programı önerdi . Bu sırada IBM 45 Mbps ( buna da T3 bağlantı hızı adı verilecekti ) hızda çalışan ilk Router ( ağ yönlendirme bilgisayarı ) cihazını imal etmeyi başarmıştı . Vakfın verdiği 4 milyon dolar ile , Kasım 1991 de omurga T1 den T3 e çıkartıldı , merkez sayısı 16 ya , merkeze bağlı ağ sayısı ise 3500 e çıkartıldı . İşte bu omurga , bugün Internet denilen mucizedir .
Bu tarihten sonra Internet günlük yaşantıya giren bir kelime oldu . Trafik , bir taraftan ticari nitelik kazanırken , diğer taraftan tek omurganın kaldıramayacağı kadar artmıştı . California eyaletinde Santa Clara kentinde Willtel telefon şirketi kendi routerını devreye sokarak , özel şirketlere NFSNET bağlantısı satmaya başladı . Aynı şeyi Federal Hükümet , Washington da yapıyordu . Bu gelişmeler üzerine NSF , 1993 te , Network Access Pornts ( NAP , Ağ Erişim Noktaları ) adını verdiği dört nokta oluşturacağını ve arzu eden firmanın omurga kurarak , omurgasını bu noktada Internet e bağlayabileceğini duyurdu . Açılan ihalenin sonuçlarına göre , bu dört noktadan birincisi San Francisco da Bell telefon şirketi , ikincisi Chicago da Bell-Ameritech ortaklığı , üçüncüsü New York ta Sprint , dördüncüsü New Jersey de Pennsauken kentinde Metropoliten Fiber Systems tarafından işletilecekti . Bu noktalardan Sprint şirketine ait olan , Amerika dışı bağlantıları da sağlanacaktı . 30 Nisan 1995 te , NFSNET resmen kapatılmış oldu . Bu ilk NAP bağlantılarına yeni omurgalar bağlandıktan sonra fiilen bağlantıları bağlama ( enterkonnekte ) merkezi doğmuş oldu . Fakat zamanla bu da önemini yitirdi , omurga işleticisi firmalar resmi bağlantı yerlerinin dışında da özel bağlantı merkezleri kurdular .
Sitemizde yer alan tüm içerikler internet ortamından toplanmış ve derlenmiştir. Yer alan bilginin doğruluğu garanti edilmemektedir. Yanlış bilgi için tarafımıza sorumluluk yüklenemez. Yanlış bilginin doğuracağı etkenlerden sitemiz ve yöneticileri sorumlu tutulamaz.