Türk Musıkisi ( Türk Sanat Müziği )
Türk Musıkisi ( Türk Sanat Müziği )
Muhteşem Türk musikisinin gelişme ve kökleşme temellerinin ilk yılları , Osmanlı Devletinin kuruluş yıllarının biraz öncesi ve biraz sonrasından itibaren görülmektedir .
Türk musikisi tarihi incelenirken Tarih bilimcileri ile etno-müzikologların bu konuda , devirlere bölme düşüncelerinde bazı farklılıklar görülmektedir . Eldeki verilere göre Türk musikisinin tarih yönünden incelenmesinde Osmanlı öncesi Türk musikisi yani Fârâbiden ( 870-950 ) Safiyüddin Urmevi ( 1237-1294 ) ye kadar olan devir “İlk Ortaçağ” , Abdükkadir Merâganî ( 1360-1435 ) den Şehzade Korkut ( 1467-1513 ) a kadar olan devir “Ortaçağ” ve Itrî ( 1640?-1711 ) den günümüze kadar olan devir de “Yeni ve Yakınçağ” olarak tasnife tabi tutulabilir .
Çoğunlukla Tunusta yaşamış olan Baron Rodolphe DErlanger ( 1872-1932 ) isimli Fransız müzikoloğu ölümünden önce 1920li yıllarda edindiği musiki yazmaları üzerine çok geniş bir çalışma yapmış ve bu arada; Fârâbî , İbn Sina , Safiyyüddin Urmevî , Lâdikli Mehmet Çelebi gibi büyük Türk musikişinasları ve sistemcilerinin yazmalarını inceleyerek 2857 sayfayı kapsayan 6 ciltlik büyük bir eser meydana getirmiştir . Fakat ne yazık ki bu devasa eserinin adını “La Musique Arabe” ( Arab Musikisi ) koymuştur . Sebebi de gayet açık anlaşılmaktadır ki , incelenen yazmaların Arap dili ile yazılmış olmasından ve yazar adlarının da Arap isimlerine benzemesinden , ortaya konan bu eserin musikisi de elbette “Arap Musikisi” olacaktır . Aradan geçen uzun yıllar içinde Türk kültür âleminden hiç kimse bu konu ile bilgilenmemiş ve ilgilenmemiştir . Ve bu yayın ilk defa musiki alimimiz H . Sadettin Arel tarafından 1950 yılında Türk kültür alemine tanıtılmıştır .
Bilimsel yönü ile uğraşanı yok denecek kadar az olan musıkimizde bu tanıtım maalesef gerekli ilgiyi bulamadığından aleyhimizdeki durum bütün dünya musiki aleminde yerleşmiş ve bundan 15 yıl kadar önce “Unesco” girişimiyle ortaya çıkmıştır . O yıllarda “Dünya Musiki Tarihi” yazmayı planlayan Unesco Türkiyeye gönderdiği bir katılım isteği yazısında açıkça “Arap musikisinin bir yan bölümü olan Türk musikisi” ifadesini kullanmıştır .
Ne yazık ki DErlangernin aleyhimize olan bu hatalı yayını bugüne kadar karşılıksız bırakılmıştır . Aslında bir gösteri hüviyeti taşıyan “Karagöz Oyunu”muzun başkalarınca sahiplenmesi girişimi yanında , hem ilim hem güzel sanat olan musıkimizin bilimsel ve mükemmel teorilerine sahip çıkamayışımız Türk kültürü açısından cidden üzücüdür .
Osmanlı Öncesi Türk Musıkisine Genel Bakış
Bugün elimizdeki verilere göre musıkimiz , gerek sesli ve gerekse yazılı belgelere göre 1000 yılı aşarak Fârâbî ( 870-950 ) ye kadar uzanmaktadır . Fârâbîye ait musiki yazmaları ile birlikte elimizde 9 adet güftesiz saz eseri bulunmaktadır .
Bugün pek az da olsa bazı musiki çevreleri bu eserlerin Fârâbîye ait olmadığını delil göstermeden ileri sürmektedirler . Ancak , öteden beri bilinegelen her husus aksi ispat edilinceye kadar geçerlidir . Kaldı ki , notanın musıkimize genel anlamda uygulanışından bu yana geçen 120 yıl öncesine kadar ecdadımızın bütün sesli eserleri kulaktan kulağa gelmiş ve 120 yıl öncesinden itibaren de notaya alınarak çeşitli koleksiyonlarda yer almıştır . Bu koleksiyonların başlıcaları halen TRTde bulunan İsmail Hakkı Bey koleksiyonu ile Abdülkadir Töre ve Arel koleksiyonlarından başka koleksiyonlarda da Fârâbî notalarına rastlanmaktadır .
İlk musiki alimimiz diyebileceğimiz Fârâbînin ölümünden bir nesil sonra dünyaya gelen İbn Sina ( 980-1037 ) onun gibi çalgı kullanabilir oluşu ve bestekârlığı bilinmiyor . Zira , bugün İbn Sinanın 1500 civarındaki yazmaları musiki yönünden incelenmemiştir . Bugünkü bilinene göre İbn Sinanın “Şifa” adlı yazmasının 12 . Bölümü olan 24 sayfa , 6 makale halinde musikiyi kapsamaktadır . Bu bölüm için DErlanger ve Farmer olmak üzere sadece iki yabancı kısmî çalışma yapmışlardır .
İlk Ortaçağda yaşamış olan bestekârlarımızdan Sultan Veled ( 1226-1312 ) ile İbn Sina arasında eldeki eser kaybına göre iki buçuk yüzyıllık bir kayıp boşluğu görülmektedir . Bugün elimizde Sultan Velede ait 3 eser bulunmaktadır .
1 . Acem Peşrevi
2 . Irak Saz semaisi
3 . Segah İlahi ( Şem-i ruhuna güfteli )
Elimizdeki verilere göre İlk Ortaçağdan Safiyüddin Urmevi ( 1237-1294 ) hakkında biraz bilgi var ise de beste olarak Nevruz/Remel beste ile Bayati Peşrevi olarak anılan ve haddizatında peşrev vasıfları taşımayan bir güftesiz eser bulunmaktadır .
Bu çağın diğer bir musiki bilgini de , ünlü “Dürretül Tac” adlı eseri ile tanınan Kutbeddin Şirazi ( 1236-1310 ) dir .
İlk Ortaçağa ait elimizde en önemli üç eser bulunmaktadır ki bunlar: Beste-i kadimler” adı ile anılan Pençgâh , Dügâh , Hüseyni makamlarındaki üç Âyin-i Şerifdir . Çok değerli bu üç eser Abdülkadir Merâgî zamanında bestelenmiş olup bestekârları kesin olarak bilinmemektedir .
Osmanlı Devleti Kurulşuş Zamanlarındaki Türk Musıkisine Genel Bakış
Ortaçağa ait olan bu bölümde en önemli bestekâr hiç şüphesiz Abdülkadir Merâgî ( 1360-1435 ) dir .
Bugün Türk musikisi bilim çevrelerince en büyük olarak iki bestekârımız; biri Ortaçağın başlangıcındaki A . Merâgî ve diğeri de Yeniçağın başlangıcındaki Mustafa Itrîdir . Merâgî , doğum yeri itibariyle , bugün İran hudutları içinde kalmış bulunan “Meraga”lıdır ve Azeri asıllı Türktür . Hayatı da çoğunlukla doğduğu yerde ve Azerbaycanda geçmemiştir . Belki de bu sebepten Azeriler onu tanıyamamış ve bizim kadar benimseyememiştir .
Zira bugün , Azerbaycanda A . Merâgînin eserleri icra edilmediği gibi eserlerinin notaları da basılı değildir . Musiki yazmaları da orada olmayıp bizdedir . Bundan da anlaşılıyor ki ecdadımız sanat ve kültüre son derece bağlıdır .
Büyük bestekâr ve koleksiyoncu İsmail Hakkı Beyin günümüzden 102 yıl önce yayınlanmış bulunan 183 sayfalık “Mahzen-i Esrar-ı Musiki” adlı eseri mevcuttur .
Bu çağın bestekârlarından , A . Merâgînin talebesi Gulâm Şâdînin elimizde Pençgâh ve Rahâvî makamlarında iki Kârı bulunmaktadır .
Ortaçağın önde gelen bestekârlarından Hacı Bayram-ı Velî ( ?-1429 ) aynı zamanda bu çağın ilk dinî musiki bestekârıdır . Bugün elimizde şu 6 eseri bulunmaktadır .
1 . Acem İlâhi ( Çalabım bir şar yaratmış )
2 . Neva İlâhi ( Şöyle ki bi dil ü bican olmuşam )
3 . Neva İlâhi ( Noldu bu gönlüm )
4 . Uşşak İlâhi ( Dolabım niçin inilersin )
5 . Rast Savt ( Durmaz yanar vücudum ) “Fihrist” 6 bölüm
6 . Saba Savt ( Durman yanalım ) “Fihrist” 6 bölüm
Ortaçağın çok önemli bir âlimi olan Şükrullah ( 1388-1470? ) ın bestekâr olduğu henüz bilinmiyor . Fakat Türk musikisi üzerine yaptığı çalışmalardan onun müzikoloji alanında yetkili kişiliği anlaşılmaktadır . Şükrullah , “Terceme-i Kitabül Edvar” adı ile Safiyüddünin çon ünlü “Kitabül-Edvar” eserini Türkçeye tercüme etmiştir .
Ortaçağ bestekârları arasında ilk bestekâr Padişah olarak Sultan II . Bayezide rastlamaktayız . Sultan II . Bayezidin besteleri şunlardır:
1 . Neva / Fahte Peşrevi
2 . Neva / Düyek Peşrevi
3 . Neva Sazsemaisi
4 . Eviç / Düyek Peşrevi
5 . Eviç Saz semaisi
6 . Nişabur Peşrevi
7 . Rahatülervar / Devrikebir Peşrevi
Türk musikisinin gelişimi Osmanlılığın sanata meyli , yatkınlığı ve emeği ile vücut bulmuştur . Bu muhteşem musikinin içinde 36 Osmanlı Padişahından 10u bilfiil musiki ile uğraşanların dışında bazı şehzadeler ve sultanların da musikide çalışmalar ve değerli eserler yarattığı görülür . Bu 10 Padişahın dışında musikiyi ve müntesiplerini destekleyen Padişahlar da bulunmaktadır .
Bu 10 musikişinas Osmanlı Padişahı kronolojik sıraya göre şöyledir:
1 . II . Bayezid ( 1481-1512 )
2 . II . Selim ( 1566-1574 )
3 . I . Mahmud ( 1730-1754 )
4 . III . Selim ( 1789-1808 )
5 . II . Mahmud ( 1808-1839 )
6 . Abdülmecid ( 1839-1861 )
7 . Abdülaziz ( 1861-1876 )
8 . V . Murad ( 1876 )
9 . Abdülhamid ( 1876-1909 )
10 . Vahdeddin ( 1918-1922 )
Geleneksel Türk Sanat Musıkisi
Türkiyede çeşitli halk musikilerinin yanı sıra tek bir sanat musikisi , bugün bilimsel adıyla “geleneksel Türk Musikisi” olarak adlandırılan , kısaca divan musikisi olarak da anılan musiki yaşamaktaydı .
Batı Türklerinin ( Anadolu Selçukları , Anadolu beylikleri , Osmanlılar ) geliştirdikleri ve 1826ya dek eksiksiz yaşattıktan sonra giderek savsaklayıp yozlaşmaya bıraktıkları sanat musikisine geleneksel Türk Sanat Musıkisi denir .
İnançsal Musikiler:
a ) Cami musikisi ( Şeri musiki )
b ) Tekke musikisi ( Tarikat musikisi , tasavvufî musiki )
Dünyasal Musikiler:
a ) Mehter Musikisi ( Kaba saz , açık hava musıkisi )
b ) Fasıl Musikisi ( İnce saz , kapalı yer musıkisi )
c ) Piyasa Musikisi ( Kentsel eğlenti musıkisi )
ç ) Kentsel Halk Musikisi ( Ev ve sokak musıkisi )
( 1520 öncesi ) için bilgimiz pek azdır: Selçuklular ( 1071-1308 ) zamanından kalma belgeden ancak birkaç musıkinin adını ve çalgılarını öğrenmekteyiz . XIII . Yüzyıl mutasavvıflarından Taptuk Emrenin altı telli bir çalgı olan şeştâ , Mevlâna Celâleddin ile oğlu Veled Çelebinin rebab çaldıkları bir söylenti olarak bilinmektedir .
1-acem asiran : Türk musikisinde kullanılan şed makamlarından biridir . bu makam çargah makamının acem-aşiran perdesi üzerine nakledilmiş şeklidir .
2-Acemi-Kurdi: Türk musikisinde kullanılan mürekkep/15 bir makamdır . acem makamını teşkil eden acem-aşiran ve uşşak makamları dizilerinin pest tarafına bir kürdi dörtlüsünün katılmasıyla meydana getirilmiştir . makamın melodik seyrinden önce acem makamının , sonra da kürdi dörtlüsüyle kürdi makamının özelliklerini gösterir
3-Acemi-Puselik: Tahminen iki asırlık bir mürekkep/15 makamdır . acem mürekkebine , bir puselik beşlisi eklenmesinden doğmuştur . bütün puselikli mürekkep makamlar gibi la-dügah perdesinde durur; puselik beşlisini inici bir şekilde icra ederek karar verir . acem'de olduğu gibi burada da güçlü perdesi bilhassa re-nevadır . donanıma acem gibi si için bir koma bemolü konulur; gerekirse nota içinde acem'deki gibi si bekar ve si küçük mücenneb bemolü , puselik için ise sadece si bekar ilave olunur .
4-Araban: şedaraban makamının bir sekizli tiz şeklidir . yani şedaraban gibi yegah'da değil , neva perdesinde kalır; tabiatıyla ayrıca bir makam olarak kabul edilmesine imkan yoktur .
5-Araban-Kurdi :kürdi dörtlüsü eklenmesiden mürekkep/15 bir makamdır . beyati-araban gibi si koma bemolü , mi bakıyye bemolü , fa bakıyye diyezi ile donanır; kürdi dörtlüsü için si bekar ve küçük mücenneb bemolü lahin içine eklenir . bütün kürdi dörtlüsü ile karar veren terkipler gibi , la-dügah perdesinde durur . güçlüsü birinci derecede beyati-araban'ın güçlüsü olan nevadır . şevk-i cedit ve zevk ü tarab makamları , araban-kürdi'den baska bir şey olmayıp aynı terkibe değişik zamanlarda değişik bestekarlar tarafından verilen isimlerden ibarettir .
6-Arazbar: neva'da beyati ile rast beşlisinin çargah'daki şeddi ve uşşak dörtlüsünün birleşmesinden meydana gelmiştir . donanımına mi için bir koma bemolü konur; bu arıza , makamı meydana getiren ilk iki dizide mevcuttur ve uşşak dörtlüsünde ( la-si koma bemolü-do-re ) de bu ses yoktur . nota içinde neva'da beyati için si küçük mücenneb bemolü , diğer iki dizi için de si koma bemolü konulur . makam , uşşak dörtlüsünü inici bir şekilde icra ile la-dügah perdesinde kalır . güçlü birinci derecede neva'da beyati'nin ve çargah'ta rast'ın güçlüsü olan gerdaniye , ikinci derecede de çargah'da rast beşlisinin durağı olan do-çargah perdeleridir .
7-Arazbar-Puselik: şarazbar mürekkebine ( bkz: mürekkep/15 ) bir puselik dörtlüsü veya beşlisi eklenmesiyle oluşmuştur . puselik dörtlüsü veya beşlisini inici bir şekilde icra ile la-dügah perdesinde kalır . donanıma arazbar gibi yalnız mi için bir koma bemolü konulur . puselik beşlisi kullanılmışsa , beşlinin son sesi olan mi , bekar işareti ile değiştirilir; dörtlünün bir arızası yoktur . lahin içinde yapılacak olan değiştirmeler , aynen arazbarda olduu gibidir .
8-Asiran-Zemzeme: şpuselik-aşiran mürekkebine ( bkz: mürekkep/15 ) mi'de bir kürdi dörtlüsü ilavesiyle oluşturulmuştur . puselik-aşiran gibi fa bakıyye diyezi ile donanır . başkaca bir arızası yoktur . inicidir . kürdi dörtlüsünün hüseyni-aşiran şeddi ile aşiran perdesinde kalır . güçlüler aynen puselik-aşiran makamında olduğu gibi hüseyni ve dügahdır .
9-Aşk-Efza: kürdi makamının hüseyni-aşiran mi perdesindeki şeddine h . saadettin aral tarafından verilmiş olan isimdir . hiç bir arızası yoktur . niseb-i şerife'si kürdi gibi 9'dur . güçlüsü dügah la perdesidir .
10-Bahr-i Nazuk :segah'ın tam dizisinin veya bir parçasını geçki olarak karıştığı bir hicaz'dan ibarettir . hicaz gibi dügah perdesinde kalır . güçlü birinci derecede bahr-i nazik'i terkibeden her iki makamın dizisinde olduğu gibi neva'dır . hicaz gibi si bakıyye bemolü , fa ve do bakıyye diyezleri ile donanır . segah geçen yerlerde si bekar ile si koma bemolü , do bekarı , mi koma bemolü , la bakıyye diyezi eklenir .
11-suz-i dil , puselik ve sultani-yegah makamlarından mürekkep/15'tir . yani bir nevi hüseyni geciksiz ve sonunda sultani-yegah ilave edilmiş hisar-puselik'tir . makam , sultani-yegah ile yegah perdesinde kalmaktadır . güçlü birinci derecede suz-i dil'in durağı ve puselik'in güçlüsü olan hüseyni mi , ikinci derecede puselik'in durağı ve sultani-yegah'ın güçlüsü olan dügahladır . önce suz-i dil'de uzunca bir süre durulduktan sonra müşterek seslerden ve suz-i dil'in durağı , aynı zamanda puselik'in güçlüsü olan hüseyni perdesinden istifade edilerek , suz-i dil'in r perdesi bekarlaştırılmakta ve sonra puselik'in re şeddi yapılarak , sultani-yegah icra edilmektedir . makam genellikle inicidir . donanımına suz-i dil gibi sol ve re bekar , sultani-yegah için de sol bekar , re bekar , si bakıyye veya küçük münecceb bemolü , do bakıyye diyezi lahin içinde eklenir .
12-Beste Nigar :ırak makamının pest dörtlüsünün ( yani ırak perdesinin segah dörtlüsünün eklenmesiyle meydana gelmiştir . bu dörtlü ile ırak perdesinde durur . güçlü , birinci derecede kuvvetli olarak kullanılan çargah do perdesidir ki , saba'nın güçlüsüdür . donanımınına saba gibi si için koma ve re için bakıyye bemolü konur . lahin içinde gereken yerlere saba'nın tiz sekizlisi için la bakıyye bemolü ve ırak'ın pest dörtlüsü için de fa bakıyye diyezi eklenir .
13-Beyati: saba makamına ırak makamının pest dörtlüsünün ( yani ırak perdesinin segah dörtlüsünün eklenmesiyle meydana gelmiştir . bu dörtlü ile ırak perdesinde durur . güçlü , birinci derecede kuvvetli olarak kullanılan çargah do perdesidir ki , saba'nın güçlüsüdür . donanımınına saba gibi si için koma ve re için bakıyye bemolü konur . lahin içinde gereken yerlere saba'nın tiz sekizlisi için la bakıyye bemolü ve ırak'ın pest dörtlüsü için de fa bakıyye diyezi eklenir .
14-Beyati Araban: saba makamına ırak makamının pest dörtlüsünün ( yani ırak perdesinin segah dörtlüsünün eklenmesiyle meydana gelmiştir . bu dörtlü ile ırak perdesinde durur . güçlü , birinci derecede kuvvetli olarak kullanılan çargah do perdesidir ki , saba'nın güçlüsüdür . donanımınına saba gibi si için koma ve re için bakıyye bemolü konur . lahin içinde gereken yerlere saba'nın tiz sekizlisi için la bakıyye bemolü ve ırak'ın pest dörtlüsü için de fa bakıyye diyezi eklenir .
15-Beyati ARaban Puselik :beyati-araban makamının sonuna bir puselik beşlisi ilavesinden ibarettir . makam çoğunlukla beyati-araban'ın güçlüsü olan neva perdesinden itibaren bir puselik dörtlüsü göstererek ve sonra istenirse tam bir puselik dizisi veya hüseyni perdesini güçlü kabul ederek inici bir şekilde sıralanan puselik beşlisi ile seyir ve böylece bu dizi paröası ile dügah perdesinde karar kılmaktadır . beyati-araban gibi donanır ve puselik dizisinin icabeden seslerinde bu arıza bekar yapılır .
16-Beyati Puselik: beyati ile puselik makamının genel olarak tam dizilerinden oluşmuştur . puselik makamı ile dügah perdesinde kalır . güçlü birinci derecede beyati'de olduğu gibi neva ve ikinci derecede puselik'de olduğu gibi hüseyni perdeleridir . donanımına beyati gibi si için bir koma bemolü konulur . nota içinde puselik için si bekar ve sol bakıyye diyezleri kullanılır .
17-Bezm-i Tarab :nihavend makamı içinde saba makamının ( dügah , segah , çargah , hicaz , hüseyni ) perdelerinden ibaret olan ilk beşlisinin kullanılmasından ibarettir . ancak aslen bu beşli , geçki olarak nihavend eserlerde pek çok kullanılmıştır . nihavend makamı ile onun gibi rast perdesinde durur . güçlü nihavend'de olduğu gibi neva ve ikinci derecede de saba'da olduğu gibi çargah perdeleridir . donanımına nihavend gibi si ve mi küçük münecceb bemolleri ile fa bakıyye diyez konulur ve lahin içinde saba'nın ilk beşlisi için si bekar , si koma bemolü , re bakıyye bemolü , mi bekar kullanılır .
18-Büzürg: hüseyni perdesindeki şeddi , puselik beşlisi ve çargah beşlisinin rast perdesindeki şeddinden ( mahur makamının pest beşlisinden ) meydana gelmiştir . genellikle bu beşlilerde karışık bir hızde seyredildikten sonra , rast'taki çargah beşlisi ile inici bir şekilde rast perdesinde durulur . güçlü birinci derecede , makamın terkibindeki ilk iki beşlinin ilkinin durağı ve ikincisinin tiz durağı olan neva , üçüncü derecede puselik beşlisinin durağı olan dügah'dır . özellikle seyirde çargah beşlisine önem verilerek onun dahilinde gezinilerek yürünür . donanımı boştur . lahin içinde hüseyni beşlisinin hüseyni perdesindeki şeddi için fa bakıyye diyezi konulur .
19-Can Feza :saba makamının pest tarafına , durağı olan dügah perdesinden itibaren hüseyni-aşiran perdesine nakledilmiş bir uşşak dörtlüsü eklenmesinden ibarettir . can-feza bu dörtlüyü ( dügah , rast , ırak , aşiran ) inici şekilde idare ile , hüseyni-aşiran perdesinde durur . güçlü birinci derecede saba'nın durağı ve uşşak dörtlüsünün mi şeddinin güçlüsü olan dügah , ikinci derecede de birinci güçlü kadar önemli olan saba'nın güçlüsü olan çargah'dır . donanıma saba gibi si için koma bemolü ve re için bakıyye bemolü konulur . lahin içinde uşşak dörtlüsü için de fa bakıyye diyezi ilave edilir . saba'nın iki arızası , bu dörtlünün seslerine dahil değildir .
20-Çargah: türk musikisinin 1 numaralı basit makamı ve anadizisidir . çargah beşlisinin tiz tarafına bir çargah dörtlüsü katılmasıyla meydana gelmiştir . durağı kaba , çargah ve güçlüsü rast perdeleridir . orta sekizlideki sesleri; kaba çargah , yegah , hüseyni-aşiran , acem-aşiran , rast , dügah , puselik , çargahdır . bu şekilde hiçbir arızası yoktur . makam çıkıcı olarak seyreder . niseb-i şerife sayısı 9 , yani tamdır .
21-Dilkes Haveran :türk musikisinin 1 numaralı basit makamı ve anadizisidir . çargah beşlisinin tiz tarafına bir çargah dörtlüsü katılmasıyla meydana gelmiştir . durağı kaba , çargah ve güçlüsü rast perdeleridir . orta sekizlideki sesleri; kaba çargah , yegah , hüseyni-aşiran , acem-aşiran , rast , dügah , puselik , çargahdır . bu şekilde hiçbir arızası yoktur . makam çıkıcı olarak seyreder . niseb-i şerife sayısı 9 , yani tamdır .
22-Dil Keşide :muhayyer makamına ferah-feza terkibinin eklenmesiyle oluşturulmuştur . genellikle inicidir . makam ferah-feza ile onun gibi yegah perdesinde durur . güçlüler , birinci derecede muhayyer'in durağı ve ferah-feza'nın ikinci güçlüsü olan dügah , ikinci derecede muhayyer'in güçlüsü olan hüseyni , üçüncü derecede de ferah-feza'nın güçlüsü olan acem-aşiran'dır . bu güçlüler bir sekizli tiz ve peste de bulunup , her birinin makamın terkibindeki diziler içinde görev aldığı unutulmamalıdır . donanıma muhayyer gibi si için koma bemolü ve faz için bakıyye diyezi konulur; ferah-feza'ya geçilince bu iki arıza bekar yapılarak , si için küçük münecceb bemolü ve do için bakıyye diyezi eklenir .
23-Dügah: muhayyer makamına ferah-feza terkibinin eklenmesiyle oluşturulmuştur . genellikle inicidir . makam ferah-feza ile onun gibi yegah perdesinde durur . güçlüler , birinci derecede muhayyer'in durağı ve ferah-feza'nın ikinci güçlüsü olan dügah , ikinci derecede muhayyer'in güçlüsü olan hüseyni , üçüncü derecede de ferah-feza'nın güçlüsü olan acem-aşiran'dır . bu güçlüler bir sekizli tiz ve peste de bulunup , her birinin makamın terkibindeki diziler içinde görev aldığı unutulmamalıdır . donanıma muhayyer gibi si için koma bemolü ve faz için bakıyye diyezi konulur; ferah-feza'ya geçilince bu iki arıza bekar yapılarak , si için küçük münecceb bemolü ve do için bakıyye diyezi eklenir .
24-Dügah Puselik: dügah terkibine bir puselik beşlisinin ilavesinden mürekkep/15'tir; bu beşli ile dügah perdesinde kalır . güçlü saba ve dügah'da olduğu gibi çargah'dır . makam dügah gibi donanır ve değiştirilir; ayrıca da puselik beşlisinin güçlüsü olan sol bakıyye diyezi konur .
25-Evc: ırak makamının inici şeklidir . segah dörtlüsünün ırak perdesindeki şeddi ile uşşak dörtlüsünün karışmasından mürekkep/15 bir makamdır . durak ırak ve birinci derecede güçlü dügah'dır . donanıma si koma bemolü ile fa bakıyye diyezi konulur . ancak evc'de bestekarlar hemen her zaman mi diyez kullanmışlardır . makam tiz perdelerde dolaştıktan sonra inici bir şekilde ırak'da karar verir .
Ayrıca:
evc-i aşiyan
evc-i huzi
ferah-feza
evc-i puselik
evc-ara
ferah-nak
ferah-nüma
gerdaniyye
geveşt
gonce-i ra'na
gül-deste
gül-izar-ı gonce-fem
heft-gah
hicaz
hicazeyn
hicazi-uşşak
hicaz-kar
hicazkar-puselik
hicaz-puselik
hicaz-zemzeme
hisar/11
hisar-aşiran
hisar'da puselik
hisar-puselik
Sitemizde yer alan tüm içerikler internet ortamından toplanmış ve derlenmiştir. Yer alan bilginin doğruluğu garanti edilmemektedir. Yanlış bilgi için tarafımıza sorumluluk yüklenemez. Yanlış bilginin doğuracağı etkenlerden sitemiz ve yöneticileri sorumlu tutulamaz.