İlkyardım
ACİL DURUMLARDA DAVRANIŞ
Kaza geçiren birinin karşılaşabileceği en büyük tehlike , genellikle acil ilkyardım hizmetinin yetersizliğidir .
Tıbbi açıdan acil durumlar çeşitli biçimlerde ortaya çıkabilir; özellikleri olayın niteliğine , kazanın geçirildiği yere ve çevre koşullarına göre değişir . İlkyardımda bulunacak kişinin de bütün bunları dikkate alarak davranması gerekir . Acil yardımın özel bilgi , deneyim ve eğitim gerektirdiği unutulmamalıdır . Acele ve gereksiz müdahaleler çoğunlukla yaralı yada ölüm halindeki insanın durumunu ağırlaştırır .
Bu bakımdan öncelikle uyulması gereken temel ilkyardım kuralı şudur: Acil bir durum karşısında nasıl davranmak gerektiği iyice bilinmiyorsa , daha çok zaman alsa bile hastane personeli , polis ve itfaiye görevlileri gibi tam yetkili kişilerin ve acil durumlardan sorumlu kurumların doğrudan müdahalede bulunmasını sağlamak gerekir .
İlkyardım yöntemleri koşullara göre belirlenir ve genellikle birbirine benzer . İlkyardım gerektiren başlıca olaylar trafik kazaları ile evdeki tehlikeli ve acil durumlardır .
Trafik kazaları . Hasta genellikle yaralanma sonucu zarar görmüştür . Bu nedenle bulunduğu yerden kıpırdatılmaması gerekir . Durum çok acilse ve hastanın yerinden kaldırılması zorunluysa; baş , boyun , gövde ve bacakları aynı düzlemde tutulmalıdır . Çünkü vücutta yada omurgada kırık olabilir; her kıpırdatma bu kırıkları ilerletir , çoğaltır ve omurilik yıkımıyla sonuçlanabilir .
Bir sonraki aşamada hastanın solunumunun düzenlenmesi gerekir . Bunun için olay yerinde kesinlikle uzman sağlık görevlileri bulunmalıdır . Önce göğüs ve karnın solunum hareketlerine katılıp katılmadığı gözlenmelidir . Solunum durmuşsa yada güçleşmiş ve yetersiz hale gelmişse yapay solunuma başvurmak gerekir .
Bir dakikalık oksijen yokluğunun beyin işlevlerini aksattığı , beş dakikalık bir solunum durmasının ise beyinde onarılamayacak düzeyde doku yıkımına yol açtığı unutulmamalıdır .
Solunum her zaman nabızla birlikte kontrol edilmelidir . Nabzın atmaması kalpte bir yetmezliğe yada tam durmaya işaret eder . Bu durumda kalp masajına başlanmalıdır .
Solunum ve kalp işleyişinin yeterli olduğunun anlaşılmasından sonra , dolaşım sistemi incelenir . Şiddetli kan kaybına neden olan kanamaların durdurulması gerekir . Kanama her zaman ilk bakışta görülmeyebilir; giysilerin altında kalabilir yada derinde , iç dokularda olabilir . Nabzın hafiflemesi ve yüzün gittikçe solgunlaşması kanama olasılığını düşündürmelidir .
Hastanın bilinci açıksa , onu kısa sözcüklerle rahatlatmak ve güvencede olduğunu anlatmak yerinde olur . Bilinci açık hastaların korku içinde ve ruhsal olarak panik duygusunun etkisinde olduğu unutulmamalıdır . Bilinci kapalı gibi görünen hastaların da çevrelerindeki konuşmaları anlayabileceği düşünülmeli ve onları korkutacak , ruhsal açıdan sarsacak tartışmalardan kaçınılmalıdır . Bundan sonra yapılacak şey kırık yada şok olasılığını araştırmaktır . Hastanın kemiklerinde kırık varsa herhangi bir yer değiştirmeden önce kırığı hareketsiz duruma getirmek gerekir . Hasta şokta değilse bile çok kolay şoka girebilir ve gerek şok durumunda , gerekse şok öncesinde korku içinde olur; solgundur , susamıştır , üşür; nabzı hızlanmış yada yavaşlamış olabilir . Şok durumu aniden yada yavaş yavaş gelişebilir . Zamanında uygun girişimde bulunulmazsa ölüme bile neden olabilir .
Hastanın bilinci açık değilse , güvenli bir biçimde düz bir yüzeye yatırılmalıdır . Yatırırken özellikle kafasını geriye doğru çekerek dilinin arkaya düşmesi engellenmelidir . Böylece kusma sırasında kusmuk parçalarının solunum yollarını tıkaması önlenir . Bu arada solunumu ve kan dolaşımını engelleyecek kemer , ayakkabı bağı , kravat , yaka vb gevşetilmelidir . Hastanın bilinci kapalıysa , varsa takma dişlerinin çıkarılması yararlıdır .
Hasta sıcak tutulmalı , bir örtüyle iyice sarılmalıdır . Ama aşırı sıcak da soğuk gibi şok tablosunu hızlandıracağından çok sıcak olmamasına dikkat edilmelidir . Bilinçsiz durumdaki hastaya hiçbir şey içirilmemeli , hastanın kalkıp yürümesine de izin verilmemelidir .
Hastaneye ulaşmaya çalışmaktansa cankurtaran yada yardım ekibinin gelmesini beklemek daha doğru olur . Hastayı otomobilin arka koltuğuna bindirerek yardıma götürmekten kesinlikle kaçınmak gerekir . Buna karşılık hasta yardım sağlanabilecek bir merkeze kamyonet yada geniş bir araçla uygun bir biçimde ve hırpalanmadan götürülebilir .
Evdeki tehlikeli ve acil durumlar . İnsanın sığınağı olan evde ortaya çıkabilecek ani bir hastalık yada kaza en az trafik kazaları kadar acil sorunlar yaratabilir . Miyokark enfarktüsü , astım nöbeti , zehirlenme bu tür sorunlara örnektir . Böyle durumlarda insanın bilinen bir ortamda olması belli bir kolaylık sağlar , çünkü yardım edilecek insan tanıdıktır ve çoğu kez sorunu saptama olanağı vardır . Bununla birlikte aileden birinin , özellikle küçük bir çocuğun acil durumu evde panik yaratabilir . Dolayısıyla birinci kural heyecana kapılmadan serinkanlı davranmaktır .
İkinci adım hastanın kan dolaşımının ve solunumunun yeterli olduğunu saptamaktır . Daha sonra hastanın rahatlaması ve güven duymasını sağlamak , en kısa zamanda da yetkililere başvurmak gerekir .
Ev ortamında uyulması gereken ilkyardım kuralları şöyle sıralanabilir:
1 ) Solunumda güçlük varsa , yapay solunum uygulanır .
2 ) Kalp atımları azalmışsa , dışarıdan kalp masajına başvurulur . Hastaya yardım eden kişi tek başına hem yapay solunumu hem kalp masajını yapabilir .
3 ) Kanama varsa basınç uygulanarak durdurulur .
4 ) Hastanın bilinci kapalıysa , güvenli bir biçimde yatırılır .
5 ) Kırık varsa , organ hareketsiz tutulur .
6 ) Göğüs kafesinde yara varsa , hasta öbür tarafına yatırılır ve başı hafifçe kaldırılır .
7 ) Karın bölgesinde yara varsa , hasta yatay olarak ve bacakları bükülmüş durumda yatırılır .
8 ) Şok durumunda , hasta arkaya doğru hafif eğik yatırılır ve bacakları kaldırılır . Yetkililer yardıma gelene değin hastanın yanında bulunmak yerinde bir önlemdir .
Genel olarak bütün acil olaylarda sistemli ilkyardım girişimleri çok önemlidir . Bu olayları her zaman karanlık , belirsiz hastalıkların çıkabileceği durumlar olarak kabul etmek gerekir . Zaman yitirilmesi hastanın durumunu gittikçe kötüleştirebilir .
Kent dışında ilkyardım
Bölge trafik polisine haber ulaştırılmalıdır . Otoyollarda bulunan ve doğrudan acil yardım merkezlerine bağlı olan telefon hatları kullanılmalıdır . Yardım ekiplerine haber verirken açık ve ayrıntılı konuşmalı , şu noktalara dikkat edilmelidir:
# Nereden arandığını söylemek
# Kaza yerini tam olarak tanımlamak
# Kazanın boyutlarını ve özelliklerini aktarmak; kazaya karışan araç sayısı , araçların durumu gibi ayrıntıları bildirmek
# Yaralı sayısını ve görünürdeki durumlarını bildirmek
# Özel durumlar varsa bunları açıklamak
Yardımda bulunan kişi nasıl davranmalı?
Kaza yerinde bir yada birden çok yaralıya yardım etme durumunda olan kişi şu kurallara uymalıdır:
1 ) Çabuk , ama serinkanlı davranmalı , telaşa ve paniğe kapılmadan mantıklı düşünebilmelidir .
2 ) Yaralının çevre ve kaza koşullarına bağlı başka tehlikelerle karşılaşmamasını ve daha çok zarar görmemesini sağlamalıdır .
3 ) Yaralıların kesin sayısını hızla saptamalıdır . Bu işlem çeşitli hastaların acil yardım gereksinimini belirlemeye , yarası en acil olanlara daha erken müdahale edilmesini ve hastaların yaşamsal tehlikeden uzaklaşmalarını sağlamaya yöneliktir .
4 ) Durumu en acil olan yaralıları saptadıktan sonra onların ilkyardım gereksinimini karşılamalıdır .
5 ) Yardım eden kişi hiçbir nedenle yaralıları yalnız bırakmamalıdır . Sağlık görevlilerinin , cankurtaran , itfaiye , polis gibi yetkililerin çağrılmasında çevredeki insanlardan yararlanılmalıdır .
6 ) Kaza yerinde yeni bir tehlike yaratabilecek ayrıntıları görerek önlem almalıdır .
YANIKLAR
Hastanın yaşamını tehlikeye sokabilen ve vücutta kalıcı izler bırakabilen yanıklar , en ağır lezyonlardan biri olarak kabul edilir .
Yanık , vücudun bir bölgesindeki dokuların yüksek ısıdan zarar görmesidir . Hastanın yaşamını tehdit etmesinin yanı sıra , oluşan nedbe dokusu estetik açıdan sorun yarattığından her zaman acil olarak tedavi edilmelidir .
Nedenleri
Yanık , alev yada ısı , katı ve buhar halindeki sıcak cisimlerin doğrudan etkisiyle oluşur . Bunların yanında , elektrik çarpması yada sülfürik asit gibi kimyasal maddelerle temas sonucunda da yanığa benzer lezyonlar oluşabilir . Dokunun gördüğü zarar , ısının yüksekliği ve dokunun ısıya maruz kaldığı süre ile doğru orantılıdır . Dokunun 55 C'lik ısıya 30 saniye süreyle maruz kalması sonucunda yalnız o bölgedeki kızarıklıkla ( eritem ) ortaya çıkan hafif düzeyde bir reaksiyon oluşur . Isının 65C'ye çıkması , aynı sürede , o bölgedeki derinin zedelenmesine yol açar . Yanık ne kadar derine inmişse ve ne kadar geniş bir yüzeye yayılmışsa o kadar ağırdır .
Sınıflandırma
Yanıklar derecesine ve yaygınlığına göre sınıflandırılır . Yanık derecesinin artması , o bölgedeki doku hasarının artmasını gösterir .
Birinci derece yanıklar: Yanık bölgesinde deride kızarıklık ( eritem ) dışında bulgu yoktur .
İkinci derece yanıklar: Bölgesel kızarıklığa ek olarak derinin yüzeysel katmanları ve küçük kan damarlarının zarar görmesi sonucu içi berrak sıvı ile dolu kesecikler ( bül ) oluşur .
Üçüncü derece yanıklar: Yanık bölgesindeki deride doku ölümü de ( nekroz ) vardır; derinin bütün katmanlarının yanı sıra bazen derinin altındaki dokular da zedelenmiştir .
Yanık bölgesinde kömürleşme varsa ve yağ dokusu , kas yada kemik gibi derindeki yapılarda etkilenmişse dördüncü derece yanıktan söz edilir .
Yaygınlık derecesi
Yanıkların değerlendirilmesinde ele alınan bir ölçüt de vücudun yanıktan etkilenen yüzeyinin genişliğidir . Yaygınlık derecesi tüm vücut yüzeyine oranla yüzde olarak belirtilir . Bu amaçla vücuttaki çeşitli bölgeler , kapladığı alanın büyüklüğüne göre derecelenmiştir . Örneğin , kafa derisi , tüm vücut yüzeyinin yaklaşık yüzde 9'luk bölümünü oluşturur . Kolların her birinin kapladığı alan tüm vücut yüzeyinin yüzde 9'u , gövdenin ön ve arka yüzeylerinin her biri yüzde 18 , bacakların her biri yüzde 18 ve cinsel organların bulunduğu bölge yüzde 1 olarak kabul edilir .
Vücutta yanıktan etkilenen toplam alan erişkinde yüzde 20'nin , çocukta yüzde12-15'in altında kalırsa yanığın bölgesel olduğu kabul edilir . Bunun tersine , yanıktan etkilenen yüzey bu olgulardan genişse , geniş yanıktan söz edilir; bu yanıkların bütün vücudu etkileyen değişikliklere neden olması beklenir . Çok geniş alana yayılan yanıklar aşırı sıvı kaybına yol açar; bunun sonucunda akut böbrek yetmezliği gelişebilir ve hasta ölebilir .
Bölgesel yanıkların gidişi de yanığın derecesiyle ilişkilidir: Birinci ve ikinci derece yanıklar genellikle çok kötü sonuçlanmaz ve herhangi bir nedbe dokusunun oluşumuna yol açmadan birkaç gün içinde iyileşir .
Üçüncü derece yanıklarda ise ölü doku artıklarının uzaklaştırılması iki üç haftayı bulu; doku ölümü olan bölgede normal deriye benzer doku yerine nedbe dokusu oluşur . Derideki herhangi bir lezyonun iz bırakmadan iyileşmesi yada zedelenen dokunun tıpatıp aynının oluşabilmesi için bu bölgedeki derinin en alt katmanının sağlam kalmış olması gerekir . Yoksa özgün dokunun yerine sadece açık kalan bölgeyi kapatmak için basit bağdoku yapısında bir örtücü katman oluşur . Nedbe dokusu adı verilen bu doku vücudun herhangi bir organında oluşabilir . Nedbe dokusu derininkilere benzemeyen özellikleri nedeniyle hem estetik bozukluk yaratır , hem de esnekliği olmadığından çevresindeki deriyi çekerek bölgenin gerginleşmesine ve büzülmesine yol açar . Üçüncü derece yanıklarda görülen başka bir sorun da bu bölgedeki savunma öğelerinin yitirilmesine bağlı olarak bölgenin her türlü enfeksiyon etkenine açık olmasıdır . Bu yüzden bu bölgenin enfeksiyonlardan iyi korunması gerekir . Yanık çok ileri derecede ve yaygınsa , hastada ateş , kilo kaybı , iştahsızlık , kansızlık , hipoproteinemi ( kan proteinlerinde düşüklük ) , böbrek işlevlerinin bozulmasına bağlı belirtiler , bazen akciğer enfeksiyonları ve septisemiden ( mikrobun kana karışması ) şoka varabilen çeşitli belirtiler görülebilir .
İlk tedaviler
Yanıkların mutlaka bu konuda uzmanlaşmış hastanelerde tedavi edilmesi gerekir . Bununla birlikte , çoğu durumda yanıklı hastaya ilk girişim , kazanın olduğu bölgede yapılmalıdır . Bu yüzden yanan hastaya yaklaşımda şu temel kurallara uyulmalıdır:
* İlk iş olarak yanığa neden olan ısı kaynağı hemen uzaklaştırılmalı ve etkisiz hale getirilmelidir .
* Bu amaçla hastanın vücudunun üstündeki alev hemen bir battaniye yada örtüyle söndürülmelidir .
* Hastanın üstündeki giysiler hemen soğutulmalı , zararlı bir kimyasal maddeye bulaşmışsa çıkartılmalıdır . Hastanın giysileri dikkatle üstünden çıkarılmalıdır . Bu işlem aceleyle ve dikkatsizce yapılırsa , yanık bölgesine yapışmış olan giysilerin çıkarılması bölgenin daha fazla zarar görmesine yol açabilir . Özellikle vücuda değen ve alev olmadan da yanma özelliği olan plastik gibi maddelerin deriyi zedelemesini engellemek gerekir .
* Bulunduğu bölgeye zarar vermeyen giysileri çıkarmak gereksizdir;yanık bölgeleri steril ( mikroptan arındırılmış ) gazlı bezlerle örtülmelidir .
* Bölgeyi dezenfekte etmemek ve bölgeye pomat sürmemek gerekir .
* Hasta bir an önce hastaneye götürülmelidir .
Yüzdeki yanık: Ketenden yapılmış , tüysüz ve temiz bir maske hazırlayın ve bunu yanığa dokunmadan yüze geçirin . Gözler ve ağız için maskede bir delik açın .
Yanığa nasıl yaklaşılmalı?: Steril sargı bezleri yada temiz bir örtü , bir mendil kullanılarak örtün .
Giysilerin çıkarılması: Hastanın üzerindeki giysileri soğuk suyla soğutun;zararlı kimyasal maddeler bulaşmışsa giysileri hastanın üzerinden çıkarın . Bu işlem büyük bir titizlikle , en iyisi , elbiseler hastanın üzerinden sıyrılarak değil kesip parçalanarak yapılmalıdır .
Yanık nedeni açık alev yada sıcak suysa yanan bölge soğuk suyun altında en az 10 dakika tutulmalıdır .
Yanık yaygınsa: Yanık bölgelerini genişçe , temiz ve tüysüz bir örtü ile kapatın ve bir eşarp yada sargıyla örtüyü hastanın üzerinde sabitleştirin .
Yanığın evde tedavisi
Ufak yanıklar evde de tedavi edilebilir . Yanık bölgesine herhangi bir pomat sürülmemelidir . Ayrıca bölgede içi berrak sıvı dolu olan keseciklerin oluşumuna neden olan yanıklarda enfeksiyon gelişmesini engellemek için bu kesecikler patlatılmamalıdır . Yapılacak tek şey bu bölgenin mikroplardan arındırıcı maddelerle yıkanması ve sargı bezleriyle bölgenin gevşekçe sarılmasıdır . ( Ağır yanıklarda bölge dezenfekte edilmez . )
Böyle bir önlem bakteri kökenli bir enfeksiyonun oluşmasını engellerse de , bütün önlemlere karşın gene de enfeksiyon oluşabilir .
Yanıkların değerlendirilmesinde dikkatli davranmak gerekir; yalnızca kızarıklık oluşumuna neden olsa da , yaygın yanıklarda mutlaka hekime başvurulmalıdır .
YARALANMALAR
Bir yaralanma durumunda aşağıdaki noktalara dikkat edilmelidir:
Dezenfektan ( mikrop öldürücü ) maddenin yaranın içine girmesi engellenmelidir .
Toz yada pomat gibi maddeler kullanılmamalıdır .
Kullanılan sargı fazla sıkılmamalıdır .
Yaralanma terimi , derinin , bazen derialtının hatta daha derindeki dokuların bütünlüğünün bozulması için kullanılır . Yaralanmalar basitçe şöyle sınıflandırılabilir:
a ) Basit yaralanmalar: Şiddetli kanamalara neden olmayan , yaşamsal önemi olan organların zedelenmediği ve fazla yaygın olmayan yaralanmalardır .
b ) Ağır yaralanmalar: Yara derindeki dokuları da içine alıyorsa ve bölgedeki yapıların bütünlüğü bozulmuşsa; genişçe bir alana yayılmışsa ve aynı bölgede birden çok yara varsa; şiddetli kanamalara neden oluyorsa; derindeki yapılar açığa çıkmışsa yada yara bölgesinde yabancı cisimler kalmışsa , ağır yaralanmadan söz edilir . Ağır yaralanmalara yaklaşım ve tedavi yöntemleri ile şiddetli kanamaların tedavisi farklıdır .
Yaklaşım
Dikkatsizlik , acelecilik ve yorgunluk gibi nedenlerle yalnızca çocuklar değil , erişkinlerde evde ve evin dışında küçük kazalara uğrayabilmektedir . Bir bıçak yada kırık bir cam parçasıyla yaralanma sonucunda oluşan ve çok kanamaya neden olan bir kesik , duvar yada demir törpüsü gibi pürüzlü bir yüzeye sürtünme sonucunda ortaya çıkan bir sıyrık yada çekiç ve çivi kullanırken ortaya çıkan yaralanmalar karşısında ne yapılmalıdır? Böyle bir durumda her şeyden önce sakin olmak , tartışmaya girmeden yaralanan kişiyi bir an önce aydınlık bir yere oturtmak gerekir .
Bundan sonra acil girişimde bulunacak kişinin aşağıdaki temel noktaları göz önüne alması gerekir:
1 ) Girişimi yapacak kişi ellerini su ve sabunla iyice yıkamalı ve temiz bir havluyla kuruladıktan sonra alkolden geçirerek havada kurutmalıdır .
2 ) Yara kollardaysa yaralının parmaklarındaki yüzükler ve kollarındaki bilezikler çıkarılmalıdır . Böylece yaralanma bölgesinde ödem oluşursa bölgedeki kan dolaşımı engellenmemiş olur .
3 ) Yaranın çevresindeki bölge saf suyla ( gerekirse su ve sabunla ) yıkanmalı , yara bölgesine dokunulmamalıdır .
4 ) Yaranın çevresi dezenfektan maddeye batırılmış bir parça pamukla silinmelidir .
5 ) Yaranın çevresi silinirken dezenfektan maddenin doğrudan yaraya değmemesine dikkat edilmelidir . Dezenfektan madde derinin bütünlüğünün bozulduğu yara bölgesindeki hücrelere zarar verebilir .
6 ) Yaranın üstüne pomat yada toz ve pudra halindeki ilaçlar sürülmemelidir .
7 ) Yara bölgesini steril gazlı bezlerle koruyun .
8 ) Bölgeyi bir sargı bezi ile çok sıkmadan , yaranın her yanını hafifçe ve aynı ölçüde kaplayacak biçimde sarın . ( Sargı bezinin tek işlevi yara bölgesine sürülen ilacın yerinde kalmasını sağlamaktır . )
9 ) Yara bölgesinde yabancı cisim ( örneğin cam parçaları ) varsa sargı yapılmamalı , bölgeyi korumak için üzerine bol miktarda birkaç kez katlanmış steril gazlı bez yada temiz mendil konmalıdır . Bu sırada yaraya baskı uygulamanın yabancı cisimlerin daha da derine gitmesine yol açabileceği unutulmamalıdır .
10 ) Yara bölgesinde yabancı cisim varsa yada yara paslı yada kirli bir cisimle oluştuysa kazazede mutlaka bir ilkyardım merkezine ulaştırılmalıdır .
Küçük yaraların bakımı
Evde yada işyerinde oluşan küçük yaralarda , yara bölgesi uygun bir yöntemle temizlendikten sonra steril gazlı bezle kapatılıp sarılmalıdır .
Aşağıdaki iki temel kural unutulmamalıdır:
Kullanılan steril gazlı bezler kuru olmalı; yara bölgesinin yumuşamasını önlemek için yaranın çevresi yıkanıp temizlendikten sonra iyice kurulanmalıdır .
Bölgeye uygulanan sargı yada flasterin kirlenmedikçe yada ıslanmadıkça değiştirilmesine gerek yoktur . Gerektiği gibi yapılan sargı , günlerce yara bölgesinde kalabilir .
En sık kullanılan sargılar
Gazlı bez sargısı: Sargı için her boyda gazlı bez piyasada bulunmaktadır; bunlar , yaranın tümüyle örtülerek sarılmasını sağlar . Ne var ki , gazlı bezlerin steril olmadığı ve doğrudan yaraya değmesinin sakıncalı olduğu unutulmamalıdır .
Steril sargılar: Piyasada mikroplardan arındırıldıktan sonra paketlenmiş sargılar bulunmaktadır .
Üçgen sargılar: Çeşitli boyutlardaki üçgen sargılar dayanıklı malzemeden yapılmıştır . Bir yandan yara bölgesinin hareketsiz tutulmasını , öte yandan sargı bezlerinin yaranın üstünde kalmasını sağlar .
Esnek rulo sargılar: Genellikle bir özelliği olmayan basit sargılarda , sıklıkla , yaranın üstüne yerleştirilen steril gazlı bezleri yerinde tutmak için kullanılır . Farklı boyutlarda pek çok türü vardır .
Flaster ( yara bandı ) : Piyasada birçok farklı biçim ve boyutta flaster bulunur . Derin yaralarda birbirinden uzaklaşan yara kenarlarını bir araya getirmek için kullanılır . Plastik ve yapışkan içeren bölüm yaranın çevresindeki sağlam deriye yapıştırılır; flasterin ortasındaki steril gazlı bez içeren bölüm ise yaranın üstünü tümüyle örter .
Acil durumlarda
Yara bakımı için gerekli malzemenin olmadığı durumlarda , kanamayı saptayabilmek için açık renkli sargı malzemesi kullanılması önerilir . Steril gazlı bezleri yerinde tutmak için mendil , kravat , havlu kullanılır .
KOPMA , GERİLME VE BURKULMALAR
Hekimin müdahalesinden önce alınacak bazı genel önlemler acıyı hafifletmeye ve komplikasyonları önlemeye yarayabilir .
Kas kopması , bir grup kas lifinin üstlerine düşen yükü kaldıramayacak ölçüde gerilmesi sonucu ortaya çıkar . Aşırı güç harcama yada ters bir hareket sırasında kas liflerinin yanı sıra kiriş yada tendon denen , kası kemiğe bağlayan yapılar da kopabilir . Sırtın alt bölümlerindeki kaslarda görece daha çok gerginlik oluşur . Bu durum özellikle yük kaldırmak için çömelmek yerine eğilmekten kaynaklanır . Yükün çömelerek alınması bacak kaslarının desteğiyle ağırlığın kalça ve omurgaya yayılmasını sağlar . Eğilerek alınan yük ise çok daha sınırlı ve güçsüz kas gruplarının çalışmasına neden olur .
Yüklenme anından hemen sonra sırtın alt bölümüne , olasılıkla bacaklara doğru uzanan bir ağrı saplanır . Hasta kopmanın ortaya çıktığı konumda kalır . Yapacağı her türlü hareket ağrıyı ve spazmı artıracaktır . Disk kayması yada bel fıtığı denen durum da benzer biçimde başlayabileceğinden doğru tanıyı ancak bir uzman hekimin koyabileceği unutulmamalıdır .
Bu tür kas kopmasında tedavi iki aşamaya ayrılabilir . Öncelikle hasta , sırt kaslarındaki gerilmeyi en aza indirecek bir durumda yatırılır . En uygun konumu genellikle ağrının zorlamasıyla doğrudan hasta bulur . Kas spazmının verdiği ağrı , hem kopma bölgesine soğuk uygulaması , hem de kas gevşetici ve ağrı kesiciler verilmesiyle hafifletilir . Ama bel fıtığı sonucu oluşan spazmlarda kesinlikle kas gevşetici kullanılmamalıdır . Aspirin en çok önerilen ilaçtır . Dozu dört saatte bir 0 , 5-0 , 6 mg olmalıdır . İkinci aşamaya hastanın ağrı nöbetini kısmen aşmasıyla geçilir . Duruma göre hasta oturma konumuna getirilir yada yüzüstü sert bir yüzeye uzanabilir . Bu aşamada gövdeyi destekleyecek bir korse kullanılabilir . Korse hem desteklediği kasların yükünü azaltarak , hem de örselenmiş bölgedeki kas hareketlerini bir ölçüde kısıtlayarak duyulan ağrıyı önemli ölçüde hafifletir . Ama korse kullanmayı bir alışkanlık haline getirmemek gerekir . Gereğinden uzun süre vücudu saran korse kaslarda tembellik yaratır . Yeterince güç kazanamayan kaslar en küçük darbelerden bile zarar görebilir .
Bacak kasları kopması . Kopma genellikle baldırın büyük kaslarından biri olan gastroknemius ( çift karınlı ) kasta görülür . Daha çok tenis gibi anlık hareketler gerektiren spor karşılaşmalarında ortaya çıkar . İlkyardım olarak kopma yerine soğuk uygulaması , 10-20 saat içinde gelişebilecek şişme ve kanama gibi yerel tepkileri en aza indirir . Yapışkan bir sargı ( yapışkan bandaj ) kas gerilimini hafifletecek biçimde bacağın arka yüzeyine , diz kıvrımından bileğe kadar yerleştirilir . İlk birkaç gün hastanın yürürken koltuk değneği kullanması yararlıdır . Koltuk değneklerini bıraktıktan sonra bu amaca uygun olarak hazırlanmış esnek çoraplar giyilebilir . Bu tür durumlarda zaman yitirmeden uzman hekime başvurmak gerekir . Özellikle kopma , çoğu zaman olduğu gibi , kiriş bölümünde ortaya çıkmışsa cerrahi girişimi de içerebilecek dikkatli bir tedavi programı gündeme gelir .
Burkulmalar . Eklem bağları veya da eklem kapsülünde ters bir harekete , darbeye , zorlamaya bağlı olarak ortaya çıkar . Burkulma bağların aşırı gerilmesiyle sınırlı kalabilir . Ama gerçek burkulmada eklem bağları kopmuştur . Ayağın yamuk basılmasıyla vücut ağırlığının ayakla aynı eksen üstünde bulunmayan bileğe verilmesi Tipik burkulmalardan birini oluşturur . Bu durum burkulmanın şiddetine göre değişen ağrı , şişme ve işlev kaybına yol açar . Ayrıca eklem çevresindeki yumuşak dokularda değişik şiddetle lezyonlar da ortaya çıkar . Çıkıktan farklı olarak eklemi oluşturan kemik başlarının konumu değişmemiştir . Çıkıkta ise aralarındaki bağlantı tümüyle kopan kemik başları birbirlerinden ayrılmıştır .
Burkulma çok ağrı vermekle birlikte her zaman şişliğe yol açmaz . Şişme genellikle daha sonra ortaya çıkar . Duyulan ağrı eklem hareketlerini bütünüyle engelleyecek ölçüde şiddetli değildir . Yalnızca bazı hareketlerin yapılması ağrıya neden olur . Çıkıkta ise eklem gözle görülür biçimde bozulmuş ve hareket yeteneği ortadan kalkmıştır .
Bütün burkulmalarda zarar gören dokuların kendilerini yeniden onarabilmesi için eklem hareketi engellenmelidir . Ama öncelikle eklemin kalp düzeyinin üstünde duracak biçimde tutulması dolaşımı kolaylaştırması ve oluşabilecek şişliği önlemesi bakımından yaralıdır . Bir gün süreyle olası kanama ve şişmeleri en aza indirmek için soğuk uygulaması yapılır . Bu süre boyunca eklem esnek bandajla çok sıkı olmamasına dikkat edilerek sarılabilir . Daha sonra örselenmiş bölge dıştan desteklenerek sabitleştirilir . İyileşme sürecinde eklemin kullanılması daha ağır sonuçlara yol açabilir .
Ayak bileği burkulması . Genel tedaviden sonra burkulan eklemi desteklemek için esnek bandaj sarılır . Olanak varsa , bu uygulama deneyimli bir kişi tarafından yapılmalıdır . Ayak parmaklarının hemen bitim yerinden diz altına kadar birbirini çaprazlayarak balık sırtı biçimde sarılacak bandajın fazla sıkmamasına özen gösterilir . Ağır burkulmalarda parmak ucundan diz altına kadar alçıya almak gerekebilir . Eklem bağlarının bütünüyle koparak ağır biçimde zarar gördüğü durumlarda ortopedist cerrahi girişime karar verebilir .
El bileği burkulması . Genel tedaviden sonra burkulan bilek , avuç içinden dirsek altına kadar balık sırtı biçiminde esnek sarılarak sabitleştirilir .
Diz burkulması . Basit burkulmalarda , genel tedaviden sonra burkulan diz esnek bandajla sarılır . Sarılan bölge diz kapağının 15 cm altından 10 cm üstüne kadar uzanır . Daha ağır durumlarda bacak alçıya alınabilir . Yan bağlarla birlikte çapraz bağın da kopması cerrahi girişimi zorunlu kılar . Bu durumun da değerlendirmesini ortopedist yapmalıdır .
Eklem travmaları
İncinme , örselenme ve yaralanma gibi eklem travmaları burkulma ve çıkıklara yol açar . Burkulmada eklem bağı yada bağları kopar , ama eklem yüzeyleri birbirinden ayrılmaz .
Çıkıklarda ise eklem bağları kopmuş ve eklem başları birbirinden ayrılmıştır .
Şiddetli bir kas kasılması bile kiriş yırtılmasına yol açabilir . Bazen bağ kopmasının yanı sıra kemikte küçük bir kopma kırığı oluşabilir .
Kas gerilmesi
Spor etkinlikleri sırasında aşırı zorlanan bir kas grubunun bazı lifleri mikroskobik düzeyde kopabilir . Bu durumda kas sertleşir ve dinlenirken bile ağrı verir . Örselenen bölgede yumru biçiminde ortaya çıkan sertlik birkaç saat içinde morarır .
İlkyardım . Kesin dinlenme gerekir . Soğuk bez yada buz torbası yararlıdır . Bazen örselenmiş bölgeyi sararak sabitleştirmek gerekir . Kas gevşeticiler , ağrı kesiciler ve iltihap gidericiler kullanılabilir . İyileşme birkaç haftada gerçekleşir . Örselenen bölgeye buz konması en önemli ilkyardım işlerinden biridir . Çünkü her kopma yada yırtılmada bir kanama olur . Ağrı ve şişlik de büyük ölçüde bu kanamadan kaynaklanır . Soğuğun etkisiyle Damarların büzülmesi şişlik ve ağrı oluşumunu önemli ölçüde engeller .
Kas kopması
Genellikle spor etkinlikleri sırasında ortaya çıkar . Yapılan hareketin birden kesilmesine yol açan şiddetli bir ağrıya neden olur . Kas kasılmaz . Yumuşak ve gevşektir . Kopma yeri belirgin biçimde şişer ve çok geçmeden morarır . Doku içindeki sıvı birikimi aşırıysa ve kendiliğinden geri emilmiyorsa , cerrahi girişimle akıtılması gerekebilir .
İlkyardım . Buz torbası yararlıdır . Kırıkta olduğu gibi zaman yitirmeden örselenen bölgenin sabitleştirilmesi gerekir . Ağrı kesiciler kullanılabilir . Masaj yapılması durumu ağırlaştırır . Hastanın tedavisi hastanede yapılmalıdır .
Sitemizde yer alan tüm içerikler internet ortamından toplanmış ve derlenmiştir. Yer alan bilginin doğruluğu garanti edilmemektedir. Yanlış bilgi için tarafımıza sorumluluk yüklenemez. Yanlış bilginin doğuracağı etkenlerden sitemiz ve yöneticileri sorumlu tutulamaz.