- Kurulduğu tarih kesin olarak bilinmemektedir . Tarihte bilinen İLK TÜRK DEVLETİ'dir .
- Bilinen ilk hükümdarı TUMAN ( Teoman ) 'dır . Teoman'dan sonra yerine oğlu METE HAN geçmiştir .
- Asya Hun devleti METE HAN zamanında en geniş sınırlarına ulaşmıştır .
- Çinliler Türk akınlarına karşı koymak için ÇİN SEDDİ'ni yaptılar .
NOT: Tarihte ilk defa bütün Türkleri tek bayrak altında toplayan Türk Devleti Asya Hun devletidir .
* Büyük Hun Devleti VERASET SİSTEMİ ve ÇİN SİYASETİ nedeniyle Doğu ve Batı Hun Devleti diye ikiye ayrıldı .
Batı Hunları ARAL GÖLÜ civarına göç etmek zorunda kaldılar . Doğu Hunları ise Kuzey ve Güney olarak ikiye ayrıldı . Ve daha sonra Çinliler tarafından ortadan kaldırıldı .
ÇİN SEDDİ
TÜRKLERDE VERASET SİSTEMİ NASILDI?
Türklerde devlet hükümdar ailesinin ortak malı sayılırdı . Ve ülke hükümdarın sağlığında oğulları arasında paylaştırılırdı . Her prensin ( TEKİN ) hükümdar olma hakkı vardı .
NOT: Bu anlayış Türk devletlerinde sık sık taht kavgalarının çıkmasına ve Türk devletlerinin parçalanmasına sebep olmuştur .
ASYA HUN DEVLETİ ( BÜYÜK HUN DEVLETİ ) ( MÖ . 220-MS . 300 ) <
-
Kurulduğu tarih kesin olarak bilinmemektedir . Tarihte bilinen İLK TÜRK DEVLETİ'dir .
-
Bilinen ilk hükümdarı TUMAN ( Teoman ) 'dır . Teoman'dan sonra yerine oğlu METE HAN geçmiştir .
-
Asya Hun devleti METE HAN zamanında en geniş sınırlarına ulaşmıştır .
-
Çinliler Türk akınlarına karşı koymak için ÇİN SEDDİ'ni yaptılar .
NOT: Tarihte ilk defa bütün Türkleri tek bayrak altında toplayan Türk Devleti Asya Hun devletidir .
|
|
|
* Büyük Hun Devleti VERASET SİSTEMİ ve ÇİN SİYASETİ nedeniyle Doğu ve Batı Hun Devleti diye ikiye ayrıldı .
Batı Hunları ARAL GÖLÜ civarına göç etmek zorunda kaldılar . Doğu Hunları ise Kuzey ve Güney olarak ikiye ayrıldı . Ve daha sonra Çinliler tarafından ortadan kaldırıldı .
|
ÇİN SEDDİ
|
|
|
TÜRKLERDE VERASET SİSTEMİ NASILDI?
Türklerde devlet hükümdar ailesinin ortak malı sayılırdı . Ve ülke hükümdarın sağlığında oğulları arasında paylaştırılırdı . Her prensin ( TEKİN ) hükümdar olma hakkı vardı .
NOT: Bu anlayış Türk devletlerinde sık sık taht kavgalarının çıkmasına ve Türk devletlerinin parçalanmasına sebep olmuştur .
|
|
|
HUNLAR'DA DEVLET TEŞKİLATI
Hun Devleti otlağı bol besiciliğe elverişli bozkırlar bölgesinde kurulmuştu . Tarıma uygun toprakları nerdeyse hiç yoktu . Bu yüzden ekonomisinin temeli , başta at yetiştiriciliği olmak üzere hayvan yetiştirmek üzere idi . Bunun sonucu olarak sosyal durum , Çin'dekinden çok farklıydı . Çin'de geniş toprak sahipleri ile köle sınıfı vardı . Hun bölgesinde ise ne malikanelere ne de toprak kölelerine rastlanıyordu . Akrabalık bağları ile birbirine sıkı sıkı bağlı olan aileler , kabileleri meydana getiriyor , kendilerini savunmak için daima silahlı yaşayan kabilelerin sıkı işbirliği yapmalarından da devlet doğuyordu .
Bu yapısı ile ve ordunun Mete tarafından tanziminden sonra , devlet merkezden idare edilen bir "askeri teşkilat" haline gelmişti . Askeri karakterde olması ve gerekli şartların ( bozkırda eğitilmiş olmak , at ve silah ) bulunması sebebiyle de fütühata açıktı . "Köylü" Çin devletinden bu yönü ile ayrılıyordu .
Çin'de esas rejim "Feodalite" idi . Hun Devletinde ise Merkeziyetçilik hakimdi . Bu devlette Çinliler ancak küçük memurluklara ve bazı müşavirliklere gelebiliyordu . Birinci derecede sorumlu makam sahipleri ile yüksek görevliler tamamen Hun aslından gelmeydi . Bunlar emirlerindeki silahlı kuvvetlerle , aynı zamanda birer komutandılar .
Devlet teşkilatının ( Sağ-Sol eligleri=kanat kralları ) Çinlilikle hiç bir ilgisi yoktu . Mete tarafından gerçekleştirilen ve toplulukta kabilecilik gayretlerini kırarak devlete milli topluluk havasını getiren ordudaki 10'lu tertip Türk idi . Devletin "Milli" karakterinin korunmasına dikkat ediliyordu . İmparator kumandasındaki Çin ordusunu kuşatan Mete'un Çin içlerine dalarak bozkırdan uzaklaşmasına , devlet meclisi engel olmuştu .
Hun devleti bozkır Gök-Tanrı inanışındaydı . Bu bakımdan Türk inancı ne Moğol totemciliğine ne de Çin toprak tanrıcılığına benziyordu .
Bütün bunlardan dolayı Mete'un zamanında kesin şeklini aldığı görülen büyük Hun Devleti , sosyal yapı , hakimiyet anlayışı , idare , ordu , din , dünya görüşü ve benzeri gibi çeşitli yönlerden , Türk milletinin tarih ve kültüründe bir kilit taşı ve ana kaynak durumundadır . Onun için Türk ve dünya tarihinde çok büyük önem taşır .
HUN İMPARATORLUĞUNUN PARÇALANMASI
Mete'dan sonra hükümdar olan KİOK ( M . Ö . 174-160 ) devletin büyüklüğünü muhafaza etmeye çalıştı . Yurtlarından oynattığı Yüeçi'ler Afganistan'a giderek burada İskender tarafından kurulmuş olan GREK hakimiyetine son vermişlerdi . ( M . Ö . 166 ) Aynı yıl Kiok da kalabalık ordusu ile Çin başkentine giderek imparatorun sarayını yakıp ülkenin Çinli prensesini de alarak evlenmişti .
ÇİN PRENSESLERİNİN HUN ÜLKESİNDEKİ ETKİLERİ
Çin sarayı ile kurulan ve devam ettirilen akrabalık siyasi bir nitelik taşıyordu . Fakat bu çığırın açılması ilerde Çin ile temas edecek olan hemen bütün Türk devletleri bakımından kötü sonuçlar verecek bir davranış oldu . Hanedanlar arasındaki bu yakınlaşma Çin entrikalarının yoğunlaşması için bir fırsat yaratıyordu . Çin diplomatları ve görevlileri Hun merkezindeki Çinli prensesin himayesinden faydalanıyorlardı . Bu sayede Hun topraklarında serbestçe gezip dolaşıyorlar , Türklerin ve onlara bağlı kavimlerin arasında propaganda yapıyorlardı .
ÇİN CASUSLARI
Çin imparatoru VU-Tİ Çin'in en büyük gelir kaynağı olan ipeğe batı ülkelerinde yeni pazarlar bulma gayretindeydi . Bunun içinde İç Asya İran üzerinden Akdeniz kıyılarına ulaşan ünlü "İpek yolu" nu güvenlik altında bulundurmak istiyordu . Bu bakımdan Orta ve Batı Asya da yabancıların gücünü kırması gerekiyordu . Türk-Çin mücadelesinin yüzlerce yıl sürmesinin temel sebeplerinden biride bu kervan yoluna hakim olmaktı .
Vu-Ti ipek yolu üzerindeki memleketleri ve kavimleri öğrenerek Hun'lara karşı işbirliği sağlamayı dış politikasının ana hedefi haline getirmişti . Bu maksatla yüksek rütbeli bir asker olan Çang-Kien'i batıya göndermişti . Bu casus gizli vazifesini yaparken Hun'lar tarafından yakalanıp uzun zaman gözaltında tutuldu .
Çinli casus batıda geçirdiği on yıl içinde edindiği bilgileri , temaslarını ve tavsiyelerini bir rapor haline getirerek imparatora sundu . Bu önemli rapor sonraki yıllarda takip edilecek Çin siyaseti için başlı başına bir rehber vazifesi gördü .
ÇİN ORDUSUNDA HUN USULÜNE BENZER YENİLENMELER
Hanedanlar arasındaki akrabalık bağlarına ve gizli haber alma faaliyetine ek olarak Çin imparatorları askeri ıslahata da önem verdiler . Çin orduları Türk usulüne göre yetiştirilmeye çalışıldı . Tuman zamanında başlayan bu hareketlilik ara verilmeksizin uzun zaman sürdürüldü . Nihayet Çinliler Hun tarzında 140 . 000 kişilik süvari kuvveti çıkaracak konuma geldiler .
HUNLARIN ZAYIFLAMASI VE İÇ HUZURSUZLUKLAR
Hun imparatoru Kiok zamanında pek sorun olmayan bu durum Kiok'tan sonra imparator olan KÜNÇİN zamanında ( M . Ö . 160-126 ) gerçek bir huzursuzluk kaynağı olarak ortaya çıktı .
Künçin Çin'deki Han sülalesine damat olmuştu . Üstelik babası ve dedesi ölçüsünde dirayetli bir askerde değildi . Bu sebepler bir araya gelince Hun iktidarında sarsıntılar olmaya başladı . Bunu fırsat bilen Çin kuvvetleri Hun bölgelerine önce küçük , küçük daha sonra ise durdurulamadıklarından dolayı taarruza geçtiler . Bunun neticesinde zengin güneybatı toprakları ( Tanrı dağları-Çungarya-Turfan-Yarkent-Kuça vb . ) Çin istilasına uğradı .
Hun prenslerinin birbirleriyle olan anlaşmazlıkları ayrıca askeri güçsüzlük ve iktisadi darlık karşısında maddi yardım sağlamak için Çin ile bir anlaşma yapılıp Çin himayesine girmek gibi bir eğilim benimsenmeye başlamıştı . Ancak bu görüşe karşı çıkıp mücadeleden yana olanlarda vardı . Bunların başında Prens ÇİÇİ yer alıyordu . Çiçi kardeşinin hükümranlığını tanımadığını ilan etti . Bu durum karşısında Hun meclisi çok yoğun tartışmalar yaşadı . Nihayet Bu görüş ayrılığı maalesef Hun'ların bölünmesiyle neticelendi . Devlet birliğinin parçalanması ile Çin üzerindeki Hun baskısı da tamamen ortadan kalktı . Bu bakımdan M . Ö . 58 yılı Doğu Asya tarihinde bir dönüm noktası oldu .
Daha sonraları Çiçi bütün rakiplerini yenerek Tanhuluk merkezini ele geçirdi . Bu suretle Hun imparatoru durumuna geldi . Kardeşi HOHANYEH kendisine bağlı kütlelerle Çin'in kuzeybatı sınırına çekildi ve burada yaşadılar . Bu kütleler "Güney Hunlar" diye anılırlar .
HUN ÇİÇİ DEVLETİ
Çiçi devletini batıya doğru yaymayı uygun gördü . M . Ö . 51 de harekete geçerek çok kısa sayılabilecek bir zaman içinde Aral gölüne kadar olan bütün batı bölgesini ele geçirdi . Devleti tekrar eski gücüne kavuşturmaya çalıştı . Çiçi devletin Kuzey Moğolistan'daki ağırlık merkezini de Çu-Talas nehirleri arasına kaydırdı ve orada yeni bir başkent kurdu .
Böylece Türkistan sahasına Türk halkının iyice yerleşmesini sağladı . Çiçi ayrıca Fergana ve Baktria bölgesini de Batı Hun İmparatorluğu topraklarına kattı .
ÇİN SALDIRISI VE YENİLGİ
Hunlar'ın yeniden toparlanmasından endişe eden Çin Vusun'lar ve Kank-Kü Devleti ile bir anlaşma yaparak saldırıya geçti ve daha henüz tam yapılanmamış Hun birliklerini yenip Talas ırmağı üzerinde yeni yapılmış Hun başkentini yakıp yıktılar . ( M . Ö . 36 ) Çiçi bu savaşta hayatını kaybetti .
HUNLAR'IN YENİDEN YAPILANMASI VE YIKILIŞ
Güney Hunlar'ı M . Ö . 31 de ölen Hohanyeh'in evlatları tarafından Çin tabiiyetinde kalarak bir müddet idare edildiler . Fakat tarihin cilvesidir ki hiç bir zaman esaret altında kalmaya alışık olamayan ve olmamış yüce Türk milleti bir kez daha içinden muhteşem bir hükümdar çıkararak M . S . 18-46 yıllarında YU TANHU tarafından istiklallerine kavuşturuldu . Doğuda Kuzey Hun topraklarını da alarak Mançurya'ya , batıda Kaşgar'a kadar olan sahada hakimiyetlerini genişletip Çin ile olan bütün münasebetleri kestiler .
Fakat Yu Tanhu'nun ölümünden sonra iç anlaşmazlıklar başladı . Bütün bunlara birde uzun zaman süren kıtlık ve hayvan ölümleri eklenince ülkede açlık baş gösterdi . Nihayet iç karışıklıklar sonucu bir daha hiç birleşmemek üzere ikiye ayrıldılar . Dış Moğolistan'da Kuzey Hunlar , İç Moğolistan'da Güney Hunlar . Bu devletlerinde ömrü uzun olmadı ve 147-156 yıllarında Sienpi'ler tarafından Kuzey Hunlar , 216 yıllarında ise resmen olmasa bile Çin'li idarecilerin yönetime gelmesiyle Güney Hun'lar da tarihe karıştı .
TÜRKLERE KARŞI ÇİN SİYASETİ ( POLİTİKASI ) NASILDI?
Çin bozkır göçebe hayatı yaşayan ve savaşçılıkları gelişmiş olan Türk Ordusu karşısında çaresiz kalıyordu . Hatta Türk Akınlarını durdurmak için ÇİN SEDDİ'ni yaptırmıştı . Buna rağmen Türkleri durduramamıştı . Bu durum karşısında çaresiz kalan Çin şu siyaseti takip etti:
1- Çin prenslerini Hun Hakanlarıyla evlendirerek , prensesin yanında Hun sarayına çok sayıda hizmetkar gönderdiler . Bu hizmetkarlar casusluk faaliyetinde bulunarak , Türkler hakkında bilgi topladılar .
2- Türk Beylerine hediyeler göndererek , onları kendilerine bağlamaya ve ekonomik olarak Çin'e bağımlı yaşamaya alıştırdılar .
3- Hediyeleri ve ekonomik yardımları birden keserek , Türkleri itaat altına almaya çalıştılar .
4- Türk Beylerini birbirlerine karşı kışkırtarak , Türk devletinin parçalanmasını sağladılar .
ÖRNEK:
Bu konuda en iyi örneklerden biri , Asya Hun Devleti'nin Batı ve Doğu Hun Devleti diye ikiye ayrılması olayıdır .
Bu dönemde Hun Devletinin başına geçen HUANYEH , Çin'in ekonomik yardımları kesmesi üzerine , kurultayı toplayarak , Çin'e bağlanmayı teklif etti . Ancak kardeşi ÇİÇİ "Bağımsızlığımız herşeyden önce gelir . " diyerek , Huanyeh'e karşı çıktı . Böylece Hunlar ikiye ayrıldı . Çin ile birleşen Huanyeh , kardeşi Batı Hun Hakanı Çiçi üzerine giderek , Batı Hun Devletini ortadan kaldırdı . Batı Hun Halkı Aral gölü çevresine göç etmek zorunda kaldı .