Tevhidi Tedrisat Kanunu
TEVHIDI TEDRISAT KANUNU
Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile eğitim birliği bir sistem olarak benimsenmiş bulunmaktadır . Yeni Türkiye'nin kültür hayatında çok önemli bir aşamayı başarıya ulaştıran Tevhid-i Tedrisat Kanunu , aslında büyük bir kültür hamlesidir . Eğitimin birleştirilmesi ile , özellikle 19 . yüzyıl sonlarından beri Türkiye eğitiminde görülen medrese ve okul ( mektep ) diye devam eden ikililiğe son verilmiştir . "Tevhid-i Tedrisat Kanunu" ile öğretim ve eğitim birliği sağlanarak milli kültür birliğine yönelmek istenmiştir . Öğretim ve eğitime milli ve laik bir karakter veren Tevhid-i Tedrisat Kanunu , milli gelişme tarihinde daima büyük yer tutacak bir inkilabın da adi olmuştur .
3 Mart 1924 tarihli Tevhid-i Tedrisat Kanunu , öğretim ve eğitimin birliğini sağlamakla beraber medreselerin de kaldırılmasını sağlamıştır . Keza 3 Mart 1924 tarihli , Ser'iye ve Evkaf Vekaletlerinin kaldırılmasına dair kanunla da , vakıfların bağlı bulunduğu vekalet ( bakanlık ) kaldırıldığından ve Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun üçüncü maddesi ile de Ser'iye ve Evkaf Vekaleti bütçesinde mektepler ( okullar ) ve medreseler için ayrılan ödenek Maarif Vekaletine ( Milli Eğitim Bakanlığına ) devredildiğinden , medreselerin kaderini tayin Maarif Vekaletine bırakılmıştır .
2 Mart 1926'da kabul edilen , "Maarif Teşkilatı Hakkında Kanun" Tevhid-i Tedrisat ( Öğretimin Birleştirilmesi ) Kanunun ilkelerinin ışığı altında eğitim hizmetlerini düzenlemiştir . Devletin izni olmadan hiç bir okulun açılmayacağını öngören Maarif Teşkilatı Hakkında Kanun ayni zamanda çağdışı bütün derslerin okul müfredat programlarından kaldırılmasını da sağlamıştır .
TEVHİD-İ TEDRİSAT KANUNU KABUL EDİLMEDEN ÖNCE OSMANLI DEVLETİ'NDE EĞİTİM VE ÖĞRETİM
Osmanlı imparatorluğu , yükselme devrinde o döneme göre ileri bir eğitim sistemine sahipti . Ancak devletin zayıflamasıyla birlikte eğitim öğretim sistemi 17 . Yüzyıldan itibaren gerilemeye başladı . Dünyada meydana gelen gelişmelerin dışında kalındı . Bunun sonucunda geleneksel eğitim kurumu olan medreselerde müspet bilimler yeteri kadar okutulmaz , bilime önem verilmez oldu . İlköğretim alanında ise programlı herhangi bir çalışma söz konusu değildi . Halk , çocuklarını genellikle camilerin eklentisi olarak kurulan mahalle mekteplerine gönderiyordu . Bu okullarda herhangi eğitim öğretim programı ve devlet denetimi yoktu .
Osmanlı İmparatorluğu'nda , devletin yönetici ihtiyacını büyük ölçüde enderun adında bir okul karşılıyordu . Ayrıca çeşitli zamanlarda açılmış okullar vardı . 18 yüz yıldan itibaren orduyu modernleştirmek için yeni okullar açıldı . Tanzimat Devrinden itibaren , batılı okullar da faaliyete geçti . Bunlardan başka , devlet denetimi dışında eğitim yapan azınlık okulları ve yabancı okullarda vardı . O dönemde programları , amaçları ve uyguladıkları yöntemler birbirinden çok farklı okullardan farklı kültür ve duygulara sahip kuşaklar yetişiyordu . Bu durum devam ettiği sürece , ülkede milli birlik ve beraberlik sağlanamazdı . Eğitimdeki bu karmaşaya son vermek , öğretimdeki ikiliği ve geriliği ortadan kaldırmak gerekiyordu .
Sitemizde yer alan tüm içerikler internet ortamından toplanmış ve derlenmiştir. Yer alan bilginin doğruluğu garanti edilmemektedir. Yanlış bilgi için tarafımıza sorumluluk yüklenemez. Yanlış bilginin doğuracağı etkenlerden sitemiz ve yöneticileri sorumlu tutulamaz.