Uhud Savaşı
UHUD SAVAŞI
Bedir'de uğranılan Mekkeliler , k ab ile k ab ile dolaştılar . Bedir günlerinde gelen kervanın bütün kârını ortaya mağlubiyetin acısını çıkarmak için ciddi bir faaliyete girişen koydular . Üç bin kişilik bir orduyla yola çıktılar . Son anda Hz . Peygamber , Ab bas'ın gönderdiği bir mektup ile olaydan h ab erdar oldu .
Ashap ile mescidde müşavere etti . Gördüğü bir rüyayı anlattı . Rüyasında bir sığır boğazlanmış , kılıcında bir gedik açılmış , elini sağlam bir zırha sokmuştu . Bunlar ash ab ımdan bir çok insanın öldürüleceğini , akr ab amdan bir insanın öldürüleceğini gösteriyor . Zırh ise Medine'yi temsil etmektedir . Ben Medine'de kalıp savunma taraftarıyım dedi .
Bedir'de kervandan çok müşrik ordusuyla karşılaşmayı ısrarla isterken bu defa Medine'de kalmayı ve savunma harbi yapmayı istemesi dikkat çekmedi . Özellikle gençler , çoktandır böyle bir günü beklediklerini söyleyerek göğüs göğüse çarpışmayı Efendimiz'i razı ettiler . Cuma namazı kılındı , Efendimiz odasında zırhını giyindi , silahını kuşandı ve çıktı . Bu defa büyüklerin tekdir karşısında kalanlar;
-Ey Allah'ın Rasulü , nasıl biliren öyle yap , savunma harbi yapalım , dediler .
-Bir peygamber zırhını giydikten sonra savaş yapmadan çıkarmaz , artık emirlerime itaat etmaniz gerekiyor dedi .
İkindi vakti yola çıktılar . Küçükler yoldan geri çevrildi . Gece yolda yatıldı , s ab ah erken saatte Uhud'a ulaşıldı . Efendimiz elli kişilik bir okçu birliğini Ayneyn adı verilen bir geçide yerleştirdi . Galib de olsak mağlub da olsak benden emir gelmedikçe buradan ayrılmayın dedi . Bu emri tekrar tekrar dile getirdi , düşmanın bu taraftan saldıracağından endişe ettiğini özel olarak anlattı .
Savaş başladı . Yine galib olan Müslümanlardı . Kısa zamanda onları önlerine katmış , kovalamaya başlamışlardı . Kendileri def çalıp şarkı söyleyerek harbe teşvik eden kadınlara da aldırış etmeden kaçıyorlardı . Bir kısım Müslüman ganimet toplamaya başlamışlardı . Onları gören okçular “bizde nasibimizi toplayalım”dediler . Komutan Ab dullah b . Cübeyr , “Hz . Peygamber'den henüz emir gelmedi . ”diyerek onları uyardı . Fakat dinlemediler . Harp meydanına doğru komaya başladılar . Hz . Peygamber'in m aksa dı savaş bitinceye kadar beklemekti diyorlardı .
Geçidin boşaldığını gören Halid b . Velid süvarileri harekete geçirdi . Orada kalan birkaç kişiyi öldürdüler ve savaş meydanına hücum ettiler . Kaçmakta olanlar döndüler , bu defa Müslümanlar kıskaç içine alınmış oldular . Galip iken mağlub duruma düşülmüştü .
Bu arada savaş başlayalı sekiz kişi öldüren Hz . Hamza son olarak karşılaştığı şahsı da yere sererken ardında gölge gibi dolaşan zenciden h ab ersizdi . Fakat zenci , Hz . Hamza'nın tam istediği duruma geldiğini gördüğü vakit mızrağını fırlatmış , mızrak Hz . Hamza'nın göbeğinin altından girmiş , arkadan çıkmıştı . Bu durumda Hz . Hamza sadece bir iki adım atmış olduğu yerde yığılıp kalmıştı .
Ebu Süfyan'ın karısı Hind , müjdeyi aldığı zaman çılgınca haraketler yapmış , sonra Vahşi ile birlikte Hz . Hamza'nın yanına gelmiş , onun karnını yararak ciğerini çıkarmış , ısırıp çiğnemeye başlamıştı . Daha sonra onun burnunu , kulaklarını kesmiş , bunları parça parça bölerek ipe dizmiş , bunlardan boynuna gerdanlık , eline bilezik ve ayağına da halhal yapmıştı . Onu gören kadınlar aynı yolu tuttular Müslüman şehitlerin çeşitli yerlerini keserek kendilerine takı yaptılar .
Bu arada Mus ab b . Umeyr'i öldüren şahıs onu Hz . Peygamber olduğunu sanıp , “Muhammedi öldürdüm” diye bağırmaya başlamıştı . Bir kısım Müslümanlar muharebe meydanını terk edip gittiler . Arkalarından Hz . Peygamber'in seslendiğini bile duymuyorlardı . Diğer bir kısım ise “o halde yaşam anın bir anlamı kalmadı” diyerek düşmana saldırmaktaydı .
Savaşın en çetini Hz . Peygamber'in olduğu yerde cereyan ediyordu . Efendimizin etrafında pek az insan kalmış , vurulan bir darbeyle Efendimiz'in başındaki miğferin iki h alka sı mübarek yüzüne batmıştı . Yüzünden kanlar akmakta olan Efendimiz'in , “peygamberinin yüzünü kana bulayan bir topluluk nasıl kurtulur ve mutlu olur” demekteydi .
Kureyşliler gittikçe bastırıyorlardı . Öyleki Efendimiz yanında kalan birkaç kişiyle kayalıklara tırmanmayı başardı . Ardından çıkmak isteyen müşrileri gördü “Allah'ım bir daha buraya çıkamasınlar diye niyaz etti . Ebu Süfyan zaferi verdiği sarhoşlukla şarkı söylüyor “Yücel ey Hübel , yücel ey Hübel” diyerek ilah olduğuna inandığı şükürlerini arz ediyordu .
Ebu Süfyan , bir yıl sonra tekrar Bedir'de buluşalım dedi ve ordu Mekke'nin yolunu tuttu .
Şehitler birer ikişer defnedildi ve Medine'ye dönüldü . Bu konuda Hz . Peygamber'in “Kardeşlerimiz bize insaflı davranmadılar” diyerek , okçuların , kazanılmış zaferi bozguna çevirmelerini anlatmak istediği rivayet edilir . Gerçekten de onların aç gözlülüğü olmasa mükemmel bir zaferle dönülecek , bunca kadın dul , bunca çocuk yetim kalmayacaktı .
Bir gün sonra Hz . Peygamber , Uhud savaşına katılanların derhal toplanmalarını emretti . Kureyş'in tekrar dönüp gelmelerinden endişe ediyordu . Toplanan ve pek çoğu yaralı olan orduyla Hamraü'l-esed denilen yere kadar gidildi . Onların yola deva m ettikleri anlaşıldı . Ancak Hamraü'l-esed'de uyuyup kalmış olan şair Ebu Azze yakalandı . Bedirde esir edilmişken dilini tutması şartıyla serbest bırakılmıştı .
Ebu Azze bu defa yine dilini tutması şartıyla bağışlanmayı istedi . Fakat Hz . Peygamber;
-Bir Mü'min , bir yılanın deliğinden iki defa ısırılmaz dedi , emretti , boynu vuruldu .
Ordu Medine'ye döndü .
Ash ab dan Asım b . S ab it'in başını ge tire ne yüz deve vereceği vaadinde bulunan Sülafe ismindeki kadın , oğlunun intikamını almayı hedeflemişti . Onun kafatasıyla şarap içeceğine yemini vardı .
Adal ve Kâre k ab ilesinden birkaç kişi Medine'ye geldi kendilerine İslam'ı ve Kur-an'ı öğretecek muallimler istediler . Asım'ın da içinde bulunduğu Müslümanlarla yola çıktılar ve Reci suyu başında onları öldürdüler .
Hz . Peygamber'in tebliğ göreviyle yola çıkardığı bir topluluk da Bi'r-i Meǔne denilan yerde kıstırılıp şehit edildi . Her iki h ab er Hz . Peygamber'e aynı günde ulaştı . Efendimiz s ab ah namazlarında bir ay müddetle arkadaşları için mağfiret diledi , onlara kestedenler için beddua etti .
Bir diyet ödemesi konusunda görüşme yapmak üzere Nadir Yahudilerine giden Hz . Peygamber izzet ve ikramla karşılandı ve bir gölgeliğin altına alındı . Orada otururken tepesinden bir değirmen taşı bırakmak için hazırlık yaptılar . Cibril-i Emin'in uyarısı ile oradan ayrılan Efendimiz , yaptıkları ihanetin cezası olarak Medine'yi terk edip gitmelerini değilse savaşa hazır olmalarını istedi .
Adamlar evvela gitmek istemediler . Münafıkların reisi Ab dullah b . Übeyy b . Selul'dan yardım gelecek diye beklediler . Fakat gecen günler onlara umduklarını getirmedi , korkularını artırdı . Nihayet her şeylerini alıp gitmek üzere antlaşma yaptılar , Medine'yi terk ettiler . Hayber'e gidecek ve orada yerleşeceklerdi .
Bir gün Hz . Peygamber'in süt kardeşi Ebu Seleme vefat etti . Hanımı Ümmü Seleme , Hz . Peygamber'e geldi . Onun için nelr yap ab ilirim dedi
-Allah'ım Ebu Seleme'nin günahlarını bağışla , bana da ondan daha hayırlı bir eş nasib et , diye dua et , buyruldu .
Ümmü Seleme hayret etmiş “Allah'ım , Ebu Seleme'den daha hayırlı bir insan mı olur?” demiş , ama Hz . Peygamber'in yaptığı tavsiyeyi yerine getirmiş , o yolda dua etmeye başlamıştı .
O günlerde Hz . Ömer , Nebiler sultanı Efendimize gelerek , içkinin insanlığa getirdiği belaları dile getirmiş ve bu konuda açık bir hüküm istemişti . Yüce Mevla indirdiği bir ayette; “Sana içkiyi ve kumarı soruyorlar . De ki o ikisinde de günah ve insanlar için bir takım faydalar vardır . Günahları ise faydasından daha büyüktür . . . ”buyurmuştu .
İkisinde de büyük günah olduğunu öğrenen bir kısım insanlar bunları bıraktılar .
Ama bir Ab durrahman b . Avf'ın verdiği bir ziyarette çakırkeyif haliyle namaza duran imam “Kafirun”Suresini sonuna kadar okumayı beceremedi . Durum s ab ahleyin Rasulǔllah Efendimiz'e anlatıldı . Olay üzücüydü . Hz . Peygamber bu konuda yüce Mevla'dan bir hüküm geleceğini ümit ediyordu . Nitekim bu konuyla ilgili olarak “Ey iman edenler , ne söylediğinizi bilecek hale gelinceye kadar sarhoş iken namaza yaklaşmayın . ” emri geldi . Bu emir bir kısım Müslümanlara “Yüce Mevla sarhoş olanı huzuruna bile almıyor . ”dedirterek onları içkiden uzaklaştırdı .
Bir kısım insanlar yatsıdan sonra içip s ab aha kadar sarhoşluğun yolunu tuttu . Ama bir gece içkili bir toplantıda sarhoş olan birisi Ensarı hicveden bir şiir okudu . Bu , insanların Mühacir ve Ensar kavgası , çıkarmalarına sebep oldu . Baş yarıldı , kan aktı .
S ab ahleyin Hz . Ömer olayı Hz . Peygamber'e anlattı “Allah'ım bize kesin ve açık bir hüküm ver . ”diye niyaz ediyordu . Nitekim içkinin kumarın , dikili taşların ve fal oklarının şeytan işi pislikler olduğu ve terk edilmesi gerektiği emri geldi .
Gelecek yıl Bedir'de buluşalım diyerek giden Ebu Süfyan bu sözünde samimi idi . Gerçek darbeyi Bedir'de indirmek istiyordu . Fakat aradan geçen aylar onun cesaretini kırmaktaydı . Özellikle Bedir günleri yaklaştıkça ki yılın belli günlerinde Bedir'de panayır kurulurdu . Cesareti korkuya dönüştü . Toplay ab ildiği iki bin kişiyle yolun yarısına kadar geldi , sonra havaların kurak gittiğini hayvanların yemini bulmakla bile güçlük çektiklerini anlattığı bir konuşmayı “Ben geri dönüyorum , siz de dönün” diyerek bitirdi .
Hz . Peygamber bin beş yüz kişiyle geldiği Bedir'de günlerce Ebu Süfyan'ı bekledi . Gelirken ticaret mallarını da getirmelerini tavsiye ettiği Mü'minler , iyi bir alışveriş yapmış , maddi ve manevi kăr ile Medine'ye dönmüş oldular .
Ebu Süfyan Mekke'ye gururla dönememiş , kimse onun bu davranışını hoş karşılamamıştı . Mutlaka bir haysiyet kırıcı olay tamir edilmeliydi . Bu sırada Mekke'ye gelen Yahudiler ortaklaşa bir orduyla Medine üzerine bir yürüme teklifi getirdiler . Bunlar Medine'den sürülüp çıkarılmış Yahudilerdi .
Geniş bir faaliyet başladı . On iki bin kişiden oluşan bir ordu hazırlandı . Bu defa kesin sonucu almadan dönülmeyecekti .
Ab bas b . Ab dülmuttalip'in durumdan h ab erdar eden ve tedbirli olmaları gerektirdiğini bildiren mektubu tam zamanın da ulaştı . Hz . Peygamber ash ab ıyla müşavere yaptı . Selman Farisi bu gibi durumlarda kendi yurdunda hendekler kazılarak müdafaa harbi yapıldığını söyledi . Uygun görüldü ve hendek kazılmaya karar verildi . Hz . Peygamber herkese belli ölçüde yer tayin etti , ciddi bir kazı faaliyeti başladı . Öyle ki Mekke ordusu kazı işi de bitmişti .
Mekkeliler hiç ummadıkları bir durumla karşılaşmanın şaşkınlığı içindeydiler . Bu arada Nadir Yahudilerinin reisi Huyeyy b . Ahtap , Kurayza Yahudilerine gitmiş , “Biz Muhammed'le anlaşmalıyız . Anlaşmayı bozacak bir durum yok” demelerine rağmen onları kandırmış ve Müşriklerle birlikte savaşmaya razı etmişti .
Karşılıklı taş ve ok atarak günlerce savaşıldı . Bir gün Amr b . Ab di Vedd isimli meşhur silahşör , üç arkadaşıyla birlikte atlarını mahmuzladılar ve hendeği aştılar . Amr çarpışacak er istedi . Kimse çıkmadı . Amr'ın hakarete varan ısrarları karşısında Hz . Ali ona karşı çıkma izni istedi . Hz . Peygamber “Otur ey Ali . Bu Amr'dır . ”diyordu . Üçüncü defa olarak izin isteyen Ali b . Ebi Talib , Hz . Peygamber'in;
-Allah'ım , Bedir'de Ubeyde'yi , Uhud'da Hamza'yı aldın . Ali'yi bana bağışla , duasıyla meydana çıktı . Yapılan karşılaşmada Amr cansız yere serildi . Hendeği geçenlerden Nevfel . Zübeyr b . Avvam'ın kılıcıyla can verdi . İkrime ve Dırar kaçtılar .
Karşı taraftan Amr'ın cesedi için on bin dirhem teklif edildi ise de Hz . Peygamber “Biz ölü satıp para almayız . ”dedi ve onlara cesedi teslim etti .
Araplar uzun süren muharebeye tahammül edemezdi . Bu sebeple Ebu Süfyan umumi taarruz emri verdi . S ab ahtan akşama kadar süren çatışmada yine netice alınamamıştı . Beri tarafta Hz . Peygamber uzun uzadıya yaptığı dua ve niyazı gülümseyerek bitirdi . Etrafındakilere yüce Mevla'dan yardım geldiğini beyan etti . “Bana poyraz rüzgar ile yardım geldi . Ad kavmi ise Lodos rüzgarı ile mahvedildi . ”diyordu .
Nihayet bir ikindi sonu çıkan şiddetli rüzgar her şeyi alt üst etti . Çadırlar yıkıldı , kazanlar devrildi , ateşler etrafa dağıldı . Kimse ne yapacağını bilmez hale gelmişti . Ebu Süfyan gece vakti yaptığı kısa bir konuşmayla bu işin sonunun gelmeyeceğini anlattı . Ve işte ben gidiyorum dedi . Kalalım , savaşı deva m et tire lim diyen olmadı . S ab ah olduğunda ordunun eşyasını toplayıp götürmek için kalan birkaç yüz kişiden başka kimsenin kalmadığı görüldü .
Hz . Peygamber Medine'ye döndü . Günlerdir muharebenin verdiği yorgunluğu atmak ve temizlenmek üzere yıkandı . Bu arada Cibril-i Emin gelmiş , “Biz henüz silahlarımızı çıkarmadık”demiş ve Kurayza üzerine yürünmesi gerektiğini bildirmişti .
Hz . Peygamber derhal ordunun toplanmasını emretmiş ve hiç kimse Kurayza yurduna varmadan ikindi namazını kılmasın demişti . Yürüyüş başladı . Akşama doğru kalenin kuşatılması tamamlandı . Günlerce süren kuşatma sonucu kale komutanı Yahudilerin ileri gelenleriyle bir toplantı yaptı . Onlara:
-Size üç hal çaresi getiriyorum dedi . Anlat dediler .
-Biliyorsunuz bu adam Allah2ın peygamberidir . Onun dinine girelim . Dünya mızı da ahiretimizi de kurtaralım , dedi .
-Olmaz , o Yahudi milletinden değil dediler .
-Çocuklarımızı ve kadınlarımızı öldürelim , kılıçlarımızı sıyırıp sonuna kadar kahramanca vuruşalım , dedi .
-Biz çocuklarımız ve kadınlarımız için varız , dediler .
-Yarın cumartesidir . Bizim bu gece ve yarın iş yapmayacağımızı biliyorlar . Bundan istifade edelim , bu gece onlara saldıralım , dedi .
-Biz cumartesi gününün hürmetini çiğneyemeyiz , dediler .
Getirdiği bütün hal çarelerinin red edildiğini gören Ka'b b . Esed ,
-Bir kere aklınızı kullan ab ilseydiniz ne kaybederdiniz , demekten kendini alı koyamadı .
Birkaç gün sonra Sa'd b . Muaz tarafından verilecek hükme razı olarak teslim oldular . Sa'd , çocuk ve kadınların esir olarak , erkeklerin öldürülmesini , mallarının ganimet olarak hükmetti .
Bu yıl Hz . Peygamber , Hz . Ümmü Seleme ile evlendi . Ümmü Seleme , vefat eden Zeynep bt . Hüzeyme'den boşalan odaya yerleşti .
Zeyd ile Zeynep bt . Cahş arasında kurulan evlilik bağı günden güne tatsızlaşarak deva m ediyordu . Zeyd bazen Hz . Peygamber'e durumu arz ediyor , s ab ırlı davranması ve eşine sahip olması gerektiği tavsiyesini alıyordu . Fakat bir gün geldi . “Ben Zeynep'i boşadım” dedi .
Aradan bir zaman geçti . Yüce Mevla indirdiği ayette Zeyd'in evlilik bağını koparmasından sonra Zeynep'i kendisine nikahladığını bildiriyor ve bu hükmü de evlatlık edilen şahısların boşadıkları hanımları almakta mü'minlere bir vebal olmadığını anlatmak için koyduğunu bildiriyordu .
Ayrıca bir başka ayette “Sizin evlatlık edindiği kişileri Allah , sizin oğullarınız olarak k ab ul etmemiştir . ” Buyurmuş ve “Onları b ab alarına ait isimlerle çağırın . ” Emrini verdi . Yıllardır Zeyd b . Muhammet şeklinde tanınan Zeyd artık Zeyd b . Harise olarak bilinecekti .
Benu Mustalık k ab ilesi tarafından Medine2ye yapılacak bir baskın h ab eri geldi . Hz . Peygamber derhal oraya hareket etti . Topluluklarını dağıttı . Bir kısmı esir alındı ve dönüldü .
Yolda Hz . Aişe'nin bir ihtiyaç için ayrıldığı fak edilmedi ve ordu hareket etti . Hz . Aişe dönüp ordunun bulunduğu yere döndüğünde onların gittiklerini gördü . Bu arada yine bir ihtiyaç için ordudan ayrı kalan Safvan b . Muattal da gelmiş , Hz . Aişe'yi orada görmüştü . Onu deveye bindirdi , kendisi devenin yularını tuttu ve yola çıktılar , orduya yetiştiler .
Ancak münafıkların reisi olan İbn Selul Medine'ye vardıklarında Hz . Aişe ile Safvan'ın , çirkin bir iş için geri kaldıkları iddiasını , ortaya attı . Münafıklar bu iftirayı etrafa yaydılar . Müslümanlardan bu asılsız h ab ere katılanlar oldu . Hz . Peygamber Yüce Mevla'dan bir açıklama gelecek ümidiyle bir ay bekledi . Netice olarak Mescid de durumu anlattı , iftira atanın cezalandırılmasını istedi . Fakat bu konu bir Evs ve Hazrec müc adel esi şekline dönüştürüldü ve kavga çıktı . Hz . Peygamber'e olayı yatıştırmak düştü .
Olayı yakınlarından araştırdı . Kimse Hz . Aişe'yi suçlu bulmuyordu . Hz . Ömer;
-Ey Allah'ın Rasulǔ Aişe'yi sana nikah eden kimdir?demiş .
-Allah'tır cev ab ını alınca
-Zina ederek senin namusu kirletecek bir kadını Allah sana nikah eder mi?Bu büyük bir iftiradır demişti .
O gün Nur suresinin 11-20 ayetleri indirilmiş ve Hz . Aişe'nin tertemiz olduğu beyan edilmiştir .
Benu Mustalık esirleri arasında bulunan Cüveyriye hanım ile Hz . Peygamber'in evlenmesi , o k ab ileden alınan bütün esirlerin serbest bırakılmasına sebep olmuştur .
Yine bu yılda Ebu'l-As'ın Medine'ye gelip İslam'ı k ab ul etmesi üzerine Efendimiz , kızı Hz . Zeynep'i yine ona vermiştir .
Hicretin altıncı yılında Efendimiz , gördüğü bir rüya üzerine Umre Seferine çıktı . Yanında bin dört yüz kişi vardı .
Ancak Mekke'ye 15 km . kala Hudeybiye mevkiinde durma mecburiyetini hissetti . Çünkü devesi Kasvă ileri gitmek istemiyordu . Onu hicret yolculuğu bittiğinde durması gereken yerde durdurup çöktüren ilahi kuvvet bu defa da ilerlemesini engellemişti . Aynı zamanda Mekke'den alınan h ab erler hiçbir şekilde kendilerinin Mekke'ye s okul mayacağı şeklindeydi .
Mekke'den gelenlerle görüşüldü . Savaş m aksa dı taşımadıkları anlatıldı . Ama faydası olmadı . Hz . Peygamber , masatlarını açık açık anlatmak için damadı Osman b . Affan'ı gönderdi . Bu defa onu geri göndermediler . Hatta orduda onun öldürüldüğü söylentisi çıktı . O zaman Hz . Peygamber bir ağacın altına oturdu , gerekirsek savaşmak ve düşmandan kaçmamak üzere ash ab ından beyat etti .
İslam tarihinde “bey'at-i Rıdvan” olarak bilinen bu büyük merasimden h ab erdar olan Mekkeliler Süheyl b . Amr'ı gönderdiler . Heyecanlı tartışmalar sonucu bir anlaşma yapıldı . Buna göre; iki taraf birbiriyle anlaşma yapacak , Müslümanlardan biri küfre dönerse geri verilmeyecek ama müşriklerden biri Müslüman olursa geri verilecekti . Ayrıca bu yıl umre yapmadan dönülecek , bir yıl sonra geldikleri taktirde Mekke üç gün müddetle onlara açık tutulacak ve yolcu silahı olan kılıçtan başka silah bulundurmayacaktı .
Müslümanlar bu anlaşmadan hoşlanmamışlar ama Yüce Allah bu anlaşmayı “Fethi Mübin” olarak değerlendirmişti .
Hz . Peygamber Hudeybiye'den geldikten sonra etrafta bulunan sultanlara ve genel vali durumunda onlara mektuplar yazdırdı . , Bunları yaptırdığı mühürle mühürledi . Mühürde “Muhammed Rasulullah” yazılıydı . Etraftaki hükümdarlar içinde iman eden sadece H ab eş Necaşisi ve Bahreyn emiri idi . Özellikle Bizans kralı Herakliyus mektupla ciddi şekilde ilgilenmiş;araştırma yapmış , Hz . Peygamberin Allah'ın rasulü olduğunu anlamış;ama saltanattan mahrum olma korkusuyla “hayır” demişti . İran şahı mektubu parçalamış , Gassan emiri elçiyi öldürmüştü .
H ab eş Nacaşisi , Hz . Peygamberin dünür olduğu Ümmü H ab ibe'nin teklifi k ab ul etmesi üzerine nikahı kıymış , Hz . Peygamber adına bir mehir ödemişti ve H ab eş diyarındakilere bir gemi tahsis ederek Medine'ye gitmek üzere yola çıkarmıştı . Mısır kralı ise birtakım hediyelerle birlikte iki cariye göndermiş , Hz . Peygamber , bunlardan biriyle evlemişti . Bu hanım ileride İbrahim isminde bir çocuk doğuracaktı .
Sitemizde yer alan tüm içerikler internet ortamından toplanmış ve derlenmiştir. Yer alan bilginin doğruluğu garanti edilmemektedir. Yanlış bilgi için tarafımıza sorumluluk yüklenemez. Yanlış bilginin doğuracağı etkenlerden sitemiz ve yöneticileri sorumlu tutulamaz.