Cahit Sıtkı Tarancı
Cahit Sıtkı Tarancı Hakkında
Cahit Sıtkı Tarancı özellikle ölüm ve yalnızlık temalarını işlediği yapıtlarıyla cağdaş Türk şiirinin öncüleri arasına giren şairdir .
Şair 4 Ekim 1910da Diyarbakırda doğdu . Ortaöğretimini Galatasaray Lisesinde , 1931 yılında tamamladı . Edebiyata olan sevgisi burada başladı . Şair o sıralar annesinden uzaktı . Bu durum ve okuldaki sıkıntılı hava ruhunu kararttığından , annesine yazdığı mektuplarda yaşadıklarını daha iyi tasvir edebilmek için parlak sözcükler , göz kamaştırıcı benzetmeler ve süslü cümleler kullanıyordu . Derslerde Carneile , Racine , Molierei tanıyan şair , romantikleri okul kitaplığından takip etmeye ve Lamartinein şiirlerini ezberlemeye başladı . Galatasaray Lisesinin onuncu sınıfında Baudelaire ile tanıştı ve bundan sonra düşünüşü , duyuşu ve edebiyata bakışı değişti . Cahit Sıtkı Tarancı bu konuda: “Baudelaire bana suyun dibine inmeyi öğretti . İçimle dışım arasındaki farkı Kötülük Çiçekleri kitabını okuduktan sonra farkettim . Baudelaire , bana kendi kendimi buldurttu ve ben hayatımı Baudelairei okuduktan önce , Baudelairei okuduktan sonra diye iki bölüme ayırmaktayım . ” demiştir .
Galatasaray Lisesini bitirdikten sonra şair , Mülkiye Mektebinde ( bugün Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi ) ve Yüksek Ticaret Okulunda okudu . Mülkiye Mektebindeki bir anısı Cahit Sıtkı Tarancı şöyle anlatıyor: “Mülkiye okulundayım . Olağanüstü bir Nisan günüydü . Üçüncü derse girme zilim çalmıştı . İçimde bir pirelenme vardı . Bu havada derse girilir miydi? Hem de Sadık Saminin dersi . Böyle bir günde medeni hukuk dinlemek mi , yoksa dersten kaçıp çimlere uzanmak mı? Tahmin edebileceğiniz gibi fazla tereddüt etmedim . Arkadaşlar dersteyken çimlere uzanarak bahar üzerine bir şiir düşünmeye başladım . Bir yandan da sigaramı tellendiriyordum . Aradan bir onbeş dakika geçmişti geçmemişti , yanı başımda bir ses duydum: “Ne o Cahit Bey , derse girmediniz mi?” İstifimi bozmadan , hiç düşünmeden yanıt verdiğimi hatırlıyorum: “Hayır efendim , hava o kadar güzel ki derse girmeye gönlüm elvermedi!” Numaramı not defterine yazıp başını sallayarak yanımdan uzaklaşan kişi , o zamanlarki müdür yardımcımız Zeki Beydi , 1950 Türkiye Güzellik Kraliçesi Güler Arımanın babası . Güler o zaman bir yaşında vardı yoktu . ”
Cahit Sıtkı Tarancı , bir süre Sümerbankta memur olarak çalıştıktan sonra 1939da Parise gitti ve Paris Radyosunda Türkçe yayınlar spikerliği yaptı . II . Dünya Savaşı çıkınca Türkiyeye döndü . 1943te askerliğini bitirdikten sonra İstanbulda bir süre babasının işyerinde çalıştı . Ankarada Anadolu Ajansında çevirmenlik yaptı . Toprak Mahsülleri Ofisnde ( TMO ) , Çalışma Bakanlığında çalıştı . Geçirdiği kısmi felç sonucunda 1954te konuşma yetisini yitirdi . Tedavi için götürüldüğü Viyanada öldü .
İlk şiirleri 1930da Muhit ve Servet-i Fünun dergilerinde yayımlandı . Bu şiirlerde hece ölçüsünü alışılmış duraklara bağlamadan yeni uyum sağlayarak kullanmasıyla dikkati çekti . Cahit Sıtkı Tarancı , Servet-i Fünun dergisiyle olan ilk anısı şöyle anlatıyor: “Bir gün bütün cesaretimi toplayarak o zamanın Servet-i Fünun yazı işleri müdürü Halit Fahriye gittim . Yirmiyi aşkın manzume içinde Halit Fahri tek bir manzumeyi beğendi , onu da Servet-i Fünunda yayınladı . İmzamı Servet-i Fünun sütunlarında gördüğüm gün yirmidört yıllık hayatımda bir eşini daha bilemeyeceğim bir seviç içindeydim . Bana bu büyük iyiliği yapan Halit Fahriye yıllarca sonra bile olsa teşekkür etmek isterim . ”
1946 Cumhuriyet Halk Partisi ( CHP ) şiir yarışmasında “Otuz Beş Yaş” şiiri ile birincilik kazanınca ünü yaygınlaştı . İlk şiir kitabı “Ömrümde Sükut”tan ( 1933 , 1968 ) sonra yazdığı şiirlerden seçmeleri ödül alan şiirinin adıyla Otuz Beş Yaşta ( 1946 , 1982 ) topladı . Üçüncü kitabı Düşten Güzelden ( 1952 , 1969 ) sonra kitaplara girmeyen şiirleri , Fransız şairlerden yaptığı çeviriler ve ölümü üzerine yazılan yazılar Sonrası ( 1957 , 1962 ) adlı kitapta toplandı . Arkadaşı şair Ziya Osman Sabaya 1930-1946 arasında yazdığı mektuplardan 57si gene ölümünden sonra Ziyaya Mektuplar adıyla kitaplaştırıldı . Gazete ve dergilerde çıkan öykülerinden 22si Selahattin Önerli tarafından Cahit Sıtkının hikayeciliği ve hikayeleri ( 1976 ) adı altında bir araya getirildi . Asım Bezircinin derlediği Bütün Şiirleri 1983te yayımlandı .
OTUZ BEŞ YAŞ
Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder .
Dante gibi ortasındayız ömrün .
Delikanlı çağımızdaki cevher ,
Yalvarmak , yakarmak nafile bugün ,
Gözünün yaşına bakmadan gider .
Şakaklarıma kar mı yağdı ne?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünüyorsunuz;
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim:
Nerde o günler , o şevk , o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim
Yalandır kaygısız olduğum yalan .
Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile yabancı gelir .
Hayata beraber başladığımız
Dostlarla da yollar ayrıld ı bir bir;
Gittikçe artıyor yalnızlığımız
Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç farkettim taşın sert olduğunu .
Su insanı boğar , ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu ,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış .
Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim .
Ne dönüp duruyor havada kuşlar?
Nerden çıktı bu cenaze? Ölen kim?
Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar .
N'eylesin ölüm herkezin başında .
Uyudun uyanamadın olacak
Kim bilir nerde , nasıl , kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak .
Taht misali o musalla taşında .
Cahit Sıtkı Tarancı
Sitemizde yer alan tüm içerikler internet ortamından toplanmış ve derlenmiştir. Yer alan bilginin doğruluğu garanti edilmemektedir. Yanlış bilgi için tarafımıza sorumluluk yüklenemez. Yanlış bilginin doğuracağı etkenlerden sitemiz ve yöneticileri sorumlu tutulamaz.