Kuraklığın Önemi
Kuraklığın Önemi
Kuraklıkla mücadele etmek için onu çok iyi tanıyıp verimli bir şekilde çalışma yapmak gerekir . Bu nedenledir ki ülkemizin kurak bölgeleri içerisinde yer alan Diyarbakır'ın kuraklık riski çok yüksektir .
Canlılar için alternatifi olmayan temel maddelerin başında gelen su , ilk çağlardan beri insan oğlunun ilgisini çekmiş ve suyu kendi yararlarına kullanmaya çalışmıştır . Bu nedenle ilk yerleşim yeri olarak su kenarları seçilmiştir . Her alanda kullanılır olduğundan değeri artmış ve hatta kimi ilkel kabileler fiziksel ihtiyaçlarının yanında , manevi ihtiyaçlarını da gidermek amacıyla suyu ilah kabul edip tapınmaya başlamıştır .
Tüm canlılar için gerekli olan su , dünyanın her yerinde aynı karakteri göstermiş olup , eksikliğinde veya bilinçsizce kullanılmasında ?kuraklık? denen doğal afet meydana gelebilir .
Son yıllarda üzerinde en çok konuşulan konu kuraklık; hayatın günlük yaşantısından modern cihazlara kadar bütün alanlara zincirleme etki eder . Kuraklık sonucunda; susuzluk , kıtlık , açlık , işsizlik , iflas , göç , hastalık , savaş ve ölüm gibi çok kötü etkiler meydana gelir . 2000 yılı Dünya Sağlık Örgütü raporlarına göre 200 . 000 insan kuraklıktan ölmüştür . B . M . raporuna göre; 2025 yılında Türkiye su sıkıntısı çekecek , 2040 yılında da elindeki su rezervleri yüzünden , Türkiye?ye savaş açılacak .
TEMA Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Karaca ? ( . . . ) Küresel ısınmanın devam etmesi durumunda Anadolu'nun 2030 yılında çöl olacağını? dünyada hiç bir ülkenin çevre sorunlarını , dünyadaki sorunlardan ayrı tutamayacağını ve Global ekonomiyi kanser hücresiyle özdeşleştirdiğini belirten Karaca ?Global ekonomi büyümek zorundadır . Global ekonomi bugünkü sistemi ile , dünya varlıklarını yani kendisine hayat veren doğal varlıkları , tükeninceye kadar büyütmek zorundadır , yoksa hastalanır . 2500 bilim adamının hükümetler arası bir panel sonunda: Eğer bu süreç devam ederse Kuzey Akdeniz ülkelerinin , özellikle Anadolu'nun önlem alınmadığı takdirde 2030 yılında çöl olacağını? söylüyor ( TEMA Vakfı Başkanı Hayrettin KARACA-2003 )
Ülkemizin teknik ve ekonomik anlamda tüketilebilecek yerüstü ve yeraltı suyu miktarının 110 milyar m³ olduğu belirlenmiştir . Nüfusumuzun 70 milyon olduğu kabulü ile kişi başına düşen su miktarı , 1570 m³?tür . Kullanılan su miktarı dikkate alındığında , kişi başına düşen su miktarı 575 m³?tür . Ülkemizin kişi başına düşen kullanılabilir su varlığı bakımından diğer bazı ülkelerle ve dünya ortalaması ile karşılaştırıldığında sınırlı su kaynaklarına sahip ülkeler arasında yer aldığı görülmektedir . Bir ülkenin su zengini sayılabilmesi için kişi başına yılda 10 . 000 m³ su potansiyeline sahip olması gerekmektedir . Halbuki ülkemizde kişi başına düşen su potansiyeli 3600 m³?tür . Ülkemizdeki nüfus artış hızı ve büyüme hızına bağlı olarak , su ihtiyacı ve sarfiyatı da artmaktadır .
Sonuç olarak; gelecek nesillere sağlıklı ve yeterli su bırakmak istiyorsak; elimizdeki mevcut su kaynaklarını çok iyi koruyup akılcı bir şekilde kullanmamız gerekir . Bu nedenledir ki , kuraklık gibi sinsi ve tehlikeli bir doğal afetle mücadele etmek için kuraklığı çok iyi tanıyıp , ona göre önlemlerimizi almamız gerekir . ( D . Ü . Bitirme Tezi -Ahmet Yüce -2003 )
Sitemizde yer alan tüm içerikler internet ortamından toplanmış ve derlenmiştir. Yer alan bilginin doğruluğu garanti edilmemektedir. Yanlış bilgi için tarafımıza sorumluluk yüklenemez. Yanlış bilginin doğuracağı etkenlerden sitemiz ve yöneticileri sorumlu tutulamaz.