Eski Hun beylerinden birinin çok güzel iki kızı vardı . Bu bey kızları ile ancak Tanrıların evlenebileceğini düşünüyordu . Bu sebeble ülkesinin kuzey tarafında yüksek bir kule yaptırarak iki güzel kızını Tanrılarla evlenmek üzere buraya yerleştirdi .
Bir süre sonra kuleye gelen bir kurdun Tanrı olduğu düşüncesiyle kızlar bu kurtla evlendiler . Bu evlenmeden doğan Dokuz Oğuzların sesi kurt sesine benzerdi . Göç Destanı Uygurların yurdunda "Hulin" isimli bir dağ vardı . Bu dağdan Tuğla ve Selenge isimli iki ırmak çıkardı . Bir gece oradaki bir ağacın üzerine gökten ilâhi bir ışık indi . iki ırmak arasında yaşayan halk bunu dikkatle izlediler . Ağacın gövdesinde şişkinlik oluştu , ilâhi ışık dokuz ay on gün şişkinlik üzerinde durdu . Ağacın gövdesi yarıldı ve içinden beş çocuk göründü . Bu ülkenin halkı bu çocukları büyüttü . En küçükleri olan Buğu Han büyüyünce hükümdar oldu . Ülke zengin halk mutlu oldu . Çok zaman geçti . Yuluğ Tiğin isimli bir prens hükümdar oldu .
Çinlilerle çok savaştı . Bu savaşlara son vermek için Oğlu Galı Tigini bir Çin prensesi ile evlendirmeğe karar verdi . Çinliler , prensese karşılık hükümdardan Tanrı dağının eteğindeki Kutlu Dağ adını taşıyan kayayı istediler . Gali Tigin kayayı verdi . Çinliler kayayı götürmek için kayanın etrafında ateş yaktılar , kaya kızınca üzerine sirke döktüler . Ufak parçalara ayrılan kayayı arabalara koyarak Çin"e taşıdılar . Memleketteki bütün kuşlar , hayvanlar kendi dilleriyle bu kayanın gidişine ağladılar . Bundan yedi gün sonra da Gali Tigin öldü . Kıtlık ve kuraklık oldu . Yurtlarını bırakarak göç etmek zorunda kaldılar .
Buraya kadar kısaca tanıtmağa çalıştığımız Türklerin ilk dönem edebî eserleri olan Yaratılış , Alp Er Tunga , şu , Oğuz Kağan , Ergenekon , Türeyiş ve Göç destanları bugünkü bütün Türk Cumhuriyet ve Topluluklarının ortak destanları olarak kabul edilmektedir .
Büyük bir ihtimalle XV . yüzyılda yazıya geçirildiği kabul edilen "Dede Korkut Hikâyeleri" nin Hun-Oğuz Destan dâiresinden ayrılmış destan parçası olduğu görüşü oldukça yaygındır .
Dede Korkut Hikâyeleri ve bu hikâyelerin hem anlatıcısı hem de kahramanlarından biri olan Dede Korkut bütün Türk dünyasında ortak olarak tanınan sözlü ve yazılı gelenekte yaşatılan önemli eserlerden biridir . Türklerin X . yüzyılda büyük kitleler halinde islâmiyeti kabul etmelerinden ve Oğuzların büyük bir bölümünün batıya bugünkü Anadolu topraklarına göçmelerinden sonra gerek Orta Asyada gerek Anadolu , Balkanlar ve Orta Doğuda , Türkler farklı siyasî birlikler içinde yaşamışlardır . X . yüzyıldan sonra teşekkül eden destanlardan Köroğlu dışındakiler Türk topluluk ve guruplarının iletişimleri ölçüsünde yaygınlaşmıştır . Köroğlu destanı XVI . yüzyılda Anadolu"da teşekkül etmiş ve hemen hemen bütün Türk dünyası tarafından benimsenmiş ve çeşitlenerek yaşatılmaktadır .
İslâmiyetin Kabulünden Sonraki Türk Destanları Karahanlı hükümdarı Satuk Buğra Han X . yüzyılda islâmiyeti resmen devlet dini olarak kabul etmiştir . islâmiyetten sonra ilk teşekkül eden destan da bu hükümdarın islâmiyeti kabul ve yaymak için yaptığı mücadelelerin efsanelerle zenginleştirilerek anlatımıyla doğmuştur . Bu destanın bir elyazmasında bulunan metni kısaca şöyle özetlenebilir .