Ankara'nın Selçukluların eline geçmesi , Malazgirt savaşından sonra 1073 yılına rastlar . Ankara gibi Bizans kentlerine Türklerin kitle halinde girmesi 11 . yüzyılın son çeyreğinden sonra başlar . Türkler büyük bir hızla kırsal alana yerleştiler ve tarımsal üretime katıldılar . Daha sonra 12 ve 13 . yüzyıllarda Selçuklu sultanlarının da çabasıyla transit ticaret bir gelişme gösterdi . Ankara 1304'de görevli özerklik vererek Osmanlı Devletine bağladığı Ankara , 1 . Murat zamanında kesin olarak Osmanlı topraklarına bağlandı , 1402 yılında Timur orduları ile osmanlı Sultanı Yıldırım Beyazıt arasındaki Ankara Meydan Savaşı zamanında Ankara ve çevresinin büyük ölçüde harap olmasına karşın Anadolu birliğini yeniden kuran 2 . Murat zamanında yeniden onarılmıştır . Bu dönemde su yollarına kadar bütün alt yapı tesisleri , hanlar , hamamlar ve diğer kamu binaları onarılmıştır .
Ankara 16-19 . yüzyıllar arasında birçok yabancı gezginin de uğrak yeri olmuştur . Gezginler yazdıkları seyahat namelerinde kentle ilgili çok doğru bilgiler vermiş , çizdikleri gravürlerle o döneme ilişkin görsel malzeme sağlamışlardır . 19 . Yüzyıl sonlarında Deutshe Bakn ile Osmanlı Devleti arasında imzalanan bir demiryolunun yapılması konusunda anlaşmaya varılmış ve 1889' da başlayan yapım çalışmaları sonunda 1892' de ilk tren Ankara'ya gelmiştir .
Ankara'nın önemi Kurtuluş Savaşı ile birlikte artmıştır . Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşları Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı Ankara'dan yönetmişler . İlk Ulusal Meclis yine Ankara'da toplanmıştır .
Ankara , Türkiye Cumhuriyeti'nin başkenti olduktan sonra hızlı bir gelişme göstermiş , bir yandan Prof . Hermann Jansen'in hazırladığı kent planı çerçevesinin de İmar hareketleri hızkanırken diğer yandan , kamu yönemitinin başlıca kurumları kentte örgütlenmeye başlamıştır .
Nüfus'u 1920'lerde 25 . 000 dolaylarında olan kent büyümüş ve 1990'lı yıllarda 4 milyona ulaşmıştır .
ATATÜRK'ÜN ANKARA'DAKİ KARARGAHLARI
Sivas Kongresinden sonra kurulan Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Heyet-i Temsileye"si 3 Ekim 1919"da Ankara"ya gitmek kararını vermişse de bazı olaylar bu hareketi geciktirmişti . Ancak 18 Aralık 1919"da Sivas"tan yola çıkılabildi . Heyet-i Temsiliye Reisi Mustafa kemal ( Atatürk ) , yanında arkadaşları olduğu halde , 19 Aralık 1919 gecesi Kayseri"ye , 14 Aralık"ta Kırşehir"e gelmişler , yol üzerindeki köy ve kasabalar halkı ile görüştükten sonra , 27 Aralık 1919 Cumartesi günü saat 15 . 30"da Ankara"ya ulaşmışlardı .
Ankara , günlerdir karşılama hazırlıkları yapıyordu . Milli giyimleri içinde atlı ve yaya bir seğmen alayı , Kızılyokuş ve Dikmen sırtlarında Atatürk"ü bekliyordu . Halk , davul ve zurnalarla Atatürk"ün geçeceği yollara dökülmüştü . Ankara"daki 20 . Kolordu Komutanı Ali Fuat ( Cebesoy ) ve maiyeti , Ankara vali vekili ve arkadaşlarını eymir gölü yakınlarında karşılamışlardı . Konvoy Dikmen Sırtlarından şimdiki Genel Kurmay Başkanlığının önüne gelince ortalık karıştı . Seymenler , zeybekler , esnaf temsilcileri , öğrenciler ve binlerce Ankara"lı , tek ses , tek yürek olmuş , Atatürk"ü karşılıyor , alkışlıyor , ( yaşa , varol ) diye bağırıyorlardı . Yollarda kurbanlar kesiliyor , milli oyunlar oynanıyordu . Ankara"nın bayramıydı o gün .
Kafile , şimdiki Kızılay"dan şehre yönelmiş , bugün Türk Hava Kurumunun bulunduğu kavşaktan istasyona sapmıştı . Gösteriler devam ediyordu . İstasyondan doğruca Ulus meydanına , buradan da Hükümet Konağına gelmişlerdi . Yahya Galip"in ( Hoş geldiniz ) konuşmasından sonra , Hükümet Konağında kısa bir süre dinlenen Atatürk , buradan Kolordu"yu ziyaret etmiş , daha sonra Heyet-i Temsiliye için hazırlanan , Keçiöerentepesi yamacındaki "Ziraat Mektebi"ne yerleşmişti .
Atatürk artık Ankara"daydı ve ilk karargah olarak şu binalarda oturmuştu .
I-Eski Ziraat Okulu : Keçiören tepelerini yamacında Çubuk çayına bakan iki katlı taş bir yapıydı . Heyet-i Temsiliye"nin çalışmalarını Ankara"da sürdüreceği haberi üzerine , Ankara Vali vekili Defterdar Yahya Galip bey , en uygun çalışma yeri olarak burayı seçmişti . Üst kata çıkınca karşıya gelen büyük oda ve bitişiğindeki oda Atatürk"e , sağdaki odalar Heyet-i Temsiliyenin üyelerine , soldakiler de bürolara , bir süre sonra Halide Edip ( Adıvar ) ın yönetiminde çalışmalar başlayan Anadolu Ajansına yarılmıştı . Alt katta , yemek salonu , şifre ve telgraf odaları , yaverler bürosu ve muhafız birliği yatakhanesi vardı . İlk T . B . M . M . "nin hazırlıklarının yapıldığı , pek çok tarihi kararların verildiği bu karargah , Atatürk"ün önce İstasyondaki karargaha sonra Çankaya köşkü"ne taşınmasıyla , Kurtuluş savaşı yıllarında bir süre Genel Kurmay Başkanlığı Karargahı olarak kullanılmıştı .
Bugün , Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü burada çalışmakta , Atatürk Odası , eşyaları ile birlikte korunmaktadır .
II-Ankara Garındaki Atatürk Karargahı : İlk karargah binası olarak kullanılan Ziraat Okulu , şehrin merkezine uzak olduğu için , ilk Büyük Millet Meclisi"nin açılışından kısa bir süre önce , Atatürk , Karargahını , Ankara Garındaki eski istasyon binasını üst katkına nakletmiş , çalışmalarını burada sürdürmüştür . Üst katta Atatürk"ün yatak odası , çalışma odası , bir toplantı salonu ve bir de yazıhane vardır . Atatürk , Çankaya"daki eski Köşke geçinceye kadar burada kalmış , birçok tarihi kararları bu binada almıştır . Bina bugün , Atatürk Konutu adı ile müzedir .
III- Çankaya"da Eski Köşk : Çankaya"daki Bulgurzade Tevfik Efendi"nin Bağevi , Ankara"lılarca satın alınarak ( Ordu Köşkü ) adıyla Milli savunma Bakanlığına devredilmişti . Gar"daki Atatürk Karargahı yetersiz olduğu için Atatürk bu köşke taşınmış , 1932 yılında Yeni Köşk yapılıncaya kadar bu köşkte oturmuştu .
Çankaya eski köşkü , iki katlıydı . Girişinde havuzlu bir holü vardı . Atatürk , 1923 yılı Ocak ayında Latife Hadım"la evlendikten sonra , bu elverişsiz evi daha kullanışlı bir duruma getirmişti . Havuzlu hol kaldırılarak burası altlı üstlü salon olmuş , kuleli bölüm eklenerek yeni odalar yapılmış , şöminelere konmuştu . Böylece Eski Köşk , 1932 yılına kadar Cumhurbaşkanlığı Köşkü olarak kullanılmıştı .
Eski Köşk , bugün Atatürk Müzesi olarak düzenlenmiştir .
ANKARA ANTLAŞMASI ( 21 EKİM 1921 )
Sakarya Savaşı"ndan sonra tereddütleri ortadan kalkan Fransa , iktisadi ve kültürel konularda ayrıcalık isteklerinden de vazgeçerek , 20 Ekim 1921"de Ankara"da bir Antlaşma imzalamıştır . Bu Antlaşma ile Türkiye - Fransa arasında silahlı çatışma son buluyor , güney sınırımız da tespit ediliyordu .
Moskova Antlaşması ile doğu meselesini çözüldüğü gibi , Ankara Antlaşmasıyla da güney meselesi çözülmüş oluyordu . Bu Antlaşma , silah , cephane ve malzeme sağlanması yolunda güney sınırımızdan yararlanma imkanı verdiği gibi , batıda Yunan saldırısına rahatlıkla karşı koymak fırsatını da veriyordu .
Ankara Antlaşması ile , iki devlet arasında savaş hali sona ermiştir . İki devlet arasında bütün esirlerin değişimi yapılacaktır . Boşaltılan topraklarda genel af ilan edilecektir . İskenderun bölgesinde özel bir yönetim ( idari rejim ) uygulanacaktır . Türk ırkından olan bu bölgenin sakinleri , kültürlerinin gelişmesi için her türlü kolaylıktan yararlanacaklardır . Türkçe resmi dil olacaktır .
Antlaşmada , Türkiye ile Suriye arasında yeni bir sınır belirlenmekteydi . Bu sınırla , Kilikya bölgesinin önemli bir bölümü ve Bağdat demiryolunun büyük bir kısmı Türkiye sınırları içinde kalmaktaydı . Sınır , İskenderun Körfezi üzerinden Payas mevkiinin hemen güneyinden başlayarak , Meydanı Ekber"e kadar uzamaktaydı . Suriye ile aramızda çizilen bu sınır , Lozan Barış Antlaşması ile sadece teyit edilmiştir .
Ankara Antlaşması ile , I . Dünya Savaşı"nın galiplerinden biri , Misak-ı Milli"yi tanımış ve Ankara Hükümeti ile Fransa arasında olumlu ilişkiler başlatılmış oluyordu .
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ"NİN KURULMASI
12 Ocak 1920"de toplanan Meclis-i Mebusan , 28 Ocak 1920 tarihindeki gizli oturumunda "Ahd-i Milli" olarak Misak-ı Milli kararlarını almış ve kararlar bütün mebuslar tarafından imzalanmıştı . 17 Şubat 1920 tarihli oturumunda da basında yayınlanması ve bütün yabancı parlamentolara bildirilmesi kararlaştırıldı . 15 Mart"ta , İstanbul"daki İtilaf kuvvetleri 150 Türk aydınını yakalatmış ve ertesi gün de şehir fiilen ve resmen askeri işgale maruz kalmıştı .
Ankara"da olağanüstü yetkilere sahip bir meclisin açılması belirlendi . Kurucu Meclis olarak çalışması düşünülen bu meclisi , Mustafa Kemal , halkın yadırgamaması için "olağanüstü yetkilere sahip bir meclis" olarak takdim etti . Kurucu Meclis ve seçimlerle ilgili 19 Mart 1920"de bir bildiri yayınladı . Seçimlerin yapılması için yayınlanan bu bildiri uyarınca , yurdun her yerinde seçimler yapıldı . Bolu Düzce , Hendek bölgesinde başlayan ve Nallıhan , Beypazarı çevresine sıçrayan bazı ayaklanma olayları oldu . Bu olaylardan dolayı , seçilen milletvekillerinin tümünün gelmesi beklenilmeden , Millet Meclisi"nin açılma hazırlıkları yapıldı .
23 Nisan 1920"de kurulan yeni Meclis , 1 numaralı kararı ile kendi kuruluşunu düzenlemiştir . Erzurum Kongresi ve Sivas Kongresi kararlarına uygun olarak milli iradeye dayanan bir meclisin seçimi yapılmıştır .
ANKARA'NIN BAŞKENT OLUŞU
Anadolu'nun en eski yerleşme yerlerinden biri olan Ankara , 27 Aralık1919'da
Temsil Heyeti'nin buraya gelmesiyle ayrı bir önem kazandı . Artık Ankara , Türk milletin geleceği ile ilgili kararların alındığı bir merkez olmuştu . Türkiye Büyük Millet Meclisi burada açıldı . Yeni Türk devletinin temelleri burada atıldı . ”Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir . ”ilkesi , Ankara'da kabul edildi . Böylece burası fiilen , yeni Türk devletinin idare edildiği yer oldu .
Lozan Barış Antlaşması'nın Türkiye Büyük Millet Meclisinde onaylanmasından sonra , İtilaf Devletlerinin askerleri , İstanbul‘dan ayrıldılar . İstanbul işgalden kurtulunca , bu defa da yeni Türk devletinin hükümet merkezinin nerede olacağı konusu ortaya çıktı . Bu konu , gerek Türkiye Millet Meclisinde , gerekse basın organlarında tartışılmaya başlandı . Artık , yeni Türk devletinin başkentini belirleyerek iç ve dış karasızlıklara son vermenin zamanı gelmişti .
Başkentin seçiminde , askeri ve coğrafi özellikler de göz önünde bulundurulmalıydı . İsmet Paşa , hazırladığı bir kanun teklifini Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verdi . ”Türkiye Devletinin başkenti Ankara şehridir . ”ifadesinden ibaret olan bu bir maddelik kanun teklifi kabul edildi . ( 13 Ekim 1923 ) Ankara yasal olarak da yeni Türk devletinin hükümet merkezi oldu