Denizli Pamukkale
PAMUKKALE
Denizli ilinin 18 km . kuzeyinde yer alan Hierapolis antik kentinin arkeoloji literatüründe "Holy City" yani Kutsal Kent olarak adlandırılması , kentte bilinen birçok tapınak ve diğer dinsel yapının varlığından kaynaklanmaktadır .
Kentin hangi eski coğrafi bölgede yer aldığı tartışılır . Hierapolis , coğrafi konumu ile kendisini çevreleyen tarihi bölgeler arasında yer almaktadır . Aziz Paulos , kentin Frigya yakınında , güney batıda ve Karia sınırına yakın olduğundan bahseder . Ayrıca Colossae kentinin de kuzey batısında olduğunu söyler . Strabon ile Ptolemaeus ise verdikleri bilgilerde , Karia Bölgesine sinir olan Laodikeia ve Tripolis kentlerine yakınlığı ile Hierapolis'in de Frigya Kenti olduğunu ileri sürerler .
Bizanslı Stephanus ise kentin Lidya ile Frigya Bölgeleri arasında zengin sıcak su kaynakları ile tanındığından söz eder . Antik kaynaklarda , kentin Helenistik donem öncesi adi ile ilgili bir bilgi bulunmamaktadır . Hierapolis olarak adlandırılmadan önce kentte bir yasamın varolduğunu Magna Mater
( Ana Tanrıça ) kültüründen dolayı biliyoruz . Kentin kurulusu hakkındaki bilgilerimizin kistli olmasına karsın; Bergama Krallarından II . Eumenes tarafından M . O . II . yüzyılda kurulduğu ve Bergamanın efsanevi kurucusu Telephos'un karisi Hiera'dan dolayı Hierapolis adini aldığı bilinmektedir . Hierapolis , Roma İmparatoru Tiberius dönemindeki ( MS 17 ) büyük depreme değin , Helenistik kentleşme ilkelerine bağlı kalarak özgün dokusunu sürdürmüştür . Deprem kuşağı üzerinde bulunan kent , Tiberius donemi depreminden büyük zarar görmüş ve yenilenmiştir . Üst üste yaşadığı depremlerden sonra kent , tüm Helenistik niteliğini kaybetmiş , tipik bir Roma kenti görünümünü almıştır . Hierapolis Roma Döneminden sonra Bizans Döneminde'de çok önemli bir merkez olmuştur .
MS . IV . yüzyıldan itibaren hristiyanlik merkezi olması , MS . sonra 80 yıllarında Hz . İsanın havarilerinden olan Aziz Philip'in burada öldürülmesi nedeniyledir . Hierapolis XII . yüzyıl sonlarına doğru Türklerin eline geçer . Daha sonra tekrar Bizanslılar tarafından geri alınır . XIII . yüzyıldan sonra kentin iskan gördüğüne ilişkin herhangi bir bilgi yoktur .
TRAVERTENLER
Traverten sözcüğü , İtalya'da geniş traverten çökeltilerinin bulunduğu Tivoli'nin , Roma zamanındaki adi olan "Tivertino"dan gelmektedir . Traverten çok yönlü , çeşitli nedenlere ve ortamlara bağlı , kimyasal reaksiyon sonucu çökelme ile oluşan bir kayadır .
Pamuk kale termal kaynağını meydana getiren jeolojik olaylar geniş bir bölgeyi etkilemiştir . Bu bölgede sıcaklıklar 35-100oC arasında değişen 17 sıcak su alanı bulunmaktadır . pamuk kale termal kaynağı , bölgesel potansiyel içindeki bir ünitedir . Kaynak , antik dönemlerden beri kullanılmaktadır . Termal su , kaynaktan çıktıktan sonra , 320 m . uzunluğunda bir kanal ile traverten basına gelmekte ve buradan , 60-70 m . lik kısmi çökelmenin olduğu traverten katlarına dökülmekte ve ortalama 240-300 m . yol kastetmektedir . Katlat havuzcuklarında ve Katlat şeddelerinde , çökelmekte olan kalsiyum karbonat , başlangıçta yumuşak bir jet halindedir . Zaman içinde sertleşmekte "TRAVERTEN" olmaktadır . Ancak ziyaretçiler tarafından katratlar üzerinde gezilmesi ve oynanması , henüz yumuşacık haldeki kalsiyum karbonatların ezilmesine , dağılmasına ve çökelme dengesinin bozulmasına sebep olmaktadır . Traverten oluşumuna neden olan Pamuk kale Termal Kaynağı'nın kimyasal ve fiziksel özellikleri yukarıda verilmiştir .
Çökelmeyi yaratan esas özellikler
Normal şartlarda ve 35oC ısıdaki bir sudaki özellikler
ISI
35o C
ISI
35o C
HCO3
1 . 200 MGK/I
HCO3
300 MGK/I
CAD
576 MGK/I
CO2
3mg/I
CO2
725 MGK/I
Termal kaynak suyunun , normal şartlara dönüşmeye çabalaması çökelmeye ve traverten oluşumuna sebep olmaktadır . Termal sudaki kalsiyum bikarbonatın aşırı miktarda bulunması ve suyun yüzeye çıkısı sonucu karbondioksit açığa çıkmakta ve kalsiyum karbonat çökmektedir . Bu arada bir molekül su oluşmaktadır .
Reaksiyon şöyledir : CAD ( HCO3 ) 2-------CaCO3+CO2+H2O
Bu reaksiyonun oluşumunda , hava şartları , isi kaybı , akısın yay ilimi ve suresi etkilidir . çökelme , termal sudaki karbondioksitin havadaki karbondioksit dengeye gelinceye kadar devam etmektedir . Yerinde yapılan analizlerde , kaynak basındaki suyun karbondioksit miktarı ortalama 725 MGK/I iken , suyun travertenler terk ettiğinde bu miktar145 MGK/I'ye düşmektedir . Keza kalsiyum bikarbonat da benzer şekilde 1200mg/I'den 400 MGK/I'ye düşmektedir . Keza CAD 576/8 MGK/l olan , beyazlatma sonunda 376 . 6 MGK/l düşmektedir . Bu analiz sonucuna göre , 1 ltd sudan traverten üzerine 499 . 9 MGK CaCO3 çökelmektedir . Bu miktar 1 I/sn su için günde 43191 g . çökelme demektir . Ortalama yoğunluğu 1 . 48 g/cm3 olan travertenin , çökelme hacmi 29 . 2 dm3 alan kaplar . Suyun ortalama debisi 465 . 2 l/sn olduğuna göre 13584 m2 alan beyazlatılabilecektir . Pratikte bu şartları yerine getirmek güçtür . Ancak bu teorik yaklaşıma göre yılda 1 mm . kalınlığında 4 . 9 km2 alan beyazlatılabilir görülmektedir .
Kırmızısu; Akkor ilçesi , Karahayıt Kasabası içindedir . Pamukkale'nin yaklaşık 5 km . kuzeyindedir . Kırmızısu travertenler 60 derece sıcaklıkta çıkan termalse çevresinde oluşmuştur . Termal suyun içindeki maden oksitleri nedeniyle kırmızı , yeşil ve beyaz renkli traverten tabakaları oluşturmaktadır .
Yakın zamana kadar daha çok iç turizme hizmet veren Karahayıt Kaplıcaları artan konaklama tesisleri ile önem kazanmış ve Pamukkale'den sonra turizmdeki yerini almıştır . Karahayıt Kırmızısu taravertenleri yaklaşık 500 m2'lik bir alandadır . Doğal güzelliği bakımından ilin görülmeye değer önemli turizm beldelerinden birisidir .
ANA CADDE VE KAPILAR
Yaklaşık 1 km . uzunluğundaki kentin önemli ve geniş ana caddesi , kentin bir ucundan diğer ucuna ikiye böler . Kuzey-güney doğrultusunda uzanan bu caddenin iki tarafında revamlar ve önemli kamu yapıları vardır . Her iki ucunda anıtsal kapılar bulunmaktadır . Bu kapılar ve caddenin büyük bolumu Roma Dönemi'nde inşa edildiğinden Bizans surunun dışında kalmaktadır .
Güneyinde MS . V . yüzyıla tarihleşen "güney Bizans Kapısı vardır . En kuzeyde iyi korunmuş , uç gözlü ve iki yanında yuvarlak kuleleri olan kapının frizinde İmparator Domitian'a ithaf edilmiş Latince ve Grekçe yazılmış bir yazıt vardır .
Bu yazıttan dolayı buna Domitian Kapısı ve ya Roma Kapısı denir . kapının Asya Prokonsulu Wulius Sextus Frontinus tarafından MS . 82-83 yıllarında yaptırıldığı bilinmektedir .
Bu nedenle kapıya Frontinus Kapısı da denmektedir . Bu kapıdan güneye inen yolun surla kesiştiği yerde MS . V . yüzyılda tarihleşen "Kuzey Bizans Kapısı" bulunmaktadır .
SURLAR
MS . V . yuzyil sonunda , Roma İmparatorluğunun diğer kentleri gibi , Hierapolis de MS . 396'daki bir kanuna göre , kuzey , guney ve doğu yönlerinde surlarla çevrilmiştir . Devşirme malzeme ile yapılan surlar hemen hemen Helenistik kentin alanını kapsar .
Büyük kısmi bugün yıkılmış halde bulunan surlara 24 adet kare planlı kule yerleştirilmiştir . İki anıtsal kapı ve iki küçük kapı , girişleri belirler . Kuzey ve guney anıtsal kapıları ana caddeye açılır . küçük kapılar ise kenti Matrium'a , doğu nekropoline , aquaduke ve kent sarnıçlarına giden yola bağlar .
TİYATRO
Grek tiyatrosu tipinde yamaca yaşlanmış 300 ayak ( 91 m . ) tüm cephesiyle birlikte korunabilen büyük bir yapıdır . İnsaaşına MS 60 yılında olan büyük depremin ardından Flaviuslar Dönemi'nde MS 62 yılında başlanmıştır . Hadrian Dönemi'nde ( MS 117-138 ) inşa halindedir . Yapı Sever uslar Dönemi'nde MS 206 yılında tamamlanmıştır . Cavea'da 50 oturma sırası bulunur ve 8 merdivenle 7 bolüme ayrılmıştır . Cavea'nin tam ortasından gecen Diozoma'ya her iki yandan tonozlu birer geçit ile ( vomitoryum ) girilir . Cavea'nin ortasında yer alan krallık locası ve orkestrayı çevreleyen 6 ayak ( 3 . 66 m . ) yüksekliğindeki sahne on duvarında 5 kapı ve 6 Nis bulunmakta , bunların önünde 10 adet şutun yer almaktadır . Mermer sütunların üzerleri istiridye kabuğu seklinde motiflerle dekore edilmiştir . Sahnenin gerisinde arka duvarı süsleyen üst üste sıralanmış 3 şutun dizisinden , alttakiler sekizgen kaideler üzerinde yükselir ve yivsizdir . sütunların arası heykellerle süslenmiş olup , burada yapılan kazılar sırasında bol miktarda heykel bulunmuştur . Bu sütunların arkasında katli plakalardan oluşan kabartmalı frizler yer alır . ilk olarak Anadolu'ya böyle kabartmalı frizlerin yapılması Libya Bölgesi'nde MÖ . 5 . yüzyılda Gölbaşı Nere idler ve Harpa anıtları ile başlamış , gelişerek MÖ . 4 . yüzyılda Mauseleum mezar anıtı ve MÖ . 3 . yüzyılda Bergama Zeus Altları , Pirene Athena Polis Tapınağı Altları , Magnesia Artemis Tapınağı Altlarıyla devam etmiştir . Tiyatroda yer alan kabartmalı frizlerde; Apollon ve Artemis'in doğusu ve dini ayin sahneleri , Dianysos , Satar ve enad'lardan oluşan eğlence sahneleri , Mars yas ve Apollon arasında gecen müzik yarışması tanrılar ve devler arasındaki ( Giganthomachi ) savaşlar , Yeraltı Tanrısı Hedes'in tanrıça Persephone'yi yeraltına kaçırması gibi mitolojik konular ile Hierapolis kenti için yapılan sportif yarış sahneleri , nihayet arsitravin kral kapısı üstünde İmparator Septimus Severus'un taç giyme merasimi tasvir edilmiştir . Kabartmalar , stillerinden de anlaşılacağı üzere değişik dönemlerde farklı ustalar tarafından yapılmıştır . Özellikle mitolojik konuların islendiği sahnelerde Helenistik Donem heykel sanatının etkilerini , kalabalık , hareketli ve canlı figürlerde görmek mümkündür . Bu figürlerde Bergama sanat ekolunun ( Zeus Altları Kabartmaları ) bariz etkileri görülmektedir . Zaten şehir adini da Bergama'nın efsanevi kurucusu Telephos'un esi Hiera'dan almıştır . Sahne binasının kabartmalı frizlerle süslenmesi acısından tiyatro , Perde , Side ve Nyssa tiyatroları ile büyük bir benzerlik gösterir .
APOLLO TAPINAĞI
Mevcut tapınak , eski ve dini mağara olarak bilinen Plutonion üzerine kurulmuştur . Yerli halkın en eski dini merkezi olan bu yerde , APOLLON , bölgenin Ana Tanrıçası Kybele ile buluşmuştur . Eski kaynaklar , Ana Tanrıca Kybele rahibinin bu mağaraya indiğini ve zehirli gazdan etkilenmediğini bildirirler .
APOLLON Tapınağı'nda üst yapıya ait kalıntılar MS . III . yüzyıldan geriye gitmemekle birlikte , temeller Geç Helenistik Doneme kadar uzanmaktadır . Yaklaşık 20 m . m 15 m . boyutundaki bu yapının mimari elemanları büyük ölçüde eksik olduğundan yeterli bilgi vermemektedir . tapınak alanına geniş basamaklarla çıkılır . Pronaos ve celalsi mevcut olan tapınağın önünde duvarla çevrili bir koruma alanı ( peribolos'u ) vardır .
HAMAMLAR
BÜYÜK HAMAM KOMPLEKSİ
Bugün masif duvarları ve bazı tonozları ayakta kalabilmiş olan yapının iç mekanlarının mermerle kaplı olduğuna dair izler bulunmaktadır . Hamamın planı diğer tipik Roma hamamları gibidir . Önce girişte , büyük avlu , iki yanında büyük holler bulunan kapalı dikdörtgen bir alan ve daha sonraları bulunan esas hamam yapısı yer alır . Havuzlu odalarda geniş ve büyük pencereler vardır .
Bugün avlunun sınırları henüz kesin olarak saptanamamıştır . Palaestra'nın yan kanatlarında , biri güneyde , diğeri kuzeyde olan iki büyük hol imparatora ve törenlere ayrılmıştır . Palaestra boyunca uzanan geniş bir salon ise , atletizm ve jimnastik için kullanılmış olmalıdır . Bu yapı kompleksinde , Roma Hamamları'nın da ortak özelliklerinden olan caldarium , tepidarium ve frigidarium'un üstleri tonozlarla örtülüdür . Hamam kompleksinin kalıntıları MS . I . yüzyıla tarihledir . büyük hole bitişik tonozlu kapalı mekanlar günümüzde müze olarak kullanılmaktadır .
HAMAM BAZİLİKA Kuzey kapısının dışında MS . 3 . yüzyıl baslarında tarihleşen ikinci bir hamam daha yapılmıştır . Ancak bu yapı Erken Hristiyanlık Dönemi'nde ( yaklaşık MS . 5 . yüzyıl ) kiliseye dönüstürülmüstür .
Bu Hamamın üstünün tonozlarla örtülü olduğu , salonlarının mermer kaplı olduğu ve tonoz altlarının stuko ile kaplandığını gösteren izler vardır .
TİYATRO FRİZLERİNDE İŞLENEN MİTOLOJİK KONULAR
Apollon - Marysyas grubu Eserin orijinali Helenistik Donemde yapılmıştır . Roma Dönemine ait Mars yas repliklerinden de anlaşılacağı gibi , bu iki eserin bir grup olarak yapıldığı buğun kesin olarak saptanmıştır . Kabartmada Marsyas'ın karsısında ise bir İskitli diz çokmuş , büyük bir tas üzerinde bıçağını bilemektedir . Bu sırada da basını kaldırıp karsısında duran Marsyas'a bakmaktadır . Bu olaya arkadan Tanrı Apollon izlemektedir .
Mitolojiye göre; Mars yas Tanrı Apollon ile müzik yarışmasına girme cüretini gösterir . Yarışta en iyi müziği Apollon yapmış ve Marsyas'ı yenmiştir . Neticede Tanrı Apollon ile müzik yarışmasına girme gibi olcusuz davranışından dolayı Marsyasın derisi yüzülecektir . Bu görev için bir İskitli bulunur . Eserin orijinali MÖ . 3 . yüzyılda yapılmıştır . Kabartmanın devamında Apollon'a Marsyası yendikten sonra ( Delphinios ) defne ile iki Nimphe tarafından tacı giydirilir . Apollon elinde zafer palmiyesi tutmakta , şerefe içki içerek olayı ve basarisini kutlamaktadır .
Apollon VE ARTEMIS'İN DOĞUŞU
Apollon ve Artemis , Lego ile Zeus'un çocuklarıdır . Bu iki Tanrı daha çok Anadolu kökenli oldukları için Anadolu'da tapınım görmüşlerdir . Apollon ve Artemis , Trupa Savaşları'nda da Anadolu tarafını tutmuşlardır .
Mitolojiye göre Zeus;tan gebe kalan Lego , Zeus;un karisi Hera'dan korktuğu için Apollon'u Delos Adası'nda doğurur . Yaygın olan mitolojiye göre Lego Artemis'i İzmir yakınlarındaki Klaros'ta doğurmuş ve , orada saklamıştır . Onun için Artemis Efes'te bas tanrıca olarak tapınım görmüştür . Apollon'un is Libya Bölgesi'nde Patara'da doğduğu ve büyüdüğü daha yaygındır . Kabartmada Lego , Apollon'u doğurmak için yatağa uzanmıştır . Hizmetçiler doğum için yardim etmektedirler . Artemis'in doğumunda ise genç kızlar ( Horam ) ellerinde lavanta çiçekleri ve afyon kozaları ile kutsal doğum olayını izlemektedirler .
NIOBIDLER EFSANESİ
Niobe Efsanesi Anadolu'ya özgüdür . Niobe babasının kral olduğu Sipylos ( Manisa ) Dağı yöresinde doğmuştur . tanrıca Lego ile birlikte büyümüş , onunla arkadaşlık etmiştir . Thebai Kralı Amphion ile evlenmiş altı kız , altı erkek olmak üzere on iki çocuk doğurmuştur .
Efsane , Niobe'nin çok çocuklu olmasından kaynaklanır . Niobe kendisini tanrıca Lego ile bir tutmuş , tanrıçanın iki çocuğu var bede ise bir düzine diye gururlanmıştır . Anneleri Leton'un olaya çok üzüldüğünü gören Apollon ve Artemis Niobe'ye çok kızmışlar , oklarıyla Niobe;nin tüm çocuklarını öldürmüşlerdir . çocuklarını kaybetmenin üzüntüsüyle Niobe tas kesilmiştir . Efsane , Manisa yöresinde buğun hala yasamaktadır . Burada kadın yüzü seklinde bir kaya vardır ve göz seklindeki iki oyuğundan sular sızmaktadır .
HERAKLES - ANTAIOS MÜCADELESİ
Antaios Denizler Tanrısı Poseidon ve toprak ana Gana'dan dogma bir devdir . Antaios Makedonya'daki Devler Savası'na katılmıştır . Mitolojiye göre Antaios'u yere sermek olanaksızdır . Her yere düştüğünde toprak ana Garia'dan güç alarak doğrulur ve kalkar . HERAKLES bu yüzden Antaios'u tutup sırtlar başka bir ülkeye götürerek oldurur .
HADES'IN PERSEPHONE'YI KAÇIRMASI
Persphone , Zeus ile Demeter'in kızıdır . Mitolojiye göre Persephone bir gün kırlarda çiçek toplarken , aniden toprak yarılır . Arabasıyla çıkan Tanrı Hadep , kızı yakalayıp yeraltına kaçırır . Demeler kızı Persephone'yi her yerde arar ama bulamaz . Sonunda her şeyi gören Güneş Tanrısı Helis , Persephone'nin bulunduğu yeri Demeter'e gösterir .
Yeraltına kaçırılan Persephone yüzünden kıtlıklar başlamış , toprağın bereketi kalmamış , mevsimler hep kıs olmuştur . Persephone Hadep'in kendisine verdiği nar meyvesini yemiş ve buyu ile tanrıya bağlanmıştır . Bu olay üzerine Bas Tanrı Zeus araya girerek yılın yarısı , yani çiçek açma ve meyve zamanlarında yer üstünde Demeter'in yanında kalmasını sağlamıştır . Persephone yılın diğer yarısını ise kocası Hadep'in yanında geçirecektir . Mevsimlerin oluşması ile Hadep'in Persephone'yi kaçırması arasında bu mitoloji ile bağlantı kurulmuştur .
HIEROPOLIS ARKEOLOJİ MÜZESİ
Hierapolis Kenti'nin en büyük yapılarından biri olan Roma Hamamı , 1984 yılından bu yana Hierapolis Arkeoloji Müzesi olarak hizmet vermektedir . Müzede Hieropolis kazılarından çıkan eserlerin yanında Laodikeia , Colossae , Tripolim , Attuda gibi Lycos ( Çürüksü ) vadisi kentlerinden gelen eserler de bulunmaktadır .
Ayrıca Tunç Cağı'nın en güzel örneklerini veren Beyce sultan Höyüğü'nden elde edilen eserler müzenin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır . Camia , Pisidya ve Lidya bölgelerindeki bazı yerleşimlerden ortaya çıkarılan eserler Hierapolis Müzesi'nde toplanmış ve sergilenmektedir . Hierapolis Hamamı'nın bölümlerinden olan 3 kapalı mekan ile doğu bitişiğindeki kütüphane ve gymnasium olarak bilinen acık mekanlar müze teshir alanları olarak düzenlenmiştir . Küçük ve büyük bir çok eserin sergilendiği bu mekanlar; A Salonu , B Salonu Cem C Salonu olmak üzere 3 kapalı mekandan oluşmaktadır . acık teshirde sergilenen eserler ise daha çok mermer ve tas eserlerdir .
A SALONU
Bu salon , Hierapolis ve Laodikeia kazılarından çıkan eserlerden oluşmaktadır . Lahitler , heykeller , mezar tasları , mimari şutun paye baslıkları ve yazıtlarından ibarettir .
Grek ve Helenistik orijinallerine bağlı olarak yapılmış Roma Dönemi'ne ait bu eserler içinde Tyche , Dionysos , Pah , Asklepios , Sis Rahibesi , Demeler heykelleri bulunmaktadır . Yöreye özgü geleneğin diğer bir örneği pismiş toprak lahit olup donemin güzel örneğini temsil etmektedir . Mezar tasları ise Yöreye ait geleneği simgeleyen aile mezarları ile ilgili örnekleri oluşturmaktadır .
Üzerinde kitabesi bulunan Maximillian'ın Lahdi ile Laodikeia kentinde ortaya çıkan ve müzenin en güzel eserlerinden biri olan Sidemara tipi lahit , bir şehir meclisi üyesine ( Arhon'a ) aittir .
B SALONU
Bu salonda MÖ . 4 . binden beri birçok uygarlığa damgasını vuran Küçük buluntular sergilenmektedir . Belirli bir kronolojiye göre sergilenen bu eserler Denizli ve çevresindeki birçok arkeolojik yerleşimlerden elde edilen eserlerden oluşmaktadır . Bu salonda donemi itibariyle eski uygarlığın güzel örneklerini veren Beyce sultan Höyüğü kazısından çıkarılmış olan eserler ayrı bir önem taşımaktadır .
İngiliz Arkeoloji Enstitusu'nun1952-1957 yılları arasında yaptığı kazı sonunda elde edilen bu eserler İdiller , pismiş toprak testi ve tören ( libas yon ) kapları ve tas eserleridir . özellikle MÖ . 4 binden bu yana en güzel örnekleri vermektedir . Salonun diğer bölümlerinde ise Frigo , Helenistik , Roma , Bizans dönemlerine ait , pismiş toprak kandiller , adakkapları , cam kaplar , kolyeler , madeni takılar ( yüzük , küpe , bilezik vb ) sergilenmektedir .
Ayrıca Kronolojik bir sıraya göre sergilenmiş olan sikkeler bu salonun önemli eserlerini oluşturmaktadır . sikkenin ilk darp edildiği MÖ . 6 . yüzyıldan bu yana , Helenistik , Roma , Bizans ve Selçuklu ile Osmanlı dönemlerine ait altın , gümüş ve bronz sikke örneklerini bu salonda görmek mümkündür .
C SALONU
Hierapolis Tiyatrosu'nun sahne binasının fasidini süsleyen eserlerin bir çoğu restore edilerek müzenin bu salonunda teshir edilmiştir . Sahne kabartmalarının bir kısmi yerinde ( Insitu ) olup bir kısminin ise mulajları alınarak sahne binasındaki yerine kolyeleri konulmuştur . Bu salonda yer alan eserler; Apollon ile Artemis'e ait mitolojik kabartmalar , Dionysos'un eğlence alayları ve Roma İmparatoru Septimus Severus'un taç giyme törenine ait kabartmalar , Persephone'nin Hadep tarafından yeraltına kaçırılması , Apollon , Lego , Artemis , Hadep ile ilgili heykeller , sfenksler , Attalos ve Eumenes'in büst heykelleri ile mimari kabartma örnekleri yer almaktadır . Ayrıca kentin tanrıçasının ( Hierapolis'in ) taç giyme töreni ve tiyatro ile ilgili meclis kararlarını belirten yazıtlar önemli eserlerdir .
KİLİSE VE NEKROPOL
KİLİSELER
Kent merkezinde VIK . yüzyıla ait bir katedral , "Direkli Kilise" ile iki kilise daha vardır . Ayrıca MS . VIK . yüzyıl basında Büyük Hamam Kompleksi'nin merkezi holü kiliseye dönüstürülmüştür . Kuzey bölgesinde de küçük şapeller mevcuttur .
NEKROPOL
Kent surlarının ve ova dışındaki tüm yönlerde NEKROPOL alanları bulunmaktadır . Bunlar yoğunlukta Tripolim-Sardes'e giden kuzey yolunun ve Laodikeia-Clossai'ye giden güney yolunun iki tarafından yer alır .
Mezarlarda kireç tası ve mermer kullanılmıştır . Mermer kullanımı , daha çok lahit tiplerinde görülür . Kuzey nekropolu; Geç Helenistik Donemden erken Hıristiyanlık Dönemi'ne kadar karakteristik lahitleri , mezar tiplerini ve mezar anıtlarını bir arada içerir . Kentte görülen mezarlar , lahit , tumulus ve ev tipi mezarlardır .
Konut mimarisini anımsatan mezar yapıları nekropolun en önemli elemanlarıdır .
Kentin ilk oluşumundan imparatorluk devrine kadar , mezarlar genellikle "tumulus mezar" tipinde yapılmıştır . Bu tip , Anadolu'da ve Trakya'da çok izlenen bir mezar tipidir . Bu mezarlarda dairesel bir alt yapı üzerine konik ve toprakla örtülü içte beşik tonozlu bir üst yapı yer almaktadır . İçte 3 yönde dikdörtgen şekiller vardır . MS . I . yüzyılda en çok inşa edilen mezar tipi alınlıklı "audicula"dır . Bunların bazılarında , lahit odası olarak kullanılan bir alt yapı bulunmaktadır . MS . 2 ve 3 . yüzyılda , doğu ülkelerinde görülen , olunun kahramanlaştırılması düşüncesine uygun olarak , lahitim bir kaide üzerinde yer alması yaygınlaşmıştır . Ayni gömü biçimi , başka mimari çözümleri de getirmektedir . Altında masif bir kaide olan lahitler basamaklı masif kaideli lahitler , on kısmında kaidenin genişlediği lahitler , çevresinde kolonların yer aldığı , beşik tonozla örtülü , onu acık "aedicula"lı , bu prototipin diğer örnekleridir . Konut mimarisini anımsatan , mezar yapıları nekropolun en önemli elemanlarıdır . Bu tip bazı örneklerde birden fazla mekan içerir ve cephede pencere benzeri açıklıklar yer alır .
SU KANALLARI VE NYMPAEUMLAR
Çevredeki tepelere inşa edilmiş kanallardan oluşan iki aquadukt kente içme suyunu sağlamaktadır . Bunlardan biri kuzeyde Pamukkale ve Karahayıt arasında , diğeri doğuda Guzelpınar yönündedir . Buğun halen üstlerini kapatan tas plakalar görülebilmektedir . Bu kanallar kentin doğusundaki tepenin üstünde inşa edilmiş bir filtre odasında birleşmektedir . Buradan çıkan su pismiş toprak künkler ile kent sokaklarına oradan da daha küçük çaplı künklerle evlere ulaşmaktadır . Zengin su kaynaklarından faydalanılarak , Hierapolis'de anıtsal şutun cepheli ve havuzlu büyük Nymphaeumlar ( kent çeşmeleri ) yapılmıştır . Hierapolis'te 3 Nymphaeum izlenebilmektedir . Nymphaeum'larin en büyüğü , kent girişinde ve kervanlar için inşa edilmiştir . MS . 4 . yüzyıl sonunda çeşme , surların bir parçası olmuş ve Bizans kapısı eklenmiştir . Çeşmenin Severius'lar Dönemi'ne ait zengin dekoratif unsurları halen izlenebilmektedir . Kent merkezindeki küçük Nymphaeum henüz yeterince araştırılmamıştır . Daha geç bir devirden ve oldukça iyi korunmuş olan uçuncu Nymphaeum , Apollon Tapınağı Peribolos'u içinde yer alır . Devşirme malzeme kullanımının yoğun olduğu , gösterişli süslemeleri olan bu çeşme MS . 3 . yüzyıl sonu veya 4 . yüzyıl basına tarihleşmektedir .
ABİDEVİ çeşme-NYMPHEUM MS . İV . yüzyılda inşa edilmiştir . Cephesi güney yönüne bakmakta ve yarim ay seklinde bir plana sahiptir . büyük blok taslardan yapılan yapının iç duvarlarından yuvarlak ve köseli nişler bulunmaktadır . Dört merdivenli bir basamakla yukarıya çıkılmaktadır . Orta kesim dikdörtgen seklinde olup , çevresi moloz ve büyük taslarla çevrilidir . Bu kısımda yapının üst kısmına ait üzerinde mitolojik sahnelere bulunan , akroterli küçük alınlıklar , kornişler ve süsleme elemanları vardır . yapının cephesi bati tarafındadır . üst yapıda Bizanslılar tarafından onarılırken , değişik ve Devşirme malzeme kullanılmıştır . anıtsal bir yapıya sahip Nympheum'un orijinal durumuna göre restore edilmesi gerekmektedir . üst yapıların büyük bir kısmi yıkılmıştır .
ST . PHILIP MARTYRIUMU
MS . IV . yüzyıl sonuna veya V . yüzyıl basına ait oktogonal ( sekizgen ) bir yapı olan Martyrium , 20 m . x 20 m . ölçüsünde kare planlı yapılmıştır . St . Philip'in Hierapolis'te şehit edildiği kabul edilerek onun anisin anıt mezar olarak inşa ettirilmiştir . Hıristiyanlığı resmi din olusundan sonra halkın büyük ilgisini çeken yerlerden biri olmuştur .
Sur dışında kalan bu binaya geniş bir merdivenle çıkılır . Mevcut buluntulardan dört kenarından odaları , iki cephesinde revakların bulunduğu anlaşılmaktadır . Ayrıca çokgen odalarla birbirinden ayrılan sekiz adet şapel mevcuttur . Binayı çevreleyen odalardan merkezi bir şapele ve oktogonal mekana girilir . Bu haliyle cifte hac biçiminde bir yapıya benzer . Ortada bulunan ve yaklaşık 20 m . çapındaki bu mekanın ustu , ahşap çatı üzerine kursun levha ile kaplanmış bir kubbeyle örtülüydü . Yan taraflar ise tuğla tonozlarla ve yer yer ahşap çatı ile kapatılmıştır . Martyrium ve diğer bir çok kilise , kentin hristiyanlık tarihini göstermeleri acısından önemlidir .
Sitemizde yer alan tüm içerikler internet ortamından toplanmış ve derlenmiştir. Yer alan bilginin doğruluğu garanti edilmemektedir. Yanlış bilgi için tarafımıza sorumluluk yüklenemez. Yanlış bilginin doğuracağı etkenlerden sitemiz ve yöneticileri sorumlu tutulamaz.